Tercüman, Cumhuriyet’i kutluyor
Tercüman Genç Cumhuriyet’te yayın hayatına 1955’te başlamıştı. Sayfalarına taşıdığı ilk Cumhuriyet Bayramı coşkusunu da 32. yıl dönümünde yaşamıştı. Cumhuriyet’in 32. yılı ülkenin siyasi gerginliği ile geçse de… O gün gece sokağa çıkma yasağı askıya alınmıştı, gün içinde de büyük merasimlerle kutlamalar yapılacaktı. Tercüman’da iç ve dış politikalardan haberler bulunurken sayfanın başında Mustafa Kemal’in şu sözlerine yer veriliyordu: “Biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktai nazardan istifade ederiz. O noktai nazar şudur: Türk milletini, medeni cihanda layık olduğu mevkie is’at etmek ve Türk Cumhuriyeti’ni sarsırmaz temelleri üzerinde, her gün daha ziyade takviye etmek ve bunun için de istibdat fikrini öldürmek…” Elbette o gün, bu sözleri yeniden hatırlatmanın bir anlamı vardı.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Cumhuriyet’in 40. yılı Tercüman’da Atatürk’ün bu sözleri ile sayfa açılıyordu. Yarınlar umut dolu mesajlarla hayal ediliyordu, siyasi liderler mesajlarını hem yazılı hem sesli yayınlarla kamuoyuna duyuruyorlardı. Gazetede, radyoda, sokaklardaki törenlerde 40. yılın heyecanı yansıyordu. Tercüman’da olduğu gibi…
50. yıla çıktık açık alınla… Cumhuriyet, yarım yüzyılını kutluyordu. Avrupa ile Asya kıtaları ilk kez Boğaziçi Köprüsü’yle birleşmişti; o gece bayrağımızın sembolü ay ve yıldız gökyüzünde belirmiş, 50 yıl önceki mücadeleyi hatırlatmıştı. Ülkede siyasi gerginlik devam ediyordu, buna rağmen 50. yıl tüm heyecanıyla kutlanmıştı. İnönü TRT’de katıldığı bir televizyon programında “İstiklal Savaşı esasında İngilizlerle oldu” diyor, Almanya’daki 50. yıl törenlerinde solcuların çıkardığı hadise gündeme oturuyor, Ecevit ile Erbakan hükûmet teşkili için bir araya geliyordu. O gün Cumhuriyet adına konuşulacak çok konu vardı.
12 Eylül 1980 Darbesi’nin üzerinden 3 yıl geçmişti. Cumhuriyet 60 yaşındayken ülkede pek çok darbe, muhtıra yaşanmış; birçok siyasi olay vuku bulmuştu. Yeniden demokrasi sahneye çıkmak için beklerken Başbakan Bülend Ulusu “Türkiye Cumhuriyeti ebediyete kadar yaşayacaktır” diyerek toplumun üzerindeki karamsarlığa devletin güven veren söylemi ile telkin vermeye çalışıyordu. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Hipodrom’daki törenlerden önce 60. yıla özel konuşma yapacak, darbenin sert yüzü Cumhuriyet’in coşkusu ile kendine teminat bulacaktı. Bu siyasi çelişki yine de heyecanı zedeleyemiyordu. Televizyonda bugüne özel sekiz saat renkli yayın yapılacaktı. Sabiha Gökçen, Mustafa Kemal’in yaşadığı son Cumhuriyet Bayramı’nı Tercüman’ın eki İnci’ye anlatıyor; Celal Bayar Tercüman’a Cumhuriyet’in ilanından o güne kadarki sürece dair beyanat veriyordu. “Türkiye neredeyse yok olmak üzereydi” sözleri Tercüman’ın sayfalarını dolduruyordu. O gün her şey Cumhuriyet ve demokrasiye dairdi…