10 December 2024

Amerika’sız Orta Doğu: Türkiye’nin rolü ve yeni güç dengeleri

7 Aralık gecesi, Şam’da yaşananlar, Suriye’nin geleceğine yönelik önemli tarihî gelişmeleri beraberinde getirdi. Beşşar Esed, ailesiyle birlikte Suriye’yi terk etti. ABD’nin Orta Doğu’daki varlığının son yıllarda azalması, bölgede bir yeniden yapılanma sürecini başlattı. Peki, şimdi neler olacak?

Orta Doğu, tarih boyunca küresel güçlerin rekabet alanı olmuş, bu durum bölgedeki halklar nazarında büyük bedellerin ödenmesine neden olmuştur. Ancak son yıllarda ABD’nin bölgedeki askerî ve diplomatik etkinliğinin azalması, Orta Doğu'da bir yeniden yapılanma sürecini başlattı. Bu süreçte Türkiye; jeopolitik avantajları, tarihsel bağları ve aktif diplomatik hamleleri ile giderek daha etkili bir aktör hâline geldi. Özellikle Suriye krizindeki rolü ve bölgesel stratejileri, Türkiye’yi Amerika’sız bir Orta Doğu'nun inşasında merkezî bir konuma taşıdı.

ABD’nin Orta Doğu’daki etkisinin azalması

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik stratejik önceliklerinde gözle görülür bir değişim yaşanıyor. Irak ve Afganistan’daki başarısız müdahalelerin yanı sıra, ABD’nin iç politikasındaki değişimler ve Asya-Pasifik’e odaklanma isteği, bölgedeki varlığını önemli ölçüde zayıflattı. Bu durum, özellikle şu unsurlarda kendini gösteriyor:

  • Askerî çekilmeler: 2021 yılında Afganistan'dan çekilme süreci ve Irak'taki ABD asker sayısının azaltılması, bölgedeki ABD gücünün sembolik bir hâle gelmesine yol açmıştır.
  • Diplomatik iniş çıkışlar: ABD’nin İran ile yaptığı nükleer anlaşma ve ardından bu anlaşmadan tek taraflı çekilmesi gibi tutarsız politikalar, bölgesel aktörlerin ABD’ye olan güvenini sarsmıştır.
  • Yerel aktörlerin güçlenmesi: ABD’nin zayıflayan etkisi, Türkiye, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin daha aktif rol almasına fırsat tanımıştır.

Türkiye'nin bölgesel politikaları ve stratejileri

Türkiye, Amerika’sız bir Orta Doğu düzeninde lider bir aktör olmayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda farklı boyutlarda çeşitli politikalar yürütüyor. Türkiye, enerji koridorları ve bölgesel ekonomik iş birlikleri ile Orta Doğu'nun ekonomik dinamiklerini şekillendirme gücüne sahip. TANAP ve Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi projeler, Türkiye'yi enerji transferinde vazgeçilmez bir ülke konumuna taşıdı. Askerî güç ve diplomasi dengesi kapsamında ise Türkiye hem yumuşak güç unsurlarını hem de sert gücünü dengeli bir şekilde kullanarak bölgesel etkisini artırıyor. Libya’daki deniz yetki anlaşmaları ve Kuzey Irak'taki operasyonlar, bu dengeyi yansıtan önemli hamleler. “Soft power” unsurları bakımından Türkiye, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar aracılığıyla bölgedeki yumuşak güç etkisini artırmaktadır. Aynı zamanda insani yardım ve mültecilere yönelik politikaları, Türkiye'yi hem bölge halkları hem de uluslararası toplum nezdinde öne çıkarıyor.

Suriye’deki son gelişmeler ve Türkiye'nin rolü

Suriye krizi, Orta Doğu'nun kaderini etkileyen en önemli çatışma alanlarından biri olmaya devam ediyor. 2011’de başlayan iç savaş, bölgesel ve küresel aktörleri doğrudan içine çekmişti, Suriye’yi uluslararası güç mücadelesinin bir arenası hâline getirmişti. Ancak ABD’nin son yıllarda Suriye'deki varlığını azaltması, Türkiye gibi bölgesel aktörlerin daha fazla inisiyatif almasına yol açtı.

  • Fırat’ın doğusu ve güvenli bölge çabaları: Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru oluşturulmasına karşı sert bir tutum sergiledi. Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı operasyonları ile güvenli bölge oluşturma girişimlerini hayata geçirdi. ABD’nin YPG’ye verdiği destekten duyulan rahatsızlık, Türkiye'yi bu konuda bağımsız adımlar atmaya itti.
  • Astana süreci ve diplomasideki rolü: Türkiye, Rusya ve İran ile birlikte yürüttüğü Astana süreci kapsamında, Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması için önemli bir arabulucu rolü oynadı. Bu süreç, ABD’yi dışlayan bir diplomatik mekanizmanın mümkün olabileceğini gösterdi.
  • Mülteciler ve yeniden imar: Türkiye, 4 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaparak dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Son dönemde, mültecilerin gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmek amacıyla Suriye'nin kuzeyinde yeniden imar projeleri başlattı. Eğitim, sağlık ve temel altyapı hizmetleri sağlayarak bölgedeki sivillerin yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışıyor.

Bölgesel güçlerle ilişkiler

Türkiye’nin Rusya ile özellikle Suriye’deki iş birliği dikkat çekicidir. Ancak taraflar arasında, İdlib gibi bölgelerde zaman zaman çıkar çatışmaları yaşandı. Türkiye ile İran arasındaki dengeli İlişkilerde Türkiye ve İran, Suriye’de farklı tarafları desteklese de ortak çıkar alanlarında iş birliği yapıyordu. Her iki ülke de ABD’nin bölgeden çekilmesini kendi lehine çevirmeye çalışıyor.

Arap dünyası ile normalleşme kapsamında Türkiye genel itibariyle son yıllarda Suudi Arabistan, BAE ve Mısır ile ilişkilerde başlayan normalleşme süreci, Türkiye'nin bölgedeki yalnızlığını kırdı ve ekonomik iş birliği fırsatlarını artırdı.

Yeni dönem başlıyor

Süreç içinde Türkiye birtakım sorunlarla karşılaşmıştı. Bunlardan bazıları şu şekilde kategorilendirilebilir:

  • Terör tehdidi ve güvenlik sorunları: PKK/YPG tehdidi ve Suriye'deki istikrarsızlık, Türkiye'nin güvenlik önceliklerini belirleyen temel unsurlardır.
  • Batı ile gerilimler: Türkiye’nin ABD ve AB ile zaman zaman yaşadığı stratejik gerilimler, özellikle S-400 hava savunma sistemi alımı gibi konularda belirginleşiyor.
  • Bölgesel rekabet: İran, Suudi Arabistan ve İsrail gibi bölgesel güçlerle yaşanan çıkar çatışmaları, Türkiye'nin dış politika manevralarını zorlaştırıyor.

Peki, bu zorlukların ardından "yeni dönem" dediğimiz bu süreçte neler oluyor? Suriye Devlet Televizyonu, muhaliflerin Esed rejiminde görevli tüm askerler için genel af ilan ettiğini duyurmasıyla Suriye halkı için yeni bir dönemin başladığını söyleyebiliriz. Nitekim Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak "Artık Suriye'de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır" şeklinde bir açıklama yaptı. Diğer taraftan Suriye'de yaşanan diğer önemli bir gelişme ise Suriye'de muhaliflerin Halep Uluslararası Havalimanı’nı kontrol altına alarak PKK/YPG'ye karşı Özgürlük Şafağı Operasyonu başlatmasıydı.

Esed karşıtı muhalif grupların ilerlemesi, Esed’ın ailesiyle birlikte Rusya'ya kaçmak zorunda kalmasına neden oldu. Görüldüğü üzere bölgedeki dengeler artık Türkiye ve Suriye halkının geleceğine yön verecek şekilde değişiyor. Uluslararası toplumun bu gelişmelere nasıl tepki vereceği ve Orta Doğu'da barışın, huzurun ve istikrar zemininin nasıl şekilleneceği ise önümüzdeki günlerde netleşeceğini ifade edebiliriz. Nitekim Türkiye, artık oyun kurucu olduğu gibi oyun bitirici bir hamlelere de imza atmaya devam ediyor. Netice itibariyle Orta Doğu’nun yeni güç dengeleri, ABD’nin azalan etkisiyle birlikte yeniden şekillenmektedir. Bu süreçte Türkiye, çok boyutlu diplomasi anlayışı, güçlü ekonomisi ve askeri kapasitesiyle bölgedeki en etkili faktörlerden biri hâline gelmiştir. Ancak Türkiye’nin bu rolü sürdürülebilir kılabilmesi için bölgesel iş birliği mekanizmalarını güçlendirmesi, içeride siyasi ve ekonomik istikrarı sağlaması gerekiyor. Amerika’sız bir Orta Doğu düzeni, Türkiye için hem önemli derecede fırsatlar hem de zorluklar barındırıyor.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...