
Engellilere yönelik dönüşen politika
Çok partili sisteme geçtiğimiz dönemden bu yana ülkemizde siyasal açıdan engellilere yönelik neler yapıldı? Yapılanlar, hizmetler yeterli miydi? Gerek siyasiler gerekse engelli seçmenler bu hususta nasıl bir tutum sergilemeli?
Ülkemizde 1946’dan itibaren çok partili seçimler olmaya başlamış; git gide parti ve seçmen sayıları artarak bazen erken bazense olması gerek vakitte genel ve yerel seçimler yapılmıştı. İlk olarak 18 Temmuz 1945 tarihinde Nuri Demirağ’ın önderliğinde Millî Kalkınma Partisi (MKP) kurulmuş; bunu 7 Ocak 1946 tarihinde Celal Bayar başkanlığında, Adnan Menderes, Fuad Köprülü, Refik Koraltan tarafından kurulan Demokrat Parti (DP) izlemişti. Bu dönemde ayrıca Sosyal Adalet Partisi, Liberal Demokrat Partisi, Çiftçi ve Köylü Partisi, Türk Sosyal Demokrat Partisi, Türkiye Sosyalist Partisi, Ergenekon Köylü ve İşçi Partisi, İslam Koruma Partisi, Yurt Görev Partisi gibi pek çok partinin kurulması takip etti. Ve artık milletin -verilen vaatlere göre- kendisi için en doğru olanı seçme hakkı doğdu. Bu şekilde Türk milleti kendisini yönetecek olan kişi ve kişileri seçme hakkını elde etti.
1950 yılı itibarıyla seçime katılım, bu katılım sonrasında ne kadar oy kullanıldığı ve kullanılan bu oy sayılarının etkisi daha net bir şekilde görülüyor. O yıllardan bugüne kadar ülkemizde ki seçimlere katılımı ve oy yüzdelerine bir bakalım, çünkü bu rakamlar bize toplulukların seçimlerde ne kadar etkili olabileceğini gösterecektir.
Seçmen Kullanılan Oy Geçerli Oy
1950 8.905.743 7.953.085 -
1954 10.262.063 9.095.617 8.941.660
1957 12.078.623 9.250.949 9.133.412
1961 12.925.395 10.522.716 10.138.035
1965 13.679.753 9.748.678 9.307.563
1969 14.788.552 9.516.035 9.090.709
1973 16.798.164 11.223.843 10.723.658
1977 21.207.303 15.358.210 14.827.262
1983 19.767.366 18.238.362 17.351.510
1987 26.376.926 24.603.541 23.923.687
1991 29.979.123 25.157.089 24.371.474
1995 34.155.918 29.101.469 28.040.392
1999 37.495.217 32.656.070 31.119.242
2002 41.291.568 32.652.702 31.414.748
2007 42.571.284 35.828.274 34.822.907
2011 50.237.343 43.785.665 42.813.896
2015 53.741.838 46.451.389 45.121.773
2015 54.049.940 47.239.370 46.555.267
2018 56.322.632 49.671.344 48.562.084
2023 64.145.504 55.835.895 54.442.588
Bu rakamların bizim için önemi nedir? 2023 yılında 85 milyonluk bir nüfusa sahiptik. Ve seçimlerde yaklaşık 65 milyon seçmen oy hakkına sahip oldu. 55 milyon kişi ise oy kullanmaya giderek seçme hakkını kullandı. Günümüzde genel seçimlerde %3-4 gibi bir fark bilhassa başkanlık seçimlerinde çok önemli bir fark olarak göze çarpıyor. Hele yerel seçimlerde 1 oy dahi bir kişinin belediye başkanı seçilmesini sağlayabilir.
İlk seçimin olduğu 1946 yılından bu yana seçimlerde STK’lar, dernekler, bazen kişilere bağlı olan topluluklar çok büyük önem kazanmıştı. Bu topluluklar oy güçlerini kullanarak daha rahat bir yaşam imkânı sağladılar. Bazen içlerinden muhtar, meclis üyesi, belediye başkanları veya milletvekili çıkardılar. Çünkü eğer elinizde bir oy potansiyeli varsa bunu lehinize kullanmanız lazım. Elbette bunu yaparken, başka kimselerin hakkına girmeden yapılması gerekir.
Engelli seçmenler ve politika
Şimdi gelelim bütün bunları anlatırken asıl önemli konuya. Ülkemizde Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre, en az bir engeli olan nüfusun oranı bugün %6,9’dur. Yani ülkemizde toplam 4.876.000 engelli vatandaşımız yaşıyor. Resmî olmayan verilere göre ise bu sayının yaklaşık 8,5 milyon olduğu düşünüyor. Ama biz resmî rakamlar üzerinden konuşalım. Toplam, 4.876.000 engelli. Aileleri ve tanıdıkları, onlara bakan, ihtiyaçlarını gideren, akrabalarını yani doğrudan etkileşimde bulunan kişileri 2 kişi olarak hesap etsek engelli ve yakınları 14.628.000 kişi ediyor. 4 milyon kişinin oy kullanamadığını varsayalım, yaklaşık 10 milyonluk dev bir oy sayısı mevcut.
Peki bu dev oy sayısı birlikte hareket ederek kendileri için bu zamana kadar lehlerine bir çalışma yapmış mı? Aslına bakarsanız bunun yapılmadığı bir gerçek. Engelli dernekleri, çeşitli kuruluşlar, vakıflar belki bazı belediyelerden birkaç tekerlekli sandalye, kısmi maddi yardım, dernek binası adı altında küçük bir yer alarak yaşamlarına devam etmişler. Seçecekleri kişileri engelliler için yararlı hizmetler yapıp yapmayacağına bakmayıp gündeme göre, kendi haklarına yararlı mı diye düşünmeden seçmişler.
1970’ler, 80’ler, 90’lar ve 2000’leri gören bir kişi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki 1994 yılında İstanbul, sonrasında 2002 yılı öncesinde ülkemizde engelliler için hiçbir kimse elle tutulur bir gelişme meydana getirmedi. Engellilerin seçimlerde oy kullanabilmesi bile mümkün değilken şimdi engelli bireyler için gerekirse evlerine kadar giden sandıklar var.
Peki engelli milletvekilleri veya belediye başkanları, meclis üyeleri bir şey yapıyor mu? Doğrusu yeterli değil. Geçmişten bu yana meclise girmiş engelli milletvekili sayısı o kadar az ki… Belediye başkan sayısını hiç yazmıyorum. Bildiğim kadarıyla bir elin parmağı kadar bile yok. Yani engellileri temsil edecek, bu kadar büyük bir kitleyi temsil edecek çok az kişi bulunuyor. Bazı önemli partilerin engelli kontenjanı olmasına, herhangi bir ücret talep etmeden engelli milletvekili adayı kabul etmelerine rağmen yeterli sayına engelli seçimlere girmiyor.
Madalyonun diğer tarafı: hizmetlerin geri dönüşü
Aslında ellerinde ne kadar büyük bir güç olduğunu, birlikte hareket ederlerse neler yapabileceklerini bir türlü bilmek istemiyorlar. Burada madalyonun bir diğer tarafı daha var. Siyasi partilerin engelli bireylere ne kadar değer verdiği ve onların oy potansiyellerinin farkına varmaları gerekiyor. Engelli bireylere oy gözüyle bakılmaması gerektiği düşünebilir ama bu onların eşitlik isteme anlayışlarına tamamen ters. Seçmen iyi yönetilmek için oy verir. Kendisine daha rahat bir yaşam sunması için seçim yapar. Aynı şekilde engelli bireylerin de eşitlik anlayışından yola çıkarak seçimlerde kendi faydalarına seçim yapması gerekir.
Son yıllarda İstanbul’da yaşayan bir engelli olarak net olarak söyleyebilirim ki yerel hizmetler anlamında ne yazık ki sorunlar engelliler adına üst seviyede. Bilhassa mimari problemler bir türlü düzeltilmiyor. Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy gibi çok eski yerleşim yerlerinde bunların belki olamamasının nedenleri kabul edilebilir. Ama yeni bir yerleşim alanı olan Ataşehir’de hâlen engelliler için hayat zorsa bunun olmaması adına engelli bireyler takım tutar gibi seçim yapmamalı ve kendileri yararına olacak politik tutumu tercih etmeliler.
Siyasi partilerin engelli bireyler için özel projeler üretmesi ve milletvekili olsun, belediye başkanlığı, meclis üyeliği için liyakatli engelli bireyleri aday göstermeleri gerekiyor. Ancak son olarak şunu da belirtmek lazım, bu mevkilere gelen engelli bireyler de sonrasında yapacaklarını unutup yan gelip yatmamalı.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.