Anadolu takımları neden sahiplenilmiyor?
Süper Lig 2024/2025 sezonu başlamadan önce NG Araştırma’nın yayımladığı rapora göre futbol seyircisinin çok azı Anadolu takımlarını destekliyor. Peki, bunun sebebi ne? Anadolu takımlarını bu durum nasıl etkiliyor? Birlikte değerlendirelim.
NG Araştırma, Süper Lig 2024/2025 sezonu başlamadan hemen önce yaptığı kamuoyu araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Katılımcılara tuttukları takım, şampiyon adayları, Süper Lig’in kalitesi, yabancı sınırı ve benzeri konularda soruların sorulduğu araştırma; Türkiye genelinde 15 yaş üstü 1115 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Araştırma sonuçlarına göre Galatasaray (%39) ve Fenerbahçe (%33) açık ara Türkiye’de en çok taraftarı olan takımlar olarak öne çıkarken bu iki takımı Beşiktaş (%19) ve Trabzonspor (%4) takip ediyor. Ankete katılanların %5’i de diğer takımları desteklediklerini söylüyor. Maalesef ülkemizde taraftarların birçoğu şehir takımlarını tutmayı tercih etmiyor. Aslında ciddi potansiyele sahip şehir takımları, ne yazık ki hak ettiği konuma gelemiyor. Ankara, İzmir, Antalya gibi kalabalık şehirlerin takımları, şehir sakinleri tarafından yeterince sahiplenilmiyor. Bu da maçların boş tribünlere oynanmasına, bu takımların gelir yaratamamasına ve rekabetçi olamamasına sebep oluyor.
Anadolu takımlarının var olma mücadelesi
Özellikle son yıllarda yayın gelirlerinde döviz cinsinden yaşanan kayıp, Anadolu takımlarının rekabetçi gücünü oldukça azalttı. Diğer gelir kalemlerinden (maç günü ve ticari) gelir yaratmakta zorlanan Anadolu kulüpleri, yayın gelirlerinin de azalmasıyla ekonomik olarak iyice zor duruma düştü. Gelirlerde yaşanan bu düşüş saha içine güç kaybı olarak yansıdı ve son iki sezonda rekor puanlı şampiyonluklar yaşandı. Zaten “3 Büyükler”in egemenliğinde olan ülke futbolu tamamen “3 Büyükler”e teslim oldu.
İlginç bir şekilde, anket katılımcılarına futbolun değişmesi için “Bir sezonluğuna Anadolu takımlarından destekler misiniz?” diye sorulduğunda %70 “evet” cevabını veriyor. Dolayısıyla aslında futbol taraftarları bir değişikliğe olumlu bakıyor. “3 Büyükler” arasında sıkışmış, yaratılan kaos ve polemikten beslenen futbolun değişmesini taraftarlar da istiyor. Yıllar içerisinde azalan futbol tüketimini biraz da bu açıdan değerlendirmek gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda 2008/2009 sezonunda Sivasspor’un ya da 2009/2010 sezonunda Bursaspor’un gösterdiğine benzer performans gösteren Anadolu kulüpleri olması durumunda taraftarların önemli bir kısmından destek alması muhtemel gözüküyor. Bu açıdan Göztepe’nin öne çıkacağı görüşündeyim. Londra merkezli Sport Republic şirketi tarafından çoğunluk hissesi satın alınan Göztepe, arkasında İzmir gibi hem kalabalık hem de kişi başına gelirin yüksek olduğu bir şehre ve ülkemizde oldukça eksik olan profesyonel yöneticilik anlayışına sahip. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda Göztepe’nin şampiyonluk yarışı içinde yer alarak ülkedeki başka takım taraftarlarının desteğini almasının şaşırtıcı olmayacağını düşünüyorum.
Taraftarına ulaşamayan takımlar: Ekonomik çıkmazlar
Kamuoyundaki genel kanı, Süper Lig’in kalitesinin düşük olduğu, oynanan futbolun yavaş ve sıkıcı olduğu fakat katılımcıların sadece %26’sı ligin kalitesini beğenmediğini söylüyor. Her ne kadar Avrupa’nın 5 Büyük Lig’i ile karşılaştırıldığında Süper Lig’in kalitesi görece düşük olsa da Türkiye’deki futbol seyircisinin yalnızca dörtte biri bu şekilde düşünüyor. Futbol tüketimini arttırmak için öncelikle taraftarlarla sunulan ürünü buluşturmak gerekiyor. Son birkaç yıldır yaşanan ekonomik olumsuzluklardan ötürü futbol tüketimi oldukça pahalılaştı. Hem maç biletleri hem yayıncı kuruluş abonelikleri birçok tüketici için erişilmez durumda.
Tüketici ürüne ulaşamadıkça uzaklaşıyor, uzaklaştıkça da takımla bağı zayıflıyor. İçinde bulunduğumuz bu senaryoda takımların da sorumluluk alarak taraftarlara ulaşması gerekiyor. Maalesef ülkemizde futbol taraftarları yeterince tanınmıyor. Kulüpler kendi taraftarları hakkında bile yeterince bilgiye sahip değil. Bu da taraftarlara ulaşma konusunda zorluk yaşamalarına sebep oluyor. İşte bu yüzden bu ve bunun gibi araştırmaların yapılması futbol tüketicisinin tanınması için hayati önem taşıyor.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.