07 February 2025

Engellilere yönelik dönüşen politika

Çok partili sisteme geçtiğimiz dönemden bu yana ülkemizde siyasal açıdan engellilere yönelik neler yapıldı? Yapılanlar, hizmetler yeterli miydi? Gerek siyasiler gerekse engelli seçmenler bu hususta nasıl bir tutum sergilemeli?

Ülkemizde 1946’dan itibaren çok partili seçimler olmaya başlamış; git gide parti ve seçmen sayıları artarak bazen erken bazense olması gerek vakitte genel ve yerel seçimler yapılmıştı. İlk olarak 18 Temmuz 1945 tarihinde Nuri Demirağ’ın önderliğinde Millî Kalkınma Partisi (MKP) kurulmuş; bunu 7 Ocak 1946 tarihinde Celal Bayar başkanlığında, Adnan Menderes, Fuad Köprülü, Refik Koraltan tarafından kurulan Demokrat Parti (DP) izlemişti. Bu dönemde ayrıca Sosyal Adalet Partisi, Liberal Demokrat Partisi, Çiftçi ve Köylü Partisi, Türk Sosyal Demokrat Partisi, Türkiye Sosyalist Partisi, Ergenekon Köylü ve İşçi Partisi, İslam Koruma Partisi, Yurt Görev Partisi gibi pek çok partinin kurulması takip etti. Ve artık milletin -verilen vaatlere göre- kendisi için en doğru olanı seçme hakkı doğdu. Bu şekilde Türk milleti kendisini yönetecek olan kişi ve kişileri seçme hakkını elde etti.

1950 yılı itibarıyla seçime katılım, bu katılım sonrasında ne kadar oy kullanıldığı ve kullanılan bu oy sayılarının etkisi daha net bir şekilde görülüyor. O yıllardan bugüne kadar ülkemizde ki seçimlere katılımı ve oy yüzdelerine bir bakalım, çünkü bu rakamlar bize toplulukların seçimlerde ne kadar etkili olabileceğini gösterecektir.

            Seçmen           Kullanılan Oy            Geçerli Oy

1950    8.905.743        7.953.085                               -         

1954    10.262.063      9.095.617                   8.941.660       

1957    12.078.623      9.250.949                   9.133.412       

1961    12.925.395      10.522.716                 10.138.035     

1965    13.679.753      9.748.678                   9.307.563       

1969    14.788.552      9.516.035                    9.090.709       

1973    16.798.164      11.223.843                 10.723.658     

1977    21.207.303      15.358.210                 14.827.262     

1983    19.767.366      18.238.362                 17.351.510     

1987    26.376.926      24.603.541                 23.923.687     

1991    29.979.123      25.157.089                 24.371.474     

1995    34.155.918      29.101.469                 28.040.392     

1999    37.495.217      32.656.070                 31.119.242     

2002    41.291.568      32.652.702                 31.414.748     

2007    42.571.284      35.828.274                 34.822.907     

2011    50.237.343      43.785.665                 42.813.896     

2015    53.741.838      46.451.389                 45.121.773     

2015    54.049.940      47.239.370                 46.555.267     

2018    56.322.632      49.671.344                 48.562.084                 

2023    64.145.504      55.835.895                 54.442.588     

Bu rakamların bizim için önemi nedir? 2023 yılında 85 milyonluk bir nüfusa sahiptik. Ve seçimlerde yaklaşık 65 milyon seçmen oy hakkına sahip oldu. 55 milyon kişi ise oy kullanmaya giderek seçme hakkını kullandı. Günümüzde genel seçimlerde %3-4 gibi bir fark bilhassa başkanlık seçimlerinde çok önemli bir fark olarak göze çarpıyor. Hele yerel seçimlerde 1 oy dahi bir kişinin belediye başkanı seçilmesini sağlayabilir.

İlk seçimin olduğu 1946 yılından bu yana seçimlerde STK’lar, dernekler, bazen kişilere bağlı olan topluluklar çok büyük önem kazanmıştı. Bu topluluklar oy güçlerini kullanarak daha rahat bir yaşam imkânı sağladılar. Bazen içlerinden muhtar, meclis üyesi, belediye başkanları veya milletvekili çıkardılar. Çünkü eğer elinizde bir oy potansiyeli varsa bunu lehinize kullanmanız lazım. Elbette bunu yaparken, başka kimselerin hakkına girmeden yapılması gerekir.

Engelli seçmenler ve politika

Şimdi gelelim bütün bunları anlatırken asıl önemli konuya. Ülkemizde Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre, en az bir engeli olan nüfusun oranı bugün %6,9’dur. Yani ülkemizde toplam 4.876.000 engelli vatandaşımız yaşıyor. Resmî olmayan verilere göre ise bu sayının yaklaşık 8,5 milyon olduğu düşünüyor. Ama biz resmî rakamlar üzerinden konuşalım.  Toplam, 4.876.000 engelli. Aileleri ve tanıdıkları, onlara bakan, ihtiyaçlarını gideren, akrabalarını yani doğrudan etkileşimde bulunan kişileri 2 kişi olarak hesap etsek engelli ve yakınları 14.628.000 kişi ediyor. 4 milyon kişinin oy kullanamadığını varsayalım, yaklaşık 10 milyonluk dev bir oy sayısı mevcut.

Peki bu dev oy sayısı birlikte hareket ederek kendileri için bu zamana kadar lehlerine bir çalışma yapmış mı? Aslına bakarsanız bunun yapılmadığı bir gerçek. Engelli dernekleri, çeşitli kuruluşlar, vakıflar belki bazı belediyelerden birkaç tekerlekli sandalye, kısmi maddi yardım, dernek binası adı altında küçük bir yer alarak yaşamlarına devam etmişler. Seçecekleri kişileri engelliler için yararlı hizmetler yapıp yapmayacağına bakmayıp gündeme göre, kendi haklarına yararlı mı diye düşünmeden seçmişler.

1970’ler, 80’ler, 90’lar ve 2000’leri gören bir kişi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki 1994 yılında İstanbul, sonrasında 2002 yılı öncesinde ülkemizde engelliler için hiçbir kimse elle tutulur bir gelişme meydana getirmedi. Engellilerin seçimlerde oy kullanabilmesi bile mümkün değilken şimdi engelli bireyler için gerekirse evlerine kadar giden sandıklar var.

Peki engelli milletvekilleri veya belediye başkanları, meclis üyeleri bir şey yapıyor mu? Doğrusu yeterli değil. Geçmişten bu yana meclise girmiş engelli milletvekili sayısı o kadar az ki… Belediye başkan sayısını hiç yazmıyorum. Bildiğim kadarıyla bir elin parmağı kadar bile yok. Yani engellileri temsil edecek, bu kadar büyük bir kitleyi temsil edecek çok az kişi bulunuyor. Bazı önemli partilerin engelli kontenjanı olmasına, herhangi bir ücret talep etmeden engelli milletvekili adayı kabul etmelerine rağmen yeterli sayına engelli seçimlere girmiyor.

Madalyonun diğer tarafı: hizmetlerin geri dönüşü

Aslında ellerinde ne kadar büyük bir güç olduğunu, birlikte hareket ederlerse neler yapabileceklerini bir türlü bilmek istemiyorlar. Burada madalyonun bir diğer tarafı daha var. Siyasi partilerin engelli bireylere ne kadar değer verdiği ve onların oy potansiyellerinin farkına varmaları gerekiyor. Engelli bireylere oy gözüyle bakılmaması gerektiği düşünebilir ama bu onların eşitlik isteme anlayışlarına tamamen ters. Seçmen iyi yönetilmek için oy verir. Kendisine daha rahat bir yaşam sunması için seçim yapar. Aynı şekilde engelli bireylerin de eşitlik anlayışından yola çıkarak seçimlerde kendi faydalarına seçim yapması gerekir.

Son yıllarda İstanbul’da yaşayan bir engelli olarak net olarak söyleyebilirim ki yerel hizmetler anlamında ne yazık ki sorunlar engelliler adına üst seviyede. Bilhassa mimari problemler bir türlü düzeltilmiyor. Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy gibi çok eski yerleşim yerlerinde bunların belki olamamasının nedenleri kabul edilebilir. Ama yeni bir yerleşim alanı olan Ataşehir’de hâlen engelliler için hayat zorsa bunun olmaması adına engelli bireyler takım tutar gibi seçim yapmamalı ve kendileri yararına olacak politik tutumu tercih etmeliler.

Siyasi partilerin engelli bireyler için özel projeler üretmesi ve milletvekili olsun, belediye başkanlığı, meclis üyeliği için liyakatli engelli bireyleri aday göstermeleri gerekiyor. Ancak son olarak şunu da belirtmek lazım, bu mevkilere gelen engelli bireyler de sonrasında yapacaklarını unutup yan gelip yatmamalı.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...