}
18 December 2024

Kerem Görsev: “Müziğe karşı açlığım hiç bitmedi”

Dünyaca ünlü caz piyanisti Kerem Görsev, “Clear Horizon” adlı albümüyle gündemde yer alıyor. Görsev ile albümünün çıkış noktasını, müzik tüketicilerinin değişen alışkanlıklarını, yapay zekânın müzik dünyasına etkilerini, sahnede geçen 45 yılını ve 2025’ten beklentilerini konuştuk.

Kendi bestelerinden oluşan repertuvarları, dinamik sahne performansı ve enerjisi ile müzikseverlerin yakından takip ettiği Kerem Görsev, “Efsane Caz”, “Kerem Görsev Trio - I Remember”, “Kelimeler” ve “Cazın Sözleri” gibi albümleriyle Türk cazının gelişmesine katkı sağladı. 2010 Aralık'ta çıkardığı “Therapy” albümü ile Grammy’e aday gösterilme muvaffakiyeti de gösteren Görsev; yalnızca bir piyanist değil, aynı zamanda bir müzik eğitmeni olarak da ülkemizde önemli bir yere sahip. Üzerinde sanatçı egosundan izler taşımayan Görsev, dış dünyadaki eleştirileri ve etkileşimleri de önemseyen yapısıyla dikkat çekiyor.
“Clear Horizon” adını verdiğiniz albümünüz ile gündemdesiniz. Albümünüzde yer alan eserleri dinlerken, “çölde vaha bulmuş” hissine kapılmak mümkün. Bu albüm nasıl filizlendi?

Ocak 2023’te çalışmalara başladım. Albüme adını veren “Clear Horizon” adlı parça, İtalya’nın Como Gölü'nde bulunduğum esnada filizlendi. Denizi ve doğayı seven bir insan olarak bir sabah kalktığımda göl çarşaf gibiydi. O esnada ufuk çizgisini görmüş gibi oldum. Dağların gölgesinin de suyu vurduğu o efsunlu anlarda bu parça 15-20 dakika gibi kısa bir sürede ortaya çıktı. Diğer ifadeyle yaşanmış hikâyeler notaya dönüşüverdi.

Albümünüz adını dünyaca ünlü yönetmen Alfred Hitchcock’ın “açık bir ufuk” olarak tanımladığı mutluluk hâlinden alıyor. Hitchcock ile hissî bir bağ kurduğunuzdan da söz edebiliriz öyleyse?

Bu parçayı hazırlayıp, o anki hislerimi eşim Deniz Görsev’e anlattıktan sonra kendisi bana, “Senin bu anlattıklarını Alfred Hitchcock, 1960’lı yıllarda verdiği bir röportajda anlatmıştı zaten” dedi. O röportajda Hitchcock’a, “Sizin için mutluluk nedir?” diye soruluyor. O da “Ufuk çizgisidir” cevabını veriyor. Sonrasında albümün ismine de eşim karar vermiş oldu. Bu albüm ile insanların gönüllerini bir nebze de olsa ferahlatabildiysek ne mutlu.

“Clear Horizon” ismini Hitchcock’un mutluluk tanımlamasından alıyor. Savaşlardan ve salgınlardan bunalan dünya insanının artık kalıcı gibi mutluluğa ihtiyacı var değil mi?

Hem de çok. Suriye’de yaşananlar, İsrail’in Filistin’e yönelik soykırımı ve Ukrayna-Rusya Savaşı dünyamızı sosyal, psikolojik ve ekonomik yönden olumsuz etkiliyor. Biz de bir nevi ateş çemberinin içerisindeyiz. Bu noktada müzik ile uğraşanlara büyük görev düşüyor. Müzik, insanın gelecek endişesini, karamsarlığını ve umutsuzluğunu alıp götürüyor. Bu noktada müzikte insanların mutlu olabilmek adına tutunabileceği en değerli iplerden sadece bir tanesi.

Bu albümde kimlerle çalıştınız?

Engin Recepoğulları (tenor saksofon), Barış Doğukan Yazıcı (trompet ve flügelhorn), Volkan Hürsever (kontrabas) ve Ferit Odman’ın (davul) ciddi katkıları söz konusu. Bu isimler kendi müzikal karakterlerini de müziğe eklemleyerek müziğin pürüzsüzce akmasına sebep oldu. 10 yılı aşkın süredir albümlerinin mix ve masteringini yapan Ferit Odman’a da ayrıca teşekkür etmem gerekiyor. Bu albümle müziğin her zaman “ekip işi” olduğunu görmüş oldum. “Midnight Meloides” adlı projem için de şimdiden çalışmalara başladık.

“Trend peşinde koşmuyorum, önceliğim hayal kurdurtan müzikler”
Albümünüzü bir kenara bırakacak olursak… Müzik dünyamızda tüketici alışkanlıklarında değişiklikler yaşandığı aşikâr. Dijital müzik platformlarının algoritmaları, belirli popüler şarkıların öne çıkmasına neden oluyor ve daha az bilinen sanatçılar bu durumdan olumsuz etkilenebiliyor. Siz bu duruma nasıl yaklaşıyorsunuz?

Dediğiniz gibi algoritmalar bize popüler olanı sunuyor ama ilgimi çekmeyen, hayal kurdurtmayan müzikleri dinlemiyorum. Trend peşinde koşmuyorum. Konservatuvara girdiğim 1967 yılından bu yana klasik ve caz müzikle ilgileniyorum. Klasik ve caz müzikte Rolly-Royse gibidir fazla değişmez. Prodüktörler tarafından yayılan rock, rap, pop ve metal gibi müzik türleri klasik müziğin dereleridir. Gün geldiğinde dere kurur ama okyanus kurumaz.

Tüketici alışkanlıklarının değişmesinin yanı sıra yapay zekânın da etkileri müzik dünyasında görülmeye başlandı. Uluslararası Yazarlar ve Besteciler Toplulukları Konfederasyonu (CISAC) tarafından yapılan bir araştırma, yapay zekânın yaratıcı sektörler üzerindeki etkisine dikkat çekiyor. Araştırmaya göre, müzik sektöründeki çalışanların gelirlerinin 2028 yılına kadar yüzde 24 oranında azalması bekleniyor. Bir gün çalışmalarınızda yapay zekâdan destek almayı düşünür müsünüz?

Yapay zekânın müzik üretimini hızlandırabileceğinden bahsediliyor ama ben bu konuya geleneksel bakıyorum ve öyle de kalacağım. Eserlerimi hâlen kurşun kalem ile yazıyorum. Silgim ve kalemtıraşım da yanımdadır. Bu nedenle yapay zekâ ile melodiler, ritimler, armoniler ve şarkı sözleri oluşturulmasına karşıyım. Yapay zekâ samimiyeti yok eder.

Kimi çevrelerin tepkisini çekebilecek, iddialı ifadeler kullandınız...

Elbette. İnsan zekâsını taklit eden makine tabanlı uygulamaların fişini çekerseniz hiçbir şey yapamaz. Bataryası da gün gelince biter ve tükenebilir. Yaşamımızı, ilişkilerimizi ve sanatı anlamlı kılan şey hatalardır. Bu unutulmamalı diye düşünüyorum.

“Son nefesime kadar piyanonun başında olacağım”
Müzik sahnesinde iyisiyle kötüsüyle 45 yılı devirdiniz. Su gibi akıp giden yılların ardından neler söylersiniz?

Müziğe, hayata ve insana dair öğrenme açlığım hiç bitmedi. Son nefesine kadar da piyanonun siyah-beyaz tuşlarıyla savaşmak ve oluşturacağım tınılarla her yaştan ve her milletten insanı etkilemek istiyorum. Çünkü şunu biliyorum: Üretmeyince ve hayal bitince hayat biter. Ayrıca kültür sanat alanında devletime besteler bırakmak, kızım Nisan’a da müzik arşivimi emanet etmek istiyorum.

Zaman, hayatımızın en değerli kaynaklarından biri ve her geçen yıl, birikimlerimizi, deneyimlerimizi ve anılarımızı da şekillendiriyor. Bu yıl küresel, teknolojik, sosyal, sağlık ve çevre alanlarında pek çok yeniliğe tanıklık ettik. 2024 sizin açınızdan nasıl geçti?

2024 benim için ruhsal anlamda iyi geçmedi, bazı sorunlarım oldu. Müzikal anlamda ise albüm çıkardığım ve konserler gerçekleştirdiğim için mutluyum. Zor dönemimi müziğin ve sanatın iyileştirici ipine tutunarak atlattım.

2025’e dair temennileriniz nelerdir?

2025 yılının herkes adına daha pozitif, bol seyahatli geçmesini umuyor; dünyadaki kara bulutların tez zamanda kalkmasını temenni ediyorum. Okuyucularınızın bir kısmı muhakkak duymuştur. Latincede “Yavaşça acele et” diye bir kavram var. Ben bunu “Bilinçli acele et” olarak yorumlamak isterim. Eğer bilinç düzeyimiz ve şuurumuz artarsa 2025 yılı itibarıyla dünya daha yaşanılabilir ve zulümlerin azaldığı bir yer hâline gelecektir.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...