
Çarlık’tan İsrail’e: Rus Yahudileri
Çarlık’tan İsrail’e uzanan göç ve işgal. Rus Yahudilerinin "Yerleşim Rayonu"ndan kaçışı, pogromların tetiklediği kitlesel göçler ve modern Siyonizm'e yön veren sarsılmaz inançları, İsrail Devleti'nin temellerini attı. Bu uzun yolculuğun ilk adımları, nasıl bir geleceğin habercisiydi?
Rus Yahudileri, tarihsel olarak dünyanın en büyük Yahudi nüfuslarından birine ev sahipliği yapan ve benzersiz bir etkiye sahip, dünya üzerindeki önemli bir diasporayı temsil etmektedir. Çarlık Rusyası’nın "Yerleşim Rayonu"ndan (Pale of Settlement) başlayan, Sovyetler döneminde devam eden ve nihayet İsrail’e uzanan yolculukları, sadece demografik bir değişim değil, aynı zamanda modern Siyonizm’in ve İsrail Devleti’nin şekillenmesinde kritik bir rol oynamıştır. Bu yazı, onların Rus İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği içindeki tarihsel varlıkları, Siyonist hareketteki kilit rolleri, alternatif vatan arayışları ve modern İsrail Devleti'nin şekillenmesine kadar uzanan yolculuklarını incelemektedir. Yazımı tarihsel arka plan ve Sovyetler’den günümüze şeklinde iki ayrı yazı olarak şekillendirip okuyuculara sunma niyetiyle…
Çarlık dönemi ve kökler
Yahudi halkının Rusya'daki varlığı 7. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar izlenebilir. Erken dönem Yahudi tüccarlar, İbranicede "holkhei Rusyah" (Rus gezginleri) olarak bilinen kişiler, Slav ve Hazar toprakları üzerinden Hindistan ve Çin'e seyahat etmişlerdir. 8. yüzyılın ilk yarısında Hazarların Yahudiliğe geçişi, Aşkenaz Yahudilerinin kökenleri hakkında önemli bir araştırma konusu olmuştur. Çarlık Rusya döneminde Yahudilerin yaşam alanı büyük ölçüde sınırlandırılmıştı. 1791 yılında kurulan Pale of Settlement, Yahudilerin Batı Rusya’da (bugünkü Polonya, Litvanya, Belarus, Ukrayna’nın bazı bölgeleri) yaşamalarına izin verilen sınırlı bir bölgeydi. Burada Yahudi kasabaları kurdular. 16. ve 18. yüzyıllar arasında, Yahudiler Rusya'ya genellikle yasa dışı yollarla veya ticaret amacıyla Polonya veya Litvanya izniyle girmişlerdi. Ticarette oynadıkları önemli rol nedeniyle sınır dışı edilme çağrılarına rağmen küçük Yahudi toplulukları varlığını sürdürmüştür. Erken dönemdeki varlıkları ve ticaret hayatındaki etkili varlıkları henüz yeni yeni güçlenen Rus İmparatorluğu için bir tehdit ve “öteki” olarak görülmelerine sebep olmuştur.
Büyük Katerina ve yerleşim bölgesi
1791 yılında Büyük Katerina tarafından kurulan yerleşim bölgesi Aşkenaz Yahudileri için önemli olmuştur. Katerina, 23 Aralık 1791 tarihli bir fermanla, Rus İmparatorluğu'nda yaşayan Yahudilerin ikamet ve ticaret yapabilecekleri bölgeleri resmen sınırladı. Bu ferman, "Yerleşim Rayonu"nun temelini oluşturdu. Ferman, Osmanlı-Rus Savaşı (1787-1792) sırasında Kırım ve Yeni Rusya (Ukrayna'nın güneyi) bölgelerinden kaçan Yahudilerin Moskova gibi iç şehirlere yerleşmeye başlaması üzerine çıkarıldı. Moskova tüccarlarının şikâyetleri ve genel antisemitik eğilimler de etkili oldu.
1897 Rus nüfus sayımına göre, Rusya'daki toplam Yahudi nüfusu 5.189.401 kişiydi ve bunların %93,9'u yerleşim bölgesinde yaşıyordu; burada toplam nüfusun %11,5'ini oluşturuyorlardı. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında, dünya Yahudi nüfusunun yaklaşık %50'si (5-6 milyon kişi) Rus İmparatorluğu sınırları içinde yaşıyordu. Bu, onları dünyadaki en büyük Yahudi topluluğu yapıyordu. Yerleşim Bölgesi, Çar I. Nikolay (1825-1855) döneminde giderek daralmış ve daha kısıtlayıcı hâle gelmiştir. 1827'de Kiev'de yaşayan Yahudiler imparatorluk kararnamesiyle ciddi şekilde kısıtlanmış, 1891 gibi geç bir tarihte bile Moskova'dan binlerce Yahudi yerleşim bölgesine sürülmüştür. Ancak üniversite eğitimi olanlar, soylular, en zengin tüccar loncalarının üyeleri ve belirli zanaatkârlar, bazı askerî personel ve onlarla ilişkili bazı hizmetliler de dâhil olmak üzere belirli grupların bölge dışında yaşamasına izin veren istisnalar da mevcuttu. Devrim sonrasında 20 Mart 1917'de, Rus Geçici Hükûmeti'nin "dinî ve ulusal kısıtlamaların kaldırılmasına ilişkin" kararnamesiyle yerleşim bölgesi son bulmuştur. Bu dönemde Rus Yahudiliği üzerinde çeşitli asimilasyon politikaları izlense de bu durum Yahudi halkını daha muhafazakâr, radikal hâle getirmiştir.
Yahudilere uygulanan pogromlar
Pogromlar, Rus İmparatorluğu’nda Yahudilere yönelik organize, kitlesel şiddet eylemleriydi. Bu şiddet dalgaları, Yahudi toplulukları üzerinde yıkıcı bir etki yaratmış ve kitlesel göçleri tetiklemiştir. Pogromları İkinci Dünya Savaşı’nda Alman Nazi toplama kamplarının temeli olarak görmekte de bir beis olmamalı.
Birinci Pogrom Dalgası (1881-1882): 1881'de Çar'ın sponsorluğunda başlayan bu pogrom dalgası, Rus İmparatorluğu'nun güneyindeki Elizavetgrad şehrinde patlak vermiş ve Yeni Rusya ile güneybatıdaki birçok kasabaya yayılmıştır. Bu dönemdeki pogromlar, kitlesel göçün başlangıç noktası olarak görülse de araştırmalar ilk dalganın etkilenen bölgelerden göçü doğrudan başlatmadığını göstermektedir. Ancak bu olaylar Yahudilerin yaşam koşullarını daha da kötüleştirmiş ve radikal çözümler arayışını körüklemiştir.
İkinci Pogrom Dalgası (1903-1906): Bu dalga, 1905 Rus Devrimi'ne eşlik eden yaygın pogromlarla birlikte gelmiştir. Özellikle 1903'teki Kişinev Pogromu, Avrupa'da artan antisemitizm ve pogromlardan kaçmak için Yahudiler için geçici bir sığınak bulma ihtiyacını vurgulamıştır. Bu ikinci dalga, etkilenen bölgelerden daha fazla göçmeni teşvik etmiştir; bir pogrom yaşayan bir bölgeden, pogrom yaşamayan benzer bir bölgeye kıyasla %10-20 daha fazla göçmen Ellis Adası'na ulaşmıştır. Odessa'da, Siyonist Lider Jabotinsky, Yahudi topluluğunu korumak için Yahudi direnişine liderlik etmiştir.
Coğrafyaları etkileyen göç rüzgârları (1881-1914)
1881 ile 1914 yılları arasında yerleşim bölgesinden yaklaşık iki milyon Yahudi göç etmiştir. Tek bir nesilde, 1897 itibarıyla 5,3 milyonluk Yahudi-Rus nüfusunun üçte birinden fazlası denizaşırı ülkelere yerleşmiştir. Özellikle bu dönemde yerleşim bölgesinden 1,5 milyon Yahudi göçmen Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmiştir. Yaygın olarak pogromlarla ilişkilendirilse de araştırmalar ilk pogrom dalgasının etkilenen bölgelerden göçü başlatmadığını ancak ikinci dalganın (1903-1906) daha fazla göçmeni teşvik ettiğini göstermektedir. Bu göçmenlerin başlıca varış noktası Amerika Birleşik Devletleri'ydi, bunu Batı ve Orta Avrupa ile Çin Mançurya izliyordu. Filistin'e erken aliyalar (göçler) da bu dönemde başlamıştır.
Göç dalgaları, Rus Yahudiliğinin siyasallaşmasını aktif olarak besleyen derin bir demografik ve psikolojik değişimi temsil etmektedir. Çarlık rejiminin baskıcı politikaları, özellikle de askerlik hizmeti, yerleşim bölgesinin kısıtlamaları Yahudileri istemeden radikalleştirmiştir. Bu radikalleşme, güvenli bir "sığınak" arayışıyla birleşince, başta Siyonizm olmak üzere çeşitli Yahudi siyasi hareketlerinin yükselişine doğrudan katkıda bulunmuştur. Avrupa’nın kendi elleriyle yüzyıllardır yarattığı radikal düşünce tarzları bugün Filistin’deki yıkım ve şiddetin sebebi olmuştur.
Birinci Aliya (1882-1903)
"Birinci Aliya" olarak bilinen bu göç dalgası, 1882-1903 yılları arasında gerçekleşmiştir. Bu, milliyetçilikle motive olan ilk büyük göç dalgasıydı. Birinci Aliya göçmenleri iki dalga halinde gelmiştir. İlk dalga 1881-1882'deki Rusya pogromları ve Yahudi karşıtı şiddetle tetiklenirken, ikinci büyük akın 1890-1891'de anti-Yahudi yasalar ve Yahudilerin Moskova'dan sürülmesi sonucunda gerçekleşmiştir. Çoğu Filistin'e başka bir yere gitme imkânlarının veya fırsatlarının olmaması nedeniyle gelmiştir. Bu dönemde Rusya ve Romanya'dan ayrılan Yahudilerin çoğu Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmeyi tercih etmiştir. İsrail’e gelenler ise çoğunlukla orta sınıf ailelerden oluşmaktaydı. Aralarında seçmenleri adına yerleşim olanaklarını araştırmak için gelen çeşitli şehir, kuruluş ve topluluklardan elçiler de bulunuyordu. Orta sınıf geçmişleri ve kırsal yaşama aşina olmamaları nedeniyle bu göçmenlerin çoğu, başta Yafa ve Kudüs olmak üzere şehirlere yerleşmeyi tercih etmiştir; sadece dörtte biri tarım yerleşimlerini seçmiştir. Küçük sayılara rağmen bu ilk çiftçiler daha sonraki öncü tarım yerleşimlerinin temelini oluşturmuştur. Birinci Aliya döneminde Osmanlı Suriyesi'ne yerleşen Rus Subbotnik aileleri de zulümden kaçmak için gelmişlerdir. Baronlar yerleşimlere mali yardım sağlayarak onların çöküşten kurtulmasına yardımcı olmuştur. Eliezer Ben Yehuda liderliğindeki İbranicenin yeniden canlanması, özellikle İbranice okulların kurulmasıyla eğitim ve kültürde devrim niteliğinde değişiklikler getirmiştir.
İkinci Aliya (1904-1914)
"İkinci Aliya", 1904-1914 yılları arasında gerçekleşen büyük bir göç dalgasıdır. Bu dönemde yaklaşık 35.000 Yahudi, çoğunlukla Rusya ve Polonya'dan, bir kısmı da Yemen'den Osmanlı Filistin'ine göç etmiştir. Birinci Aliya gibi İkinci Aliya da ideolojik kaygılarla motive olmuştur. Özellikle 1905 Rus Devrimi'ne eşlik eden pogromlar ve Çarlık Rusya'da artan anti-Semitizm önemli faktörlerdi. Doğu Avrupa'daki Yahudi nüfusunun çoğu yoksuldu ve daha iyi bir yaşam arayışındaydı. Bazı göçmenler, Rus İmparatorluğu'nu saran devrimci ideallerden ilham alan idealistlerdi ve tarım yerleşimleri kurmayı amaçlıyorlardı; diğerleri ise Çarlık Rus ordusuna askere alınmaktan kaçınıyordu. Birinci Aliya göçmenlerinin aksine, İkinci Aliya'daki göçmenlerin çoğunluğu bekâr gençlerden oluşuyordu. Birçoğu, İsrail topraklarında Yahudi halkının ulusal kurtuluşuna olan inançla birleşen sosyalist bir ideolojiye sahipti. İkinci Aliya göçmenleri, Filistin'deki Yahudi topluluğunun birçok kurumunu ve sosyal ve siyasi örgütünü kurmuştur. İkinci Aliya göçmenleri, canlanan İbraniceyi güçlendirmeye devam ettiler. İlköğretim ve ortaöğretimde eğitimi teşvik ettiler ve geliştirdiler.
İsrail’in devletleşmesinde en önemli unsurlardan birisi olan Rusya Yahudilerinin tarihî arka planını ve gelişimini incelediğim bu yazının devamı niteliğinde “Rus Göçmenlerin İsrail’i Şekillendirmesi” başlığı altında ikinci bölüm olarak ele alınacaktır…

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.