
IDAF 2025: Sanatla teknolojiyi buluşturan festival
Dijital sanatın uluslararası vitrini İstanbul’da açıldı. IDAF 2025; veriyle şekillenen sanat eserleri, yapay zekâ destekli küratörlük ve teknolojik deneyim alanlarıyla sanatseverleri geleceğin sanat dünyasına davet ediyor.
Son yıllarda sanatın dili, yalnızca fırçayla tuval arasında değil; piksel, algoritma ve veri akışlarıyla yeniden şekilleniyor. Dijital teknolojilerin gelişimi, sanatın üretim, sunum ve izleyiciyle kurduğu bağı derinden dönüştürüyor. İşte bu dönüşümün güçlü yansımalarından biri olan İstanbul Dijital Sanat Festivali (IDAF), beşinci yılında da hem yerli hem yabancı sanatçılarla dijital sanatın bugünü ve yarınına ışık tutmaya devam ediyor.
“Connecting” (Bağlanıyor) temasıyla düzenlenen bu yılki festival, yalnızca teknolojik araçlarla yaratılmış eserleri değil; aynı zamanda insan ile teknoloji arasındaki geçişkenliği, simbiyotik ilişkiyi görünür kılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen etkinlik, dijital sanatın hem estetik hem de düşünsel katmanlarına dair derin bir keşif sunuyor. Festival Direktörü Dr. Nabat Garakhanova’nın liderliğinde gerçekleşen IDAF, Türkiye'nin bu alandaki iddiasını da gözler önüne seriyor: Dijital sanat artık yalnızca geleceğin değil, bugünün de sanatıdır.
Dijital sanat; görsel anlatının sınırlarını veriyle, yapay zekâ ile, interaktif arayüzlerle yeniden çiziyor. Bu sanat biçimi yalnızca yeni teknikleri değil, yeni bir düşünme biçimini de beraberinde getiriyor. Avustralya’dan Güney Kore’ye, Brezilya’dan Almanya’ya uzanan bir coğrafyadan sanatçılar, IDAF 2025 için İstanbul’a geldi. Aralarında Universal Everything, Orkhan Mammadov, Jonathan Monaghan, Pedro Harres gibi dijital sanat dünyasının öncü isimlerinin de bulunduğu 80’in üzerinde sanatçı; insan-makine ilişkisini, dijital evrenleri, veriyle beslenen estetik yapıları farklı perspektiflerle ortaya koydu.
Yapay zekâ küratörü Avind de sahnede
Festivalin en dikkat çeken özelliklerinden biri de küratörlük yapısındaki yenilik. Rahim Ünlü, Samed Karagöz, Niyazi Erdoğan ve Evgeniya Romanidi gibi isimlerin yanında Türkiye’nin ilk yapay zekâ küratörü Avind’in de bu yıl küratörlük üstlenmiş olması, yapay zekânın yalnızca bir araç değil, aktif bir yaratıcı katılımcı olabileceğini gözler önüne seriyor. Bu durum, dijital sanatın sınırlarını bir kez daha sorgulatıyor: “Sanatçı kimdir?”, “Küratör kim olabilir?” ve “Yaratıcılık artık yalnızca insana mı aittir?”
Festival süresince gerçekleşen paneller de dijital sanatın felsefi, kültürel ve sosyolojik boyutlarını ele alıyor. “Dijital kültür hâlâ kamusal bir kültür mü?” sorusu, dijitalleşme ile birlikte bireyselleşen sanat deneyimlerinin kamu alanındaki karşılığını tartışmaya açıyor. “Veriyle Beslenen Sanat” panelinde ise sanatın artık yalnızca duyguyla değil, veriyle beslendiği bir çağda olduğumuz anlatılıyor.
Paris’teki ön gösterim ve Osaka EXPO 2025’te yer alan Türkiye Pavilyonu’ndaki eserlerle IDAF’ın uluslararası düzeyde de ilgi çekmesi, Türkiye’nin dijital sanatta küresel bir aktör olmaya başladığının güçlü göstergesi. Festival Direktörü Dr. Nabat Garakhanova’nın da belirttiği gibi Türkiye artık dijital sanat denilince ilk akla gelen ülkelerden biri olma yolunda ilerliyor.
Çağımızın kültürel dönüşümünü yansıtıyor
Dijital sanat, yalnızca bir sanat türü değil, bir çağın estetik ve düşünsel ifadesidir. Yapay zekâ, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, blockchain ve interaktif teknolojiler gibi araçlarla şekillenen bu sanat; çağımızın toplumsal, kültürel ve bireysel dönüşümünü hem yansıtıyor hem de bu dönüşüme yön veriyor.
İstanbul Dijital Sanat Festivali, bu dönüşümün en güçlü platformlarından biri olarak hem sanatı hem de izleyiciyi yeniden tanımlayan bir rol üstleniyor. Türkiye’nin dijital sanatta gösterdiği bu öncülük, genç sanatçılar için bir ilham kaynağı olurken, kültür politikaları açısından da dikkatle takip edilmesi gereken bir model sunuyor. Gerek çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik atölyeleriyle eğitimde fırsat sunması, gerekse uluslararası iş birlikleriyle kültürel diplomasinin bir aracı hâline gelmesi, IDAF’ı yalnızca bir sanat etkinliği değil, aynı zamanda kültürel bir vizyon olarak konumlandırıyor.
Dijital sanatın geleceği parlak. Ve bu parlaklıkta Türkiye'nin imzası her geçen yıl daha net görünmeye başlıyor. İstanbul Dijital Sanat Festivali ise bu imzanın en özgün, en güçlü yansıması olarak her sanatseveri dijital dünyanın sonsuz evrenine davet ediyor. Bu evren, yalnızca seyredilen değil, katılım sağlanan; yalnızca anlam verilen değil, anlamın birlikte üretildiği bir alan. Teknolojiyi bir araçtan çok, bir ifade biçimi olarak gören sanatçılar sayesinde festival, sanatla teknolojiyi birleştiren yeni bir dil yaratıyor.
Her yıl büyüyen yapısıyla IDAF, İstanbul’u dijital sanatın küresel merkezlerinden biri hâline getirirken, aynı zamanda izleyiciyi sanatın evrimi üzerine yeniden düşünmeye çağırıyor. Sorgulayan, deneyimleyen ve dijital olanı estetik bir alana taşıyan bu yeni sanat formu, izleyiciyle daha derin bir bağ kurmanın yollarını açıyor.
İstanbul’un çok kültürlü yapısı ve tarihsel mirası üzerine inşa edilen bu çağdaş anlatı, dijital sanatın yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda insani bir boyut taşıdığını gösteriyor. Festivalin sunduğu deneyim hem geçmişin izlerini hem geleceğin olasılıklarını aynı anda taşırken; dijital çağda sanatın neye evrileceğine dair güçlü bir fikir veriyor.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.