01 July 2025

Lezzet tutkunları Efeler Yolu Gastronomi Günleri’nde buluştu

Lezzet tutkunları, Efeler Yolu Gastronomi Günleri’nde buluştu. Efeler Yolu Gastronomi Günleri, bölgenin potansiyelini gözler önüne serdi. Peki, etkinlik kapsamında neler yaşandı, gelin bu lezzet resitaline birlikte tanık olalım.

Geçtiğimiz vakitlerde İzmir Valiliği, Efeler Yolu Gastronomi Günleri ile birbirinden önemli ismi Ödemiş ve Tire’de ağırlamış; lezzet tutkunlarına unutulmaz anlar yaşatmıştı. Etkinlik kapsamında sadece lezzet ön planda değildi, biz katılımcılara ayrıca bölgenin doğal ve tarihî güzellikleri de tanıtılarak, turizm ve gastronomi alanındaki devasa potansiyeli gözler önüne serilmişti.

Bu sene için belirlenen efe/zeybek teması ise hem kültürel geçmişe dair bir vurgu hem de keyifli bir seyir sunuyordu. Zira geniş bir coğrafyayı kapsayan Efeler Yolu, zengin bir kültürel mirasa işaret etmekteydi. Bu minvalde Efeler Yolu Gastronomi Günleri, bölgenin tanıtımı açısından önemli bir girişim olarak hepimizin beğenisini topladı.

Etkinlikte turizm potansiyeline dikkat çekilen Birgi’yi; kendine has geleneksel mimari dokusunu koruyabilmiş yapıları, konakları, camileri, türbeleri, medreseleri, hamamları, çeşmeleri ve Beylikler döneminden günümüze ulaşmış daha birçok eserleriyle tanımak zaten eşsiz bir deneyimdi. Katılımcılar olarak bir yandan tarihî bir keşif yaşarken öte yandan Birgi’nin geleneksel lezzetlerini tadabiliyor; sokak fırınlarından gelen nohut mayalı ekmeğin enfes kokusunu içimize çekebiliyorduk. Efeler Yolu Gastronomi Günleri’nin en keyifli yanı da buydu. Peki, bu iki gün içinde hangi tatlarla tanıştık, coğrafyanın hangi güzellikleriyle buluştuk? Efeler Yolu’nda nereler duraklarımız oldu?

İlk gün: Lübbey, Ödemiş ve Birgi

Efeler Yolu Gastronomi Günleri’nin ilk gününde; Lübbey, Ödemiş ve Birgi güzergâhında bir seyir izledik önce. Bir vadinin yamaçlarına serpilmiş ve “Hayalet Köy” olarak bilinen Lübbey ile başlayan gezimiz, Ödemiş Arkeoloji ve Etnografya Müzesi ile devam etti. Ardından Ödemiş’in 1926 yılındaki ilk otellerinden olan, şimdilerde ise Ödemiş ve Küçükmenderes havzasının geçmişini ve kültürünü tanıtmak amacıyla müze hâline getirilen Kent Arşivi’nde geçmişe yolculuk yaptık. Bu yolculukta ikram edilen ‘’Töngül pide’’ ve ‘’Ödemiş tulum peyniri’’ ise damağımızı şenlendirdi.

Sonrasında Birgi’nin simgelerinden olan Çakırağa Konağı’nın bahçesinde, bölgeye has özellikli ürünlerin kullanıldığı ve menüsünü İzmirli ünlü Şef Osman Sezener’in hazırladığı akşam yemeğine İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban’ın ev sahipliğinde davet edildik. Gözlerimizi ve midemizi şenlendiren şölen, her anlamda muhteşemdi. Coğrafyamıza ait bu eşsiz lezzetlerin yorumunu tadabilmek, hafızamıza kendimize ait pek çok şeyi de kazımamızı sağladı… Sadece bir lezzet hazzı yaşatılmadı bize, kendi kültürümüzün üretimlerine dair farkındalığımız da katbekat artırıldı diyebiliriz.

Bu güzel yemeğin ardından yüzyıllardır ayakta kalan Çakırağa Konağı’nda efeler, muhteşem bir gösteriye de imza attılar. Efeler, alanda yer alan küçük efeler ile bir araya gelerek bize unutamayacağımız bir an yaşattılar. Tabii ev sahiplerinin de sözleri önemliydi; bizi ağırlayan İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban ve Efeler Yolu Direktörü Prof. Dr. Özgür Özkaya’nın bizi ağırlamak üzere orada bulunurken yaptıkları konuşmalar; etkinliğin önemi açısından kayda değerdi.

Vali Elban: “Tarihimiz açısından çok özel bir yere sahibiz”

Efeler Yolu Gastronomi Günleri’nde lezzet tutkunlarıyla bu güzel akşam yemeğinde bir araya gelen İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban ise çok güzel bir coğrafyaya sahip olduğumuzu ifade ederek, İzmir’e dair şu sözleri katıldığımız etkinliğin önemine vurguda bulunur nitelikteydi: “Hem doğal güzellikler açısından hem tarihi varlıkları açısından hem de iklim, doğal ürünler ve gastronomi zenginliği açısından çok özel bir havzadan bahsediyoruz. Bu havza millî tarihimiz bağlamında da çok özel bir yere sahip. Efeler Yolu ile ilgili çalışmayı ülkemizin ve dünyanın kamuoyuna sunmak istiyoruz ki buradaki yerel kalkınmaya katkısı olsun. İzmir, çok önemli bir ticari limanı olan ve dünyayla çok entegre bir şehirde yer almasına rağmen; iç bölgeler daha doğal, daha bâkir kalmayı başarmış ve neredeyse şehir dışında hiç göç almamış. Ova kesimi dışında hızlı bir nüfus vermeye başlamış. Burada da ciddi manada nüfus azalışı olmuş. İnşallah bu çalışmalar sonunda kırsalda hem mevcut nüfusun korunması hem de belki giden belli bir nüfusun geri dönüşü sağlanarak, ekonomik canlılığa aracılık etmiş oluruz.”

Ayrıca Türkiye’deki kestanenin %70’inin bu havzalarda yetiştiğini dile getiren Vali Elban, “Ancak ekonomiye nihai ürün olarak işleyen başka yerler bu konuda daha hızlı yol alıp meşhur olmuş. Bu havzada zeytininden incirine, kestanesinden tıbbi aromatik birçok ürünü doğal hâliyle görebiliyorsunuz. İncirde, zeytin çeşitleri ve özellikle doğal zeytinleri ve zeytinyağında da çok iddialı bir bölge. Zeytinin yaprağı konusunda ilaçlamanın ve gübrelemenin olmadığı bir yer. Tüm bunların mutfağa girince nasıl bir mucizeye dönüştüğünü anlatmaya gerek yok. Bir yıldan beri bu coğrafyada geziyoruz, Efeler Yolu’nda yürüyoruz. Hem spor yapıyoruz hem coğrafyayı tanıyoruz hem de İzmir’in bu güzelliğini yaşıyoruz. Sadece gastronomisiyle değil, doğa sporları ve diğer etkinliklerle de inşallah herkesin bu güzelliklerden yararlanmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

Özgür Özkaya: “Bu rotayı, efe-zeybek kültürünün kalbi olarak nitelendirebiliriz”

Gastronomi Günleri’nde aynı zamanda Efeler Yolu Direktörü Prof. Dr. Özgür Özkaya’dan süreç ve yürütülen çalışmalar ile ilgili bilgiler de alma şansımız oldu. Özkaya, “Efeler Yolu önemli yolları birbirine bağlayan 513 kilometrelik kültür rotası. Bu rota Bozdağ sıra dağlarını ve Aydın sıra dağlarını ki bu dağlar Manisa’yı İzmir’den, İzmir’i Aydın’dan ayıran dağları kapsıyor. Bu rotayı efe-zeybek kültürünün kalbi olarak nitelendirebiliriz. Türkiye’de daha önce yapılmamış özgün ve dünyada da daha önce yapılmamış unsurları barındırıyor. Bunlardan en önemlisi her etabın bir köyde sonlanıyor olması. Amacımız ileride anlatabilecek bir mühür ve pasaport ile Efeler Yolu rotasında yer aldıklarını göstermeleri. Ayrıca yürüyüşçülerin dağda kalmadan köylere girmesini oraları görmesini sağlamak. Efe-zeybek kültüründen önemli köyleri, yaylaları kullanarak birbirine bağladık, işaretledik ve kültür rotası oluşturduk. Bunun yanında Türkiye’nin en güzel köyleri olarak ifade edilen yerlerin de tanıtımına katkı sunmak için çalışıyoruz” diyerek içerisinde bulunduğumuz bu güzel etkinliğin hem amacına, hedefine yönelik bir açılım sağlamıştı hem de farkındalık ve keşif sürecimizin anlamına ulaşmamızı…

İkinci gün: Tire

Etkinliğin ikinci gününde ise 650 yıllık Âhilik geleneği ile Tire Pazarı’nın dualar eşliğinde açılışına şahit olduk. Tireli esnafının bir kahvaltı âdeti olarak devam ettirdiği yemek kültürünü bu vesileyle tanıyabilmenin keyfini yaşadık; etin tandırda yavaş yavaş içine hapsettiği lezzetiyle “tak tak kebabı” ve “tandır çorbası”nı tattık. Hiçbir lezzetin hafızamızdan gitmeyeceğine eminiz. Bu güzel sofranın ardından da Türkiye’nin en büyük açık hava pazarı olan Tire Pazarı’nı gezme imkânı yakaladık. 2 bine yakın tezgâhı ile sadece Tire için değil, yöre için de önemli bir ticari alan olan Tire Pazarı’nı turlamak, ürünleri tadabilmek de elbette eşsiz bir deneyimdi. Sonra Tire Süt Ürünleri Kooperatifi’ni ziyaret ettik. Bölgenin süt ürünleri zenginliği, peynir çeşitleri ve kooperatifin yarattığı etki hakkında kooperatif başkanı Osman Öztürk’ten de detaylı bilgi aldık.

Efeler Yolu’nun en güzel noktalarından, yenilebilir otlar açısından çok zengin bir yer olan Kaplan Köyü ziyaretimizde de dünyanın en sağlıklı mutfaklarından sayılabilecek bölgenin mutfak kültürü bize tanıtıldı. Nohut mayalı kahrat ekmeği, çamur peyniri, bölgenin zeytinyağı, lor tatlısı, lalengi ve Tire köftesi ikram edildi. Bu lezzetlerin büyüsü damaklarımızı mest ederken; öte yandan köyün biyolojik çeşitliliğine dair bilgi alarak coğrafyayı daha yakından tanıdık. (Kaplan Köyü’nün amblemi, bir kaplan türü olan Anadolu parsının en son burada fotokapana yakalanmış olduğunu, Güme Dağları’ndaki yaban hayatın çeşitliliğinin korunması için yapılan çalışmaları bu vesileyle öğrenmiştik.)

Kaplan Dağ’da Şef Lütfi Çakır ve Şef Deniz Çakır tarafından hazırlanan Tire’ye ait özel yemekler ise hem gönlümüzü hem midemizi hem de zihnimizi fethetmişti. Tattığımız her özel tabak bizi bambaşka âlemlere götürüyor, bunca güzel lezzetlere sahip olmanın gururunu yaşatıyordu.

Efeler Kültür Yolu’nun güzergâhında nereler yer alıyor?

İzmir'in Bornova ilçesinden başlayarak Nif Dağı ve Bozdağ Sıradağlarını geçerek Kiraz'ın yaylalarını dönen ve devamında Aydın Sıradağları üzerinden Efes-Selçuk'ta bulunan Meryemana'da sonlanan Efeler Yolu, 513 kilometrelik çok etaplı ve işaretli bir yürüyüş yolu. Efeler Yolu aynı zamanda bir pasaport ve mühür sistemine sahip olmasıyla da dikkat çeken bir yer. Bu güzergâh, aynı zamanda bâkir yaylalar ve dağ geçitleri kullanarak kültürel zenginlikleri günümüze taşıyan önemli köyleri de içinde barındırıyor. Yol, 27 ana etap ve 1 alternatif hat olmak üzere 28 etaptan oluşuyor. Hatırlatmakta fayda var: Bu geziyle tanıma fırsatı yakaladığımız Efeler Yolu, sorumlu turizme yönelik çalışmaları ve fark yaratan özellikleriyle Green Destinations “Top 100 Stories” arasında yer almaya hak kazanmış; tüm dünyada satışı yapılan Lonely Planet’in Türkiye Rehber Kitabı’nda yerini almıştı.  Rota, ayrıca yakın zamanda, 2025 yılının hemen başında Avrupa Konseyi Kültür Rotaları’nın (Cultural Route of the Council of Europe) Yaylacılık Patikaları (Transhumance Trails and Rural Roads-TT&RR-) ağına da kabul edildi. Bu önemli gelişmeyle birlikte, Türkiye’den bu programa kabul edilen rota sayısı 12’ye yükselirken, Efeler Yolu konseyin TT&RR ağına dâhil edilen ilk kültür rotası oldu. Yani sadece bizim değil, dünyayı da güzelliğiyle büyüleyen Efeler Yolu; şimdi T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı tarafından oluşturulan GoTurkiye platformunda tanıtılıyor.

Biz her anlamda bu kültür şöleninin etkisinde kaldık, keyif aldık, gururlandık… Şimdi sıra sizde… Kültürel mirasımızı ve onun bir ürünü olan geleneksel Türk mutfağını daha yakından tanımak istiyorsanız Efeler Yolu sizi bekliyor.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...