34 harfli “ortak Türk alfabesi” nedir, ne değildir?
Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu, 34 harften oluşan ortak Türk alfabesi konusunda uzlaştığını açıkladı. Bir süredir kamuoyunun gündeminde yer alan ortak Türk alfabesi ile ne amaçlanıyor? Bu alfabenin kendi içerisindeki mahiyeti nedir? Gelin, birlikte bakalım.
Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu’nun, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirdiği toplantıda 34 harften oluşan ortak Türk alfabesi üzerinde uzlaşmaya varması oldukça kayda değer bir gelişme. Alınan kararla yeni bir alfabe meydana getirilmemiş, var olan, kullanılagelen alfabeye birtakım harfler eklenerek Türk dünyasına kılavuz olmak üzere ortak bir alfabe havuzu oluşturulmuştur. Şimdi alfabeye eklenen bu harflerin ne anlama geldiği ve nerelerde kullanılacağına değinelim.
Öncelikle şunu belirtelim ki bugüne kadar Türk dünyasında çeşitli alfabelerin kullanılması, Türkler arasında yazı birliğini engelliyor ve mevcut alfabe Türkçenin ses özelliklerini tam olarak yansıtmakta yetersiz kalıyordu. Bu nedenle Türk devletleri arasında dilde ve yazıda birliği sağlama fikri uzun zamandır gündemdeydi.
Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu tarafından 1991 yılından bu yana görüşülen ortak alfabe konusu, Latin esaslı Türk alfabesi temel alınarak oluşturulmuş ve 34 harften oluşan yeni alfabe, Türk Devletleri Teşkilatı tarafından tüm temsilcilerin imzası ile yeni Türk alfabesi olarak kabul edildi.
Tarihçi İlber Ortaylı yanlışa düştü
Yine genellikle yanlış anlaşılan bir hususu düzelterek devam edelim. Konu bazı kimselerce ki bunların arasında konunun uzmanları da yer almaktadır. “Çeşitli Türk topluluklarının kullandığı alfabeler kaldırılarak tamamı yeni oluşturulan 34 harfli alfabeye geçecek” şeklinde anlaşıldı ve yorumlandı. Hayır, bu yanlış bir algılamadır. Bu yanlışa düşenler arasında İlber Ortaylı gibi bir akademisyen dahi vardır. Oysa işin aslı şudur: 34 harften teşekkül eden bu alfabe, Türklerin ortak alfabesi olacak, herkes ihtiyacına göre havuzdan harf alacak fakat Türk toplulukları bu harflerin tamamını kullanmak zorunda kalmayacak. Herkes kendi alfabesini kullanmaya devam edecek. Kendi alfabelerinde olmayıp da havuzda bulunan yeni harfleri okumayı da öğrenecek ve gerektiğinde diğer Türk topluluklarının yazılarını okuyabilecek.
Ortak Türk alfabesinin 160 milyonluk nüfusa sahip Türk dünyasında nasıl karşılık bulacağı konusuna gelecek olursak; biraz meselenin köklerine inmek ve tarihe bakmak lazım. Alfabe kabulü ve değişiminin geçmişten günümüze uzanan serüvenine kısaca bir göz atalım. Türkler tarih boyu çeşitli alfabeleri kullanagelmişlerdir.
Arap alfabesi aslında Farslardan alınmadır
Ulaşabildiğimiz ilk Türkçe metinler Göktürk alfabesiyle yazıya geçmiştir. Daha sonra Uygur alfabesi kullanılmıştır. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra da Arap alfabesine geçip asırlarca bu alfabeyi kullanmışlardır. Aslında buna Arap alfabesi değil de Fars alfabesi denilse daha doğru bir saptama olur. Çünkü Türklerden önce Farslar İslam’ı kabul etmişlerdi. Farslar Arap alfabesini alarak ona Farsçada bulunan sesleri göstermeye yarayan birkaç harf (j, ç, p) eklemişlerdir. Türklerin kabul ettiği Arap alfabesi aslında Farslardan alınmadır.
Türkçe ses üzerine kurulu bir dildir. Bu nedenle Türkçede sesli harf sayısı fazladır. Türkiye Türkçesinde 8 sesli varken Azerbaycan Türkçesinde bu sayı 9’dur. Arapçada ise sesli harf kavramı yok denecek kadar azdır. Daha doğrusu Arapçada sesli sessiz harf ayırımı yoktur. Bu yönü ile Türkçe ve Arapça, yapı ve ses dizimi itibariyle birbirine epey uzak iki dil sayılır. Sesli harf havuzu kısıtlı olan Arap alfabesiyle sesli üzerine kurulu bir dili yazmaya kalktığımızda epeyce zorlukla karşılaşmak kaçınılmazdır.
Türkler yüzyıllardır sesli harf sayısının eksikliğinden şikâyet etmişlerdir
Bu nedenledir ki Türkler yüzyıllar boyu Arap alfabesini kullansalar da bu alfabenin sesli harf sayısının eksikliğinden şikâyet etmişlerdir. Dikkatli baktığımızda şair Fuzuli’de bile bu şikâyeti fark etmek mümkün. 19. yüzyıla gelindiğinde yazma okuma eyleminin halka doğru genişlemesi ve matbaanın da yaygınlaşmasıyla Arap alfabesinin pratik olmayışı iyice tartışılır hâle gelmiştir. 1860’larda İstanbul’da Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’de, yani Osmanlı İlim Cemiyeti’nde Arap alfabesini sadeleştirilme veya değiştirilmesi konusu artık gündeme gelmişti. Azerbaycanlı Mirza Fethali Ahundzade, yeni alfabe projesiyle İstanbul’a gelip bu tarihlerde Münif Paşa’nın kapısını çalmıştı.
Çeşitli sosyal ve siyasal nedenler alfabe değişimi konusunun ertelenmesine neden olmuştur. 1918 yılında kuruluna Azerbaycan Cumhuriyeti bir yıl sonra meclis kararıyla Latin alfabesine geçtiğini ilan etmiş, Bolşevik işgali nedeniyle uygulamaya ömrü yetmemiştir. Sovyet zamanı Bakü’de, 1922 yılında ilk kez Latin alfabesiyle kitap ve dergi basılmıştır. 1928 yılına kadar Azerbaycan’da hem Arap hem Latin alfabesi kullanılmıştır. 1926 yılında Bakü’de yapılan Birinci Türkoloji Kurultayı’nda iki yıllık bir hazırlık süreci sonunda bütün Türk topluluklarının Latin alfabesine geçişi karara bağlanmıştır.”
Ortak dil havuzu…
1928 yılında da bütün Türk toplulukları Arap harflerini terk ederek Latin esaslı Türk Alfabesini kabul etmişlerdir. Türkiye’de bilinenin aksine 1928’de sadece Türkiye Cumhuriyeti değil, aynı yıl içinde bütün Türkler Ortak Türk Alfabesini kabul etmişlerdir. Aslında Arap alfabesini kullanırken de ortak bir alfabeye sahiptik. İstanbul’da, Kazan’da, Bakü’de, Semerkant’ta, Bahçesaray’da çıkan Türkçe gazetelerin alfabesi aynıydı.
1928’de Türkler Türkçeye uygun daha pratik bir alfabeye geçiş yaptılar. Bu birlik kararı Sovyet rejimi tarafından sakıncalı görüldü ve kısa süre sonra Sovyet bünyesinde bulunan Türkler yeniden alfabe değişimine (bu sefer zoraki olarak) gittiler. Her topluluk için ayrı bir Kiril alfabesi belirlendi ve kullanılmaya başlandı. Bu yüzden ortak Türk alfabesi kısa ömürlü oldu ve kültürel bağlar koptu. Sovyetler dağıldıktan sonra ilk olarak Azerbaycan Latin alfabesine geçti. Hâlâ Kiril alfabesini kullanan ülkeler var. Yakında onların da Latin alfabesine geçiş yapmaları olasıdır.
Sonuç olarak Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu’nca 11 Eylül 2024 tarihinde imzalanan “Ortak Türk alfabesi nedir?” sorusunu özetle şöyle yanıtlayabiliriz:
“Ortak Türk alfabesi, Latin alfabesine geçmiş, geçme aşamasında olan veya yakın gelecekte bu Latin alfabesini kabul etmeyi planlayan Türk cumhuriyetlerinin harflerden oluşan ortak havuzudur. Her topluluk kendine uygun gördüğü harfleri bu havuzdan seçip alacaktır. Bu yönü ile de yeni ortak alfabe bir kılavuz niteliği taşımaktadır.”
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.