
Ekmeğin katığı hürriyet
Güneri Cıvaoğlu, 13 Temmuz 1973’te Tercüman’da yayımlanan köşe yazısında AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in konuşmasına binaen “sosyal devlet” kavramını diğer yönetim biçimleri üzerinden tartışıyor; ekonomik refah ile hürriyetin birbiriyle ilişkisini kaleme alıyor.
Tarih boyunca devlet yönetim şekillerini belirleyen başlıca iki amaç olmuştur. Yönetim tarzlarının bu amaçları tam olarak gerçekleştirip gerçekleştirmeyecekleri ayrı bir tartışma konusu. Onu bir yana bırakıp amaçların neler olduğuna geçelim:
-Ekmek
-Hürriyet
Birincisi, son 50 yıldan bu yana siyaset sahnesinde görünen komünist toplumların HEDEF’leridir… By rejimlerde amaç EKMEK kelimesi ile sembolleştirilen “MADDE”dir. Üretim ilişkileri, gelir dağılımı, verim gibi ekonominin temel unsurları bu hedefe yönelecek şekilde düzenlenir. Ama HÜRRİYET’ten YOKSUN… Komünist yönetimlerin (emredici diyebileceğimiz) TOTALİTER yönlerini yansıtan çok şey yazıldı, çizildi… Bu ülkelerde, halklar üzerinde kurulan ağır baskı, polis takibi, insanları âdeta dev makinaların ruhsuz, basit dişlileri kabul eden felsefesi hakkında yeniden kalem oynatmak gereksiz. Şu kadarını söyleyip geçelim: Bir Batılı gazeteci röportajında kaldığı Rus otelinin kapısında şöyle bir kart gördüğünü anlatır:
“YOLDAŞ VE MÜŞTERİ
PENCERE ÖNÜNDEKİ SAKSILARI SULAMAMANIZ ÖNEMLE DUYURULUR. İÇİNDEKİ GİZLİ ELEKTRONİK DİNLEME CİHAZLARI SUYA KARŞI HASSASTIR. BOZULMASI, MİLLÎ SERVETE ZARARDIR, UNUTMAYINIZ Kİ BU CİHAZLAR SİZİN VERGİLERİNİZ İLE ALINIYOR.”
İyi ki “Sizin vergileriniz ile, sizleri dinlemek, takip etmek için alınıyor” diye yazmamış. Her neyse, bu ülkedeki baskı rejimini ortaya koymak bakımından ilgi çelici bir örnek… HÜRRİYET’siz EKMEK felsefesinin izlerini bir diğer TOTALİTER yönetimde; faşizmde de bulmak mümkün…
İkinci amaç HÜRRİYET’e gelince; modern anayasalarda ifadelerini bulan temel hak ve hürriyetler bunlar… Siyasi haklar, inanç, düşünme, seyahat, söz hürriyetleri…
İnsanlık bu hürriyetlerin yukarıda anlatmaya çalıştığımız anlamda “EKMEK” amacından soyutlanarak verildiği bir zaman aralığını yaşamıştır. On dokuzuncu yüzyıl boyunca. Hatta içinde bulunduğumuz yüzyılın başlarında… Klasik ekonomistlerin “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” felsefesinden esinlenen yönetimler altında, kitlelerin temel hak ve hürriyetlerden en geniş anlamıyla yararlandıkları fakat millî gelir diye adlandırılan ünlü pastadan paylarına çok küçük dilimlerin düştüğü bir dönemdir bu… Ufak çocukların, kızların, kadınların, işçilerin boğaz tokluğuna günde 18-20 saat çalıştıkları, emeklerinin hakkını alamadıkları…
SOSYAL ADALET, “EMEK ile HÜRRİYET”İ çağdaş Batı modeli demokrasilerde birleştiren ilkedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da yer alan… Klasik hürriyetler diye bilinen temel hak ve hürriyetleri, modern devletin temel görevlerinden biri olan “vatandaşına insanlık haysiyetine yaraşır bir hayat düzeyi sağlamak” kelimeleriyle özetlenebilecek EKMEK amacıyla uzlaştıran ilkedir sosyal adalet. Yani “EKMEK ve HÜRRİYET”i bir arada vermeyi amaçlayan…
Seçim gezisinin ikinci durağı olan Antalya’da son iki buçuk yılın eleştirisini yapan AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in konuşması, DEVLET YÖNETİM FELSEFESİNİN bu tarihî gelişimi içinde değerlendirilmelidir.
Demirel’in sözlerinin başında belirttiği “Türkiye’yi biz altı yıl idare ettik… Her şey serbestti” kelimeleri HÜRRİYETSİZ EKMEK özlemlerine bir cevaptır. Günün şartları içinde daha fazlasının söylenmesinde fayda olmayan….
Hangi devrin yeniden açılmakta olduğunu ise AP Genel Başkanı’nın konuşmasının sonlarında buluyoruz:
“AP her zaman memleketçi ve sosyal adaletçi olmuştur. Sosyal devletin gereklerine değer vermiştir. Sosyal adalet ilkesi, sosyal devletin hayat kaynağıdır. Sosyal devlet, fakir fukaranın düşünüldüğü devlettir.”
Dar bir tünelin sonlarına yaklaşmakta olan Türk Milleti, EKMEĞİNE HÜRRİYETLERİ KATIK YAPACAĞI mutlu günlerin arefesindedir.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.