Tercüman Arşivi: 30 August 1981
24 September 2024

88’inci baskı

Tarık Buğra, Tercüman’da yayımlanan 30 Ağustos 1981’deki yazısında kâğıda yapılan zamları eleştiriyor; toplum ve ülke olarak ilerleyebilmemizin ancak bilime, edebiyata ve dolayısıyla kitaba daha kolay ulaşabilmekle mümkün olabileceğinin altını çiziyor.

Biliyoruz; ekmek bulamayınca pasta yiyeceğiz. Peki, kâğıt alamayınca ne yapalım?

SEKA’nın bu soruyu umursamadığı da umursayacağı da yok, çünkü konunun önemini kavramaya niyetli görünmüyor. Tutum o tutum. Umudumuz Devlet sorumlularındadır. Ve bu iş, yalnız birkaç bakanlığın değil, bütün bir yönetimin meselesidir: Yayım hayatımız ölüyor.

İki kere iki’leri tekrarlamaktan hoşlanmam; ama gene de söylemeden yapamayacağım: Kitabın ölümü kafa ve gönül çölleşmesi ile sonuçlanır. Çölde de hayat yoktur.

Açıkgöz ve kelle hesabına meraklı politikacılar -unu, şekeri ve tuzu kast ederek- üç beyaza zam yapmaktan çekinirler. Gerçek politikacı ve Devlet adamı için onlar kadar önemli bir dördüncü beyaz daha vardır: Kâğıt!

Çünkü kâğıt bilim demektir, düşünce demektir, edebiyat demektir ve kâğıt -öğretim bir yana- hakiki eğitim demektir. Buna karşılık, oburluğu tedaviye muhtaç KİT’lerden birisi olan SEKA, zam yapa yapa, kâğıdı bilim için, düşünce için, edebiyat için kullanılamaz noktaya getirmektedir. İlgileniniz.

Okumanın, yani kafa ve gönül beslemenin büyük, çünkü arıtan ve üstünleşen önemini kavrayan kesim… memleketin bel bağlamak zorunda olduğu kesim, bu zamlar yüzünden kitap alamaz hâle gelmiştir. İlgileniniz.

Oooo… ben de kalkmış, iki kere iki’leri tekrarlamaktan hoşlanmam diyorum… Sanki şu söyledilerim ve söyleyebileceklerim iki kere iki dört eder’den başka bir şeymiş gibi!..

Beslenmek

Nüfus patlaması… üretim yetersizliği…. ve fakirlik! Açlık, Dünya’mızı tehdit ediyor. Midenin açlığıdır bu. Be tuzu kuru ülkeleri bile tedirgin etmekte, insanın kaderiyle oynayanların gündeminde baş köşeyi tutmaktadır. Ama tuzu kuru ülkelere vız gelen, daha doğrusu onların işlerine gelen bir açlık daha var, kalkınmak, ilerlemek, başı dik yaşamak isteyen toplumlarda:

Kitap -ama hakiki kitap- açlığıdır bu.

Yüzüncü Yıl dolayısıyla okuma-yazma öğrettiklernize ne vereceksiniz?

Meselenin püf noktası işte bu sorudur ve biz -maalesef- halk dershânelerinden çıkanlar bir yana, bu soruyu koca koca diplomalılar için de benimsemedik. Türkçesi, bir kâğıt ve basım-yayım politikası tespitini iş edinmedik. Buğdaya, şekere, tuza zammın üzerinde durduk da kâğıda zammın ne sonuçlar verebileceğini hesaba yanaşmadık.

Bir iki kere iki’yi daha tekrarlamak zorunda kaldığım için özür dileyerek söylüyorum: Okumayan insan ve toplum geri kalmaya, güdülmeye ve sömürülmeye mahkûmdur. İleri ve geri toplumlara bu açıdan ve bu konu ile ilgili istatistiklerden bakınız, iki kere ikinin dört ettiğinden başka bir şey göremeyeceksiniz.

Kâğıda yapılan zamları böyle düşünmeliyiz.

Milletler fabrika bacaları ile, petrol kuyuları ile değil; yetiştirdikleri, ilgilendikleri ve benimsedikleri fikir, edebiyat ve bilim adamları ile büyüyor. Bu kesin gerçeği kâğıdı hesaba katmadan değerlendiremez, ondan yararlanacak duruma geçemeyiz. Kâğıdı ve kâğıda yapılan zamları -elbette- böyle düşünmeli ve gerekeni yapmalıyız.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...