
Yakın Plan: Ayrılma Kararı
Dağ ve denizin hikâyesi. Bizi birbirimizden ayıran... Bu yazımızda “Oldboy” filmiyle ismini tüm dünyaya duyuran yönetmen Park Chan-wookʼun usta anlatımı ve sinematografisiyle izleyicilerini sarsan “Ayrılma Kararı” (헤어 질 결 심) filmine bir yakın bakış atacağız.
Bu pazartesi, saat 10:02ʼde bir adam tırmandığı dağdan düşerek hayatını kaybetti. Hobi olarak dağcılık yapan birinin, özellikle de yaşı geçkinse ve alkollüyse kazaya kurban gitmesinden daha olası ne olabilir? Her şey ihtimaller içerisinde. Her şey sıradan... Bir şey hariç.
Eğer çalma listenizde Jung Hoon Heeʼnin “Mist” adlı şarkısı hazırsa, başlayalım...
Anksiyete
“Bugünlerde cinayet vakalarında bir azalma var. Havalar güzelleşti diye mi acaba?ˮ “Ayrılma Kararı”, Jang Hae-joon isimli dedektifin yüzünde hayal kırıklığı taşıyarak söylediği bu cümleyle açılış yapar. Neden bunu duyarız? Her ne kadar kurgusal karakterlerden söz ediyor olsak da film yapısının sağlam psikolojik temellere oturtulduğunu fark ederiz. Hae-joon, hayatını tümüyle etkileyen insomnia’dan (uykusuzluk) muzdariptir. Başta bunun görev aldığı cinayet vakalarından kaynaklandığını düşünsek de bu durum görünenden daha karmaşıktır. 16 yıllık evliliğini paylaştığı Jeong-ahn, aşırı kontrolcü tutumlarıyla Hae-joonʼın hayatında neredeyse yargılayıcı bir ebeveyn rolünü üstlenir. Evliliğinde kendi kararlarını alamayan, davalarıyla ilgili doğruları söyleyemeyen Hae-joon, cinayet vakalarını onun için hazırlanmış oyun alanları gibi görür. Sisten arınmış bir dağ gibi... Kendini var edebildiği tek alan... Tek kaçış yolu.
Hae-joon karakter özelliği olarak suçlulara dahi kibar davranan, çoğu zaman hayatındaki insanlara hak ettikleri tepkiyi vermekten çekinen bir dedektif. Çevresi tarafından eleştirilip, zorbalığa ve mobbinge maruz kalsa da nazik tutumundan ödün vermediği için halının altına süpürdüğü tüm olumsuz duyguların sonunda anksiyeteyle baş başa kalır. Anksiyetenin yol açtığı iki belirtiyi dedektifimizde gözlemleriz... Birincisi, gün içerisinde sürekli göz damlası kullanmasına sebep olan uykusuzluk... İkincisi ise...
Takıntı
Takıntı geliştiren insanlarda gözlemlenen genel bir davranış, hayatlarında başa çıkamadıkları veya çözümleyemedikleri bazı olayları başka bir objeye veya kişiye yönelterek çözme çabası içerisine girmeleridir. Hayatlarının kritik anlarında dahi olsalar takıntı merkezlerine odaklı olarak yaşayabilirler.
Dedektifimiz takıntılı olacağı Song Seo-raeʼyle tanışırken, morg odasında dağdan düşerek ölen adamın kızı değil de karısı olduğunu yine o tekinsiz odada öğrenir. Hae-joon, güzel Seo-raeʼden gözlerini ayıramaz... Engin Geçtan, “İnsan Olmakˮ isimli kitabında bu duruma şöyle değinir: “... bazı erkeklerin acı çeken bir kadını mutlu etme umuduyla ilişki başlattıkları görülür. Bu onların kendi mazoşizmlerinin doğal bir sonucudur.ˮ Seo-rae ise daha farklıdır. Üzüntüsünün sebebi daha derinde, geçmişindedir. Eski kocasının onda bıraktığı yaralar, ezikler, hatta kendine ait tüm eşyalara yaptığı gibi isminin baş harflerini Seo-raeʼnin beline dövme yaptırmaya zorlaması... Seo-raeʼnin bütün bu zorbalığa neden müsaade izin verdiğini anlamak için aynı eserden başka bir bölüme bakmak gerekir: “Kahır ve üzüntü, insanın varoluş alanını daraltabilmesini sağlar. Böyle bir insan, bir yandan kendini ezdirirken, öte yandan bu nedenle çevresini suçlar.ˮ Seo-raeʼnin içinde taşıdığı bu hüzün mesleki tercihinde de etkili olmuştu.
Hae-joon, yaşlı bir kadının bakımıyla ilgilenen Seo-raeʼyi izlerken şu sözleri söyler: “Kader bazılarını azgın bir dalga gibi sararken, bazılarının içinde sudaki mürekkep gibi yavaş yavaş yayılır.ˮ Seo-raeʼnin suyu ve denizi temsil eden mavi renkli kıyafet tercihi, evinde kullanılan duvar kâğıtları ve telefon kılıfı bir rastlantı değildir. Elleriyle kendine nasıl zarar verdiğini gösterirken yaptığı pençe hareketi, Japon Ukiyo-e sanatının ünlü ismi Katsushika Hokusaiʼnin “Kanagawaʼda Büyük Dalgaˮ isimli eserindeki dalgaların pençelerini anımsatır. Daha sonra sorgu odasında Seo-raeʼden şu sözleri duyarız: “Konfüçyüs der ki: ‘Bilge insanlar suyu sever, hayırseverler dağları sever.ʼ Ben hayırsever değilim, suyu severim.ˮ Ben de... Bu diyaloğun geçtiği sorgu sahnesini detaylı incelediğimizde kendisini dehaya götüren bir takıntılı zihin daha fark ederiz. Filmin yönetmeni...
Park Chan-wook
Filmde sorgu odasında fark etmek için dikkat gerektiren bir çekim tekniği kullanılıyor. Arka planda aynayı içeren sahneler boyunca netleme doğal olmayan bir şekilde uygulanmakta. Optik netleme sistemi kameraya paralel gelen yatay bir düzlemde çalışır. Park Chan-wook bu fizik kuralını sahne süresince yıkma kararı almış. İki karakter karşılıklı diyaloglar hâlindeyken, aynadaki yansımaları iç dünyalarını temsil eder nitelikte. Karakterlerin iç dünyalarıyla tutarlı oldukları anlarda, kendilerini ve yansımalarını net görüyoruz, bu tutarlılık hâli bozulduğunda ise netlenen karakterler ve yansımalar da dinamik olarak değişiyor.
“Ayrılma Kararı”nda Park Choon-wook, tıpkı Wong Kar-wai gibi görsel anlatı dilini ustalıkla kullanmış. Görsel öğeler, renk paleti, çekim açıları ve kamera hareketleri filmin zamansal akışında geriye ve ileriye dönük mesajlar taşıyor. Sipariş edilen suşi yemeğiyle gelen sosların kutu deseni üzerinde işaret ettiği yönler, okyanus sahnesinde sahiline vuran dalgaların oluşturduğu biçim, tekrar eden hareketler... Benzer bir şekilde diyaloglara da mesajlar yükleyerek anlatının derinliğine katkıda bulunmuş.
Park Chan-wook, “Ayrılma Kararı”nda iyi-kötü ve kurban-suçlu kavramlarına net bir ayrım yapmayı tercih etmez. Film süresi boyunca insan doğasına dair bariz karşıtlıkların olamayacağı görüşü hâkimdir. Karakterin bizi kendilerinden uzaklaştıran anlarından çok, kabul edebileceğimiz motivasyonlarına tanıklık etmemiz bunu doğrular nitelikte. Tıpkı Hokusaiʼin “Kanagawaʼda Büyük Dalgaˮ eserinde olduğu gibi dalgaların yıkıcılığı, dağların görkemi insan ruhunun derinliklerinde yatar. Bazen bulunduğumuz perspektif, yine bu eserde olduğu gibi bizlere dağın dalgalar tarafından yutulduğu algısını yaşatır.
Film her ne kadar Alfred Hitchchockʼun “Rear Window” (1954) ve “Vertigo” (1958) filmlerine bir saygı duruşu gibi görünse de Park Chan-wookʼun özgün anlatım tarzı filmin kendine has bir başarıya ulaşmasını sağladı. Film, Cannes Film Festivaliʼnde “En İyi Yönetmen” ödülüne layık görüldü. Mavi Ejderha Film Festivaliʼnde “En İyi Yönetmen”, “En İyi Film”, “En İyi Senaryo”, “En İyi Müzik”, “En İyi Kadın Başrol”, “En İyi Erkek Başrol” ödüllerinin sahibi oldu. Grand Bell Ödülleriʼnde “En İyi Film” ve “En İyi Senaryo” ödülünü kazandı. Asya Film Ödülleriʼnden ise “En İyi Kadın Oyuncu”, “En İyi Senaryo”, “En İyi Yapım Tasarımı” kategorisinden ödüllerle döndü. “Ayrılma Kararı”, aynı zamanda “Baeksang Büyük Sanat Ödülü” sahibidir.
Kaynakça
İlkay Nişancı. Teoride ve Pratikte Sinemada Kurgu. Doruk Yayınları, 2018.
Engin Geçtan. İnsan Olmak, Metis Yayınları, 2012.
Beyhan Budak. Kaygı ve Endişelerin Gizli Sebebi, 2017.
Karsten Runquist. Why Decision to Leave Is So Devastating (Explained), 2022.
Deepfocuslens. Decision to Leave - Movie Review, 2022.
Spikima Movies. Decision to Leave | Misdirection Done Right, 2023.
Auteur Cinema. Decision To Leave | A Masterclass In Subtlety, 2023.
Park Chan-wook. 헤어질 결심 (Decision to Leave), 2022.
Katsushika Hokusai. Kanagawa Oki Nami Ura (神奈川沖浪裏 / Kanagawa Açıklarında Dalga Arkası), 1829-1832.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.