Walter White ve Jesse Pinkman, Cosmas ve Damianus’un anti versiyonları mı?
Breaking Bad’i izleyenler, Walter White ve Jesse Pinkman’a aşinadırlar. Peki, Cosmas ve Damianus tanıyanınız çıkar mı? Gelin birlikte birbirinin zıddı gibi duran bu karakterlere yakından bakalım.
Bilenler bilir, fenomen dizi Breaking Bad’de karşımıza çıkan Walter White ve Jesse Pinkman, televizyon tarihinin (elbette yerli ve millî fenomen Kurtlar Vadisi’nin ordinaryüs profesörü Abuzer Kömürcü ve biricik oğlu Erdal’dan sonra) en meşhur uyuşturucu üreticisi kimyagerleridir. Ama benim asıl merak ettiğim, Cosmas ve Damianus’u bilen kaç kişinin olduğu. Sizi küçümsediğimi filan sanmayın, çünkü ben de onlarla henüz tanıştım ve tasvirlerini görür görmez aklıma ilk gelen Walter ve Jesse oldu. Böylece araştırmaya koyuldum. İstedim ki birbirleriyle hiç alakaları yokmuş gibi görünen bu dörtlüyü aynı yazının öznesi hâline getiren şeyi hep beraber öğrenelim.
Walter ve Jesse (tabii Abuzer ve Erdal da) şimdilik bir kenarda dursun. Biz kimyacıların, eczacıların, hekimlerin ve berberlerin, evet berberlerin koruyucu azizleri olan ikiz kardeşler Cosmas ve Damianus’a odaklanalım. “Yahu berberlerin koruyucu azizi mi olurmuş?” demeyin, klasik mitolojide hırsızların bile koruyucu bir tanrısı varken alın teriyle para kazanan berberlerin günahı ne? Hele Antik Çağ’dan itibaren uzun bir zaman dilimi boyunca berberlerin aynı zamanda hekimlik de yaptıklarını düşünürsek…
Kilise geleneğine göre üç farklı Cosmas ve Damianus vardır: Bunlardan ilk ikizler Anadolu’da, ikinci ikizler Roma’da, üçüncü ikizlerse Arabistan’da dünyaya gelmiştir. İkinci ve üçüncü ikizlerin dindar birer Hristiyan olduğu anlaşılan ebeveynleri, birinci ikizlerin anısına çocuklarına Cosmas ve Damianus adlarını koymuşlar, çocuklar da bu durumdan epey etkilenmiş olacaklar ki orijinal Cosmas ve Damianus’unkiyle tıpatıp aynı hayatı, aynı kaderi yaşamışlardır. Yani mişmişmiştir de muşmuşmuştur. Bu hikâye hiç inandırıcı değil. Bu yüzden size hikâyenin en popüler versiyonunu, biraz da yuvarlayarak anlatacağım. Ama bence ona da inanmayın. Zira bu yazıda geçen hayal ürünü karakterler, Walter ve Jesse (ve Abuzer ve Erdal) ile sınırlı olmayabilir.
“Gümüşsüz” azizler
Neyse işte. İkizler, 3. yüzyılda artık Roma İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde her neredeyse dünyaya gelmişler ve tıp eğitimi almışlardı. Onları yaşadıkları çağın diğer tıpçılarından ayıran en büyük özellikleri kesinlikle ücret kabul etmemeleriydi, hatta bu yüzden “gümüşsüz” diye anılıyorlardı. Onların gönüllülüklerinin uyandırdığı saygı, çok sayıda insanı Hristiyanlığa kazandırmalarını sağlamıştı. Gerçi bunda, tedavinin başarıya ulaşabilmesi için hastanın Tanrı’yla bağ kurabileceği kutsal bir mekâna; kiliseye götürülmesi gerektiği inançları da etkiliydi, ki bunu muhtemelen hâlihazırda iyileşmek için ilahi bir güçten medet ummaktan başka pek bir çareleri olmayan hasta insanları kendi dinlerine çekmek için bilinçli olarak yapıyorlardı.
Oysa dönemin Roma İmparatoru Diocletianus, Hristiyanlığa muhalefetiyle tanınıyordu ve ikizler, faaliyetlerinin dinî niteliği nedeniyle fazlaca dikkat çekmişlerdi. Roma askerleri tarafından yakalandılar, çarmıha gerilmek de dâhil olmak üzere türlü işkencelere maruz bırakıldılar ve Tanrı’nın hikmeti bu ya, tek bir yara bile almadılar. Sonunda, kafaları uçurularak öldürüldüler. Ölümlerinin ardından iyiden iyiye popülerleştiler, namları yayıldıkça yayıldı ve dünyanın dört bir yanında şereflerine kiliseler dikildi, vaazlar adandı. Rönesans döneminde de bol bol resimleri çizildi.
Zehir taciriyle mübarek adamlar birbirinin zıddı olabilirler mi?
Şimdi daha önce bir kenarda bıraktığımız Walter ve Jesse’ye (ve Abuzer ve Erdal’a) dönelim. Cosmas ve Damianus’u ilk gördüğüm an aklıma bu ikisini getiren şey, tam olarak figürasyonlarıydı. Başlarında hare, ellerinde ilaç şişeleriyle dolu kutular ve şifalı otlarla yan yana duran iki adam… Eminim sizin de gözünüzde canlanan Walter ve Jesse’nin başlarında gaz maskeleri, ellerinde içki şişeleri, önlerinde patlamış mısır ve cips dolu kaselerle kanepede yan yana oturdukları o ikonik sahne olacaktır. Olmayacaktıysa da şimdi oldu.
İlahi ben de! Bir zehir taciriyle bir müptezeli bu mübarek adamlarla bir mi tutuyorum? Aslına bakarsanız hayır. Hatta tam tersi, Walter ve Jesse’nin Cosmas ve Damianus’un bir “anti” versiyonu olduklarına inanıyorum. Düşünün, bir tarafta hastalarına şifa dağıtmayı kendilerine görev edinmiş ve bunun için tek bir kuruş dahi talep etmeyen hekimler (ya da eczacılar ya da kimyagerler, Antik Çağ’da bunlar birbirlerinden zorlukla ayırt edilecek meslekler olsa gerek), diğer tarafta halk sağlığını ne yazık ki hiç umursamadan merdiven altı uyuşturucu üretip satan bir kimya öğretmeni ve yancı öğrencisi. Yani tezadın böylesi!
Senarist tezadın farkında mı?
Yazmaya başlarken senaristin bu tezadın farkında olduğuna yemin edebilirdim ama kanıtlayamadım. Aradım, taradım, Wikipedia’dan girdim, Reddit’ten çıktım, yine de en ufak bir ipucuna rastlayamadım. Sanırım dünya yüzünde aklına böyle şeyler gelen tek kişi benim, şimdi bir de siz. Yalnız olmadığımı bilmek güzel. Merak ediyorum da acaba senariste ulaşıp soru sorma şansımız olsaydı bize ne derdi? Kim bilir…
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.