M. Ali Ağca Papa’yı vurdu
Tarih: 13 Mayıs 1981… Saat 17.00’yi biraz geçe, Browning marka 9 mm. yarı otomatik bir tabanca Papa II. Ioannes Paulus’a yönelmiş, ardından da beş el ateş edilmişti. Bu suikast girişiminin faili ise Türk gazeteci, yazar Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’ydı. 1 Şubat 1979’da Abdi İpekçi’yi öldüren Ağca, tutuklandığı cezaevinden 6 ay sonra 23 Kasım 1973’te kaçmış; bir sonraki cinayetini işlemek üzere hazırlığını yapmak üzere sahte bir pasaport ile Bulgaristan’a geçmişti. 13 Mayıs 1981 günü saat 17.00 civarınnda ise Papa II. Ioannes Paulus, Vatikan’ın Aziz Petrus Meydanı’nda 15 bini aşkın insanı üstü açık arabası ile selamlamaktaydı. O esnada beş el ateş açıldı. Bu mermilerden üçü, Papa’ya isabet etmiş fakat yoğun kan kaybına rağmen hayattan Papa’yı koparamamıştı. Namluyu tutan Ağca ise olay yerinde hemen yakalanmış, İtalya’da tutuklanmış, dört gün sonra iyileşmeye başlayan Papa ise Ağca’yı affettiğini açıklamıştı. Peki, tüm bu olaylar kamuoyuna nasıl yansımıştı? Gelin, Tercüman’ın sayfalarından olayın yankılarını dinleyelim: Olayın ertesi günü, yani 14 Mayıs 1981’de Tercüman’da sayfalar şu cümlelerle açıldı: “BİR ÇILGINLIK ÖRNEĞİ… Abdi İpekçi’nin katili hapisten kaçtıktan sonra Papa’yı öldüreceğini söylemişti. M. ALİ AĞCA, PAPA’yı vurdu.” Haberin detayını ise Roma’da muhabirlik yapan Sedat Sertoğlu, olay yerinden şöyle aktarıyordu: “Papa 2. Jean Paul dün öğleden sonra Vatikan’da St. Pier Meydanı’nda haftalık açık hava ayinini başlatmak üzereyken 15 bin kişinin gözlerinin önünde Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca tarafından saldırıya uğradı ve ağır bir şekilde yaralandı. Olay sırasında 2 kadının da yaralandığı açıklandı. Açık beyaz bir jip ile meydanda toplananları takdis ederek ayini yöneteceği yere gelen Papa’ya kalabalık içerisinden sıyrılan Mehmet Ali Ağca 5 el ateş etti. Mermilerden ikisi Papa’nın karnına ve yumurtalıklarına, diğerleri sağ koluna ve sol eline isabet etti. Papa’nın vurulduktan sonra jiple yanında bulunan sekreterinin kucağına düştüğü görüldü. Bu arada kalabalığa karışarak kaçmak isteyen Mehmet Ali Ağca olay yerinde polisler tarafından yakalandı. Ağca’nın saldırı sırasında kullandığı 9 mm’lik Browning marka tabanca bulundu. Papa 2. Jean Paul olay yerinden hızla Roma’nın en modern hastanesi olan Policilico Gemelli’ye götürülerek ameliyata alındı. 4 saatten fazla süren ameliyat sırasında Papa’ya devaölı olarak kan verildi. Ameliyatta Papa’nın yumurtalıklarının alındığı belirtildi. Vatikan’dan yapılan açıklamada Papa’nın sağlık durumunun ilk anda sanıldığı kadar ağır olmadığı fakat hâlen kritik dönem içinde bulunduğu kaydedildi. Papa’nın hâlen yoğun bakım bölümünde bulunduğu kaydedildi.” Arka sayfalarda haberin devamı vardı: “Büyük bir soğukkanlılıkla kalabalığın arasından sıyrılarak Papa’ya ateş eden Ağca’yı linç edilmekten polis güçlükle kurtardı. Sorguya çekildiği polis merkezinde ‘Hayatımın hiçbir önemi yok’ diyen Ağca, önce kendini Ermeni olarak tanıttı ve Türkiye Büyükelçiliği’nden bir görevli ile görüşmek istediğini söyledi. Saldırgan daha sonra ‘Türkiye’de doğdum. Adım Mehmet Ali Ağca’ demekle yetindi. Polis Ağca’nın İngilizce konuştuğunu bildirdi. Bazı kaynaklar saldırı sırasında Ağca’ya bir kişinin daha yardımcı olduğunu öne sürdüler. Bir kaynak ise üçüncü kişiden söz etti. Fakat İtalyan polis yetkilileri saldırganın tek başına Ağca tarafından düzenlendiği kanaatinde olduklarını belirttiler. Bu arada Roma’da Türkiye Büyükelçiliği’nin bir süre önce Ağca’nın İtalya’da gizlendiği yolunda polise ihbarda bulunduğu ve İpekçi’nin katilinin bir süreden beri bu ülkede aranmaya başlandığı öğrenildi. 1979’da Papa’nın Türkiye’yi ziyareti sırasında onu öldüreceği yolunda gazetelere mektuplar yazan Ağca’nın Vatikan’a nereden geldiği açıklanmadı. Vatikan bağımsız bir devlet olmasına rağmen adli bakımdan İtalya’ya bağlıdır. Ağca’nın Roma’da yargılanması bekleniyor. İtalyan ceza kanununa göre Papalara silahlı saldırıda bulunanlar müebbet hapis cezasına çarptırılıyor.” Bu detayların ardından ise Papa’nın neşeli karakterinden bahsedilip 16. yüzyılın kehanetçisi Nostradamus’un teorileri dile getiriliyordu. Devamında ise tekrar olaya dönüyordu haber: “İtalyan yetkililere göre Mehmet Ali Ağca, İtalya’ya 9 Mayıs’ta geldi. Bu tarihte sahte pasaport taşıdığı sanılan Ağca, Milano Havaalanı’na indi ve birkaç gün sonra da Roma’ya geçti. Ağca’nın Roma’da genellikle Orta Doğu’dan gelen turistlerin rağbet ettiği bir pansiyonda kaldığı tespit edildi. Nitekim Ağca’nın kaldığı odada yapılan aramada, sahte olduğu sanılan pasaport ile bir bavul bulundu. Bu arada Ağca’nın cebinden Arapça bir not çıktı. Ağca’nın sorgusu aralarında Roma Başsavcısı’nın da bulunduğu 4 savcı tarafından yapılıyor. (…) Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren dün bir saldırı sonucu yaralanan 2. Jean Paul’e bir mesaj göndererek geçmiş olsun dileklerinde bulundu ve duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Orgeneral Kenan Evren mesajında şöyle dedi: ‘Zatialilerinin hayatına karşı yapılan menfur suikast girişimini büyük bir üzüntü ile öğrendim. Bu insanlık dışı eylemi gerek şahsım gerekse şuursuz bir terörizme çok sayıda kurban vermiş Türk ulusu adına bütün kalbimle kınarken en kıza zamanda tamamen sağlığınıza kavuşmanız hususundaki en halisane dileklerimi sunmak isterim.’ Bu arada Başbakan Bülent Ulusu Paşa ise mesajında şöyle dedi: ‘Hayatınıza kasteden ve pervasızca yapılmış tecavüzü büyük bir üzüntü ile öğremiş bulunuyorum. Bütün kalbimle bu vahşi menfur saldırıyı kınar, kısa sbir sürede ve tamamı ile sağlığınıza kavuşmanızı dilerim.’” Türkiye’deki liderlerin mesajları bu yöndeydi, Dış İşleri Bakan Vekili ve Devlet Bakanı Prof. Dr. İlhan Öztrak ise Akajans’a verdiği demeçte olayla ilgili şunları söylemişti: “Bu insanlık dışı olayı derin bir üzüntü ve büyük bir nefretle karşılıyoruz. Türkiye terörizmden ve teröristlerin acımasızca masum insanların hayatına kıymasından çok çekmiş bir ülkedir. Bu insanlık dışı olayı derin bir üzüntü ve büyük bir nefretle karşılıyoruz. Özellikle kendini insanların mutluluğuna adamış büyük bir ruhani lidere karşı girişilen bu insanlık dışı tecavüz karşısında üzüntümüz çok büyüktür. Kendisinin bir an önce sağlığına kavuşması en samimi temennimizdir.”
15 Mayıs 1981’de Tercüman’da Papa’nın durumunun iyiye gittiği haber veriliyordu ve 13 Mayıs’taki o ana dair görüntüler ise kare kare ilk sayfaya yansıtılmıştı. Altında da AP Ajansı’nın ve İtalyan polisinin aktardığı şu ilginç ifadeler yer alıyordu: “Ağca: ‘Ben komünist Filistinlilerin yoldaşıyım.” Elbette bu ifade Filistin Halk Kurtuluş Cephesi tarafından yalanlandı. Tercüman muhabiri Sedat Sertoğlu, soruşturma detaylarını şöyle aktarıyordu: “Soruşturmayı Türkiye’den gönderilen iki Türk uzman polis İtalyan meslektaşları ile birlikte yürütecek. Ağca’nın Mayorka Adası’ndan Milano’ya geldiği, burada 4 Türk’le konuştuğu, daha sonra Perugla Üniversitesi’ne kaydolduğu, geçen hafta içerisinde de Vatikan civarındaki bir pansiyona yerleştiği anlaşıldı. Pansiyonda yapılan araştırmada Ağca’nın sahte pasaportu, bazı dokümanlar ve ‘Papa’yı öldürdüm’ başlıklı bir mektup bulundu… Yakalandıktan sonra yemek yemeyen ve sadece su içen Ağca için İtalyan polisi, ‘Hayatımda bu kadar soğukkanlı bir insan görmedim. Yüzünde en ufak heyecan ifadesi yoktu’ dedi. İngiliz gazeteleri, Ağca’nın kullandığı silahın İngiliz ordusuna ait silahların seri numaralarını taşıdığını yazdı. BM Daimî Delegesi B. Elçi Coşkun Kırca ‘Türk adaletinden kaçan teröristler, Avrupa’da kendi siyasi fikirlerine yatkın çevrelerce desteklendi’ dedi… Türkmen: ‘Ağca, firarından sonra Batı Avrupa ülkelerinde serbestçe dolaşma imkânı bulmuştur.’ Demirel ve Ecevit, olayı kınadılar. Demirel ‘Türklükle hiçbir alakası kalmamış bir caninin fiilinden dolayı Türk milletinde kusur aramak insafa sığmaz’ dedi.” Kenan Evren’in olayın sorumlularına yönelik açıklamaları ise şöyleydi: “Ağca’nın iadesi için dış ülkelere çağrılarımız dikkate alınmadı ve bu olay doğdu.” Ağca’nın soruşturmada verdiği ifadeleri dair ise Tercüman şu şekilde detaylandırıyordu: “AP Ajansı’nın bir haberine göre Ağca Marksist Filistin Halk Kurtuluş Cephesi lideri George Habbaş’ın yolundan gittiğini de söyledi. Beyrut’ta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi adına yapılan açıklamada Ağca’nın kuruluşları ile hiçbir ilişkisinin olmadığı belirtildi. İtalyan polisi, Ağca’nın Türkiye’de yargılanması sırasında askerî savcı tarafından aşırı sağcı olmakla suçlandığını hatırlatarak, saldırganın Filistin kamplarında yetiştirildiğine dair herhangi bir delilin bulunmadığını kaydetti. Bu arada Roma Başsavcısı dün Ağca’yı resmen Papa’yı öldürmeye teşebbüs ve iki Amerikalı kadın turiste ateş etmekle suçlandı. Roma Başsavcısı Achille Galluci saldırganın İtalya’da yargılanacağını ve Türkiye’ye iadesinin söz konusu olmadığını belirtti.”
Olayın yankıları günlerce sürmeye devam etti. Tercüman, 16 Mayıs 1981’deki yayınında muhabiri Sedat Sertoğlu’nun İtalyan yetkililerden ilettiği kanaatle manşetini attı: “MİLLETLERARASI BİR KOMPLO” Haberin devamı şöyle: “Özel sorgu ekibinin şefi ‘Ağca muhakkak milletlerarası bir terörist kuruluş tarafından kullanılıyor, Papa’yı niçin vurduğunu henüz söylemedi.’ Roma polisi 3 Türk’ü daha arıyor. İtalya Başsavcı Yardımcısı ‘Ağca milletlerarası bir terörizm grubu adına hareket eden bir katildir.’ Corrlea Delia Sera Gazetesi: ‘Bu bir komplodur. Ağca silahını Bulgaristan’dan aldı.’ Çok iyi İtalyanca konuşan birinin ayırttığı pansiyon odasında Ağca’nın kaçış planı ve saç boyası bulundu.”
Soruşturma devam ediyordu, ülkenin gündemi değişmeye başlıyordu ama Papa’ya yönelik suikast girişimin yarattığı diplomatik ve yönetimsel kriz yine de ana mevzuydu. Tercüman’ın manşeti git gide gün yüzüne çıkan detayları içeriyordu: “Ağca yurt dışında 60 bin dolar (6 minyon lira) harcadı” Haberin devamı şöyle aktarılıyordu: “Uzmanlar ‘Parayı kimin ve ne için verdiğini bütün gücümüzle araştırıyoruz’ diyorlar. İtalyan polisi suikast sırasında Ağca’nın yanında bir kız ve bir erkeğin bulunduğunu bildirdi. Ağca’nın gezdiği yerler arasında Tunus da bulunuyor. Papa’nın tehlikeyi tamamen atlatıp atlatamadığı ancak 8-10 gün sonra belli olacak. CIA’nın raporuna göre, üç yıl önce Almanya’da Baaeder Meinhoff çetesinin kaçak elemanları ile Marksist Filistin Halk Kurtuluş Cephesi yöneticileri arasında Papa’nın öldürülmesi ile ilgili olarak bir toplantı yapıldı. Toplantıda Papa 2. Jean Paul’un öldürülmesi kararı alındı. Fakat henüz bilinmeyen bir sebepten, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin nüfuzlu liderlerinden Vadi Haddad bu eylemi durdurdu. Bunun üzerine teşkilat içerisinde büyük bir anlaşmazlık patlak verdi ve bir grup Habbaş’tan koptu. Ağca, CIA raporuna göre tamamen KGB’nin kontrolünde olan bu fraksiyonun üyelerinden biri. Papa’yı da teşkilattan aldığı emri yerine getirmek için vurdu. Başsavcı Yardımcısı İnfellisi ise ‘Ağca’nın milletlerarası terörist kuruluşlarla ilişkisi olduğuna dair kesin deliller var’ dedi. Öte yandan Ağca’nın Avrupa, Asya ve Afrika’da yaptığı geziler sırasında en az 60 bin dolar (6 milyon lira) harcadığı ve bu parayı nereden sağladığı da araştırılıyor. Roma’da dün sabah oluşturulan 4 kişilik bir hâkimler heyeti ‘Siyah Terör’ denen İtalyan aşırı sağ terörist örgütlerin M. Ali Ağca ile ilişkisi olup olmadığını araştırmaya başladılar. Hâkinler İtalyan antiterör polisi ‘DİGOS’ da bulunan Ağca ile ilgili bütün belgeleri aldılar. Bu hâkimler heyeti ilk çalışmayı Adalet Bakanlığı’nda aralıksız 5 saat süre ile yaptı. DİGOS yetkilileri bugüne kadar Ağca’nın ilişkileri konusunda kesin hiçbir delil elde edemediklerini söylediler. Yetkililer çok sayıda kişinin sorguya çekildiğini ancak şu ana kadar Ağca’dan başka hiç kimsenin gözaltında bulunmadığını belirttiler.”
Papa iyileşiyordu. Dört gün içinde kendini toplamaya başlayan Papa, uluslararası diplomatik sorunlara yol açan olaya dair açıklama yapma ihtiyacı duymuştu. Bu açıklama da Tercüman’ın 18 Mayıs 1981 yayınındaki manşetine taşınmıştı: “Papa ‘Beni vuran kardeşim için dua ediyorum’ dedi” Manşetin ardında ise haberin gündem maddeleri yer alıyordu: “Hastanedeki yatağında banda bir mesaj okuyan 2. Jean Paul’un sağlık durumu iyiye gidiyor. Öldürüleceği yolunda ihbarlar artınca, Ağca çok sıkı korumaya alındı. Hücresinde namaz kıldığı söylenen Ağca, sorgusu sırasında oturduğu koltuğa iki elinden kelepçeleniyor… İtalya İç İşleri Bakanı, suikastla ilgili gelişmeler konusunda bilgi vermek üzere F. Almanya’ya gitti. Efekdağ, bir Türk güvenlik görevlisinin Ağca’yı Milano’daki bir lokantada gördüğünü ancak yetkisizlik sebebiyle tutuklayamadığını bildirdi.” Bu haber başlıklarından sonra ise detaylar aktarılıyordu: “Çarşamba gününden beri sorgulaması sürdürülen M. Ali Ağca’nın bugün yargıç önüne çıkarılarak tutuklanması bekleniyor. İtalya İç İşleri Bakanı Reginko Rognovi, Papa 2. J. Paul’e karşı girişilen suikast ile ilgili gelişmeler konusunda Federal Almanya Hükûmet yetkililerine bilgi vermek üzere Bonn’a gitti. İtalya İç İşleri Bakanı Rognovi, Bonn’da F. Almanya İç İşleri Bakanı Gerhand Bonn’la görüştü. (..) Papa 2. Jean Paul dün hasta yatağında banda bir mesaj okudu. St. Pier Meydanı’nda toplanan binlerce kişiye dinletilen kısa mesajında Papa ‘Beni vuran kardeşim için dua ediyorum. Beni vuranı affettiğimi daha önce de bildirmiştim’ dedi. Mesajını banda İtalyanca olarak okuyan Papa’nın cümlelerin arasında durakladığı da dikkati çekti. Öte yandan Papa’nın sağlık durumunun da hızla iyileştiği açıklandı. Papa 2. Jean Paul’un acılarının devam ettiği fakat genel durumunun iyi olduğu bildirildi.” Olayın İtalya’daki etkileri böyle yansırken Financial Times’a röportaj veren Devlet Başkanı Org. Kenan Evren de bu sefer 12 Eylül Askerî Darbesi’ne yönelik “Türkiye ve batı için tehlikeli olabilecek bir iç savaşı önledik” ifadelerini kullanarak askerî müdahalenin uluslararası arenada meşruiyetini sağlamaya çalışıyor gibiydi. Tarihte hep böyle figürler var olmuş; gündemi dağıtan, kan döküp birilerinin iktidar alanını sağlamlaştıran, yine birilerinin başka birilerine parmak sağlamak için kullandığı birtakım figürler… Öldürmeye güdülenen, nefretle beslenen, ideolojiyi kılıf gibi kullanıp güdülerini besleyen, … Sıfatları çoğaltabilirsiniz fakat sıfat da insani değerlere sahip olabilecek kimselere ithaf edilebilir ancak. Yurt içinde bitmek bilmeyen sorunların yanında eklemlenen dış diplomasiyi etkileyen olaylar, elbette ülkeyi başka bir çıkmaza sürüklüyor. Fakat bu mevzular ne iç ne de dış olarak nitelendirilemeyecek boyutta değerlendirilmeli. Öldürmeye odaklı hiçbir mücadelenin, düşüncenin, savın haklı olamayacağını kabul ederek başlamalı önce…