Tercüman Arşivi: 06 June 1955
04 June 2025

Eski Roma ve bugünkü Avrupa

Yakup Kadri Karaosmanoğlu; 6 Haziran 1955’te Tercüman’daki köşe yazısında o yıllardaki Avrupa’nın politik duruşunu, Avrupa’nın kökensel olarak kendine referans verdiği Roma İmparatorluğu ile kıyaslıyor ve günün siyasi bunalımları ve krizlerini bu kıyas üzerinden değerlendiriyor.

Son zamanlarda bazı Avrupalılar, -bunlar arasında namlı fikir adamları da vardır- bugünkü Batı medeniyeti dünyasında eski Roma İmparatorluğu’nun zeval devirlerini hatırlatan birtakım çöküntü alametleri müşahede etmektedirler. Bu alametler, bizim gibi doğrudan doğruya o dünyanın içinden olmayanların da gözüne çarpsa gerektir.

İki harp arasında, hele bu sonucu harp esnasında ve onu takip eden şu anarşi yıllarında aklı durduran öyle vakalarla karşılaştık; ruha haşyet veren öyle levhâlar seyrettik ve insanı insanlığından şüpheye düşüren öyle faciaların yankısını işittik ki bunlarda, kâh Arena katliamlarını, kâh Şimal Barbarlarının akınlarını, kâh sokak ve Forum ihtilallerinin kanlı taşkınlıklarını bulup görmemek mümkün değildir. Hatta daha ileri gidilip denilebilir ki bugünkü Batı âlemi manevi değerler bakımından da o zamanki Roma’yla eşit bir manzara arz etmektedir: Yer yer aynı ahlak zayıflığı, aynı ruh bulanıklığı, aynı azim ve irade gevşekliği. Ve bu âlem, şimdi eğer biri hayrı, öbürü şerri temsil eden iki kudret arasında bir nüfuz bölgesi hâline girdiyse asıl bu yüzden yani manevi değerlerini kaybetmekte olduğu için girmiştir.

Batı memleketlerinin bu hâlini, otuz yıl içinde iki büyük harbe saha olmalarıyla izah etmek isteyenler var. Lakin böyle düşünenler sebeple neticeyi karşılaştırmaktadırlar. Elli yıldan daha az bir zaman zarfında patlayan iki büyük harp felaketini her şeyden evvel bu manevi faktör doğurmuştur ve dün, Prusya militarizmi bundan ne kadar faydalandıysa, bugün de Rus emperyalizmi kâh soğuk harpler, kâh sulh taarruzlarıyla hep bunu sömürüp durmadadır.

Nitekim son haftalarda umumi bir şekil alan ve pek kolayca inkişaf etmekte bulunan bu taarruz başarıyla neticelendiği takdirde eski Roma İmparatorluğu’nun zevalini hazırlayan sebeplerle benzerliğine değil; hemen hemen aynı PROSESUS’u takip ettiğine de inanmak lazım gelecektir.

Evet, Kızıl emperyalizm yeni sulh taarruzuyla Batı demokrasilerini yumuşatıp kendine doğru çekmeye başlayınca bunun ilk neticesi o memleketlerdeki Proletarya sınıfları vasıtasıyla komünizmin bütün dünyaya yayılması olacaktır, tıpkı bir zamanlar ilk Hristiyanlık akidelerinin Roma Pleb’i kanalından -önce bu ülkeyi içinden çökerterek- üç kıta üstüne yayılışı gibi. O vakit yeryüzünü yeni bir Orta Çağ karanlığının tekrar kaplamasından hangi kuvvet koruyabilir? Batı demokrasilerinin dinî, siyasi ve ahlaki müesseseleri kendileri gibi ihtiyarlamış ve kızıl virüs salgınına karşı mukavemetini kaybetmiştir.

Bereket versin ki genç ve dinç birtakım fikir ekipleri bütün bu yıkıntıların arkasında kendini göstermeye ve sesini duyurmaya başlıyor. Bunlar arsında hiçbiri ne atom bombasından ne Amerikan yardımlarından medet umuyor. Her şeyden önce yeni hayat şartlarının meydana getirdiği insan örneğinin hudutlarını ölçmeye, ağırlığını tartmaya, yani yeni bir hümanizmanın esaslarını kurmaya çalışıyor. Bir medeniyet sorunun alacakaranlığı içinde bu taze ışık parıltıları bize, hiç değilse, korktuğumuz hastalığın pek umulmaz olmadığı ümidini verebilir.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...