Süleyman Demirel Çankaya yolunda
17 Nisan 1993’te 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani ölümünün ardından bütün gözler Çankaya’ya kimin oturacağına çevrilmişti. Doğru Yol Partisi’nin lideri ve başbakan Süleyman Demirel ilk akla gelen isimlerdendi. 1960’lı yıllardan itibaren Türk siyasetinde söz sahibi olan, muhaliflerinin tabiriyle ‘Morison’ Süleyman, sevenlerinin tanımlamasıyla ‘merkez sağın babası’ Süleyman Demirel defalarca asker zoruyla inmek durumunda kaldığı başbakanlık koltuğunu bu sefer kendi isteğiyle cumhurbaşkanlığı için terk edecekti. Ve tarihler 16 Mayıs 1993’ü gösterdiğinde TBMM’deki üçüncü tur oylamanın sonucunda Süleyman Demirel 244 oyla 9. Türkiye Cumhurbaşkanı seçilecekti.
O dönemin siyasi parti liderleri Çankaya Köşkü’ne uğurladıkları rakiplerinin arkasından olumlu açıklamalar yapmışlardı. SHP Lideri Erdal İnönü “Yararlı hizmetler yapacağına inanıyorum” diyerek koalisyon ortağının Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasından memnuniyetini ifade ediyordu. ANAP lideri Mesut Yılmaz ise siyasi yasakların kaldırıldığı 1987’den itibaren Turgut Özal-Süleyman Demirel arasındaki merkez sağın liderliği kavgasının ana muhalefetin lideri olarak sona erdiğini “Demirel ile siyasi mücadelemizi noktalıyorum” diyerek duyuracaktı. 1994’te İstanbul ve Ankara gibi büyükşehir belediyelerini de kazanarak adeta Türk siyasetinde yeni bir dönem başlatacak olan Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan ise “Çankaya’daki içkili resepsiyonlara gitmeyiz” sözleriyle yeni Cumhurbaşkanı’nı uyarmayı tercih ediyordu. Henüz SHP ve CHP birleşmesinden söz edilmediği vakitlerde CHP’nin Genel Başkanlığını yürüten Deniz Baykal ise hem kendi partisine hem de kamuoyuna “umutlu olmaya çalışıyorum” sözleriyle mesajlarını iletecekti.
Süleyman Demirel’in 40 yıla yaklaşan siyasi kariyerine ilişkin hatıralar da ilk günden itibaren gazete sayfalarından kamuoyu ile paylaşılıyordu. Demokrasi ve kalkınma üzerinden yapılan Süleyman Demirel güzellemeleri onun köylülüğü, almış olduğu iyi eğitim İslamköy’de başlayan hayat hikayesi Çankaya’ya taşınma yolculuğuyla harmanlanıyordu.
Süleyman Demirel Çankaya’ya giderken DYP koltuğunu devralacak isim de kamuoyu tarafından merakla bekleniyordu zira DYP koltuğuna oturacak isim birden kendini Başbakan konutunda bulacaktı. Tercüman gazetesi de DYP’deki bu seçimi yakından takip ediyordu. Başbakanlığa kimin vekâlet edeceği de muhalefetin ana gündem maddelerinden birini oluşturuyordu.
Süleyman Demirel 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarına ilk defa Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılıyor ve gençlerin Atatürk’ün güvenine lâyık olduğu açıklamalarını yapıyordu. Bayram kutlamaları ve Demirel’in mesajlarının yanında ise DYP kongre süreciyle ilgili haberler Tercüman’ın birinci sayfasında kendine yer bulacaktı. Kongrede tek aday çıkmasının istendiği DYP’nin önde gelen isimlerinden Hüsamettin Cindoruk tarafından dile getiriliyordu. Peki sonuç öyle mi gelişti? Demirel’in muhalefetine rağmen henüz 3 yıl önce DYP’ye katılan Tansu Çiller kısa bir süre sonra toplanacak olan parti kongresinde İsmet Sezgin ve Köksal Toptan’ın önünde ipi göğüsleyecek ve Türkiye’nin ilk kadın başbakanı olarak isminden söz ettirecekti.