}
03 December 2024

Jimi Hendrix ve Frida Kahlo tabloları yapay zekâ ile canlandırıldı

Yapay zekâ yardımıyla Frida Kahlo ve Jimi Hendrix’ın tablolarının IAAF’da canlandırılması dikkat çekti. Yapay zekâ ile görsel nasıl oluşturulur? Yapay zekâ ile ortaya konan eserler telif sorunlarını beraberinde getirir mi? Ressam Mine Okçuoğlu ve dijital medya sanatçısı Yiğit Ersoy ile konuştuk.

İstanbul’da yaşayan ressam Mine Okçuoğlu; eserlerinin çoğunu 60’lı, 70’li yılların sanatının ve müziğinin ruhunu yansıtan portreler oluşturuyor. Geleneksel ve modern teknikleri birleştirerek resimlerinde kolaj çalışmalarına ve soyut unsurlara da yer veriyor. Okçuoğlu son olarak Frida Kahlo ve Jimi Hendrix eserleriyle gündeme geldi. Yiğit Ersoy ise 2018 yılından bu yana kendi ajansından video, animasyon ve grafik tasarım alanlarında yaratıcı projeler üreten bir dijital medya sanatçısı. Son iki yıldır da ajansını yapay zekâ odaklı bir yapıya dönüştürerek kısa filmler, müzik klipleri ve dijital sanat projeleri üretiyor. Ersoy, Okçuoğlu’nun “Frida” ve “Jimi” eserlerini yapay zekâ yardımıyla canlandırarak adından söz ettirdi…

IAAF İstanbul’da sergilediğiniz Frida Kahlo ve Jimi Hendrix temalı eserleriniz yapay zekâ ile canlandırıldı. Bu sürecin nasıl geliştiğini sizden dinleyebilir miyiz?

Mine Okçuoğlu: Bu yıl beşincisi düzenlenen İstanbul Sanat ve Antika Fuarı’na La Visione Art Gallery bünyesinde “Frida” ve “Jimi” tablolarımla katıldım. Frida Kahlo resmimde, kendisinin Casa Azul’daki uzun yıllar yaşadığı evinin bahçesinde, tropikal bitkileri ve kendi resimlerinde de yer verdiği papağanı ve maymunuyla birlikte yaşadığı huzur dolu anları anlatmak istedim. Jimi Hendrix resmimde ise 1960’lı yıllarda Woodstock festivallerinin birinde giydiği patchwork ceketi, vazgeçilmez mavi saç bandı ve kolyesi gibi simgesel öğeleri kullanarak, o yılların barış ve sevgi dolu olan ruhunu yansıtmaya çalıştım. Bu sergide daha önce katıldığım sergilerden farklı olarak, dijital medya sanatçısı Yiğit Ersoy ile birlikte deneysel bir çalışma yaptık. Tablolarımı baz alarak yapay zekâ ile hayalimde canlanmasını istediğim şekilde her iki tabloyu da hareketlendirdik.

Yapay zekâyı görsel şölene dönüştürmenin püf noktaları neler?

M.O.: Yapay zekâyı görsel bir şölene dönüştürmenin en önemli özelliğinin teknoloji ve sanat dengesinin kurulması olduğunu düşünüyorum. Teknolojiyi sanatı gölgede bırakmayacak şekilde kullanıp, resmin ana duygusunu koruyarak yapay zekâ efektlerini resme entegre etmek, izleyiciyle bağlantıyı güçlendiriyor. Çalışmamızda beni en mutlu eden şey, ürettiğimiz bu hareketli videoların tabloların ruhuyla müthiş uyumu ve birleşimi oldu. Fuarı gezmeye gelen sanatseverlerin, akıllı telefonlarını okuttukları bir QR kodu ile arttırılmış gerçeklik (AR) teknolojisini kullanarak, telefonlarının ekranında resimlerimin hareketlenmiş hâlini görmelerini sağladık.

Bu çalışma siz de ne tür hisler uyandırdı?

M.O: İzleyicinin bu ana interaktif bir şekilde dâhil olması ve resimlerin canlandıklarını gördükleri anda verdikleri tepkiler benim için son derece keyifliydi. Bu deneyimi yaşayan ziyaretçilerin sosyal medyadaki paylaşımlarıyla dijital ortam üzerinden de eserlerim birçok kişiye ulaşmış oldu.

“Yapay zekâ, sanatçının yeni ilham kaynakları bulmasında yardımcı oluyor”
“Yapay zekâ tarafından yaratılan bir sanat eseri kimin malıdır?” sorusu da gündeme geliyor. Sizce kimin eseridir?

M.O.: Yapay zekâ ile geleneksel bir tablo, hareket ve sesle desteklendiğinde çok katmanlı bir sanat formuna dönüşüyor. Bu, eseri hem modern sanat dünyasında daha cazip kılıyor hem de sanatseverlere farklı bir perspektif sunuyor. Sanat eserini statik bir varlık olmaktan çıkarıp dinamik, yaşayan bir deneyime dönüştürüyor. Yapay zekânın ressamların sanat yaşantısına olumlu katkıları da yadsınamaz.

Örnek verebilir misiniz?

M.O.: Sanatçının, farklı boyutlar ve kombinasyonlar keşfetmesine, yeni ilham kaynakları bulmasına yardımcı oluyor. Ayrıca dijital platformlarla eserler, fiziksel bir serginin ötesinde global bir kitleye ulaşabiliyor. İzleyicilerin bu eserleri özümsemelerinin ise eserin sunuluş biçimi, hikâyesi ve izleyicinin eserle duygusal bağlantı kurabilmesi ile doğrudan ilgili olduğunu düşünüyorum.  “Yapay zekâ tarafından yaratılan bir sanat eseri kimin malıdır” tartışmasını da çok doğal karşılıyorum. Sanatçı; yapay zekâyı bir araç olarak kullanarak yaratıcı süreci yönlendiriyorsa, eser üzerinde hak sahibi olan kişi bana göre sanatçıdır. Yapay zekâ burada yalnızca bir “yardımcı” veya “araç” rolü oynuyor.

Diğer taraftan bunlar, yaratım sürecindeki rol paylaşımı ve yapay zekânın kullanım biçimine de bağlı…

M.O.: Elbette. Bu konu hâlâ dünyada da hukuki ve etik açıdan tartışmalı... Sonuç olarak yapay zekâ ile özgünleştirilmiş bir eserin içeriği, algı ve uyum içinde sunulan teknoloji-sanat birleşimi sayesinde izleyiciyle daha güçlü bir bağ kurulabilir. Biz de bu deneyimde bu bağı kurmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

“Artırılmış Gerçeklik Teknolojisi ile eserleri hareketli ve etkileşimli bir sanat deneyimine dönüştürdük”
Yapay zekâyı görsel şölene dönüştürme fikri nereden aklınıza geldi? Yapım aşaması nasıl gelişti?

Yiğit Ersoy: Yapay zekâ ile farklı disiplinleri bir araya getirerek yenilikçi projeler üretmekteyim. Özellikle kısa filmler, müzik klipleri, dijital sanat projeleri ve yaratıcı görsel içerikler başta olmak üzere birçok alanda çalışmalar yapıyor, bu teknolojiyi hem estetik hem de işlevsel çözümler geliştirmek için kullanıyorum. Bu süreçte yapay zekânın sanatsal üretimdeki potansiyelini sıkça deneyimleme fırsatım oldu. İlk olarak ünlü ressamların eserlerini hareketlendirerek başladım. Ardından ressam arkadaşlarımın eserlerinde denemeler yapma şansım oldu ve bu çalışmalar oldukça beğenildi. Bu deneyimler sonrasında, ressam Mine Okçuoğlu’nun eserlerinin yer alacağı sergi öncesinde, onun tablolarını hareketlendirme fikri aklımıza geldi. İlk denemelerimizde aldığımız sonuçlar bizi çok heyecanlandırdı. Sonrasında bu animasyonları artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisi ile birleştirerek sergideki ziyaretçilere bu deneyimi yaşatmaya karar verdik.

Artırılmış Gerçeklik Teknolojisi (AR) sayesinde, eserleri izleyicilerin gözünde sadece bir tablo olmaktan çıkarıp hareketli ve etkileşimli bir sanat deneyimine dönüştürdünüz kısacası…

Y.E.: Evet, ziyaretçiler, eserlerin ruhunu ve hikâyesini daha derinden hissedebildikleri bu deneyimi oldukça heyecan verici buldular. Bu çalışmanın en önemli noktası, teknolojiyi sanatla dengeli bir şekilde birleştirmekti. Resmin ruhuna sadık kalarak, hareket ve dinamikleri, eserin mesajını güçlendirecek şekilde tasarladık. Böylece hem geleneksel sanatın özünü koruyan hem de modern teknolojiyi kucaklayan bir proje ortaya çıktı. Sergide izleyicilerden aldığımız olumlu geri dönüşler, bu deneysel yaklaşımın ne kadar doğru bir adım olduğunu bir kez daha gösterdi.

“Yapay zekâ ile üretilen eserlerin mülkiyeti, ilgili ülkenin yasal düzenlemelerine bağlıdır”
Size de bu soruyu yöneltmek isterim: Yapay zekâ tarafından yaratılan bir sanat eseri kimin malıdır?

Y.E.: Bu, hâlen dünyada tartışılmakta olan bir konu. Eğer yapay zekâ bir sanatçının yönlendirmesi ve kontrolüyle kullanıldıysa, genelde eserin sahibi o sanatçı olur. Ancak yapay zekâ tamamen bağımsız bir şekilde bir eser ürettiyse bu durumda mülkiyet hakkı belirsizleşir. Farklı ülkelerde bu konuda çeşitli yaklaşımlar var. Örneğin Birleşik Krallık’ta yapay zekâ tarafından üretilen eserler, eseri oluşturmayı sağlayan kişiye ait kabul edilirken, ABD gibi ülkelerde bu tür eserlerin telif hakkı koruması sınırlıdır. Sonuç olarak yapay zekâ ile üretilen eserlerin mülkiyeti, eserin üretim sürecindeki insan katkısına ve ilgili ülkenin yasal düzenlemelerine bağlıdır.

Yapay zekâ ile eser yapmak için kullanılan yaygın yöntem ve araçlar nelerdir?

Y.E.: Yapay zekâ ile eser üretmek için kullanılan yöntemler, çalışmanın türüne göre değişiyor. Örneğin görsel sanatlar için MidJourney, DALL-E ve Stable Diffusion gibi araçlar çok popüler. Müzik üretmek isteyenler için Suno AI, Udio ve Soundraw iyi seçenekler sunuyor. Seslendirme projelerinde ise ElevenLabs öne çıkıyor. Video ve animasyon işleri için de Runway ML, Luma ve Kling gibi araçlar sıkça tercih ediliyor. Bu araçlar kullanımı kolay ve sürekli olarak yeni özelliklerle güncelleniyor. Ayrıca YouTube gibi platformlarda bu araçların nasıl kullanılacağına dair birçok faydalı rehber ve içerik bulmak mümkün. Böylece hem yeni başlayanlar hem de profesyoneller bu teknolojilerden faydalanarak yaratıcılıklarını farklı bir boyuta taşıyabiliyor.

Ressam Mine Okçuoğlu, “Yapay zekâ ile özgünleştirilmiş bir eserin içeriği, algı ve uyum içinde sunulan teknoloji-sanat birleşimi sayesinde izleyiciyle daha güçlü bir bağ kurulabilir” dedi. Katılıyor musunuz?

Y.E.: Katılıyorum. Yapay zekâ, sanatla teknolojiyi birleştirerek ziyaretçilerle daha güçlü bir bağ kurmayı sağlıyor. En önemli nokta, bu teknolojiyi eserin ruhuna uygun bir şekilde kullanmak. Bu şekilde ziyaretçiler, eserle sadece bir izleyici olarak değil; bu deneyimin bir parçası olarak bağ kurabiliyor ve sanat onlar için unutulmaz bir hâle geliyor. Bu unutulmaz deneyimi yaşayan ziyaretçiler, hissettiklerini ve gördüklerini sosyal medyada paylaşarak sanatın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor. Böylece sanat, bireysel bir deneyimden çok daha öteye taşınarak kolektif bir etkileşim hâline geliyor.

Dijital medya sanatçısı, teknolojiyi sanatla birleştirerek hem geleneksel sanat formlarının sınırlarını zorlar hem de tamamen yeni sanat biçimleri oluşturur. Siz oluşturduğunuz sanat biçimlerini nasıl tanımlarsınız?

Y.E.: Çalışmalarımda, geleneksel sanatın ruhunu koruyarak yapay zekâ ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojilerle zenginleştirilmiş bir yaklaşım benimsiyorum. Resimlerin yanı sıra hareketli görseller, interaktif projeler ve farklı formatlarda yaratıcı içerikler üretmeye odaklanıyorum. Teknolojiyi kullanırken sanatın bütünlüğünü korumak benim için çok önemli. Amacım, eserleri etkileşimli ve çok boyutlu bir deneyime dönüştürürken onların özüne sadık kalmaktır. Böylece geleneksel sanatla modern teknolojiyi bir araya getirerek izleyiciyle daha derin bir bağ kurmayı hedefliyorum.

 
 

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...