
Afrika’da darbeler
Afrika’da saltanata dönüşen yönetimin ve demokrasi krizinin darbelerle olan ilişkisini masaya yatırıyoruz.
4 Ağustos Cuma günündeyiz. Nijer Cumhurbaşkanı’nın haberini, Fransa’daki büyükelçisinden -Aïchatou Boulama Kané’den- “İçinde bulunduğu insanlık dışı koşullar nedeniyle derhâl serbest bırakılması gerekiyor” şeklinde gelir. Büyükelçi “Kendisinden aldığım son haber; hâlâ tutuklu, rehin alınmış olduğu; su ve elektriğinin kesildiği, telefon çiplerinden mahrum kaldığı ve iletişim kuramadığı yönündedir” diye de ekler. Bu sözleri, perşembe günü son kez Nijerya Cumhurbaşkanı’yla görüşmesinden sonra dile getirir.
O sırada Nijer Cumhurbaşkanı’nın yakınlarıyla cuma günü iletişim kuran France Info, Bazoum’un sağlık durumunun iyi olduğunu ve kesin olarak istifayı reddettiğini söylüyordu. Onlara göre tıpkı nüfusun bir kısmı gibi Cumhurbaşkanı da elektrikten maruz kalmıştır ve ona yiyecek göndermekle sorumlu olan kişi artık saraya erişemiyordur.
Diğer yandan, darbeden bu yana ilk kez açıklama yapan Bazoum; 3 Ağustos Perşembe günü Washington Post’ta “Bunu bir rehine olarak yazıyorum. Nijer, demokrasimizi devirmeye çalışan bir askerî cuntanın saldırısı altındadır. Ben, yasa dışı bir şekilde hapsedilen yüzlerce vatandaştan sadece biriyim” şeklinde durumun gelişimi hakkındaki endişelerini dile getirmişti.
Darbenin “başarılı olması hâlinde ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için yıkıcı sonuçlar doğuracağını” öngördüğünü söyleyen Bazoum, “Darbeyi kışkırtanların ve onların bölgesel müttefiklerinin onayıyla vahşi terörizmi Ukrayna’da açığa çıkan Wagner grubu aracılığıyla Orta Sahel bölgesinin tamamı Rusya’nın etkisi altına girebilir” ekleyerek devam etmişti.
Darbeler silsilesi
Darbenin dünya için yol açtığı sonuçlar şu anda söz konusu olmasa da Afrika’nın başka bir bölgesinde başka bir darbeye ilham kaynağı olduğu söylenebilir. 2022’nin Ocak ayında Burkina Faso’da… Bundan önce 2021’in Nisan ayında Çad’da, Mayıs’ta Mali’de ve Eylül 2022’de Gine’de yaşanan darbeler; bölgedeki demokrasi geleceğiyle ilgili insanların kafasında fazlaca soru işareti bırakmıştı. Peki; Batı ve Orta Afrika’da, özellikle de eski Fransız kolonilerinde neler oluyordu?
Altı yıl önce başkanlık seçimlerinde Barrow’a yenilen Gambiya lideri Jammeh’in sürgüne gönderilmesiyle birlikte tüm bölgedeki ülkeler, çok partili bir anayasal rejimle yönetilmeye başladı. Kıtanın orta kısmında bazı otoriter rejimler varlığını sürdürdü. Askerî yönetimlerin devri sona ermiş gibi görünüyordu. Lakin son üç yılda altı ülkede sekiz darbe gerçekleşmişti. Ayrıca şimdi de Gabon’da askerî yönetime el konuluyordu.
Gabon’da bir grup üst düzey askerî yetkili, ulusal televizyona çıkarak hafta sonu yapılan seçimlerin güvenilir olmaması nedeniyle iktidarı ele geçirdiklerini söyledi. Çarşamba sabahı erken saatlerde Gabon24’e çıkıp ülkenin tüm güvenlik ve savunma güçlerini temsil ettiklerini iddia eden askerler; seçimleri iptal ettiklerini, tüm devlet kurumlarını feshettiklerini ve ülke sınırlarını kapattıklarını belirtti.
Uzun süren yönetimler
Gabon, Orta Afrika’da yer alan 2,3 milyonluk nüfusa sahip bir ülke… Omar Bongo tarafından 1967’den 2009’a kadar 42 yıl boyunca yöneltilmişti. Daha sonra görevi oğlu devralarak 2009’dan bu yana başkan olarak 2016’da yeniden seçilmesi, hile açısından zaten fazlasıyla şüpheliydi. En son Ağustos 2023’teki seçimlerde yaşananlar, devenin belini kırmakla birlikte insanları çileden çıkarmıştı.
Belli ki Bongolar, Gabon’da iktidarı ellerinde tutmak için demokrasiyi saltanat yönetimine benzer şekilde sürdürmek istiyor. Ali Bongo’nun oğlu Nureddin çoktan veraset sürecini başlatma yolundaydı. Ülkede yolsuzluğun aşırılaştırıldığını, Bongo klanının bundan aslan payını aldığını biliyoruz. İşin ironisi, farkında olmasına rağmen gözlerini kapayan Fransız hükümetinin hegemonyası altında her şeyin gerçekleşmesiydi.
Macron, yaptığı bir açıklamasında bu darbeyi kınayarak işlerin normale dönmesini istediyse bilhassa Fransa’nın Gabon’daki çıkarlarını kaybetme riski olduğundandır. Dolayısıyla Macron’un yaptığı söz konusu basın açıklamasını kınamakla beraber şunları demiştir: “Gabonlular geleceğine karar vermek ne Fransa’nın ne de başka bir ülkenin görevi olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Halk, haberlerde gösterildiği gibi son darbeden razıysa dışarıdakiler buna itiraz edebilir mi?”
Aslında Afrika ülkelerini baltalayan yolsuzluk sisteminde Fransa’nın ve bazı büyük şirketlerinin rolü şanlı değil. Artık bu sona ermelidir. Bongo ailesi, çoğu insanın fakir kaldığı, petrol zengini bu ülkede İsviçreli milyarderler gibi yaşıyordu. Ailenin Fransa’da yüz milyonlarca dolar değerinde mülk ve lüks konutları bulunuyor. “Biens mal acquis” davasıyla ilgilenen Fransız yargıçlar, varlıkların Fransa’ya ait Elf-Total başta olmak üzere, Gabon’da petrol şirketleri tarafından yürütülen yolsuzluktan elde edilmiş paraların meyvesi olduğuna inanıyor. Yalnız komşu Ekvator Ginesi’ndeki kana susamış Nguema ailesinin aksine Bongolar hiçbir zaman zalim olmadı. Bongo, iş Gabon’un farklı güç simsarlarını ve nüfus gruplarını görevdeki varlığını hoş görecek kadar mutlu tutmaya geldiğinde büyücü düzeyinde bir uzmandı.
Zamanı dolan saltanat
Darbeden sonra Gabon sokakları, “Ülkeyi 55 yıldan fazla bir süredir yöneten Bongoların gitme zamanı gelmedi mi?” sorusunun cevabıyla ilgilenenlerle donatıldı. Darbe, daha iyi bir yönetime ulaşmak için en ilkel ve rastgele sistemlerdendir. Nitekim ordu, halkın ve ülkenin çıkarlarından çok kendi çıkarlarına hizmet etmesiyle tanınır. Bir kere askerlerin bir ülkeyi yönetmek gibi bir sorumlulukla yükümlü olmadığını söylemeliyiz.
Her demokraside olduğu gibi bir Afrika ülkesinin, halkına kendisini kimin yöneteceği konusunda seçim hakkı tanıyacak kadar güçlü bir anayasası olmalıdır ki adil seçimlerle darbe felaketlerinden kaçınsın. Gabon’da halkın %65’i, Ali Bongo’nun yeniden cumhurbaşkanı olması yönünde oy kullanmış. Bu seçimde usulsüzlük var mıydı? Şüphesiz. İşin garibi, darbecilerin sitem ettiği şey, bunun olmamasıdır. Asıl motivasyonları bu mu değil miydi zaten? Sadece giden adayın ülke işlerini kötü yönetmesinden bahsediyorlar. Böyle bir durumda, birçok kişi iktidarın muhalefet adayına geçeceği yönünde ordudan bir eylem ya da hiç değilse önümüzdeki haftalarda yeni bir seçimi beklerken tam tersi oldu. Liderleri General Brice Oligui Nguema’nın süresini belirlemediği bir “geçiş”in başkanı olarak atandı ve “serbest seçimlerden” önce “daha demokratik kurumlar” kuracağına söz verdi. Bu da Nijer, Burkina Faso, Mali ve Çad’daki durumlarına benzerlik kılan bir unsur olarak -tabiri caizse- bu darbeden de pek hayırlı bir şey beklenemeyeceğinin bir işaretidir. Üstelik General Brice Oligui Nguema, Bongo ailesiyle aynı etnik gruptan gelmesi ve Ali Bongo’nun kuzeni olabileceği ihtimali, darbenin bir “saray devrimi” olarak da tanımlamasına neden olur.
Halklar darbecileri mi destekliyor?
En azından askerlerin göreceli bir cezasızlıkla ve genellikle kentsel nüfusun büyük bir kısmının, özellikle de hayal kırıklığına uğramış gençlerin desteğiyle müdahale edebileceklerini hissettikleri koşulları yaratan ortak faktörler var. Batı ve Orta Afrika’nın büyük kısmındaki gençler, geleneksel siyasi sınıfa karşı büyük ölçüde hayal kırıklığı yaşıyor. Bu hayal kırıklığı; eğitimli ve daha az eğitimli olanlara iş ve hatta gayriresmî ekonomik fırsatların eksikliği, seçkinler arasında yüksek düzeyde yolsuzluk, ayrıcalık algısı ve eski sömürge gücü olan Fransa’nın birçok ülkede devam eden nüfuzuna duyulan kızgınlık gibi bir dizi sorundan kaynaklanıyor. Ancak birçok sivil liderin, iktidarda kalma sürelerini uzatmak için seçim süreçlerini veya anayasal kuralları manipüle etme şekline karşı da derin bir kızgınlık var.
Bu tür suiistimaller; seçilmiş sivil rejimi yeniden kurmaları için darbecileri zorlamayı amaçlayan, Afrika Birliği ve genellikle “Görevdeki Başkanlar Kulübü” olarak anılan Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) gibi kuruluşların ahlaki otoritesini de zayıflatıyor. Gabon’un ait olduğu Orta Afrika bölgesel topluluğu, üye devletlerinde yönetim standartlarını oluşturma veya sürdürme konusunda ciddi bir iddiada bile bulunmuyor.
Tüm bu faktörler, askerlerin “yeni bir başlangıç” sunduğunu iddia ederek iktidarı ele geçirme konusunda giderek daha fazla cesaretlendirildiği bir ortam yaratır. Her darbe aynı zamanda belirli ulusal nedenler veya dar yerel sebeplerce motive edilir ki Gabon da kuralın bir istisnası değildir. Kaldı ki soru, yeni bir başlangıcın sözü verenlerin bu başlangıç uğruna ne kadar verimli olup olmamasıdır. İnkâr edilmez bir gerçek varsa o da yeni bir süpürgenin her zaman eski bir süpürgeden daha iyi göründüğüdür. Sorun, eski süpürgeyi atıp yenisinin daha kötü olduğunu fark ettikten sonra geri dönmenin çoğu zaman zor olmasıdır. Belki de söz konusu halkların kolaylıkla etkilenmediği, eski süpürgelerin de gerçekten kötü olduğu söylenmelidir.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.