Adalette sür’at anarşiyi bitirmekte de sür’attir
Ergun Göze, 12 Eylül 1980 Darbesi’nden günler sonra (19 Eylül) Tercüman’daki köşe yazısında ülkedeki komünizm üzerinden dönen siyasi gerilimi gözler önüne sermiş; yaşananları o günün kamusal söylemi içinden değerlendirmişti.
12 Eylül’den beri Türkiye’de yaygın anarşi kalmamıştır. Bazı günler hatta tamamen hadisesiz geçmiştir. Çünkü ordu bütünüyle ülkede idareyi ele almış ve ağırlığını bütünüyle ortaya koymuştur. Bundan sonra yapılacak her hareket münakaşasız orduya, devlete, ülkeye, millete karşı olacaktır. Onun bu vasfını hiçbir ideolojik maske örtemeyecektir. Nitekim daha önce çeşitli istikametlerden bildiri yayımlayan mukabil dernekler ve derneklerin mensupları, partiler ve partilerin mensupları tamamen kendi içlerine dönmüşlerdir. Ortada tam bir sessizlik vardır.
Yalnız komünizm ve komünizmin beslediği terördür ki akıl almaz, izah kabul etmez bir canavarlıkla tek tek de olsa cinayetlerine devam etmeye çalışıyor.
Adana’da tank yüzbaşısı Aygın’ı şehit ettiler. Arkasından evvelki gün Sarıyer Emniyet Amiri Başkomiser Aykut Genç’i içlerinde THKP-C’li Alaaddin Ayçiçek’in bulunduğu bir komünist şebeke şehit etti. Yine evvelki gün azılı komünist katillerde ve Doktor Yüzbaşı Çetin Özeralp’in de katili “Lenin” kod adı ile maruf Zeki Yumurtacı’yı diğer katil arkadaşları kaçırmak istediler. Çıkan çatışmada Yarbay Cihangir Erdeniz’in katli işinde de parmağı olan “Lenin Zeki” iki ateş arasında kalarak öldü.
Böylece bir kızıl testi daha nice kanlara girdikten sonra kan yolunda kırıldı.
Bütün bunlar göstermektedir ki Türkiye’deki anarşik hareketlerin, terörizmin motoru, devam ettiricisi, faydalandırıcısı ve vazgeçmez âşıkı komünizmdir. Komünist militanlar, ordu, jandarma, devlet dinlememekte veya dinlemez gözükmek suretiyle ayrı bir propagandaya girişmiş bulunmaktadırlar. Çünkü bunların vatanı, milleti, bayrağı ayrıdır.
Ve Türk devletlerine ebedî harp ilan etmişlerdir. Emir aldıkları makamlar başka, bağlı oldukları fikirler başka ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının dışındadır. Hapishanelerde siyasi görüş farkı taşıyan mahkumlar barışırken bunların Türk ordusuna, Türk polisine hâlâ ateş kusmaya çalışmaları başka neyle izah edilebilir?
12 Mart damgalı bir eski tüfek gerçi “Bu tür eylemler Marksizme zararlı olmaktadır. Bir vakitler başımıza 12 Mart zulmünü ve balyoz harekâtını getirmişti” diye yeni bir strateji vermekte ise de kendisinin pek kaale alınacağı sanılmamalıdır, çünkü öte yandan da gizli komünist radyocu TKP’yi ve taraflarını mevcut rejime karşı ayaklanmaya çağırıyor. Bu arada bu radyonun CHP ve MSP’lileri de rejime karşı ayaklanmaya çağırması herkesi kendileri gibi ahmak saymasından ve CHP ve MSP’lilere iftira etmekten başka bir mânâ taşımaz.
Çünkü CHP büyük kesimi ile komünismle alakasız, MSP hemen hemen bütünüyle komünizme karşıdır. Bu vatandaşlarımız, particilik illetiyle TKP’nin tuzağına düşecek insanlar asla değildir. Ondan her şey beklenir. Neticede belinin kırılacağını, ezileceğini bilse de üç-beş cinayet daha işleyebilir ama neticede de beli kırılır.
Bu hükmümüzde en büyük dayanağımız Yüzbaşı Angın’ın yakalanan katil sanıklarının şu satıları okuduğunuz sıralarda cürmümeşhud hükümlerine göre muhakeme edilmeleri keyfiyetidir. Bunların katil olup olmadıkları kadar neticenin ortaya çıkışındaki sürat Türkiye’deki anarşinin ortadan kaybolmasındaki sürati de temin edecektir.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.