10 adımda okçuluk
Antik Çağ’dan günümüze kadar pek çok amaçla hayatımızın içinde ok ve yay. Avcılıkta ve savaşta büyük bir işlevselliğe sahip bu iki araç, modern dönemde artık popülerleşen bir spor dalı. On adımda incelediğimiz okçuluğa birlikte bakalım.
Okçuluğa ait ilk kalıntıların milattan önce 20.000 yıllarına dayandığı düşünülüyor. Eski zamanlarda avcılık için kullanılan ok ve yay, daha sonra savaş aleti olarak kullanılıyor. Günümüze gelene kadar ise çeşitli değişimler geçirip zamana uyum sağlamayı başarıyor. Günümüzde kullanım alanı değişse de hâlâ hayatımızın içinde var olmaya devam ediyor. Okçuluk, artık daha çok spor branşı olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda geleneksel okçuluktan farklı olarak iki yeni kategori de ekleniyor bu branşa: Klasik yay ve makaralı yay. Modern okçuluk denildiği zaman bu iki yeni kategoriyi düşünmemiz gerekiyor. Günümüzde bu üç kategoride de çeşitli yarışmalar düzenleniyor. Ne var ki bu kategorilerden yalnızca biri olimpik spor dalı olarak kabul görüyor: Klasik yay.
İlk defa Olimpiyat Oyunları’na 1900’de dâhil edilen okçuluk, Paralimpik Oyunlar’a ise 1960’ta dâhil ediliyor. Türkiye’de okçuluğa duyulan ilginin son yıllarda hızlı bir şekilde artmasının belki de en büyük nedeni, 2020 Olimpiyatları’nda millî sporcumuz Mete Gazoz’un şampiyon olmasıdır diyebiliriz. Okçuluk nedir, nasıl yapılır, hangi malzemeler kullanılır, hangi ortamlarda ok atışı gerçekleştirilir, kimler ok atabilir ve ok atmanın faydaları nelerdir… gibi sorulara bu yazıda cevap bulabilirsiniz. İşte karşınızda 10 adımda modern okçuluk;
1) Okçuluk ekipmanları
Okçuluk sporunda sporcular, çeşitli malzemelerden yararlanır. Bunların arasında gövde, limpler, kiriş, nişangâh, arpacık, makaralar, mercek, rodlar, damperler, arkalık noktası, rest, basınç düğmesi, clicker, parmaklık, kolluk, göğüs koruyucu, parmak ipi, ayaklık, oklar, sadak, çekme lastiği, hedef tahtası gibi çeşitli malzemeler vardır. Bu spor branşında her sporcunun kendine ait malzemesi olur. Malzemelerde ortak kullanım söz konusu değildir, çünkü malzemeler her bir sporcu için özel olarak ayarlanır. Yayın çekiş ağırlığı ya da okların uzunlukları kişiden kişiye değişiklik gösterir.
2) 7’den 70’e Okçuluk
Okçuluk sporunu diğer sporlardan ayıran bir özellik, yaş kısıtlamasının olmaması. Sekiz yaşından başlayarak her yaştan insanın yapabileceği bir spor. Yaş gruplarına göre çeşitli kategorileri bulunur; minikler, kadetler, gençler, büyükler ve veteranlar. Engelli bireylerin de engel derecesine bağlı olarak bu spora katılımları mümkün. Kullanacakları malzemeler engel durumlarına göre düzenlenip onlar için daha işlevsel hâle getirildikten sonra okçuluk sporu yapabilir, hatta isterlerse lisans çıkartıp yarışmalara katılabilirler. Cinsiyetler arasında da herhangi bir ayrım gözetmeyen okçuluk, zaman zaman kadınların ve erkeklerin aynı kategoride yarışabilmelerine imkân tanır.
3) Tüm bedene hitap eder
Spor yapmak, fiziksel sağlık açısından önemli etkilere sahip olduğundan uzmanlar tarafından önerilir. Okçuluk sporunda genelde üst bölgedeki kasların kullanıldığı düşünülebilir ama gerçekten durum böyle midir? Ok atışı yapılırken çoğunlukla boyun bölgesi, omuzlar, kollar ve sırt kasları aktif şekilde kullanılır. Bunun yanında dengeyi ve stabil bir duruşu sağlayabilmek için ise karın bölgesindeki kaslarından, düzgün bir yere basış için bacaklar ve ayaklardan yararlanılır. Aslında tüm vücut, bu sürece dâhildir.
Sadece beden değil, aynı zamanda görme becerisi de ok atarken devreye girer. Gözlerin belli bir hedefe sabitlenip orada kalabilmesi, hatta sporcu yayı çekip nişan aldığı sırada gözünün nişangâhla hedef arasında gidip gelmesi gözün odaklanma becerisine de fayda sağlar.
4) Yarışma ortamları ve kurallar
Okçuluğu kapalı salon sezonu ve açık hava sezonu olarak ikiye ayırabiliriz. Kapalı salon sezonu ülkemizde kasım ve şubat ayları arasında, açık hava sezonu ise mart ve ekim ayları arasında yapılır. Kapalı salonda hedefle sporcunun ok attığı çizgi arasında 18 metre mesafe bulunur. Hedef kağıdında ise 3 tane ayrı halka bulunur. En içteki halkadan başlayarak halka renkleri; sarı, kırmızı, mavi olarak sıralanır. Makaralı yay kullanan sporcuların 10 puanı gösteren halkasının boyutu klasik yaya göre değişkenlik gösterir. Açık hava sezonunda ise klasik yay sporcuları, yaş kategorilerine göre değişkenlik göstermekle beraber 20-30-50-60 ya da 70 metreden, makaralı yay sporcuları ise (minikler kategorisi hariç) 50 metreden ok atışı yapar.
Okçulukta en yüksek puan sanılanın aksine 12 değil, 10’dur. Hatta 10 puanın olduğu halkanın içinde küçük bir halka daha olur ona da “X” denir. Aynı puanı atan sporcuların skor kartlarında, en fazla X atan ya da en fazla 10 puanı olan sporcu hesaplanır. Böylece aralarındaki eşitlik bozulmuş olur ve sporcu diğerinin önüne geçer. Başka bir sporcunun hedef kağıdına atılan ok geçersiz sayılır. Bu yüzden herkes kendi hedef numarasına dikkat edip okunu o hedefe atmaya özen göstermelidir.
5) Yarışmalar, kazanma, beraberlik
Yarışmalar hem kapalı bir ortamda hem de açık havada yapılır. Kapalı ortamda yapılan yarışmalar "Kapalı Salon Yarışmaları” olarak adlandırılır. Türkiye geneli ve illere özel yarışmalar senenin çeşitli zamanlarında düzenlenir. Kapalı salonda 18 metre mesafeden ok atışı gerçekleştirilir. Atışlar belirli bir süre içinde tamamlanmalıdır. Ok başına 20 saniye gibi bir süre yeterli görülür. 3 seri deneme atışının ardından sıralama atışları başlar. 10x10 seri 3’er oktan toplamda 60 ok atılır. Yarışma sonucuna göre sporcular en yüksek puandan en düşük puana doğru sıralanırlar. Sıralanan sporcular, eleme adımına geçtiklerinde birbirleriyle eşleşerek yarışmaya devam ederler. Geriye son 3 sporcu kalana kadar eleme adımı bu şekilde ilerler. Daha sonra bu 3 sporcuya ödülleri verilir.
Açık hava yarışmaları ise 20-30-50-60-70 metre mesafelerden yapılır. Bu mesafeler hem yaş hem de sahip olunan yay kategorisine göre değişkenlik gösterir. Hedeflerin mesafelerine göre, takılan hedef kağıtları da çeşitlilik gösterir. 3 seri deneme atışının ardından yine bir sıralama atışı olur. 6x6 seri 6’şar oktan toplamda 72 ok atılır. Bunun sonucunda sporcular eleme aşamasına geçer ve yine en sona 3 sporcu kalana kadar birbirleriyle yarışmaya devam ederler.
Bazı durumlarda eşleşen 2 sporcu da sürekli aynı puanı atar ve maç sonunda berabere kalırlar. O zaman da bir beraberlik atışı düzenlenir. Bu atış, tek ok atılmasını ve bunun kısıtlı bir zaman diliminde yapılmasını gerektirir. Atış tamamlandıktan sonra hakemlerle beraber hedefe gidilir ve merkeze en yakın oku atan sporcu maçı kazanır.
6) Hem bireysel spor hem de takım sporu
İlk bakışta evet, okçuluk bireysel bir spordur. Derinine indiğimiz zaman ise aslında hem bireysel bir spor hem de bir takım sporu olduğunu görürüz. Takımlar; kadınlar, erkekler ve karışık (mix) olarak üçe ayrılır. Kadın ve erkek takımlarda aynı cinsiyetten 3 kişi olur. Karışık takımda ise bir kadın bir erkek sporcudan oluşan 2 kişilik bir takım vardır. Karışık takım, kadınların ve erkeklerin aynı kategoride yarışmasına fırsat tanır.
7) Ok atışı
Ok atışı, belli bir mesafeden yapılır. Atışa başlamadan önce sporcu atış çizgisine gelir. Çizgiyi ayaklarıyla ortalar ve hedefe paralel kalacak şekilde pozisyon alır. Sol eliyle yayı tutar, sağ elinin üç parmağıyla da kirişi tutar ve sağ eliyle kirişi çekerken sol eliyle yayı iterek ok atışına başlar. Sağ eli çene altına getirir ve kirişi burnunun ucuna hizaladıktan sonra nişangâhtan hedefine bakarak nişan alır. Nişan alırken tek göz kapatılabilir ya da çift göz açık şekilde nişan alınabilir. Nişan aldığını düşündüğünde oku bırakır. Oku bırakırken sağ elinin parmaklarını yavaşça açar ve sağ kolu geriye doğru hareket ettiği sırada sol kol yayı itmeye devam eder. Ok yaydan çıktıktan sonra yay yere doğru salınım yapar ve ok hedefe saplanır. Bu hareket tekrarlı şekilde yapıldıktan sonra sporcu oklarını toplamak için hedefe doğru gitmeden önce yayını yay ayaklığına bırakır. Daha sonra hedefe ilerler. Oklarının puanlarını inceledikten sonra her oku tek tek hedeften çeker. Okların hepsini aynı anda çekmez. Oklarını hedeften topladıktan sonra atış yaptığı çizgiye geri döner.
8) Kalori yakımı
Dışarıdan bakıldığında ok atan kişinin çok da fazla hareket etmediği düşünülebilir. Bu yüzden de fazla bir enerji harcamasının ortaya çıkmadığı kanısına varılabilir. Aslında bu olay göründüğü gibi değildir. Sporcu belli bir ağırlıktaki yayı çekip okunu attıktan sonra, oklarını toplamak için hedefe gider. Belirli bir kuvvet uygulayıp oklarını hedeften çıkardıktan sonra atış çizgisine geri döner ve bunu antrenman ya da yarışma boyunca tekrarlı bir şekilde yapmayı sürdürür. 2-3 saat boyunca bu hareketleri tekrarlı bir şekilde yaptığınız zaman yaktığınız kaloriye inanamazsınız. Hatta kendinizi yorgun hissetmeniz de çok normal olur. Durağan bir spor olarak görülse de ciddi bir emek ve efor isteyen bir spordur.
9) Sosyalleşme
Okçuluk çoğunlukla bireysel bir spor. Peki, sosyalleşmek bu sporda söz konusu mu? İnsanlar sosyal varlıklar olduğundan çevrelerindeki insanlarla sürekli iletişim hâlinde olma ihtiyaçları ve zorunlulukları vardır. Psikoloji alanında yapılan çalışmalardan yola çıkarak sosyal desteğin bireylerin zihinsel sağlığına olan olumlu katkılarını göz ardı etmek hata olur. Psikolojik rahatsızlıklara (travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, kaygı…) baktığımız zaman, sosyal desteğin bu rahatsızlıklar özelinde iyileşme sürecinde çok önemli rol oynadığını da görürüz.
Okçuluk sporu yaparken -bireysel bir spor olmasına rağmen- kişiler başka insanlarla beraber aynı ortamda bulunduklarından ister istemez bir sosyalleşme fırsatına sahip olurlar. En basit yönüyle, spor yaparken antrenörle kurulan bir iletişim bile kişinin ruh hâlinde önemli değişikliklere yol açabilir. Bu nedenle okçuluk sporu, sosyal ortamlara girme ve sosyalleşme fırsatı sunar.
10) Beyine etkileri
Ok atmak fiziksel sağlığa iyi gelir. Peki, zihinsel sağlık için de aynı durumdan bahsedebilir miyiz? Spor yapmak genel olarak ruh sağlığına iyi gelir. Vücutta dopamin ve serotonin salgılanımını arttırdığı için spor yapmak iyi hissettirir. Depresif ruh hâlini uzaklaştırır. Bu sayede daha az stresli hissedersiniz. Okçuluk da bir spor olduğu için aynı şekilde olumlu ruh hâlini destekler. Ok atarken hedefinize odaklanmanız gerektiği için aklınızdaki stresli olayları bir kenara bırakıp anda kalmanıza yardımcı olur. Kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanmanızı sağlar; ok atmak gibi… Odaklanmaya ve konsantre olmaya yardımcı olur ve bunu geliştirmeniz konusunda size fayda sağlar.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.