Beşiktaş teknik direktörü Giovanni van Bronckhorst’un, “Beğenmeyen maça gelmesin” demesi taraftarların tepkisini çekti. Son olarak Gaziantepspor deplasmanında yaşanan puan kaybı da çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Sportif olarak başarılı olduğunuzda gazete manşetlerinden inmiyorsunuz. Ancak bir müsabakada son dakikada bir gol yiyip berabere kaldığınızda hakaretlere maruz kalıyorsunuz. Berabere kalmak dünyanın sonu değil. Bu oyunu bir spor olarak görmek lazım. Şampiyonluk yolunda da kazalar pek tabii olabilir. Şartlar ne olursa olsun teknik direktörümüz Giovanni van Bronckhorst ve futbolcularımızın arkasındayım. Onlara bu sene çok güveniyorum.
Taraftarların bir memnuniyetsizliği yok öyleyse?
Bazı ufak tefek sesler dışında elbette yok. Akl-ı selim taraftarlarımız takımlarına sahip çıkıyor. Oyunun gelişimini fevkalade iyi buluyor.
Spor programlarındaki yorumcuların sert eleştirileri de söz konusu…
Evet, bilhassa dijital platformlarda ekranlara gelen spor programlarında görüyoruz. Beşiktaş futbolcuları, teknik heyeti ve idarecilerinin Youtube programlarında alaşağı edilmesine izin vermeyeceğim. Bu iş o kadar kolay değil.
“Tesisler halkın olmalı”
Türk futbolunda insan harcamak bir hayli kolay öyle değil mi?
Evet, hangi sektörü olursa olsun Türkiye’de insan harcamak çok basit. Futbol iklimini ve yönettiği kulübü daha iyi hale getirmek için mücadele edenler art niyetli bazı kişiler tarafından harcanmak isteniyor.
Sizin bu noktada sergileyeceğiniz duruş önem arz ediyor sanki?
Hayatım boyunca iş dünyasında farklı kademelerinde ve çeşitli sivili toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptım. Benim kimseden korkacak halim yok. Camiamı sonuna kadar koruyacağım. Sosyal meselelerden de hiçbir zaman geri durmayacağız.
Tesisleşme hususuna değinecek olursak… Beşiktaş olarak tesisleşme adına önceki gün önemli bir anlaşmaya imza attınız. Türkiye’deki tesisleşme hamlelerine yönelik neler söylersiniz?
İstanbul’da benim sporculuğum dönemime nazaran tesisleşme konusunda muazzam bir ilerleme kaydedildi. Türkiye’de 2002'den beri yapılan tesisleşmenin dünyada hiçbir örneği yok. Tesisleşmek de sportif başarı kadar önemli bir olgu. Ancak ülkemizde maalesef bazı belediyeler kendi krallığını ilan etmiş durumda.
Bahsettiğiniz bu hususu biraz açar mısınız?
Kendi adamlarını tesislerin başına da koyuyorlar. Sonrası malum… Bazı belediyelerin basket sahalarında file yok mesela? Niye o fileyi kesersiniz? Bu çok derin ve yaralayıcı bir konu. Tesisler halkın olmalı ve ülkemizde de çocukların ücretsiz olarak kullanımına olanak verilmeli.
Çocuklar demişken… Ülkemizde çocukların başına gelen istismar olaylarındaki artış malumunuz… Sosyal etki gücü yüksek olan bir kulübün başkanı olarak soruyorum. Zihnen ve bedenen spora odaklanmak bir kurtuluş vesilesi olabilir sanki?
Son yıllarda Türkiye’de çocuklarımızın başına gelen acı olaylardan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Toplum olarak istismar ve şiddet olaylarından kurtulmak için dört elle spora sarılmalıyız. Spora sadece başarı geldiğinde sahip çıkan ülke olmamalıyız. Spor ile uğraşanlar da sosyal medya üzerinden yıpratılmadan destek görmeliler. Örneğin; Paris 2024’te bronz madalya mücadelesinde Filenin Sultanları, Brezilya’ya 3-1 kaybederek olimpiyatları 4. sırada tamamladı. Ancak basın tarafından eleştiriye maruz kaldı. Bu da çok yanlış ve yakışıksız bir yaklaşım olarak karşımızda duruyor.
“Spor turizminin gelişimi için elimizden geleni yapacağız”
İş insanı ve Beşiktaş Asbaşkanı Mete Vardar’ın davetiyle burada bulunma nedeniniz olan spor turizmine de değinecek olursak… 21. yüzyılda spor turizminde ülkemiz bir hayli mesafe kat etti. Spor turizminin gelişimi hakkında neler söylersiniz?
Bir futbol kulübünün başkanlığını yapıyor olsam bile spor-turizm ilişkisini yakından takip ediyorum. Akdeniz bölgesinde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile başlayan yatırım silsilesi 2024 itibarıyla merkezi ve yerel yönetimlerin destekleriyle zirveye ulaştı. Türkiye’nin turizm sektöründeki kadroları dünyada parmakla gösteriliyor. Türkiye’de yetişen yöneticiler önemli noktalara geldi. Bundan gurur duymamız lazım. Ayrıca futbol takımlarımızın yaz ve kış dönemlerinde kimi zaman ülkemizde kimi zamanda da yurt dışında yaptığı kamplar spor turizmine maddi anlamda önemli katkılar sağlıyor ve sağlamaya devam edecektir. Beşiktaş Asbaşkanı ve iş insanı Mete Vardar ile bu konuyu sürekli istişare halindeyiz. Spor turizminin gelişimi için elimizden ne geliyorsa yapacağız.
Yerli ve yabancı futbol kulüplerinin Antalya ve çevre illere kampa gelmesi ve çeşitli spor organizasyonlarının bölgede yapılıyor olması spor turizmi yönünden çok önemli öyle değil mi?
Elbette. Bu yatırımlar Türkiye’de yapılmaya başlandığında sosyal medya yoktu. Bugün sosyal medya kanalıyla elimizdeki bütün sahaları ve spora müsait alanları yurt dışına tanıtma şansınız var ve tanıtıyoruz da. 2024 Paris Olimpiyatları’na sporcular Antalya’da hazırlandı. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu Antalya’da gerçekleşiyor. Az önce değindiğim üzere yaz ve kış aylarında yüzlerce kulüp bölgede kamp yapıyor. Bölgede gastronominin de gelişmiş olması spor turizmini destekleyen bir diğer unsur olarak ön plana çıkıyor. Spor turizmi Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yönden ilerlemesi için mükemmel bir fırsattır. Turizmdeki başarı spor faaliyetlerini de olumlu anlamda destekliyor. Devlet ve özel sektör işbirliği bu noktada büyük önem taşıyor.