18 April 2025

Sürdürülebilir film endüstrisi mümkün mü?

Pandemi ve yapay zekâ, film sektörünü hem derinden sarstı hem de yeniden şekillendirdi. Film sektörünün sürdürülebilirliği hiç şüphesiz sadece sinemaseverler için değil; kültürel, ekonomik ve toplumsal açıdan herkes için önemli. Peki rekabetçilik, telif hakları ve iş birliği neden elzem?

Rekabet, film endüstrisi paydaşları ve siyasa yapıcılar arasında giderek daha önemli bir kavram hâline geliyor. Bu kavram hem ulusal hem de Avrupa çapındaki medya ve film politikalarında ve programlarında kendini göstermeye başladı. Horizon Europe girişimi (2023–2026) kapsamında yürütülen REBOOT projesi dâhilinde toplanan birincil veriler uluslararası anketler ve Avrupa ve Avrupa dışından film profesyonelleriyle yapılan röportajlar film rekabetçiliğini değerlendirmenin geleneksel, piyasa odaklı yaklaşımının bu değişen teknolojik ve jeopolitik bağlamda yetersiz kaldığını gösteriyor.

Beyoğlu’nda gerçekleşen “Rekabetçilik, Telif Hakları ve Sinemada İş Birliğini Yeniden Düşünmek” adlı panelde sosyal ve politik dinamiklere odaklanılarak, film profesyonellerinin Video-on-Demand (VOD) hizmetleri ve yapay zekâdaki yıkıcı gelişmeler ışığında rekabetçiliği daha geniş bir perspektiften ele alındı.

Panelden çıkan en önemli sonuç; rekabetçiliğin, telif haklarının ve iş birliğinin film sektörünün bel kemiğini oluşturması… Bu noktada rekabetçilik kaliteyi, yeniliği ve izleyiciye daha iyi içerikler sunmayı teşvik etmesi bakımından önemli. Birbirleriyle rekabet eden film yapımcıları, yaratıcı çözümler geliştirmek, daha yüksek kalitede içerikler üretmek ve izleyicinin ilgisini çekmek için daha fazla çaba sarf ederler. Ayrıca bu rekabet izleyicinin daha çeşitli ve yenilikçi içeriklere erişmesini sağlar. Telif haklarına gelecek olursak; Sinema, büyük bir emek ve yatırım gerektiren bir alan olduğundan, telif hakları, film yapımcılarının, senaristlerin, yönetmenlerin ve diğer yaratıcıların haklarını savunur. Bu sayede sinema dünyasında orijinal içeriklerin üretimi teşvik edilir.

Bir diğer husus ise iş birliği. Yönetmen, senarist, oyuncu, görüntü yönetmeni, prodüktör gibi birçok farklı alanda uzman kişi ve ekiplerin iş birliği yapması gerekir. Bu iş birlikleri, yaratıcı sürecin zenginleşmesini sağlar ve daha kaliteli işler ortaya çıkar. Ayrıca, uluslararası iş birlikleri sinemanın globalleşmesine olanak tanır. Bir film, farklı ülkelerdeki yeteneklerle iş birliği yaparak hem kültürel çeşitliliği yansıtır hem de daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşma şansı elde eder. Anlayacağınız sinemada rekabetçilik, telif hakları ve iş birliği, sektördeki yaratıcılığı, adaleti ve sürdürülebilirliği sağlamada önemli rol oynar. Bu unsurların dengeli bir şekilde işleyişi, hem sanatçıların hem de izleyicilerin yararına olur.

Bu saydıklarımız elbette kâğıt üstünde geçerli olan gerçekler. Realite ise hiç öyle değil! Uzman isimler pandemi sonrası film sektörünün kan kaybettiğini; rekabetçilik, telif hakları ve işbirliği gibi kavramların zarar gördüğünü düşünüyor.

Liège Üniversitesi’nden Marina Rossato Fernandes, sinemaya olan ilginin tüm dünyada azalmasının nedenlerini şöyle sıraladı:

  • Yapay zekâ uygulamaları: Yapay zekâ sinemada birçok olasılık sunsa da yaratıcılığın daralması, ticari baskıların artması, etik sorunların yükselmesi ve izleyici deneyiminin yüzeyselleşmesi gibi olumsuz etkiler doğurabilir. Yapay zekânın doğru ve yaratıcı bir şekilde kullanılması, sinemayı daha verimli hâle getirebilir. Ancak bunun aşırıya kaçması ve insan yaratıcılığını kısıtlaması sinemanın sanatsal değerine zarar verebilir.
  • Tamamlanmamış senaryo: Filmin senaryosu tamamlanmadan izleyicilerle buluşturulması hem yaratıcı sürecin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını engeller hem de izleyiciye tatmin edici bir deneyim sunmak açısından sorunlar yaratır.
  • İçeriğin homojenleştirilmesi: İçeriğin homojenleştirilmesi, aynı türde ve benzer temalarda filmlerin çoğalmasına yol açar. Örneğin, sürekli olarak süper kahraman filmleri, romantik komediler veya aynı türdeki dramalar yapılırsa, izleyiciye sunulan içerik çeşitliliği azalır. Farklı kültürlerden, topluluklardan ve sosyal kesimlerden gelen hikayelerin sesinin duyulması engellenmiş olur.
  • Sanal stüdyolar: Sanal stüdyoların aşırı kullanımı, sinemadaki dijitalleşmenin artmasına ve film yapımcılarının daha fazla teknolojiye bağımlı hâle gelmesine yol açabilir. Bu durum, filmlerin daha yapay, daha soğuk ve duygusal bağ kurmakta zorlanan eserler olmasına neden olabilir
  • Şişirilmiş fiyatlar: Şişirilmiş fiyatlar, sinema sektörünü olumsuz etkileyebilir. Çünkü izleyici kitlesinin daralmasına, kültürel eşitsizliklerin artmasına, bağımsız yapımların ve film festivallerinin zayıflamasına, ayrıca film yapımcılarının daha ticari ve öngörülebilir içeriklere yönelmesine yol açabilir.

Sant'Anna İleri Çalışmalar Okulu’nda görevli olan Pelin Turan da film rekabetçiliğini değerlendirmenin geleneksel, piyasa odaklı yaklaşımının bu değişen teknolojik ve jeopolitik bağlamda yetersiz kaldığını düşünüyor. Turan, yetersiz olmasının nedenlerini şöyle açıkladı:

  • Yasal darboğazlar
  • Telif hakkı izni hususunda kavramsal karmaşa
  • Yazarlık düzenlemesinin eksil olması
  • Terminoloji fazlalığı…
  • Bilgi toplumu hizmeti; dolayısıyla izin verilecek haklara karar vermede zorluk
  • Telif hakkı izni; lisanslama ve/veya hakkın devriyle ilgili komplikasyonlar
  • Telif hakkının bölgeselliği ve fiyat ayrımcılığı olması
  • Telif hakkı ve ilgili haklar hakkında sınırlı bilgi
  • Avrupa filmlerinin uluslararası tiyatro ve çevrimiçi tanıtımının yetersiz olması
  • Küresel tanıtım ve dağıtımı geliştirmek için çevrimiçi platformların kapasitelerinin yüksel olması
  • Çevrim içi platformlar filmlerin görünürlüğünü kontrol ediyor oluşu…

Film endüstrisi üreticileri telif haklarını korumak için çeşitli yasal, teknolojik ve stratejik yöntemler kullanıyor. Turan, “Film endüstri üreticileri telif haklarını nasıl koruyabilir?” sorusuna maddeler hâlinde yanıt verdi:

  • Çalışmanızı kullanmak istediğiniz her ülkedeki haklarınız hakkında daha fazla bilgi edinmelisiniz.
  • Başkalarının deneyimlerinden yararlanmak gereklidir.
  • Daha fazla dağıtım fırsatı için seçeneklerinizi geliştirmek üzere sözleşmenizin şartlarını ve koşullarını müzakere etmelisiniz.
  • Müzakere etmek için daha iyi bir değişiklik olması için toplu hak yönetimi kuruluşlarıyla işbirliği yapmalısınız.
  • Mümkünse fikri mülkiyetiniz üzerindeki kontrolünüzü sürdürmek için telif hakkınızı devretmeyin, lisanslayın.

Liège Üniversitesi’nden Antonios Vlassis de Covid-19 salgını sonrası VOD platformlarının sinema endüstrisindeki kitleleri kendi tarafına çektiğini savunuyor. Vlassis konuya dair şunları kaydetti:

“VOD platformlarının kataloglarında yer alan içerikler her ülkede her kesimden insanın dilinde artık. Diğer ifadeyle görünürlüğü çok yüksek. Amerika Birleşik Devletleri, VOD (Video On Demand) platformları konusunda hem öncü ülke hem de hâlâ lider konumda. Bilhassa ABD merkezli yayın platformları, kültürel istatistik enstitülerinin, sivil toplum örgütlerinin, araştırmacıların ve politika yapıcıların kapsamının ötesinde olan muazzam miktarda veriyi işliyor. ABD merkezli çevrim içi platformlar hem ulusal görsel-işitsel pazarların ilerici ekonomik entegrasyonuna hem de medya platformu bölgeselleşmesinin potansiyel gelişimine giderek daha fazla katkıda bulunuyor.”

Sonuç olarak dünyada sürdürülebilir bir film endüstrisinin hem çevresel hem de toplumsal açıdan önemli bir hedef olduğunu belirtebiliriz. Sinema sektörü, büyük bütçeli prodüksiyonlardan geniş dağıtım ağlarına kadar çok geniş bir alanda faaliyet gösterdiği için bu sektörün sürdürülebilirliğe katkı sağlaması, yalnızca sektörün kendisi için değil, dünya genelinde çevresel ve toplumsal anlamda da büyük önem taşıyor.

Sürdürülebilir film endüstrisi yaratma süreci, büyük bir çaba, finansal yatırım ve bilinçli değişim gerektiriyor. Çevresel ve ekonomik zorluklar, sektör profesyonellerinin ve yapımcıların bu alandaki engelleri aşmalarını zorlaştırabilir. Ancak sürdürülebilirlik için atılacak her adım, endüstrinin çevreye olan etkilerini azaltabilir ve toplumsal sorumluluğu güçlendirebilir. Film endüstrisinin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmesi için daha fazla eğitim, destekleyici çalışmalar ve yenilikçi teknolojiler gerektiği de unutulmamalı.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...