
Baktığın benim, gördüğün sensin: The Substance
Hollywood’un ulaşılması zor güzellik standartlarını ve bu standartlara ulaşmaya çalışan Elisabeth Sparkle’ı konu alan ‘The Substance’, 2025 Oscar Ödülleri’nde ‘En İyi Film’ dalında aday gösterildi. Başrolünde Demi Moore’un yer aldığı filmin alameti farikası ne? Gelin birlikte göz atalım…
Geçtiğimiz yılın son aylarında vizyona giren, Cannes Film Festivali’nin ‘En İyi Senaryo’ ödülüne sahip The Substance (Cevher), 2025 Oscar’ının güçlü adayları arasında yerini aldı. Oscar’daki başarısı merak edilmekle birlikte film, günümüz güzellik anlayışının kadın üzerinde yarattığı psikolojik ve toplumsal baskıyı birçok metafor üzerinden etkili bir şekilde ele alıyor. Gözü pek sahneleri ve body horror türünün sıra dışılığıyla ses getiren, çarpıcı ve son 20 dakikasıyla bir o kadar rahatsız edici olarak nitelendirilen film, toplumsal normlara ve bireysel kimliklere sert bir eleştiri ortaya koyuyor. İzleyiciyi değişen güzellik algısı, yaş alma, gençlik, değersizlik hissi, kendini sevme/sevmeme üzerine birçok sorunun havada uçuştuğu bir sorgulamaya davet ediyor. 2025 yılının ilk günlerinde hayatını kaybeden sinemanın dahi ismi David Lynch’in eşsiz film sahnelerine de yer yer göndermelerde bulunuyor.
Filmde, sinemaya uzun yılladır mesafeli olan Demi Moore, 50. yaş gününde kendisini daha mükemmel bir versiyona ulaştıracak bir ilaç keşfeden Elizabeth Sparkle adlı TV yıldızını canlandırıyor. Yapımcısı tarafından yaşlandığı gerekçesiyle işinden olan Elizabeth, yaşadığı yoğun değersizlik hissiyle kendini yok etmek pahasına çıkmaz bir yola giriyor. Daha genç, daha güzel ve daha mükemmel olmayı vaat eden bu yol, ilk başta oldukça çekici gelse de, zaman içinde yıkıcı bir hal alıyor. Elizabeth, kendini yeniden hayata bağlayacak güzellik hayaliyle yanıp tutuşurken, genç ve en iyi versiyonuyla bir anda rakip haline dönüşüyor.
Ayna ayna söyle bana…
Yaş aldıkça artan kaygılar, tatminsizlik, kabul görme ve beğenilme istediğinin yarattığı baskıyla Elizabeth, aynaya her baktığında kendinden tiksiniyor. Filmde karakterin yetersizlik duygusuyla yüzleştiği en güçlü metaforlardan biri belki de aynalar olarak karşımıza çıkıyor. Kendisini olduğu haliyle beğenen yıllar öncesinden tanıdığı erkek arkadaşıyla görüşmeye ikna olmuşken, aynada kendiyle göz göze gelmesiyle her şey başa dönüyor. Bu yüzleşme izleyiciye görünüşünün özdeğerini belirleyen en önemli unsur olduğunu güçlü bir şekilde anlatırken, üzerindeki baskının da benlik algısını nasıl parçaladığını gösteriyor. Ve en iyi versiyonun artık en güçlü rakibi olduğu gerçeğini fısıldıyor.
Demi Moore’un sıra dışı dönüşü…
Çarpıcı öyküsü ve sahneleriyle dikkat çeken The Substance (Cevher), uzun yıllar sonra sessizliğini bozan 62 yaşındaki Demi Moore’a Altın Küre Ödülleri'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getirdi. Eleştirmenlere göre 45 yılı aşan kariyerinin en başarılı performanslarından birini sergileyen oyuncu, ilk kez bir ödülün de sahibi oldu. Altın Küre Ödülleri’nde yaptığı konuşmasında yıllar önce bir yapımcının kendisini popcorn oyuncusu olarak gördüğünü anlatan Moore’un sözleri de tıpkı filmi gibi değişime açık ve cesur bir yaklaşımı yansıtıyordu.
Yaşamının bir bölümünde yeterli hissetmeme, kendini kıyaslama ve eksiklik hissiyatıyla yüzleşmiş bir sanatçının adeta yeniden dönüşüydü bu. Moore’un şu sözleri ise her şeyi özetler nitelikteydi: "Masama The Substance adında sihirli, cesur, alışılmışın dışında, çılgın bir senaryo geldi. Evren bana henüz bitmediğimi söyledi. Yeterince akıllı ya da güzel ya da zayıf olmadığımızı düşündüğümüz o anlar... Yetmediğimizi düşündüğümüz o zamanlar... Bir kadın bana bir zamanlar demişti ki “Ölçüp biçmeyi bırakmadığın sürece kendini asla yeterli hissetmeyeceksin”. Ve bunu sevdiğim bir şeyi yapabilmemin ve ait olduğum şeyin hatırlatılmasının bir işareti olarak kutluyorum."

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.