}

27 Mayıs 1960 darbesi nasıl gerçekleşti?

26 May 1960

14 Mayıs 1950 genel seçimlerinden itibaren iktidarda olan Demokrat Parti’nin son günlerini yaşadığını ne Cumhurbaşkanı Celal Bayar ne Başbakan Adnan Menderes ne de partideki diğer vekiller biliyordu. Elbette o dönem Türkiye’de yaşanan olaylar, iktidarın artık Demokrat Parti’nin elinden kaymak üzere olduğunu açık ediyordu fakat darbenin bir bilinmezlikle adım adım yaklaştığından kimsenin haberi yoktu. 27 Mayıs 1960 tarihine kadar gazete manşetlerinde yer alan haberler hükûmet vekillerinin konuşmalarından, seyahatlerinden, radyodaki beyanatlarından, basın davaları ve yargılamalarından oluşuyordu. Uzun zamandır hâkim olan ülkedeki gergin hava ancak bu kadar yansımaktaydı; sokağa çıkma yasakları, Meclis Tahkikat Komisyonu’nun ve Örfî İdare Komutanlığı’nın yaptırımları, kapatılan üniversiteler ve gazeteler, tutuklanan gazeteciler, öğrenciler… Nisan ayında yaşanan öğrenci hareketlerinden bahsetmek de yasaktı, kaos ortamı basında sansürle ancak bu kadar yansımaktaydı. Erken seçim gündemdeydi fakat askerin 27 Mayıs günü idareye el koyacağını kimse tahmin etmiyordu. 28 Mayıs’ta ise hükûmetle birlikte her şey ters yüz oldu. Ordunun müdahalesiyle Demokrat Parti iktidarına bakış, önceki günden fazlasıyla farklıydı. Darbenin ağır havası, bayram sevincine eş değer bulunuyor; baskı rejiminin bittiği, ordunun bu hamlesiyle Atatürk ilkelerine ve onun kurduğu cumhuriyete sahip çıkıldığı vurgulanarak yeni politik hamleler halka duyuruluyordu.

27 May 1960

Birkaç yıl önce 1955’te yaşanan Kıbrıs sorununun beraberinde gerçekleşen 6-7 Eylül olayları, 28-29 Nisan’da başlayan öğrenci hareketi zaten Demokrat Parti’nin güvenirliğini sarsmış, otorite kullanımının baskıya ve şiddete döndüğünü göstermişti. 21 Mayıs’ta Harp Okulu öğrencileri Zafer Anıtı’na bir “sessiz” yürüyüş gerçekleştirdi, bu adımlar belki de bir hafta kadar sonra duyulacak postal seslerinin bir sinyaliydi; ordunun müdahalesi yaklaşmıştı. 27 Mayıs günü geldiğinde ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan general ve subayların bir araya geldiği 38 kişilik Millî Birlik Komitesi, “Demokrat Parti’nin ülkeyi git gide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü” gerekçesini öne sürerek yönetime el koydu.

28 May 1960

O sabah Ankara Radyosu’nda ihtilal bildirisini okuyan Kurmay Albay Alparslan Türkeş’in sesi duyuluyordu. Anayasa ve Meclis feshedilmiş; Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükûmet üyeleri ve vekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, bazı asker ve üst düzey kamu görevlileri tutuklanmışlardı. Cumhurbaşkanı Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel’di artık; Türk Silahlı Kuvvetleri devlet yönetimindeydi. Görevden alımlar, idarede değişimler yaşanıyor; anayasa çalışmalarına derhâl başlanıyordu. Eski idarecilerle ilgili abartılı iddialar ortaya atılıyor, tutuklu yargılanan gazeteciler ve öğrenciler serbest bırakılıyordu. Nitekim onların yerini Demokrat Partililer alıyordu.

29 May 1960

Birkaç gün öncesinde susan köşe yazarları artık gazetelerde darbeyi kutlayan yazılarıyla yeniden kalemlerini oynattılar. Tercüman’da da darbenin yarattığı hava kendini çok canlı bir şekilde gösterdi; manşetler sabık devlet adamlarını sert bir şekilde yeriyor, ordu övülüyordu. Ordu Atatürk ilkelerini hatırlatıcı bir vazife görüyor gibiydi, vurgulanan her daim bu ilkeler oluyor; demokrasinin asıl şimdi geldiği söyleniyordu. İnönü’nün “İntikam, garez ve kinden sakınınız” ikazı ne kadar samimiydi bilinmez ama basında büyük bir nefret akışı yaşanıyordu eski yönetime karşı. Yabancı basından ve çeşitli ülkelerin devlet adamlarından gelen tebrikler de günlerce gazetede yayımlandı.

26 June 1960

Darbenin ardından haftalarca sürecek bir bayram havası estirildi; öyle ki Demokrat Parti dönemindeki 19 Mayıs bile yok sayılıp 26 Haziran’da kutlandı. 14 Ekim’de başlayacak yargılanma sürecine giden günler bu havanın git gide sertleşmesiyle yaklaşıyordu.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...