}
05 November 2024

Neslihan Demircioğlu: “İllüzyondan hakikate uzanan yolculuk”

“İstanbul Perileri” adını verdiği beşinci kişisel sergisini Kurşunlu Han’da sanatseverlerle buluşturan heykel sanatçısı ve mimar Neslihan Demircioğlu ile bir araya geldik. Demircioğlu ile yeni sergisinin oluşum sürecini, sanata olan bakış açısını ve “sanatın metalaştırılmasını” konuştuk.

Neslihan Demircioğlu, 2021 yılında, Kethüda Hamamı’nda “Gökler ve Kökler” isimli ilk ve en kapsamlı kişisel sergisini açtı. 2022 yılında, Guga Contemporary’de “Nuhhun Manyetik Tufan” isimli ikinci kişisel sergisi izleyiciyle buluşturdu. Bunların yanı sıra İstanbul, İzmir, Ankara ve Bodrum başta olmak üzere birçok karma sergi ve sanat fuarında yer aldı. 2023 Haziran ayında açılan ve 300’den fazla çağdaş sanatçıya yer verilen, Artİstanbul Feshane’deki “Ortadan Başlamak” sergisinde yer aldı. Aynı yıl Kültür Bakanlığı’nın organize ettiği “Yüzde Yüz Birlikte Var Olmak” isimli sergide eserlerine yer verildi. Sanatçıyla yeni sergisi vesilesiyle sohbete koyulduk…

“İstanbul Perileri” adlı kişisel serginiz, Kurşunlu Han’da görücüye çıktı. Bu serginizin oluşum süreci nasıl gelişti?

2020 yılından bu yana üzerinde çalıştığım bu sergiyi yüksek enerjisel portalın yansıması olarak tanımlayabilirim. “İstanbul Perileri”nin bir bölümü geçtiğimiz yıllarda önce Hüsrev Kethüda Hamamı’nda, sonra Metrohan’da sergilenmişti. Yaptığım işlerde manevi tarafa önem verdiğim için bu sergide yer alan eserler, 1566 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'a yaptırılan Kurşunlu Han’da sanatseverlerle buluşarak yerini buldu.

Sergide yer alan eserleri oluştururken hangi malzemeleri kullandınız?

Küratör Derin Demircioğlu ile bu sergiye hazırlanırken ağırlıklı olarak seramik, porselen ve cam malzemeler kullandım. Eserlerin enerjisel yapılarını demirler ve bakırlar oluşturdu. Masif bakırlar ise enerji akışını sağladı. Perilerin şeffaf varlıklar olduğunu göz önüne getirirsek metal malzemelerle bunu ifade etmeyi daha doğru buldum. Tekâmül zincirim el verdiği ölçüde bu sürece en iyi şekilde hazırlandım.

İstanbul’un mitolojik ve ruhani yönlerinden ilhan aldığınızı görüyoruz. Bunu biraz açar mısınız?

Tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan İstanbul benim gözümde en değerli şehirdir. Bir sanatçı olarak İstanbul’un mitolojik ve ruhani yönlerinden etkilenmemek benim için kaçınılmaz. Yunan mitolojisinde yeryüzünün kozmik bir varlık olarak kişileştirilmiş hâli olan Gaia’nın manyetik alanlarından biri de İstanbul’da… Kadim bilgilerin, erenlerin, evliyaların ve çeşitli hazinelerin saklı olduğu öne sürülen bir şehirden bahsediyoruz. Eşi bulunmayan bir manyetik alana sahip olan İstanbul’un bu yönünden faydalanarak eserlerimi de şekillendirmiş oldum. Algısal yönden her kesimin kolayca anlayamayacağı bir sergi olabilir ancak düşünce tarzımı ve içimdeki enerjisel alanı en iyi şekilde yansıttığını söyleyebilirim. Şehirde olan biten her şeyin, yaşayan organizma olan Gaia’ya yüklendiğini unutmamalıyız.

Maddenin de şuuru vardır öyle değil mi?

Elbette. Elimize geçen her bir maddeye öz enerjimizi  ve tecrübelerimizi yükleriz. Bizlerle ve bir süre sonra bizden öte enerjilerle şekillenir, donanır her bir element. Ve bu düzende, bu zaman diliminde geçmiş ve gelecek olarak nitelenen, ötelerden gelenler, bir yer bulur. Bu yeri kendilerine açarlar. Her biri kendi içinde bir enerji alanına sahip olan heykeller, düşmüş oldukları çamurdan ruhsal potansiyellerine uzanan uzun bir yolda, kendi çizelgelerine göre maddesel yapılarına bir yol ararlar.

“Eserlerimi oluştururken mesaj kaygısı gütmüyorum"
Heykel sanatıyla uğraşırken ilham kaynaklarınız neler oluyor?

İlham kaynağım dinî bilgiler, felsefe kitapları, mitolojik öğeler, kadim öğretiler ve doğa oluyor. Eserleri oluştururken ise hiçbir mesaj kaygısı gütmüyorum. İçimde var olan duyguları ve yaptığım gözlemleri yalın hâliyle yansıtıyorum. Dikkat ederseniz eserlerimde illüzyondan hakikate uzanan yolculuğu görebilirsiniz. Diğer bir ifadeyle sanatseverler maddeden manaya bir yolculuk yapıyor. Yaptığım eserler neticesinde insanların kendi dünyalarındaki sır kapılarını aralamalarına vesile olabilmek benim için çok değerli.

Kişisel kariyerinize değinecek olursak… Heykeltıraş olmaya nasıl karar verdiniz?

Küçük yaşlardan beri sokakta hep çamurla uğraşırdım. Heykel sanatına hep bir ilgim olmuştur. Mimarlık bölümünden mezun olduktan sonra seramik, demir ve ahşap malzemeler kullanarak heykeller yapmaya başladım. Endüstri Devrimi ve teknolojinin gelişmesi sonrasında mimarlık daha mekanik oldu. Bana işin kadim tarafında olmak daha cazip geldi.

“İnsanların bilinci geliştikçe heykel sanatına yönelik ön yargılar kırıldı”
Türkiye'de heykelcilik 19. yüzyılın ilk yıllarına dayanmaktadır. Günümüzde heykelciliğin geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?

Dünya üzerindeki insanların bilinci geliştikçe heykel sanatına yönelik ön yargılar kırıldı. Bilhassa ülkemizde yaşayan insanlar bir heykele hakikat ışığının yüklenemeyeceğini anladılar. Günümüzde vatandaşların heykel sanatına yoğun bir ilgisi söz konusu. Ali Teoman Germaner, İlhan Koman, Mehmet Aksoy ve Koray Ariş yaptıkları eserlerle bu alana değerli katkılar sağlamışlardır.

Pandemi sanat dünyasını ve halkın sanata olan bakışını ne yönde şekillendirdi sizce?

İster istemez sanatın sunuluş ve tüketim biçimleri değişti. Pandemi sürecinde sanatçıların ve sanatseverlerin kendi manyetik alanlarına kapanmak zorunda kalmaları maneviyata olan yönelimi artırdı diye düşünüyorum.

Son olarak Contemporary İstanbul'a parantez açacak olursak… Yüksek bilet fiyatları, sanatın metalaştırılması ve erişilebilirliği tartışmaları alevlendirdi. Bir sanatçı olarak bu duruma sizin bakışınız nedir?

Giriş ücretinin 1250 TL olması elbette çok yüksek bir rakam. Fiyat bu olmamalı ancak Contemporary İstanbul genelde koleksiyonerlere hitap ediyor. Bunu gözden kaçırmamak lazım. Hem fuarı organize edenler hem de sanat tutkunları uç noktalara gitmeden ortak bir paydada buluşup bu tartışmaları dindirmeli. Contemporary İstanbul dışında şehirde pek çok ücretsiz gezilebilecek sergi bulunuyor.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...