05 March 2025

Amerika’sız bir IMF ve Dünya Bankası mümkün mü?

Başkan Donald Trump önümüzdeki aylarda ABD'yi Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'ndan çekebilir. Peki, Amerika’sız bir IMF ve Dünya Bankası mümkün mü? Gerçekleşmesi muhtemel bu gelişme küresel liderlik yarışında ABD’nin elini zayıflatır mı?

Global olarak bundan 20 yıl öncesine kadar içinde bulunduğumuzdan çok daha kaotik bir dönemde yaşıyoruz. “Küresel liberal düzen” tamamen çökmese de büyük ölçüde yara aldı ve Amerika kendini izolasyonist politikalarıyla güçlendirmeye çalışırken bu küresel düzeni yönetme sorumluluğundan geri adım atmaya kararlı gözüküyor. ABD'yi Paris İklim Anlaşması’ndan ve Dünya Sağlık Örgütü'nden çektikten sonra Başkan Donald Trump’ın, önümüzdeki aylarda ülkeyi daha fazla uluslararası kuruluştan çekme isteği bulunuyor. Bunlardan en önemlileri: Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası…

Heritage Foundation’ın ikinci Trump hükûmeti için hazırladığı ayrıntılı yol haritası olan Project 2025, ABD’nin IMF ve Dünya Bankası’nın yanı sıra diğer çok taraflı kalkınma bankalarından da ayrılmasını öngörüyor. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent'in G20 toplantılarına katılmaması endişeleri artırıyor. Trump bu oyun planına sadık kalırsa ABD'nin çıkışı an meselesi… Ancak Trump yönetimin gözden kaçırmaması gereken nokta şu: Bu kuruluşlardan ayrılmak, ABD için küresel nüfuz ve ekonomik gücün önemli bir kaynağını kaybetmek anlamına gelecek.

IMF ve Dünya Bankası’nın önemi

IMF ve Dünya Bankası, Temmuz 1944'te (Bretton Woods'da) daha istikrarlı bir küresel ekonomi yaratmayı amaçlayan ekonomik iş birliği için bir çerçeve oluşturan uluslararası konferansta kuruldu. IMF makroekonomik ve finansal istikrara odaklanırken, Dünya Bankası uzun vadeli ekonomik kalkınma ve yoksulluğun azaltılmasını hedefliyor.

IMF (Uluslararası Para Fonu): IMF’nin temel amacı, küresel ekonomik istikrarı sağlamak ve uluslararası para sisteminin düzgün işlemesini desteklemektir. Görevleri kısaca şöyle sıralanabilir: finansal krizleri önlemek, ödemeler dengesi krizlerine müdahale etmek ve para politikası ve yapısal reform desteği sağlamak. 

Örneğin IMF, COVID-19 nedeniyle ekonomik kriz yaşayan 90’dan fazla ülkeye toplamda 250 milyar doların üzerinde finansman sağladı. Özellikle Afrika, Latin Amerika ve Asya’daki düşük gelirli ülkeler için faizsiz krediler sundu. IMF’nin Arjantin ekonomik krizine müdahalesi, uluslararası kuruluşun tarihindeki en büyük programlardan biridir. Arjantin’in borç krizini hafifletmek için 57 milyar dolarlık bir kurtarma paketi sağlandı.

Dünya Bankası: Dünya Bankası’nın temel misyonu, yoksulluğu azaltmak ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek. Altyapı ve kalkınma projelerini finanse etmek, eğitim ve sağlık yatırımları için destek sağlamak ve özel sektörün gelişimine katkı sunmak görevleri arasında yer alıyor.  

Dünya Bankası’nın 2030’a kadar karbon emisyonlarını azaltma hedefi doğrultusunda gelişmekte olan ülkelere 100 milyar dolardan fazla ve Sahra Altı Afrika’daki ülkelerde elektrik, temiz su ve yollar gibi temel altyapı projeleri için milyarlarca dolar finansman sağlaması yapılan çalışmalara dair birkaç çarpıcı örnek.

Bu iki uluslararası kurumun icraatlarına göz gezdirdiğimiz zaman anlıyoruz ki Trump yönetimi, ABD'nin yumuşak gücüne hiç önem vermiyor. Washington’da esen rüzgârlar hızla yön değiştiriyor. DOGE (Devlet Verimliliği Bakanlığı) şu yorumda bulunuyor: “Bu kuruluşların her birinin örgütlenme tüzüğü, üyelerin ayrılmasına imkân tanımaktadır… Üyeler, yatırdıkları parayı geri alır. ABD, bu kurumlara tahsis edilmiş ve harcanmış 70 milyar dolardan fazla bağışta bulunmuştur. Bunların tamamından çekilmek, ABD hazinesine büyük meblağlar geri kazandırarak Başkan Trump’ın vergi indirimlerine alan açacaktır. Açıklığa kavuşturulması gereken ikinci önemli nokta, (çok taraflı kalkınma bankalarının) sürekli değişen misyonlarının hiçbirinde başarılı olamamış olmasıdır.”

Küresel liderlik yarışında ABD’nin elini zayıflatacak hamle

Kurucu üye olan Amerika, her iki kurumda da en büyük paya sahip ülke konumunda. Bu oran IMF’de %16’ın biraz üzerindeyken Dünya Bankası’nda bunun biraz altında bulunuyor. Bu ayrıcalık, Washington’a yıllardır küresel ekonomik karar mekanizmalarında belirleyici bir güç olma avantajını sağladı. IMF ve Dünya Bankası, Washington’a nispeten düşük bir maliyetle küresel ekonomiyi yönlendirme fırsatı veriyor. Çekilme adımını atmak, Çin ve diğer yükselen güçlere büyük bir avantaj sağlayabilir; hatta küresel liderlik yarışında birinciliği altın tepside rakiplerine sunabilir.  Peki, ABD’nin boşluğunu kim doldurur? Çin, uzun süredir daha büyük bir küresel rol peşinde. IMF’deki pay dağılımının yeniden düzenlenmesini istiyor ve yükselen piyasa ekonomilerinin daha fazla söz sahibi olmasını savunuyor. Şu anda Çin’in IMF’deki payı %5’in biraz üzerinde ancak ABD’nin geri çekilmesiyle bu oran hızla değişebilir.

ABD bugüne kadar, bu kurumlar üzerinde sürekli olarak sıkı bir kontrol kurdu ve politikalarını ile liderliklerini, kendi ulusal çıkarlarını ileriye taşımak için şekillendirdi. Amerika, her zaman Dünya Bankası başkanını atamış, IMF’nin başkanı olarak Avrupa’nın önerdiği adayı onaylamış ve Fon’un genel müdür yardımcısını seçmiştir.

Aynı zamanda her iki kurumda da büyük kararları tek başına engelleme yetkisine sahip tek üye ülke olarak kalmıştır. Basitçe söylemek gerekirse, IMF ve Dünya Bankası'ndan çekilmek Amerika için büyük bir hata olur ve uluslararası para düzeninin kurallarını şekillendirme ve stratejik çıkarlarını takip etme yeteneğini elinden alır. Peki, gelelim yazının başında sorduğumuz soruya. Amerika’sız bir IMF ve Dünya Bankası mümkün mü? Evet IMF, Amerika başta olmak üzere büyük ekonomilerden gelecek böylesi hamleler karşısında belki her zamankinden daha savunmasız ama IMF'nin hayatta kalma şansını artırmak için atılabilecek adımlar var.

Altın kural, "temel işlevlere bağlı kalmak ve operasyonel bağımsızlığı korumak” olarak görülebilir. Kısacası, IMF muhtemelen hayatta kalacaktır, çünkü dünya ekonomisinin yaygın olarak kabul görmüş kolektif ihtiyacını karşılıyor ve alternatifler yaratmak zor.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...