Kıbrıs Türktür
Yaşar Nabi Nayır, 7 Haziran 1955’te Tercüman’da kaleme aldığı yazısında Kıbrıs’ın Türklere ait olduğunu fakat bunun sadece dile getirilmesinin değil, aynı zamanda oradaki Türk halkının yaşadığı sorunlara bir çözüm üretilmesi gerektiğinin önemli olduğunu vurguluyor.
Elbette öyle! Tarihiyle de coğrafyasıyla da Kıbrıs Türktür, Türk kalmak gerekir. Ama bunu söylemekle iş bitmez, dostlarım. Bizim yaptığımızsa aşağı yukarı bundan ibaret kalıyor.
“Kıbrıs Türktür” dernekleri kurduk. “Kıbrıs Türktür” klişesini bastırıp her tarafa astırdık. Bu büyük icraatımızın gölgesine uzanmış, hakkımızdan emin, çubuğumuzu tüttürüyoruz.
Ama eloğlu boş durmuyor. Yabancı gazeteleri, fikir ve siyaset adamlarını kazanmak için yorucu ve masraflı bir propaganda bütün hızıyla devam ediyor. Bir yandan bütün barışçı imkânları seferber ederken, bir yandan da ardı arkası kesilmeyen nümayişler, suikastlar, silahlı zorbalıklarla, ülkelerine erişmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacakları intibaını uyandırmaya çalışıyorlar.
Yalnız Yunanistan’la Kıbrıs’ta değil, dünyanın her yanındaki Yunanlılar tek fikir etrafında birleşmiş, ilhak emellerini gerçekleştirmek için canla başla çalışıyorlar.
Yunanlılar, haklı haksız, siyaset sahasında tavizler koparmanın yolunu çok iyi bilirler. Bu bir aşındırma taktiğidir. Yıllarca bıkmadan usanmadan aynı sözleri söyleyip aynı hareketleri tekrarlamanın karşı cepheyi yıpratıp sarsacağına inanırlar. Bu taktiğin kendilerine ne çok şey sağlamış olduğunu tarihteki tecrübeleriyle bilirler. Davalarının er geç gerçekleşeceğinden bu kadar emin görünmeleri bu yüzdendir.
Dostumuz, müttefikimiz Yunanistan tehlikeli bir oyun oynuyor. Dostluğuna ve müttefikliğine güvenerek rahatımıza bakamayız. Bütün kavgalarının İngilizlerle olduğunu, bizimle bir alışverişleri bulunmadığını söylüyorlar. Bu meselede yalnız bizimle alışverişleri olduğunu kendilerine anlatmaya çalışalım.
Sayın Papagos, Akdeniz ortasında stratejik önemi büyük koca bir adayı Yunanistan’a hediye ederek bir millî kahraman pâyesine erişmek sevdasına kapılmış olabilir. Ama bu teşebbüsün çıkmaz bir yol olduğunu, kızıl blokun ekmeğine yağ sürecek böyle bir oyunu Türk milletinin bir olup bitti olarak asla sineye çekemeyeceğini kendisine iyice duyuralım. Bunun için de çalışmak, bütün aydınlarımızla, milletçe, el birliğiyle çalışmak gerek.
Geçen yaz, Kıbrıs’ta Yunanların gayelerine erişmek için ne kadar azimli, teşkilatlı gayretler gösterdiklerini yakından görmüştüm. Bizim e bu uğurda neler yapabileceğimizi o zaman uzun boylu yazdım. Ama dilediklerimden hiçbiri gerçekleşmedi. Hatta yapılması en kolay olanları bile!
Kıbrıs Türkleri İstanbul gazetelerini hâlâ iki üç hafta gecikmeyle okuyabiliyorlar, yani okuyamıyorlar. Vapur seferlerimizin seyrekliği ve yetersizliği pasaport alma güçlüğü yüzünden Ada’ya toplu seyahatler yapılamıyor. Ada Türklerinin millî kültürlerini ve maneviyatlarını besleyecek kitapları kendilerine gönderemiyoruz. Hâsılı bu yolda hiç ama hiçbir şey yapmış değiliz. Hâlbuki bir şeyler yapmak, hem de elimizi çabuk tutmak zorundayız.
Dünya efkârında bu bahiste birtakım çatlaklar peyda olmaya başlamıştır. Devamlı bir huzursuzluk usanç getirir. Bu adamları, gönlünü edip susturalım diyebilirler. İşte korkumuz bundandır. Biraz da bizim sesimiz duyulsun, onlar susacak olursa bizim hep bir ağızdan yaygarayı basacağımızı ve yaygarayla da kalmayacağımızı dünyaya duyuralım, diyorum.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.