}

Yassıada yargılamalarının ilk günleri

14 October 1960

Takvim, 14 Ekim 1960’ı gösteriyordu. O günkü Tercüman gazetesinin manşetlerinde ilk satırlar “Hesap günü geldi. Sakıtlar Yassıada’da adalet huzuruna çıkıyor” sözleriyle başlıyordu. 27 Mayıs Darbesi’nin hemen ardından Millî Birlik Komitesi önce Meclis’i ve hükûmeti feshetmiş, sonra bütün siyasi faaliyetleri yasaklamıştı. Çok geçmeden komite tarafından “İnkılap Mahkemeleri” kurulmuş, Demokrat Partililer yargılanmak üzere Yassıada’ya götürülmüşlerdi.

15 October 1960

Yassıada’da kalan tutukluları zor günler bekliyordu, bu süreç içinde konuşmaları yasaktı; sadece ilaç, yemek, tuvalet gibi günlük ihtiyaçlarını giderebilmek için talepte bulunurken konuşabiliyorlardı. Bayar ve Menderes’in odalarında yirmi dört saat nöbet tutuluyor, pencereleri sürekli kapalı bulunan odalarının ışıkları açık bırakılıyor; eski Cumhurbaşkanı ve Başbakan gün ışığından mahrum kalıyorlardı. Sağlıklı düşünemeyecek hâle gelen tutukluların bu hâli mahkeme sürecinde gözlemlenebilir durumdaydı.

20 October 1960

Yargılamalar için Yüksek Adalet Divanı adında oluşturulan mahkemenin başkanlığını Salim Başol yürütüyordu, başsavcısı ise Altay Ömer Egesel’di. Divanin asil üyeleri arasında ise alınan kararda isimleri olan kimseler bulunuyordu: Selman Yörük, Rıza Tunç, Abdullah Üner, Hıfzı Tüz, Hasan Gürsel, Mehmet Çokgüler, Vasfı Göksu, Ali Doğan Toran… Menderes, sanıklar bölümünün ön sırasında, Bayar’dan sonra ikinci olarak oturtulmuştu. Önce yoklama yapılmış, ardından ihtarname okunmuştu. Üç saat on beş dakika süren ihtarnamenin okunuşundan sonra ilk söz isteyenlerden biri eski Başbakan Menderes’ti ve ilk cümleleri tutuklama sürecinde yaşadıkları sorunlar üzere hakkıyla kendilerini müdafaa etmelerinin mümkün olmadığı hakkındaydı. Nitekim ilk gün hakikaten oldukça zor geçti sanıklar için.

25 October 1960

Duruşmalara Menderes’e ait suçlamalardan biri olan Bebek davasıyla ve Bayar’ın Köpek davasıyla başlandı. Ardından da Anayasa İhlali, 6-7 Eylül Olayları, İpar davası, Örtülü Ödenek, Radyo, Topkapı Olayları, Demokrat İzmir Gazetesi Matbaası’nı tahrip etme, istimlak yolsuzlukları, Vatan Cephesi, İstanbul ve Ankara (Üniversite) Olayları, Çanakkale İskele ve Geyikli 31. Kilometre olayları ve Kayseri olayları üzerine davalar günlerce birbirini takip etti. Uzun saatler süren duruşmalar aylarca devam edecekti.

25 October 1960

Davalılar oldukça yorgun ve bitkin, zor şartlar altında müdafaalarını gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Başta Tercüman olmak üzere basın camiasında duruşmalar ve davaların seyri anbean takip ediliyor, manşetlerde eski idarecilere yönelik ağır dil esirgenmiyordu. Davalıların ruh hâlleri her ne kadar iyi olmasa da medyaya keyiflerinin yerinde olduğu imajı veriliyor, fotoğraflarda ve beyanatlarda buna dikkat çekiliyordu.

26 October 1960

Hatta o günlere yönelik bir film dahi çekilmiş, “Düşükler” ismini taşıyan bu filmle eski devlet idarecilerinin gayet iyi şartlarda tutuklu bulundukları yönünde bir imaj oluşturulmuştu. Hâlleri perişan olduğu gayet açık olan eski devlet adamlarının aşağılandığı bu film, hemen piyasaya sürülmüş, sinemalarda gösterime sokulmuştu. Yargılanma sürecinde intihar girişiminde bulunan Bayar’ın ailesine yazdığı mektupta o günlerde yaşadığı ıstırap “Bize Yeşilcam oyuncuları gibi film çevirtirdiler, reva-yı hak mıdır bu?” sorusunda acı bir şekilde hissedilir. Süreç uzun ve sancılıdır.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...