BM Genel Kurulu’nda İsrail işgali gündemdeydi
Önce Gazze, sonra Lübnan… İsrail’in saldırıları günden güne her yere sıçrıyor, Orta Doğu’da katliam devam ediyor. Bu son saldırılardan sonra dünya kamuoyu sessiz, BM eylemsiz. Peki, BM Genel Kurulu’nda bu konu hiç mi ele alınmadı? Neler konuşuldu, birlikte bakalım.
Dünya liderleri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 79. oturumu kapsamında bir araya geldi. Bu yılın teması, “Kimseyi geride bırakmamak: Mevcut ve gelecek nesiller için barışın, sürdürülebilir kalkınmanın ve insan onurunun ilerlemesi için birlikte hareket etmek” olarak belirlenmişti. Ancak bu yüksek ideallere rağmen, İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırıları tartışmaların odak noktasına oturdu.
Türkiye, Güney Afrika, Katar, Ürdün, Kolombiya ve Maldivler liderleri İsrail’in eylemlerini en sert şekilde eleştiren ülkeler arasında yer aldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM’nin İsrail konusundaki eylemsizliğini eleştirerek, “Gazze’de sadece çocuklar değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler sistemi ölüyor, hakikat ölüyor. Batı’nın savunduğunu iddia ettiği değerler ölüyor ve insanlığın daha adil bir dünyada yaşama umutları tek tek ölüyor” sözleriyle durumu vurguladı.
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Thani ise Gazze’deki durumu “soykırım” olarak niteledi. Benzer şekilde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da BM’de yaptığı sert konuşmada İsrail’in Filistin halkına yönelik yürüttüğü operasyonları “soykırım savaşı” olarak tanımlayarak uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. Ayrıca Filistin’in BM’deki statüsünün güçlendirilmesi, önemli bir gelişme olarak öne çıktı. Bu durum, Filistin’in bağımsız devlet olma mücadelesinde diplomatik bir zafer olarak değerlendiriliyor. Ancak bu diplomatik başarıların, sahadaki acı ve kayıpları durdurmaya yetmediği de ortada.
Protestolar dikkat çekti
Oturumun dışındaki atmosfer de en az içindeki kadar hareketliydi. BM toplantıları sırasında New York sokaklarında İsrail’in saldırılarına karşı düzenlenen protestolar dikkat çekti. Eylemciler, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarını ve Lübnan’a yönelik bombardımanlarını kınadı ve ABD'ye, İsrail’e sağlanan yardımları durdurma çağrısında bulundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun BM’deki konuşmasından önce, Filistin Gençlik Hareketi ve Yahudi Barış Sesi de ortak bir eylem düzenledi. Bu protestolarda, Netanyahu’nun konvoyunu engellemeye çalışan 25 kişi tutuklandı. Yahudi Barış Sesi’nden Jay Saper, “Yahudi New Yorklular olarak Başbakan Netanyahu’nun Lübnan’a saldırısını ve Gazze’deki soykırımını şiddetle kınıyoruz” diyerek İsrail’in politikalarına karşı duruşlarını net bir şekilde ifade etti.
Netanyahu’nun BM’deki konuşması sırasında da protestolar devam etti. Konuşma esnasında çok sayıda diplomatın salonu terk ettiği görüldü. Bu tür tepkiler, dünya genelinde yaşanan insani krizlere karşı artan duyarlılığı yansıtmakta önemli bir örnek oluşturuyor. Fakat ne yazık ki hiçbiri İsrail’i durdurmaya yetmiyor.
Hafta boyunca, hükûmetine yönelik eleştirilere rağmen ABD Başkanı Joe Biden da dâhil birçok lider, ateşkes çağrısında bulundu. Ancak bu çağrılar, somut adımlarla desteklenmeyince sadece diplomatik söylemlerde kaldı. Öte yandan Netanyahu, Lübnan’a yönelik saldırılarına devam edeceğini belirtti ve düşmanlarla çevrili olduğunu ifade ederek bölgesel bir savaşa işaret etti. Netanyahu’nun konuşmasından yaklaşık iki saat sonra, İsrail’in Lübnan’ın Dahiyeh bölgesine yönelik hava saldırıları düzenlemesi, bu durumun somut bir örneğiydi.
Gazze’deki savaşın yeniden başlamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçti ve bu süre zarfında çocuklar ve kadınlar da dâhil olmak üzere 42 binden fazla insanın öldürüldüğü bildiriliyor. İsrail’in bitmeyen saldırıları, son günlerde Lübnan, Yemen ve Suriye’ye de sıçramış durumda. Bu durum, sayısız hayatı mahvetmeye devam ediyor, komşu ülkelerde de derin endişelere neden oluyor. Son gelişmeler, İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırıları, savaşın daha da şiddetleneceğini gösteriyor.
Sadece söylem yetmiyor
Görünen o ki tüm bu tepkilere ve diplomatik çağrılara rağmen, İsrail durmayacak. Bu durum, uluslararası toplumun insanlık adına çok daha kararlı ve etkili adımlar atması gerektiğini gösteriyor. Söylemler ne kadar güçlü olsa da krizin derinleşmesine engel olamıyor. Dünya liderlerinin somut adımlar atmaması, yalnızca masum insanlar için daha fazla acı anlamına geliyor. Mevcut düzenin boğucu gerçekliği, hepimizin barış ve umut dolu bir geleceğe dair beklentilerini giderek daha fazla baltalıyor.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.