Tercüman Arşivi: 11 October 1959
27 January 2025

Aydın düşmanlığı

Haldun Taner, 11 Ekim 1959’da Tercüman’da kaleme aldığı köşe yazısında aydınların kitaba ve bilgiye ulaşmakta zorluk yaşamalarından dem vurup, devlet yönetiminin aydınlara daha çok kıymet vermesi gerektiğini vurguluyordu.

“Taraftarlarınızın yarısını kaybedecek ama öbür yarısının saygısını iki misli kazanacak hareketlerden kaçınmayın” diye Valéry’nin bu güzel öğüdü sanki havaya söylenmişe benzer. Şimdi herkes süzme taraftarlarına saygısını iki misli kaybedecek, buna karşılık büyük kitlenin oyunu kazanacak manevralar peşinde. Demokrasiyi bir oy tutarı dolayısıyla avam egemenliği anlamına alanlar için aydının bütün önemi ‘ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın’ hesabı, oy sandığına atacağı bir tek oy pusulasından öteye geçemez.

On ümminin bir profesörü azınlıkta bırakabildiği geri ülkelerde iktidarın profesöre hoş görünmeyi bırakıp ümmileri aylamaya kalkışmasında sadece riyazi bir mantık vardır. Bu mantığın gemisine binince gelsin artık din alanında laiklikle inkılapçılıkla bağdaştırılamayacak tavizler, kültür alanında ucuz zevklere tempo tutmalar, piyasa alanında seçmen avlamaya yönelmiş yaranıcı icraat.

Şimdiki iktidarın aydın düşmanı olduğunu savunan muhalefetin de iş başında ilen aynı aydına ne üvey evlat muamelesi yaptığını unutmadık. Her ne hikmetse Türk iktidarları, oldum bittim, aydını kendilerine düşman saymış, okullar olmasaydı bakın maarifi ne güzel idare ederdim diye hayıflanan Haşim Paşa misali, “şu ukala aydınlar olmasa” yurdu daha iyi idare edeceklerini sanmışlardır.

Köylünün gönlünü hoş etmek için tüccarların çıkarını gözetmek için, zenginin otomobilini yurda rahat sokabilmesi, vatandaşın bol bol İskoç viskisi içebilmesi için sayılı dövizimizi cömertçe harcamaktan çekinmeyen hükûmetimiz bir çöl sessizliği ve hareketsizliği içinde ki kültür çevremizde aydının tek gıdası olan yabancı kitabı, ucuz ucuzu geçtik, karaborsa fiyatından aşağı ithal etme konusunda en küçük bir çabayı lüzumsuz saymakta direnmiştir.

Aynı makamlar, Avrupa’nın dinlenme gezisine çıkan alaturka ses sanatkârlarına binlerce liralık dövizi hediye ederken aydınların, hele müzisyenlerin kaçınılmaz ihtiyaçlarından olan klasik müzik plaklarını lüzumsuz bir lüks sayıp onan döviz esirgemişlerdir.

Bereket versin, geçen gün gazetelerde çıkan bir haber, böyle bir sakar yolun iktidar tarafından da fark edilmediğini umduracak soydandır. Hükûmetin klasik plak ithali için döviz ayıracağını müjdeleyen bu havadisi şu kitap karaborsasına da son verileceği müjdesinin takip etmesini dileyelim.

Ama aslında bunlar şimdiye kadar hiçe alınan aydına yapılmış tavizler olmaktan çok, sadece bir haksızlığı düzeltme yolundaki ilk küçük adımlar sayılmalıdır. Önemli olan, tek tek şu ya da bu icraat değil, aydını hiçimseyen tutumun kökünden değişmesidir.

Büyük uluslar aydınları ile övünebilen uluslardır.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...