Dev insanlar dev devletlerindir
İlhan Bardakçı 10 Kasım 1982’de Tercüman’daki köşe yazısında Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat yıl dönümü dolayısıyla Ulu Önder'i anlatmış, ülkemiz için verdiği emekler ışığında yâd etmiş, saygı ve minnetle anmıştı.
Yıl 1938 günlerden 10 Kasım Perşembedir. Sekiz doktor imzası ile yayınlanan tebliğ kısacıktır:
“Reisicumhur Atatürk’ün umumî hallerindeki vahamet dün gece saat 24’te neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 9’u 5 geçe Büyük şefimiz derin koma içinde terk-i hayat etmişlerdir.”
Dünyamızdan öbür âleme akışı bu tebliğ böylece verir.
Büyük adamların mezarı
Carlyle “Ancak kahramanların mezarı başında ebedî tartışmalar devam eder” diyor. Ne güzel sözdür. Dünyaya kurtuluş reçetesi vermiş ve dünya üzerindeki bağımsız tek Türk ve İslam devletini kurmuş adam, dünyada hâlâ tartışılma ve araştırma konusudur. Ne güzel şey… Tarihin en büyük ihtiraslarından birisini soluklanmış olan insan, elbette daha asırlarca tartışılacaktır. Statik değildir ki kabri başındaki üç nutukla geçiştirilebilsin. Kimin haddine…
Gerçekten Atatürk bir ihtiras adamıdır. Müthiş ve kutsal bir ihtiras… Nedir bu ihtiras? Tarihin en eski, en medeni milletlerini devletsiz bırakmama ihtirasıdır bu. Kâinat üzerinde bundan sonra ulvî, daha ihtişamlı ne olabilir, söyler misiniz? Esir edilmek istenen milleti, o milleti dini ile, gelenekleri ile yok etmek isteyenlerin karşısında yeniden bina etmek…
Hazreti Ömer’in sözü
Birbirine düşmüş Mekkeliler ve Medineliler. İnsanlığın iftihar kaynağı muhteşem Nur’unu, devletini bile unutmuşlar. Hazreti Ömer o zaman sadece bir mü’min… “Milletini İslam’ın fazileti içinde kurabilen insandan daha mübarek ne vardır” diye konuşur. Çok zaman sonra “İslam dünyası sarsılınca, İslam fazileti ki adalettir, laiktir, ilme ve fenne saygıdır ve medeni insan olmak” demektir. 10 Kasım günü vefat eden insanı bu açıdan değerlendirmeliyiz.
Edouard Herriot 1932’de Ankara’ya gelir. Sonra o güzelim eserinde anlatır:
“Ankara civarında bir çiftlik çalışması yapılan yerin yanındaki kulübede oturduk. Bana tarihi anlattı. Millet sosyal gelişme, din ve tekniği böylesine senteze vurabilen insana ilk defa rastladım. Bir tarafta inkılaplar yapılıyor, diğer yanda herkes ibadetini serbestçe eda ediyor ve Cumhuriyet mazideki Türk devletlerinin üzerinde daha sağlam bir şekilde yükseliyordu.”
Ne yazık ki bu teşhisin sahibi bir Frenk’tir. Ne yazık ki Atatürk üzerine incelemesi bugün dahi devletimiz tarafından yayınlanabilmiş değildir.
Dörtlü merdiven
Önce Mustafa Kemal’dir.
Sonra Mustafa Kemal Paşa olur…
Sakarya’nın ardından Başkumandan Müşir Gazi Mustafa Kemal’dir.
Ve ölümüne kadar sadece Atatürk… Dikkat ediniz bu sıfatların hiçbirisini bir makamdan veya kişiden almış değildir. Hepsi kendisine milletinin armağanıdır. Hak ettiği için… Milletçiliğine milletinin ve devletinin gücüne o kadar inanmıştır ki en yoklukla çırpınılan günlerde bile yabancı sultasına, âdetlerine ve hâkimiyetine rağbet etmemiştir.
Lenin bile anlamıştır gerçeği: “Mustafa Kemal Bolşeviklikle değil, Bolşevik hükûmetle ilişki kurmak arzusundadır” der de bizim her yönlü sapıklar hakikatin farkına varmazlar. Hitler’i, Musolini’si, Çörçil’i ve bilmem hangisi, milletine hâkim olmak için uydurma üniformalara bürünürken, sırtındakini çıkarıp sıfıra inen ve her rütbeyi sadece milletinden, onun iradesinden ve Meclisinden bekleyen tek tarihî sima odur.
Büyük devletler dev insanlara muhtaçtırlar. 44 yıl önce bugün kaybettiğimiz insan odur.
Tarihin gökkubbesi altındaki kahramanlar mabedinde on altı eski Türk devletinin kurucuları ve tarih olmuş isimleri ile birlikte ebedî uykusuna sükûn ve huzur içinde devam eden Mustafa Kemal bir başka tür insandı ki bir başka türlü anlaşılmanın hesapsız hak sahibidir.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.