17 May 2025

Yazgıyı biz değiştirebiliriz

Bursaspor, 2009-2010 sezonunda Türk futboluna adını altın harflerle yazdırdı. Türk futbolunda Anadolu Devrimi olarak adlandırılan sezondan şampiyon olarak çıktı Bursaspor. Peki bu yükselişten sonra neler yaşandı bu takımda? Gelin, Bursaspor’un bugüne değin hikâyesine birlikte bakalım.

Bursaspor, 2009-2010 sezonunda Türk futboluna adını altın harflerle yazdırdı. Türk futbolunda Anadolu Devrimi olarak adlandırılan sezondan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi rakiplerini geride bırakarak şampiyon olan Bursaspor, “Anadolu’dan şampiyon çıkar mı?” sorusuna cevap vermiş oldu.  Fakat her güzel hikâyenin sonu mutlu tamamlanmaz. Bursaspor’un da şampiyonluk sonrasındaki hikâyesi büyük bir hüzün ve karanlığı beraberinde getirdi.

Şampiyonluk sonrasında tüm şehir Avrupa’da boy gösterecek olmanın heyecanını yaşadı. Çünkü ilk defa Şampiyonlar Ligi’nde boy gösterilecek ve sonrasındaki süreçte sağlam bir yapı kurulabilirse Bursaspor, sürekli zirveye oynayacak bir takım olabilecekti. 2010-11 sezonunda çok fazla oyuncu satmayan takım Şampiyonlar Ligi’ne giderken önce Atatürk Stadyumu’nda yenileme çalışmalarına başladı. Ardından kadrosuna Wederson, Milan Stepanov, Federico Insúa, Leonel Núñez, Harun Tekin, Gustav Svensson, Damián Steinert gibi isimleri kadrosuna kattı. Sezona iyi bir başlangıç yapılmasına rağmen Şampiyonlar Lig’nde Manchester United, Valencia ve Rangers’ın olduğu gruptan bir puanla ayrılan Bursaspor, Şubat ayının son günlerinden Mayıs ayının ortasına kadar ligde istediği sonuçları alamadı ve ligi üçünü sırada tamamladı.

Bu sezon kış transfer döneminde kadrosuna Kenny Miller ve Altidore gibi oyuncuları da kadrosuna katmasına rağmen, beklentinin altında kalan Bursaspor’da yavaş yavaş geriye gidiş başlıyordu. Ardından gelen sezonda Volkan Şen, Sercan Yıldırım, Kenn Miller, Insiua, Ali Tandoğan, Ivankov, Bekir Ozan Has, Hüseyin Çimşir ve Kirita gibi oyuncularla yollarını ayıran Bursaspor, Ivan Ergic’in de futbolu bırakmasıyla birlikte yeniden yapılanmaya başlamıştı. Bu sezon kulüp tarihinin transferde en çok para harcanan dönemlerinden bir oldu ve kadroya Teteh Bangura, Alfred N'Diaye, Scott Carson, Prince Tagoe, Michaël Chrétien Basser, Sebastián Pinto ve Musa Çağıran transfer edildi. Fakat 2011-2012 sezonunda da beklentinin altında kalındı ve Bursaspor ligde sadece sekizinci olabildi. Fakat bu dönemde de Süper Lig’in plansız yönetimi Bursaspor’a başarılı olabilmek için yeni bir fırsat doğurdu.

“Süper Final” adı altında oynanan yeni formatta lig şampiyonu birinci ve dördüncü takımlar arasında oynanan grup maçları şampiyonu belirlerdi. Avrupa kupalarına gidecek takımlar içinde beşinci ile sekizinci arasında oynanan bir dizi grup maçı oldu. Bu grup maçlarını lider bitiren Bursaspor, grup maçlarını lider bitirerek kötü geçen sezonda Avrupa’ya gitme şansı yakaladı. Ardından gelen sezonda da Belluschi, Anton Ferdinand, Petteri Forsell, Aziz Behich ve Tuncay Şanlı takıma transfer edildi. Bu transferler sonrasında Bursaspor, ligi üçüncü bitirmesine rağmen sezon sonunda 90 milyon liradan fazla borcu bulunuyordu ve kaynak yaratmakta zorlanıyor. 7 Mayıs 2013 günü takımı şampiyon yapan ve zirvede kalması için büyük mücadele veren Başkan İbrahim Yazıcı’nın vefat etmesi Bursaspor’daki çöküş dönemini başlattı.

Çöküş anından sonra takımı ayakta tutan çaba

2013-2014 sezonunda takım kaptanı ve şampiyonluğun mimarı Pablo Batalla’nın dönemin teknik adamı Daum ile problem yaşaması sonrasında satılması ve kazanılan bonservis bedellerinden daha fazlasına bonservis bedeli ödenerek yapılan transferler ve şişen maaş bütçesi, teknik adam konusunda istikrar sağlanamaması 2016 yıla kadar Bursaspor’un rölanti viteste yaşamasına neden oldu ve istikrar sağlanamadı. Fakat bu süreçte kadroya katılan isimler ve alt yapıdan gelen oyuncular Bursaspor kurtuluş reçetesinin ekonomik anlamda çıkış yolu olacaktı. 2015-2016 sezonunda Bakambu, öz kaynak oyuncuları Enes Ünal, Ozan Tufan, Volkan Şen ve Şener Özbayraklı’nın satışından kasasına 24 milyon euro koyan Bursaspor, tekrar yetiştirici ve yarışmacı bir takım olabileceğinin sinyallerini verdi. Fakat 2016 yılında Başkan Ali Ay ve yönetimin almış olduğu bir dizi yanlış karar ve kötü transfer politikası yavaş yavaş gerilemekte olan Bursaspor’un gerileme süratini hızlandırdı.

Satılan oyunculardan 10 milyon euro kazanılmış olmasına rağmen yapılan yabancı transferlerinde aradığını bulamayan Bursaspor, 14. sırada tamamladı ve ligde son hafta Trabzonspor’a karşı 2-1’lik galibiyet takımı ligde tuttu. Transferde söz sahibi olan ve teknik adam tercihlerinde yönetimi yönlendiren isimler o dönem Bursaspor’da çok büyük bir sportif yara açtı. 2018-2019 sezonunda da yine kadrosuna potansiyelli isimler transfer eden fakat ne yönetimde ne de teknik adam konusunda istikrar sağlayamayan Bursaspor hem ligden düştü hem de ekonomik olarak büyük bir iflasın eşiğine geldi. 23 Mayıs 2019 günü açıklanan toplam borç 491.631.609 liraydı. Her geçen gün artan borç, yeni gelen yönetimlerin eski yönetimin bıraktığı borçtan şikâyet etmesi ve çözüm üretememesi, şehrin sanayicilerinin ve iş adamlarının yeteri kadar takıma destek vermemeleri ve verdikleri desteklerin doğru kullanılmaması hem Bursaspor taraftarını hem de Bursa’daki futbol seven vatandaşları futboldan uzaklaştırdı. Ayrıca bu dönemde alınan transfer yasağı kararı, daha da büyümüş mali kriz gençlerle oynama yola devam etme zorundalığını ortaya çıkardı. Görece genç oyuncuların iyi iş çıkardığı ortamda ödeme alamamaları, kulübü yönetenlerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ve kaynak yaratamaması 2022-2023 sezonunda Bursaspor’un 2023 yılında TFF 2. Lig’in yolunu tutmasına neden oldu. Burada da aynı sorunlarla mücadele eden Bursaspor bir lig daha düşerek 2024 yılında soluğu TFF 3. Lig’de aldı.

Bu süreçte Bursaspor’un taraftar grubu “Teksas” takımı yalnız bırakmayan tek unsur oldu. Yönetimleri ve vilayet yönetimine gelenleri sürekli uyardı ve Bursaspor’un Türk futbolu için ne kadar önemli bir mihenk taşı olduğunu anlatmaya çalıştı. Sahadaki futbol, tribündeki sevdaya karşılık veremiyordu ve Bursa'nın çocukları, Bursaspor formasını gururla taşısa da sistemsizlik onları da yutuyordu. Bu süreçte kendi içinde de çatışmalar yaşayan Teksas grubu Enes Çelik’in başkanlık adaylığını açıklamasından sonra tepki gösterse de genç başkanın projesine inandı. 2024’ün Mayıs ayında başkan seçildikten sonra Enes Çelik ve ekibi 200 milyon lirayı Bursaspor’a hibe edeceklerini açıkladı. Anadolu Ajansı’na verdiği bir röportajda kulübün borcunun 1,7 milyar liraya yaklaştığını söyleyen genç başkan, teknik adam seçiminde, sonrasında çalışacağı ve kulübün efsanesi olan Pablo Martin Batalla’nın bile transfer tahtası açık olup olmadığını sorarak anlaşma imzaladığını söyledi.

Görevi devraldıktan sonra transfer tahtasını açan Enes Çelik ve yönetimi güçlü bir kadro kuracaklarının sözünü vermişti. Eski oyuncular ve hâlihazırda Süper Lig’de kontratları sona ermiş eski futbolcular Musa Çağıran, Muhammet Demir transfer edildi. Ardından bonservis bedeli ödenmeden transfer edebilecekleri ligi ve Bursa şehrini bilen oyunculara yönelen Bursaspor, tecrübeli ve kariyerli oyuncuları transfer etti. Ahmet İlan Özek, İlhan Depe, Mücahit Can Akçay, Furkan Özyapı ve daha birçok oyuncuyu kadrosuna katan Bursaspor, teknik direktör eski efsanesi ve dönemin teknik direktörü Batalla ile sezona harika bir giriş yaptı. Yüksek maliyetli transferlerden uzak duran ve alt yapı oyuncularını da kadroya dâhil eden takım TFF 3. Lig’deki ilk on dört maçında on üç galibiyet ve bir beraberlik alarak büyük bir başarının altına imzasını attı. Aralık ayında teknik adam Batalla’nın iletişimsizliği ve takım içindeki bazı huzursuzluklar sonunda teknik adamla yollar ayrılma noktasına geldi. Hatta bu dönemde Başkan Enes Çelik de istifa etme kararı aldı. Fakat şehrin önemli siyaset figürleri ve iş adamları hem teknik adam hem de Başkan Enes Çelik’e maddi ve manevi anlamda desteklerini gösterdikten sonra iki isim de Bursaspor’u yalnız bırakmadı. Ayrıca bu dönemde önce sosyal medya üzerinden Başkan Enes Çelik için başlatılan “yanındayım” kampanyası çığ gibi büyüdü. Kampanyanın ilk gününde 36 milyon 422 bin lira toplanırken, ikinci gün ise 52 milyon liraya ulaşıldı.

Maddi manevi kolektif yardımlaşma: “Yanındayım”

Bu olumlu başlangıcın ardından dün akşam X’te (Twitter’da) sohbet odası açan taraftarlar, valilik onaylı “yanındayım” kampanyasına katkı sağlamak için bir araya geldi. Yetkin Önürmen, Süleyman Özden ve Mert Erikçi’nin yönettiği sohbet odasında; 4 saat boyunca Bursaspor kongre üyeleri ve taraftarlar yayına bağlanarak, kampanyaya bağış dekontuyla birlikte destekte bulundu. Canlı yayına başka kulüplerin taraftarlarının da katkı yapması dikkat çekti.  Gece saat 02.00’ye dek süren özel yayında tam 469.849 lira toplandı. Bu meblağ, valilik onaylı "yanındayım" kampanyasına bireysel bağışlarla aktarıldı. Sponsorluk anlaşmaları ve kombine gelirleri gibi kaynaklarla kısa vadeli likidite sorunlarını aşan kulüp şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı benimsendi. Valilik kontrolündeki kulübe giren kaynakların takibinin yapılması ve paranın kulüp içinde kaldığı gören taraftar maç günü gelirleri noktasında da kulübe fazlasıyla destek verip ürün alımlarında Süper Lig takımlarının taraftarının verdiği desteğin çok daha fazlasını verdi. Ayrıca yönetim bu dönemde “şeffaf hesap” uygulaması ile her geçen gün kulübe ve stada daha fazla sponsor buldu.

Yapılan sponsorluk anlaşmasında kulüp üyelerine uygulanan ayrıcalıklar hem kulübe daha çok üye kazandırılmasına da ön ayak oldu.  Uygun bilet politikası ile takımın şehirle buluşmasını kolaylaştırdı. Yönetim stat gelirinden daha çok sponsorluk odaklı gelir çalışmasına odaklandı ve bu süreçte görünür olmayı başardı. İlgiyi arttırdı. Mart ayında takım ve yöneticilerle iletişim sorunu olduğu bilinen teknik adam Pablo Martin Batalla ile yollar ayrıldı ve bu geçiş döneminde yönetim sükunetli ve aceleci davranmadan takımın başına daha önce alt liglerde görev almış ve ligin dinamiklerini bilen Adem Çağlayan’ı takımın başına getirdi. Yönetiliş biçimindeki güven ortamının oluşması, takımın iyi skorlar alması tribünlerin kapalı gişe olması Nisan ayında Bursaspor’un TFF 2. Lig’e yükselişinin hikâyesi oldu. Bursaspor gibi geçmişte Süper Lig şampiyonluğu yaşamış bir kulüp için TFF 2. Lig'e çıkış, sadece sportif bir başarı değil, aynı zamanda mali disiplinin bir sonucudur. Bu ekonomik doğrular kalıcı hâle gelirse, kulüp sürdürülebilir bir yapıya kavuşarak tekrar Süper Lig’e dönebilir. Bu yüzden Bursaspor camiası kısa vadede kendisine acımasızca dürüst olmalı ve uzun vadede iyi olmak istiyorsa bu başlamış olduğu projenin arkasındaki insanlar karşısında iyimser olup onlara inanmalı…

Not: Başarı son değildir, başarısızlık ise ölümcül değildir: Önemli olan ilerlemeye cesaret etmektir. Bu yazıyı yazarken Lig Radyo Genel Yayın Kordinatörü İlker Duralı, Bursaspor taraftarı dostum Emre Yardımcı ve Tercüman Yazı İşleri Müdürü Olcay Can Kaplan’ın beni cesaretlendirdikleri için teşekkür ederim. Yetiştiğim şehre ve bugün spor basınında olmama neden olan Bursaspor’a olan minnet borcumu bir nebze olsun ödememe yardımcı oldukları için sonsuz sevgiler…

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...