Tercüman Arşivi: 25 July 1969
26 August 2024

Osmanlı’yı horlamak

Tarık Buğra 25 Temmuz 1969’da Tercüman için kaleme aldığı yazısında; Osmanlı kültürünün küçük görülmesi üzerine tepki gösteriyor; sırf yıkılmış bir imparatorluk olması sebebiyle edebiyatını, mimarisini, müziğini ve yönetim anlayışını değersizleştirmenin “barbarlık” olduğunu ifade ediyor.

Osmanlı’yı horlamak güdük kafaların kârıdır; tarih şuurundan, millet idrakinden yoksunluğun sonucudur. Ve Osmanlı’yı horlamak bugünkü duruma düşmemizin -veya kalleşçe düşürülmemizin- ilk adımı olmuştur. Analarımızın, babalarımızın, 45 yaşından büyük olanlarımızın kimlik kâğıtlarında “Devlet-i Aliyye” damgası vardı. Bilmeyenler İsmet Paşa’ya sorsunlar. Bu arada Zübeyde Hanım’la Mustafa Kemal Paşa’nın da ayni uyruktan olduklarını öğrenmiş olurlar.

Belli çevrelerde Osmanlı İmparatorluğu’nu küçük düşürmek ve küçümsemek için hayli haysiyetsizce bir çaba var. Onlara bakarsanız, bu imparatorluk kaba kuvvetle kurulmuş ve yürütülmüştür. İnsanlığın bu en uzun ömürlü ve en büyük Devlet’i için söylenen bu çeşit sözler oyuncak kedileri bile güldürür. Kaba kuvvetle, değil bu kadar büyük ve ömürlü bir devlet, iki nesillik bir kabile bile kurulamaz.

Hakikat ortadadır ve cihan tarihindeki şerefli yerinde çeki taşı gibi durmaktadır: Adalet düzeni, idari mekanizması, mimarisi, müziği, edebiyatı, tekniği ve ilmi ile Osmanlı Türk İmparatorluğu, Osmanlı Türk’ün medeniyet ve devlet kurma dehâsına itiraz edilemez bir belgeden başka bir şey değildir. Onu inkâr, onu küçümsemek Türk’ü tarih uzayı içerisinde, geçmişi ile, geleceği ile küçümsemekten başka bir soysuzluk sayılmayacaktır, sayılmamalıdır.

Bir devleti yıkılışı yüzünden küçük görmek, yıkılışı küçüklüğe tek delil veya ölçü saymak, öldüler diye Itrî’yi, Yunus Emre’yi, Sinan’ı, Mevlâna’yı, Bâkî’yi ve yüzlercesini küçümsemeye, onları yaşayan daha küçük veya daha büyük değerlerden hor görmek barbarlığının aynıdır.

Osmanlı orduları bir teknik ve sanayiin muzafferleridir: Onları yirminci yüzyılda, Almanya taklid etti. Toth, Koca Sinan’ın yaptıklarından başka bir şey yapmadı. Bugün Balkanlar’da hâlâ Osmanlı Nizamnameyi Hümâyun’ları ile korunan ve geliştirilen ormanlar, köy ve kasaba hayatları var. Tarihe perçinlenmiş yüzlerce anekdot bu imparatorluğun yayılma ve genişlemesinde adalet düzeninin orduları kadar iş gördüğünü anlatır. Âbideler, çeşmeler, köprüler, köşkler, yalılar, yollar, sulama tekniği ve müzik, edebiyat, hoşgörürlük, hak endişesi, vicdan ve söz hürriyeti… hem de hiçbir otoriteyi engel saymayacak derecede… sonra da Osmanlı İmparatorluğu kava kuvvetle kurulmuş ve yürümüş.

Evet, bu soysuzluğa oyuncak kediler bile güler… ama bırakın ki insanlar da tükürsün.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...