Bize düşen
Tarık Buğra 18 Mart 1971 tarihinde kaleme aldığı yazısında vatandaşlara adeta kötü politikacının tarifini yapıyor.
Kötü politikacı insanı tarihten, yani uyarıcı hakikatlardan ve olabilecekler üzerinde düşünmekten, yani tedbir almaktan koparıp günlük olaylar içine hapsetmek ister; çünkü o zaman demagoji, yalan, isnat, iftira ve iddia kolaylaşır, geçerli olur. Onun da bunlardan başka kozu yoktur.
Ve kötü politikacı, halk arasındaki anlaşmazlıklardan beslenir, anlaşmazlıklar icat eder, anlaşmazlıkları kışkırtır durur; bunların düşmanlık’lar haline getirilmesinden çekinmez: Bunun kendisine •militanlar• sağlayacağını bilir. Bu çirkin, bu ihanete eşit kurnazlık •kötü politikacı•nın karakteridir.
Halbuki, ta Birinci Meşrutiyet'ten beri bu pis oyun yüzünden kaybetmediğimiz kalmamıştır. O günlerden bu yana gittikçe artan bir hırsla, kötü politikacının savaşçılığını yapmışız, partizanlıklarımız gittikçe Moskof düşmanlığını bile gölgede bırakacak şekilde birbirimize düşmanlık halini almış.
Ve boyuna yumruk yemişiz; savaşlarda bozulmuş iç çekişmelerimiz ikide bir bizi kürek mahkumluklarına, zindanlara düşürmüş, elimizin, kolumuzun, asıl korkuncu kafa ve gönüllerimizin zincire vurulması ile sonuçlanmış; hem de bizzat kendimiz tarafından.
Bakma gevezeliklere, kardeşim; yepyeni bir döneme girdik. Artık isteyip istemeyişimiz, hatta bu girişin haklı veya haksız oluşu beş para etmez: Vakıa budur. Ve bunun, ancak, iyi veya kötü sonuç vermesi söz konusu yapılabilir. Bu da geniş ölçüde bize bağlıdır; hepimize bağlıdır: Işık da, karanlık da hepimize göre hükme bağlanacaktır, bizim hak ettiğimiz ne ise o olacaktır.
Kapılmayalım kötü politikacılara. Birbirimizle olan anlaşmazlıklarımızı kavga sebebi, düşmanlık vesilesi yapmayalım: Türkiye’mizin bütünlüğünü bozmayalım. Küfredenlerin, yumruk sallayanların, kısacası bizi kışkırtanların peşine düşmeyelim. Sorumsuzlukların ve zerre kadar yapma gücü ve yetkisi olmayanların suçlamalarına arka çıkmayalım; yapılmayanlar vardır, ama yapılamayanlar da vardır; yapılabilecekler vardır ama, yapılamayacaklar da vardır.. Karşımıza dikilen ve kavga isteyen iddiaları bunlara göre değerlendirelim.
En güzeli, en verimlisi ve insan’a en yakışanı da; •politika•nın her şey olmadığını, pek birşey yapamayacağını, sorumluluğunun da ona göre olabileceğini unutmayalım; asıl önemlilerine, yani kendi sorumluluklarımıza, ödevlerimize bakalım: profesyoneli olmadığımıza göre, politika’nın maşası, askeri, şakşakçısı değil, kontrolörü ve hüküm vericisi olalım. Politikacılara ve partilere, hırslarının, hatalarının kölesi olmadığımızı, her an karar değiştirmek hakkına sahip hür seçicileri olduğumuzu anlatmalıyız.
İşte ancak o zamandır ki, kötü politikacılar ve satılmışlar iyot gibi açıkta kalacaklar, oylarımızda pırlantalaşacak, demokrasiyi refah ve kuvvetlisini yapan değere ulaşacaktır.
18 Mart 1971
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.