04 October 2024

Paulus’un İsa’sı bir gök taşı mıydı?

Saulus’u Paulus’a dönüştüren ilahi bir mucize miydi, yoksa sıradan bir gök taşı mı? William Kenneth Hartmann’ın ortaya attığı "Paulus’un İsa’sı bir gök taşı mıydı?" sorusuna hep birlikte cevap arayalım.

İşte, gerçekten ilginç bir soru! Aslına bakarsanız böyle bir şey benim aklımın ucundan dahi geçmezdi, ki zaten gök bilime meraklı o insanlardan biri değilim, büyük ayıyla küçük ayı nerede deseniz gösteremem. Fakat jeolog Michael Denis Higgins’in çevirisini henüz tamamladığım (fakat ne zaman basılacağını hiç bilemediğim) “Antik Dünyanın Yedi Harikası” başlıklı kitabında beni bu soruyu sormaya yönelten bir bilgiye rastladım. Bu bilginin esas kaynağının gök bilimci William Kenneth Hartmann olduğunu da ayrıca belirtmeliyim.

Hristiyanlık tarihine biraz olsun alaka duyanlar, Paulus’un Hristiyanlığı kabul etmeden önce Saulus adıyla tanındığından ve İsa’nın takipçilerine eziyet etmeyi kendine görev edinmiş bir Ferisi olduğundan haberdarlardır. Onu ileride bir Hristiyan azizi, hatta Hristiyan azizlerinin en kıdemlisi ve hepsini geçtim, neredeyse dinin kurucusu mertebesine yükseltecek olan radikal değişimi, yine radikal bir olayın sonucudur. Yani en azından Hristiyan geleneğe göre...

Şam vizyonu olarak bilinen bu olay, Saulus’un İsa’nın takipçilerini tutuklayıp Kudüs’e getirmek amacıyla koyulduğu Şam yolunda gerçekleşir. Aniden gökte beliren bir ışık etrafı aydınlatır ve yere düşen Saulus, bir sesin kendisine “Saulus, niçin bana zulmediyorsun?” dediğini işitir. Bu konuşan İsa’dır, Saulus’a yapması gerekenlerin daha sonra kendisine bildirileceğini söyleyerek kaybolur.

Saulus’un yanındakiler de sesleri duymuşlardır ancak içlerinden yalnız Saulus, geçici bir körlüğe tutulur ve gözleri üç gün göremez. Saulus, olur Paulus. Sonrası malumunuz; vahiyler, seyahatler, mektuplar…

Paulus’un yolda gördüğü ışık huzmesi de neyin nesi?

Peki, böyle bir şey mümkün mü? Dindar bir kesime göre evet, konuya daha seküler yaklaşan bir kesime göre hayır. Arada kalanlarsa maalesef bu mucizelere bir nebze mantıklı zeminler hazırlamakla mükellef oluyorlar. Hatırlayın, daha önce Meryem’in bakire doğumunun ya da Musa’nın Kızıldeniz’i asasıyla yarmasının bilimsel açıklamaları yapılmadı mı? Elbette yapıldı. Gelgelelim bu arada kalanlar ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilmiş gibi görünüyorlar.

Paulus’un Şam vizyonunun bilimsel açıklaması için de durum aynı. Bu açıklamaya göre Paulus’un yolda gördüğü ışık huzmesi İsa’nın bir tezahürü değil, yere düşmekte olan bir gök taşı, daha doğru tanımla bir “akan yıldız” olabilir. Nitekim bir akan yıldızın yarattığı ışığın etkisi çok kısa sürmekle beraber doğru anda doğru yere bakıldığında, yoğun ultraviyole ışınlarından dolayı geçici körlüğe sebep olabiliyormuş.

Sese gelince, o da üst atmosferde ortaya çıkan radyo dalgalarının rezonansa girdiği iletkenlerden kaynaklanıyormuş. Olabilir mi, olabilir. Hartmann’ın savının da çıkış noktası olan yakın tarihli benzer bir örnek, 2013 yılında Rusya’nın Çelyabinsk şehrinde yaşanan ve bini aşkın yaralanma vakasının kaydedildiği meteor olayıdır.

Delirmemek için ne yapardınız?

Tabii Çelyabinsk ile Şam vizyonunda farklı koşullar söz konusudur. Çünkü Paulus Şam’a yolculuğunu muhtemelen 30’lu yılların başında gerçekleştirmiştir ve arada neredeyse 2000 yıl vardır. Antik Çağ’da teknoloji günümüzdeki kadar gelişmiş olmadığı ve olduğu kadarı da halka yayılmadığı için doğal afetlerin olağanüstülüklerle açıklanması normaldir. Bir düşünün; fotoğraf yok, video yok, ses kaydı yok ama bam! Gökyüzünde daha önce hiç görmediğiniz, bilmediğiniz şeyler oluyor, delirmemek için ne yapardınız? Herhalde kendinizce makul sebepler uydururdunuz. Paulus da böyle yapmış olabilir.

Öte yandan İsa’nın hakikaten bir akan yıldız şeklinde görünüp görünmeyeceğini yahut Paulus’un rezonansı İbranice sözler olarak işitmesinin zihninin bir oyunu olup olmadığını bilemeyiz. Onun bir epilepsi nöbeti geçirdiği ya da bir psikozun etkisi altında olduğu da iddialar arasında ama eğer siz de benim gibi paralel evrenlerin, zaman kaymalarının, başka başka âlemlerin, inlerin, cinlerin var olması ihtimalini kesin bir dille reddedemiyorsanız, aksi kanıtlanamayan bir şeyin kendisinin de kanıtlanamıyor olmasının hiçbir ehemmiyeti bulunmadığının farkındasınız demektir. Bilmem anlatabildim mi?

 
 
 
 

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...