“Yarın Belki de” oyununda canlandırdığınız karakter, distopik ve ütopik gelecek tasvirleri içinde nasıl bir rol üstleniyor? Bu karakteri yorumlarken sizi en çok etkileyen ve zorlayan noktalar neler oldu?
Aslı İçözü: Eğer bir zorluktan söz etmemiz gerekiyorsa öncelikle bu çalışmada da alıştığımız birçok oyunun tersine karakter olmamaları… Yani Aslı ve Şerif, gelecek üzerine birtakım tasarruflarda bulunurken farklı personalardan etkileniyor. Alıştığımız karakterler olmadığı gibi devamlılığı ve tutarlılığı da yok… Tek tutarlılığımız, gelecek üzerine kurduğumuz hayallerin şaşırtıcı ve ilginç olduğuna inanma çabamız belki…
Şerif Erol: Oyunda geleneksel anlamıyla bir karakter canlandırmadığımızı söylersem yanlış olmaz sanırım. Tanıdığı birisiyle birlikte karşımıza çıkmış, geleceğe dair iç açıcı bazen de karartıcı ihtimallerden bahseden bir kişi var sahnede. Böyle bir kişiyi yorumlarken bir oyuncu olarak en çok kendim ile o kişi arasındaki ayrımı bulmaya çalışırken zorlandım. Bana çok benziyordu konuşan kişi. Ama söylediklerinin çoğunu onaylamam mümkün değildi ve sorumluluğu bir rol kişisine yüklemem de mümkün değildi her zaman. Böyle böyle, bazen içinden çıkamadığım bir kafa karışıklığı içinde, komik olanı gülünç, duygulu olanı ağlak kılmamaya çalışarak hazırlandım; tabii Forced Entertainment'ın bana bu imkânı sağlayan tiyatro anlayışına hep hayran kalarak.
Oyunun prodüksiyon süreci nasıl gerçekleşti? Nasıl bir araya geldiniz? Aynı sahnede yer almak, “Yarın Belki de” oyununda canlandırdığınız karakteri nasıl etkiliyor? Birlikte çalışmanız, oyunun anlatımına ve seyirciyle kurduğunuz bağa nasıl katkıda bulunuyor?
Aslı İçözü: Bizi bir araya getiren Ayşe Draz’ın hayali, Özlem Hemiş’in desteği… İyi anlaşan bir ekibin keyfi…
“Kendi deneyimlerimiz bakımından, sadece ‘olmazsa olmaz’ gördüklerimizi oyuna yerleştiriyoruz”
Oyunun orijinal metni “Tomorrow’s Parties”in Türkiye’ye uyarlanması sürecinde, metne kendi yorumlarınızı ve deneyimlerinizi nasıl kattınız? Oyuncular olarak aslında oyunu her seferinde yeniden yaratıyorsunuz, anın bu biricikliğiyle oyunu nasıl şekillendirdiniz?
Aslı İçözü: Aslında her seferinde şekillendirmeye sanırım devam ediyoruz… Başında kolay olmadı. Her gün değişen dünya gündeminden elbette biz de çok etkileniyoruz. Dolayısıyla gelecek önermelerimize bütün etkilenişlerimizi katmak istedik ama sürecin içinde vazgeçtik… O önermeleri izleyene, izleyenin hayaline bırakmayı tercih ettik…
Şerif Erol: Doğrusunu söylemek gerekirse çalışmanın başlarında kendi deneyimlerimizi daha çok eklememiz gerektiği düşüncesini taşıyordum. Sonraları, metnin tasarlanışındaki denge ve itinayı anlamaya başladıkça kendi katkılarımızın sınırlı olmasının yeteceğini fark ettik. Eklediklerimizin önemlice bir bölümünü, zaman içinde, yavaş yavaş çıkardık. Şimdi, oynamaya başladıktan sonra, kendi deneyimlerimiz bakımından “olmazsa olmaz” gördüklerimizi oyuna yerleştirmeye çalışıyoruz.
“Oyunu ben seyretseydim içimde buruk bir his kalırdı”
“Yarın Belki de” oyununda, karakteriniz aracılığıyla seyirciye hangi duyguları ve düşünceleri aktarmayı amaçlıyorsunuz? İzleyicinin oyundan ayrılırken zihninde hangi soruların kalmasını umuyorsunuz?
Aslı İçözü: Yani olandan bitenden elbette etkileniyor ve izleyenle bu etkinin bütün sahiciliğiyle beraber bir araya geliyoruz… Umarım izleyende de benzer bir duygu yaratıyordur.
Şerif Erol: Okurken veya seyrederken bazen aklımız başka yerlere gider, bir çağrışım sayesinde zihnimiz zıplar ve esas konudan uzaklaştığımızı fark ederiz. Sonra da “Nerede kalmıştım?” soruları üşüşür insana... Bizim oyunumuz bunu kasıtlı olarak yapıyormuş gibi geliyor bana. Bir şey anlatılıyor ve siz kaçınılmaz olarak oradaki bir imaj veya söz sayesinde, anlatılmakta olanı zihninizde ilerletmeye başlıyorsunuz. Dolayısıyla oyun bir soru sormuyor ama sahne üzerindekiler kimi zaman ahkâm keserlerken izleyici pek çok soruya sürükleniyor. Bunlar hangi sorulardır tahmin etmek mümkün değilse de oyunu ben seyretseydim içimde buruk bir his kalırdı, onu biliyorum.
Oyunculuk kariyeriniz boyunca birçok farklı karakteri canlandırdınız. Oyunculuk açısından teknik ve duygusal yönleriyle de bu oyundaki hissiyatınız ne oldu?
Aslı İçözü: Ezber bozduğunu söyleye bilirim… Hem alan veya sahne kullanımı, sahnede oyuncunun oluş biçimi, hem de anlatış şekliyle ezber bozuyor…
“Tiyatro; son dönemde artık gençlerin toplandığı, buluştuğu bir alan gibi sanki”
Tiyatronun toplumsal değişim ve farkındalık yaratma konusunda sizce rolü nedir? “Yarın Belki de” oyunu sizce bu rolü nasıl kullanıyor?
Aslı İçözü: Elbette değişim ve farkındalık geliştirme konusunda sanatın gücüne inanıyorum ama zamanla bir kelebeğin kanat çırpışı kadar… Yavaş ve sürecin içinde. Hafızada kalanlarla…
Şerif Erol: Toplumsal değişim birikimsel, çok yavaş gerçekleşen bir süreç. Farkında olmak, görmek, duyarlı hâle gelmek ve fikir yürütmeye başlamak çok daha önemli geliyor bana. Tiyatronun bu anlamda çok etkili olduğunu görüyorum. Bilhassa son dönemde (ve bilhassa küçük bütçeli prodüksiyonlara baktığımda) tiyatro gençlerin toplandığı, buluştuğu bir alan gibi sanki. Bunu deneyimlemek çok güzel.
Son olarak, yarın belki de… Sizce nasıl olur?
Aslı İçözü: Yarın olacak.
Şerif Erol: Bilmem ki... Oyunda dile getirilenlerden daha ileri bir spekülasyon yapamayacağım galiba.