Morozov ailesinin mirası
Her ülkenin bir Medici’si vardır. İmparatorluk Rusya’sının Medici’si ise Morozovlardı. Devrimden önce Moskova'nın en zengin ailelerden biri olan Morozov ailesi nasıl popüler oldu? Morozov ailesinin Moskova’nın kültürel hayatına ne gibi katkıları oldu? Gelin, bu ailenin fertlerine yakından bakalım...
Rusya’da geçirdiğim süre içerisinde hikâyeleri ile beni etkileyen, ülkeye karşı sosyolojik bakış açımı değiştiren ailelerden birisi olan Morozov ailesini yazmanın anılarımı ve fikirlerimi canlı tutacağına inanarak başlıyorum yazıma. Morozovlar, devrim öncesi Rusya’nın en zengin ailesiydi. Aile güncel olarak bir listede yer almasa da kültürel ve sanatsal katkıları ile Rusya’da hâlâ en zenginler içinde adından söz ettiriyor. Aslında Moskova'nın tüccar sınıfını temsil etseler de ekonomik yatırımlarla birlikte kültürel yatırımlara da verdiği değerle biliniyor. Moskova’daki Morozov Evi, Ivan Turgenyev Kütüphanesi, Tretyakov Devlet Galerisi’ndeki sanat koleksiyonu ve Moskova Sanat Tiyatrosu gibi mekânları bu listeye koyabiliriz. Ben gezimin ilk gününde aile hakkında genel bir bilgi aldığım arkadaşımın yardımı ile ailenin bırakmış olduğu mirasları göz önünde tutarak bir plan oluşturdum. Gezi planımın çoğunu da Morozov ailesinin yaptırdığı, destekte bulunarak yücelttiği mekânlar, kültürel ve sanatsal alanlar oluşturuyordu. Peki, Morozov ailesi kimlerdi? Bu yapıları ne için ve nasıl yaptırmışlardı? Gelin, bu aileye daha yakından bakalım.
Kültürel sermayenin kaynağı: Morozovlar
Morozov ailesinin hikâyesi, 1770’te serf olarak dünyaya gelmiş Savva Vasilevich Morozov ile başlıyor. 1812’de Napolyon Savaşlarının ardından ülkede herhangi bir sanayi ve tekstil kuruluşunun olmayışını fırsat bilen Savva, ürettiği ipek kurdeleleri kapı kapı satarak ailenin kaderini değiştirdi. Savva bu para ile Moskova’da ilk yatırımlarını yapmaya başladı ve ailesi için bir ev aldı. 1860’ta Savva öldüğünde mirası beş oğluna kaldı. Dört oğlundan en başarılısı Timofeyevic oldu ve ülkenin en büyük tekstil işletmelerinden biri olan Nikolskaya Fabrikası’nı kurdu. Timofey hastane ve yetimhanelerinin inşa ve işletilmesi, yetenekli okul çağı çocuklarının yurt dışı eğitimi, fakir çocukların eğitimi ve ülkenin sporcularının eğitilmesi için fonlar ayırdı. Vasiyeti gereği öldükten sonra mirasının %5’ini hayır kurumlarına bıraktı.
Ailenin en zengin kadını Varvara Morozova’ydı. Varvara, imparatorluk çağı el yazması koleksiyoneri ve tüccar olan Aleksey Khludov’un kızıydı. Uzak akrabaları olan Abraham Morozov ile evlendi. 34 yaşında kocası Abraham Morozov öldüğünde bütün servet ona kaldı ve imparatorluğun en zengin ve hayırsever kadınlarından biri olarak tarihe adını yazdırdı. Varvara’nın ilk büyük hayır işi kocasının ölümünden beş yıl sonra yapımını üstlendiği, eşinin adını taşıyan psikiyatri hastanesi oldu. Bu klinik Moskova Üniversitesi hastanesinin başlangıcı oldu. 1888’de Moskova Üniversitesi Botanik Bahçesi’ni finanse etti.1891’de Dolgorukov bursu ile üniversitenin öğrencilerinin eğitimlerine maddi destekte bulundu. Annesini kanserden kaybeden Varvara Morozova, Moskova Üniversitesi’ne 165 bin ruble bağışta bulunarak 1903’te açılan ülkenin ilk kanser enstitüsünü kurdu. Varvara Morozova bu çalışmaları sebebiyle imparatorluk madalyası ile ödüllendirildi. Kocasının hastalığıyla birlikte Tver Fabrikası’nın başına geçen Morozova, fabrika işçileri için yaptığı bağış ve yatırımlarla sevilen biri hâline geldi. 1858 yılında fabrikada bir hastane, 1861’de doğumhane kurdurdu. Varvara yetim kalan işçi çocukları için Preshistenky gibi özel mesleki okullar, sıcak yemek ve ücretsiz eğitim materyalleri sağladı. 1910’da işçilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için büyük bir işçi yurdu kurdurdu.
Moskova’da kültürel hayatı besleyen bir mekân
Morozov’a 1886’da Vozdvizhenka/Moskova Caddesi üzerindeki evinde Ivan Turgenyev adına edebiyat ve sanat odası açtı. Anton Çehov, Vladimir Solovyol, Valery Bryusov gibi dönemin isimlerini burada ağırladı. Mekân sanatsal tartışmaların yapıldığı, yeni eserlerin tanıtıldığı ve Moskova’nın kültürel hayatını besleyen bir mekân haline gelmişti. Puşkin ve Sobolevsky ile sohbetleri sonrası sol liberal entelijansiyası ile tanıştı. Kızı Natalya Vasilievna’nın anılarında “1905’te bir sürü Bolşevik, evinde toplandı. Tarih profesörü Rozhkov, Mitskevich, Stepanov’u hatırlıyorum. Tutuklanan Bolşevikler için 5000’er ruble nakit depozito yaptı ve Rozhkov ve diğerleri yurt dışına kaçmayı başardı…” diye bahseder. Varvara Morozova 4 Eylül 1917’de öldü. Moskova’da bulunan mezarına 2005 yılında Turgenyev Kütüphanesi’nin girişimi ile mezar taşı yapıldı.
Varvara’nın oğlu Arseny Abromovich Morozov da Rusya’ya yaptığı yatırımlarla öne çıkan diğer bir aile üyesi. Arseny İngiltere'de aldığı eğitimden sonra 1890’da Moskova oblastı içerisinde Bogorodsk bölgesindeki fabrikanın başına geçti ve 1917 Ekim Devrimi’ne kadar bu görevde kaldı. Kiliseye bağlı, dindar ama aynı zamanda çapkın kişiliği ile biliniyordu. Arseny ütopik bir şekilde en modern fabrikaları kurmak derdindeydi, bu yüzden son teknoloji sanayi makinelerini fabrikasına getirdi. İşçiler için yerleşim alanları, okul ve kilise; yabancı uzman ve mühendisler için pansiyonlar inşa ettirdi. Bu zamanın Morozov binaları, 20.yy başında popüler olan “art nouveau” tarzında mimarileri ile Noginsk bölgesinde hâlâ dikkatleri üzerine çeker. Moskova’daki Morozov Evi, Arseny’nin annesinin ona hediye ettiği arazi üzerine Viktor Mazyrin tarafından yine “art nouveau” tarzında inşa edilmişti. Malikane Portekiz/Sintra’daki Pena Sarayı’ndan ilham alınarak tasarlanmıştı. Bunun üzerine bir söylentiye göre annesi “Eskiden sadece senin aptal olduğunu bilirdim, şimdi tüm Moskova bilecek!” demişti.
Rusya’da Çar II. Nikolay’ın Ekim devrimcilerine karşı yayımladığı “Ekim Manifestosu” olarak da bilinen “Dinî Özgürlük Manifestosu” sonrası Arseny, Bogordrsk bölgesinde yaklaşık 15 ayrı kilisenin inşasını finanse etmişti. Bu manifesto Rusya’da Çar’ın otoritesini sınırlayarak siyasi ve sosyal reformların temelini atmıştı.
Morozov ailesinin en zengin üyesi kimdi?
Ailenin en zengini ve kurucusunun ismini taşıyan Savva Timofeyevich Morozov’a gelirsek… Savva doğduğunda aile yaklaşık 40 bin kişiyi istihdam eden, Moskova’nın en gelişmiş pamuk fabrikalarına sahipti. Belki de Savva, ailenin zirve dönemine denk gelmişti. Savva çevresinde inatçı ve azimli bir karakter olması ile tanınıyordu. Kardeşleri arasında en keskin zekâya sahip olan Savva evde aldığı özel dersleri hızlı ve kolay bir şekilde kavrıyordu. Moskova Devlet Üniversitesi Fizik ve Matematik Bölümü’ne girdi ve Cambridge’de Kimya eğitimi gördü. İngiltere’den döndüğünde kendisi ile son model tekstil teknolojilerini de beraberinde getirdi. 1887’de babasının ölümü ile şirketin başına geçti. Bunlarla birlikte Savva’nın sanata ilgisi de öne çıkıyordu. Bir süre sonra tiyatro, hayatı ile iç içe geçmişti. Yetersiz finanse edilen Moskova tiyatrolarında oyun düzenleyen iki yönetmen Konstantin Stanislavsky ve Vladimir Danchenko ile ilgilendi. Savva Morozov tiyatronun herkes için ulaşılabilir olma ve modern yaşamın fikirlerini yansıtma fikrine tutundu. Böylece Moskova Puşkin Drama Tiyatrosu ve Moskova Sanat Tiyatrosu doğdu.
Savva Timofeyevich Morozov’ın sanat dünyasına ne gibi katkıları oldu?
Savva 1902’de art nouveau tarzında kalıcı bir tiyatronun inşasını finanse etti. Bu tiyatroyu en son aydınlatma teknolojileri ve döner bir sahne ile donattı. Tiyatronun inşaat sürecinde ve dekorasyonunda da bizzat bulundu. Stanislavsky, “Tüm tiyatrolarda altın püsküllü kırmızı imitasyon kadife perdeler vardı. Bu kadar parlak renkler manzarayı öldürürdü. Onları bastırılmış renklerde perdelerle değiştirmeye karar verdi” diyordu. Savva, laboratuvarında tiyatronun aydınlatması için farklı teknikler üzerinde çalışmaya başladı. Tiyatronun gelişmesi için o zamanlarda muazzam bir meblağ olan 500 bin ruble harcadı. Tiyatroya maddi yatırımdan daha fazlasını vermişti. Yaşamını tiyatroya adamıştı.
Savva’nın özel hayatı da tiyatro ile yakından bağlantılıydı. Tiyatronun oyuncusu olan Maria Andreeva’ya âşık oldu. Maria, Bolşevik Parti ile yakından ilgileniyordu. Savva, Maria’nın devrimci fikirlere sahip, dindar bir Marksist olduğunu biliyordu. Maria aracılığıyla Marksistlerle tanışan Savva, onun isteği üzerine partiye muazzam bir destek sağlamaya başladı. Tutuklananları kurtardı, Sibirya’ya sürgün edilenler için kıyafet ve yiyecek tedarik etti. Maksim Gorki’nin anılarına göre Savva “Iskra” gazetesine yılda 24 bin dolar verdi. Savva’nın Bolşeviklere olan yakınlığı Orekhovo-Zuevo’daki fabrikanın greve gitmesiyle sona erdi.
O yılın Nisan ayında sinir bozukluğu ve depresyon tanısı aldı. Fakat fabrika yönetimi ve görevlerinden uzaklaştırılmadı. Bu tutarsız tutum Savva’nın Bolşeviklerden kurtulmak için hastalığı kullandığı söylentisini çıkardı. Bolşevikler Morozov için “baba” diyordu. Gorki bir parti üyesine “Baba ve Moskova hakkında herhangi bir haberiniz varsa mektupla iletin, endişeleniyorum…” yazmıştı. Tedavi için yurt dışına gitti ve bu seyahat bir aydan fazla sürdü. Hayatını 100 bin rubleye sigortalatan Savva, sigorta poliçesini hamil Maria Andreeva’ya verdi. 13 Mayıs 1905’te Cannes’da bir otel odasında kendini vurdu. Akrabaları soruşturmadan uzak durup Bolşevikler tarafından düzenlenen bir cinayet olduğuna inandılar. Maria Andreeva %60’ını Bolşevik Parti’ye verdiği 100 bin rublelik sigortayı aldı. Savva’nın cenazesine ne Maria ne de Gorki katılmamıştı.
Tüm ailenin yaşamına baktığımızda her bir ferdin sanatla, kültürle ve yayın dünyasıyla nasıl ilişkili olduğunu; ekonomik güçlerini sosyal faaliyetlerde nasıl kullandıklarını görebiliyoruz. Rusya gezim boyunca en etkilendiğim mekânlar Morozov ailesinin yaptırdığı yapılar oldu. Bu yatırımın etkilerini yüzyılı aşkın bir sürenin ardından görmek muazzam bir his.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.