
Antik çağlardan günümüze bir yolculuk: Adana
Zamanın derinliklerinden süzülerek gelen bir şehir düşünün; tarih öncesi çağlardan günümüze kadar uzanan bir hikâyenin baş kahramanı. İşte karşınızda Adana, Çukurova’nın göz bebeği, medeniyetlerin beşiği...
Adana, Türkiye’nin güneyinde, Akdeniz’in incisi Çukurova'nın bereketli toprakları üzerinde yer alan, tarihî ve kültürel zenginlikleriyle meşhur bir şehir. Aynı zamanda bir lezzet senfonisi, bir doğa harikası... Adana’ya adım attığınız anda, sizi portakal çiçeklerinin tatlı kokusu, güneşin altın ışıkları ve şehrin sıcakkanlı insanları karşılıyor. Bu şehir, aşkın ve tutkunun, tarihin ve lezzetin, doğanın ve kültürün muhteşem bir uyum içinde harmanlandığı bir yer. Adana’nın hikâyesi, insanlık tarihiyle yaşıt desek yeridir. Arkeolojik kazılar, bu topraklarda 6000 yıl öncesine dayanan yerleşimlerin izlerini ortaya çıkarmış. Hititler, Asurlular, Persler, Romalılar ve daha nicelerinin ayak izlerini taşıyan bu kadim şehir, her köşesinde bir efsane, her taşında bir hikâye barındırıyor.
Seyhan Nehri’nin bereket dolu sularıyla beslenen bu topraklar, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Şimdi, aynı nehrin kıyısında sevdiğinizle el ele yürürken, binlerce yıllık bir geçmişin üzerinde adım attığınızı düşünün. İşte bu his, Adana’nın size sunduğu zaman yolculuğunun ta kendisi.
Adana’nın kalbi, tarihî Taşköprü’de atıyor sanki. Roma İmparatoru Hadrian döneminden kalma bu muhteşem yapı, 2000 yılı aşkın süredir Seyhan Nehri’nin üzerinde dimdik duruyor. Gün batımında köprünün üzerinde sevdiğinizle yürürken, taşlara vuran güneş ışınları âdeta geçmişle geleceği birleştiriyor. Roma İmparatoru Hadrian ve Adana ilişkisi, özellikle şehrin sembol yapılarından biri olan Taşköprü ile biliniyor. Hadrian, 117-138 yılları arasında Roma İmparatorluğu tahtındaydı. Saltanatı boyunca imparatorluğun dört bir yanını gezerek şehirlerin imar faaliyetleriyle yakından ilgilendi. Bu kapsamda, Adana’ya da bir ziyaret gerçekleştirdiği ve şehrin gelişmesine katkıda bulunduğu biliniyor. Adana’nın simgesi hâline gelen tarihî Taşköprü’nün inşası da Roma İmparatoru Hadrian dönemine denk gelir. Seyhan Nehri üzerinde bulunan bu köprü, doğu ile batı arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla inşa edildi. Köprünün mimarı ise Auxentius idi. Taşköprü, o dönemde “Justinian Köprüsü” olarak adlandırılıyordu. Ancak zamanla halk arasında “Taşköprü” olarak anılmaya başlandı. Taşköprü, Roma İmparatorluğu’nun mühendislik ve mimari alanındaki yeteneklerini gözler önüne seren önemli bir yapı olarak bugün hâlâ Adana’da seyahat rotası için önemli bir merkez konumunda.
Anavarza Antik Kenti: Kilikya’nın gizli hazinesi
Hadrian’ın sadece Taşköprü’nün inşasıyla değil, aynı zamanda Adana’nın genel gelişimiyle de ilgilendiğini tarih kayıtlardan biliyoruz. Hadrian’ın liderliği sayesinde Adana, Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir merkez hâline geldiğini devrin kaynakları zikrediyorlar. Adana’nın tarihî zenginliklerinden bir diğeri, pek bilinmese de Anavarza Antik Kenti. Kozan ilçesi yakınlarında bulunan bu antik kent, Kilikya bölgesinin en önemli merkezlerinden biriydi. Anavarza’da arkeolojik kazılar 2013’ten beri devam ediyor, ortaya çıkan antik dönemin görkemli yapılarını yerinde görebilirsiniz. Özellikle sütunlu cadde, hayli ilginizi çekecek. Amfi tiyatro ve stadyum ise toprak altından gün yüzüne çıkacağı günleri bekliyor. Kentin kalıntıları arasında dolaşırken, tarihin derinliklerine yolculuk yapacak ve antik dünyanın atmosferini soluyacaksınız. Anavarza’nın, özellikle Roma döneminde büyük bir gelişme gösterdiği ve “Kilikya’nın Efesi” olarak anıldığını ise unutmayın. Anavarza’nın toplam yüz ölçümünün üç Efes Antik Kenti büyüklüğünde olduğunu araştırmacılar dile getiriyorlar. Adana Valiliği ve Çukurova Kalkınma Ajansı’nın katkılarıyla yürütülen kazılar tamamlanıp bütün bu tarihî şaheserler toprak altındaki esaretlerinden kurtarıldıklarında ne büyük bir hazinenin üzerinde yaşadığımızı daha iyi anlayacağız. Bu arada Anavarza Antik Kenti’nin 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne kaydedildiğini de ekleyelim.
Her üç turunçgilden biri Adana’dan geliyor
Hadrian’ın mirasını geride bırakıp şehrin güneş ile toprağın buluştuğu alanlara seyre çıktığınızda her karışından âdeta altın fışkıran bereketli topraklar ile karşılaşıyorsunuz. Günümüzde Adana, Türkiye’nin turunçgil üretiminde bir dev. 2023 yılı verilerine göre, tek başına ülkenin toplam turunçgil üretiminin %39,5'ini karşılıyor. Bu bereketli topraklar, 744.986 dekar alanda tam 3.115.733 ton turunçgil üretiyor. Bahar aylarında Adana’ya gelirseniz portakal, limon ve mandalina çiçeklerinin büyüleyici kokusu sizi karşılayacak. 2023 yılında 333.358 dekar alanda üretilen 1.323.166 ton mandarinin, 247.156 dekar alanda üretilen 921.667 ton limonun ve 124.729 dekar alanda üretilen 631.276 ton portakalın kokusu, şehri doğal bir parfüm gibi sarıyor.
Bereketli Çukurova tarlalarından sonra tarihin izlerini sürmeye ara vermek istemeyenler Ramazanoğlu Konağı'na adım atabilirler. 16. yüzyıldan kalma bu muhteşem yapı, Selçuklu-Beylikler ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Konağın taş işçiliğine hayran kalırken terasında seyredeceğiniz saat kulesi manzarasıyla kendinizi bir masal diyarında hissedeceksiniz. Adana’nın merkezinde yer alan Yağ Camii de hiç şüphesiz tarih severler için uğrak noktalardan biri olacak. 1501 yılında Surp Hagop Ermeni Kilisesi, Ramazanoğlu Halil Bey’in emri ile camiye çevrilmiş. Cami bugünkü ismini ise 19. yüzyılda önünde yapılan yağ satışında almış. Adana Ulu Camii ise 16. yüzyıldan günümüze ulaşan bir şaheser. Yapımına Ramazanoğlu Halil Bey tarafından 1509’da başlanan ve Halil Bey’in ölümü üzerine oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından 1541 yılında tamamlanan cami, Adana’nın ilk camii olma özelliğini taşıyor. Memlûk mimarisini andıran tarzıyla ve daha sonraki eklemeler ile Selçuklu-Memlûk ve Osmanlı mimarilerini birleştiren camii, Osmanlı döneminde eklenen İznik çinileriyle dikkat çekiyor.
Türkiye ve Orta Doğu’nun en geniş koleksiyonuna sahip müze
Adana Müzesi ise Türkiye’nin Adana şehrinde bulunan önemli bir kültür ve tarih merkezi olarak 1924 yılında beri şehre hizmet ediyor. Çukurova bölgesinin zengin tarihini ve kültürel mirasını sergiliyor. Müzenin 2017 yılında taşındığı bina ise Osmanlı’nın son dönemlerinde inşa edilmiş bir mensucat binası. Ayrıntı vermeden geçmeyelim, Orhan Kemal de bir dönem bu binada çalışmış, eşiyle tanışmış ve Murtaza romanını da burada çalışırken yazmış. Esasında bizim Bekçi Murtaza, şimdi müze olarak kullanılan mensucat fabrikasının bekçisiymiş. Müze, Adana’nın Seyhan ilçesinde, Döşeme Mahallesi’nde yer alıyor. Geniş sergi alanları ve modern müzecilik anlayışıyla ziyaretçilerine iyi bir deneyim sunuyor. Türkiye ve Orta Doğu’nun en geniş koleksiyonuna sahip müze olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Adana Müzesi’nde sergilenen eserler arasında; prehistorik dönemlerden Osmanlı dönemine kadar uzanan arkeolojik buluntular, Hitit, Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait eserler, etnografik objeler, sikkeler ve mühürler, taş eserler ve heykeller yer alıyor. Müzenin en dikkat çekici eserlerinden bazıları ise şunlar: Geç Hitit dönemine ait Karatepe kabartmaları, Roma dönemine ait mermer heykeller ve lahitler, Bizans dönemi mozaikleri Osmanlı dönemi el yazmaları ve kaligrafi örnekleri. Adana Müzesi, bölgenin tarihini ve kültürünü öğrenmek isteyenler için zengin bir kaynak sunuyor. Ayrıca müzede düzenli olarak geçici sergiler ve eğitim programları da düzenleniyor. Ziyaretçiler için müze, pazartesi günleri hariç her gün açık.
Tarih, kültür ve lezzet bir arada
Adım adım tarih ile hemhâl olmanın yanında Adana’nın doğal güzellikleri de sizi büyüleyecek. Kapıkaya Kanyonu’nda yapacağınız bir yürüyüş, aşkınızı doğanın muhteşem manzarasıyla taçlandıracak. Yumurtalık Lagünü’nde flamingolarla dans eden gün batımı, romantik anılarınıza unutulmaz bir fon olacak.
Gastronomiyi unuttuğumuzu düşünmeyin; çünkü Adana’nın lezzetleri, damağınızda tarifi mümkün olmayan izler bırakacak. Dünyaca ünlü Adana kebabının kokusu seyahatinize eşlik edecek, şalgam suyunun serinletici tadı Adana sıcağında size can verirken, bici bicinin ferahlatıcı lezzeti, sevdiğinizle paylaşacağınız tatlı bir an olacak. Adana mutfağının, sadece kebap ve şalgamdan ibaret olmadığını da hatırlatmakta fayda var. Şehirde birbirinden lezzetli yöresel yemekleri tadabileceğiniz birçok restoran bulunuyor.
Adana, bir şehir olmaktan öte bir aşk şiirinin mısraları gibi her sokağında, her meydanında tutkuya ve sevgiye dair güzellikleri barındırmasıyla okudukça ve arşınlandıkça daha da derinleşen bir duygunun adı belki… Emin olun bu şehirde geçireceğiniz her an, kalbinizde sonsuza dek yaşayacak anılara dönüşecek. Bu sebeple Adana’nın ritmini hissedin, kokusunu içinize çekin ve tadını çıkarın. Bu şehir aşkınızı besleyecek, ruhunuzu canlandıracak ve kalbinizi fethedecek. Adana’da geçireceğiniz her gün, tarihin derinliklerinden gelen yeni keşiflerle ve romantik anlarla dolu olacak. Şehrin sıcak kucaklamasına kendinizi bırakın ve Adana’nın sizi nasıl değiştirdiğine şahit olun.
Adana’ya nasıl gidilir?
Adana’ya hava yolu, kara yolu ve demir yolu ile ulaşmak mümkün. Ağustos 2024’te açılan Uluslararası Çukurova Havalimanı’nda iç hatlarda 9 nokta ve 10 hat; dış hatlarda ise 7 nokta ve 16 hat olmak üzere toplamda 16 nokta ve 26 hatta uçuş gerçekleştiriliyor. Ayrıca Türkiye'nin birçok şehrinden Adana’ya otobüs ve tren seferleri düzenleniyor.
Adana'da nerede kalınır?
Adana'da, her bütçeye uygun konaklama seçenekleri bulunuyor. Şehir merkezinde, lüks otellerin yanı sıra, daha uygun fiyatlı pansiyonlar ve apartmanlar da var.
Adana'yı ne zaman ziyaret etmeli?
Adana’yı ziyaret etmek için en iyi zaman, ilkbahar ve sonbahar ayları. Bu dönemlerde, hava ılıman ve güneşli oluyor. Yaz aylarında ise sıcaklıklar oldukça yüksek olabilir.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.