Bayram ve matem
24 Kasım 1981. 24 Kasım, Millî Eğitim Bakanlığı’nca “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştı. Ahmet Kabaklı, Tercüman’daki yazısında o günü öğretmenler açısından hem bir bayram hem de dönem içindeki zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldıkları için matem olarak değerlendirmişti.
Atatürk’in Millet Mektepleri başöğretmenliğini kabul ettiği 24 Kasım günü (bugün) Millî Eğitim Bakanlığı’nın yönetmeliğiyle “Öğretmenler Günü” olarak kutlanacaktır. Yani “Öğretmenler Bayramı”ndayız.
Biz, aşağı yukarı artık 500 bin rakamını bulan öğretmenler zümresi, gencimiz, yaşlımız, emeklimiz ve öğretmen olmaya adaylarımızla, gerçekten bayram yapabilsek ne güzel! Artık dost olsak, kıyılmasak, harcanmasak, siyasete itilmesek ve itmeyecek şekilde yetiştirilip çalışabilsek ne saadet! Karnımız artık doyabilse, zaruretler içinde çırpınmasak, “gelen ağam giden paşam” derdine düşmeksizin, derneklerin, partilerin, kardeşi kardeşe vurdurucu alçakların pençesine düşürülmesek ve öğrencilerimizi düşürmesek ne mutlu bize…
Öğretmenin bayram etmesine, toplumda anılıp sevilmesine, fikir, haysiyet, bilgi ve karakter olarak mevcudiyetine bugün her zamankinden fazla ihtiyaç vardır.
Asırlardır eli öpülen, kendisinden hiç şüphe edilemeyen, az çok da refah içinde yaşayan öğretmenlerimiz, ciddi itibar kaybına uğramıştır. Bu itibarın geri verilmesi, geleceğimiz bakımından şarttır.
Politikaya, ideolojiye, memleket düşmanlığına, bölücülüğe ve kana bulaştırılan bazı öğretmenler, çocuklarımızı, aile ve devletten başlayarak her şeye düşman ve âsi yapmaya kalkmışlardır.
Büyük ve asil öğretmen kütlesinin içinde devede kulak bile olmasalar da öğretmen geçinen bu adamlar, halkı canından bezdirmişler, öğrencilerini de boşluğa, felakete veya kendilerinden nefrete sürüklemişlerdir.
Maddi tatminsizliği zaten giderilemeyen saygıdeğer öğretmen kütlesi, manevi rağbet ve sevgiyi de kaybedince büsbütün yıkılmıştır. Bu yalnız fedakâr hocalarımıza değil, bizzat mekteplerimize, eğitimimiz ve ilmimize atılmış düşman kırbaçlarıdır.
Bir yandan dernekler, partiler, bir kısım basın, cibilliyetsiz yayınlar ve kalitesiz ders kitapları öğretmeni ya canından bezdirir yahut âlet hâline getirirken çarpık zihniyetli bakanlar, iktidarlar ve müfettişler de okullarımıza musallat olmuşlardır. Kış ortasında öğretmenleri sürmüşler, çoğunun mesleklerini bırakmasına sebep olmuşlar, karı kocayı ayırmışlardır.
Öğretmen adaylarını okullardan atmışlar; bin güçlükle diploma alanları ise tayin etmemişlerdir. Buna karşılık “hızlandırılmış militan eğitimi” gören kimseleri okullara tırpan gibi salmışlar, sahte ve diplomasız öğretmenler bile türetmişlerdir.
Bütün o yıllar içinde şüphesiz (sürüklenişleri dolayısıyla) en masum ama eylemleri yüzünden en suçlu görülenler öğretmenler olmuştur.
Şimdi 24 Kasım “bayramında” onlar hakkında “güfte, film hikâyesi, tiyatro eseri, afiş ve kompozisyon” yarışmaları açılması… İl ve ilçelerimizde emekli, yaşlı öğretmenlerimizin konuşturulması, hakları olan şeref belgelerinin onlara verilmesi, velhasıl öğretmenlerimizin hakları olan itibara kavuşturulmaları cidden güzel şeylerdir.
Fakat… Öğretmenlerimiz bugün dahi, yarın dahi bayram yapacak hâlde ve durumda mıdırlar? Törenler, neyi kurtarabilecektir? İçi kan ağlayan çoğunluk bayram yapabilir mi? Bu hazin bahisleri bayram ertesi konuşacağız.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.