
Asmalı Sahne’de yalnız bir ruh: Hale Asaf
Osmanlı'nın son ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşayan Hale Asaf, 33 yıl yaşamasına rağmen çağdaş Türk sanatının öncü kadın ressamlarından biri oldu. Hale Asaf nasıl bir aileden geliyordu? Onu bu denli tanınır kılan ne oldu? Gelin hep birlikte ünlü sanatçının hüzünlü hikâyesine tanık olalım.
Türk resim sanatının öncü kadınlarından Hale Asaf, 33 yıl süren yaşamında resim yeteneği ile ön plana çıktı. Onun için resim sadece bir meslek değil, dünyayı anlamlandırmanın ve kendini ifade etmenin en derin ve en anlamlı yoluydu. 1905 yılında İstanbul’da, köklü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Dedesi ünlü doktor Ahmet Rasim Paşa’ydı. Saray çevresinde büyüdü, ayrıcalıklı bir çocukluk geçirdi. Ancak küçük yaşta geçirdiği bir hastalık, ömrü boyunca peşini bırakmadı. Ağır ameliyatlar atlattı ama resim yapmaktan hiç vazgeçmedi.
Onu sanat yolculuğunda en çok destekleyen isimlerden biri, kendisi gibi ressam olan teyzesi Mihri Müşfik’ti. Ancak aralarındaki ilişki karmaşıktı. Mihri Müşfik’in onu korumaya çalıştığını düşünenler de vardı, yeteneğini kıskandığını söyleyenler de. Yine de Mihri’nin ona sanatı sevdirdiği, cesaret verdiği bir gerçekti.
İstanbul’da Sanayi-i Nefise Mektebi’nde önemli hocalardan eğitim aldı. Yeteneğiyle dikkat çekti ve Avrupa konkurunu kazanarak yurt dışına eğitime gönderilen ilk kadın sanatçı olarak tarihe geçti. Sanat eğitimi için Roma, Paris ve Berlin’e giderek Avrupa’nın sanat merkezlerinde kendini geliştirdi. Ancak Kurtuluş Savaşı sonrası babasının siyasi sebeplerle yurt dışına gitmek zorunda kalması, onu maddi olarak zor durumda bıraktı. Türkiye’ye dönerek Bursa’da öğretmenlik yapmaya başladı. Sanat çalışmalarına da burada devam etti. Ancak akademik hayat ve toplumun kadın sanatçılara bakışı, onu mutsuzluğa sürükledi.
İstanbul-Paris arası geçen bir yaşam
Böylece her şeyi geride bırakarak son kez Paris’e dönen Asaf, burada Antonio Aniante adında İtalyan bir yazarla tanıştı. Benito Mussolini rejiminden kaçarak Paris'e sığınan Aniante ile birbirlerine hem sanatsal hem de duygusal anlamda destek oldular. Sağlık sorunlarına ve ekonomik sıkıntılarına rağmen birlikte üretmeye, hayata tutunmaya ve zorluklarla baş etmeye çalıştılar. Ne yazık ki bu uzun sürmedi. Hale Asaf’ın hastalığı iyice ilerlemişti. 33 yaşında Paris’te sevdiği adamın yanında hayatını kaybetti.
Antonio Aniante, Hale Asaf’ın resimlerine duyduğu tutkuyu bildiği için ölümünden sonra eserlerini İstanbul’a getirdi. Bugün, resimleri çeşitli koleksiyonlarda sergileniyor ve nihayet hak ettiği ilgiyi görüyor. Hale Asaf, ölümünden sonra da olsa idealini gerçekleştirdi: Türk bir kadın ressam olarak adını dünyaya duyurdu. Özellikle otoportreleri ve kadın portreleri, sanatındaki en güçlü izlerden biri olarak kabul ediliyor.
Şimdi, sanatçının bu tutkulu ama hüzünlü hikâyesi, Asmalı Sahne’de sahnelenen “Yalnız Bir Ruh: Hale Asaf” oyunuyla yeniden canlanıyor. Oyunun ismi, Asaf’ın yaşam boyu süren yalnızlık hissine bir gönderme.
Oyunun yazarı Petek Kırboğa, Asaf’ın iç dünyasını sahneye taşırken klasik biyografik anlatımın ötesine geçerek seyirciyle doğrudan bir bağ kuruyor. Oyun, dördüncü duvarı yıkarak izleyiciyi Asaf’ın dünyasına çekiyor. Seyirci, yalnızca bir hikâyeye tanık olmuyor, aynı zamanda onunla etkileşime giriyor. Bazen Asaf’ın iç sesine kulak veriyor, bazen de onunla aynı odadaymış gibi hissettirilen sahnelere dâhil oluyor.
Asmalı Sahne’nin sıcak ve samimi atmosferi, Hale Asaf’ın hikâyesini daha da güçlü ve içten kılıyor. Küçük bir sahnede büyük bir yaşam anlatılıyor. Ceren Gül Şahin ve Osman Ataseven, sahnedeki güçlü uyumları ve içten performanslarıyla izleyiciyi Hale Asaf’ın dünyasına adım attırıyor.
Sanat, aidiyet, mücadele ve aşk… Bu kırılgan ama güçlü kadının hikâyesini görmek ve onun dünyasına dâhil olmak isteyenler için “Yalnız Bir Ruh: Hale Asaf” oyunu, kaçırılmaması gereken bir deneyim.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.