10 December 2024

Suriye artık “özgür”

Suriye'de 13 yıl süren iç savaşın ardından yeni bir dönem başlıyor. Muhalif grupların Şam’a girmesiyle 61 yıllık Baas rejimi çöktü. 13 yıldır direnen Esed, nasıl devrildi? Suriye’de ne olacak? Ankara yaşananları nasıl değerlendiriyor? Trump’ın rolü ne olacak? Suriyeliler ülkelerine geri dönecek mi?

Suriye’deki silahlı muhalifler, başkent Şam’ı ele geçirerek Esed rejiminin fiilen sona erdiğini duyurdu. Suriye’deki muhalif koalisyonu, rejimin çöküşü sonrasında yapılan ilk resmî açıklamada, “Suriye Devrimi, onlarca yıllık zulüm ve baskıyı kırdı, ‘Büyük Suriye’ için yeni bir doğum yarattı” dedi. Rejim karşıtları, “Suriye’de Esed rejimini devirme mücadelesi aşamasından birlikte yeni bir Suriye kurma mücadelesi aşamasına geçildi” ifadeleri kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye’deki gelişmelerle ilgili yaptığı açıklamada, “Esed gitti. Ülkesini terk etti. Koruyucusu, Vladimir Putin’in yönettiği Rusya, artık onu korumakla ilgilenmiyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca sıcak noktalarda derhâl ateşkes sağlanması gerektiğini vurguladı.

Türkiye Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan ise yaptığı açıklamada Suriye’nin yeni yönetiminin kapsayıcı olması gerektiğinin altını çizdi. Fidan, “Bütün ülkeler sakin hareket etmeli, Suriye’de huzur korunmalı. Dönüşüm sürecinde sakin olmalıyız, gruplarla iletişim hâlinde olmalıyız. DEAŞ ve PKK ile ilgili neler olacağını takip etmeliyiz. Türkiye terör örgütleri ile savaşmaya devam edecek. Kimyasal silahlara erişim engellenmeli. Yeni yönetim, tüm halkı birleştirmeli. Halkın bir arada olması ve yeni yönetimin düzgün çalışmasını istiyoruz. Suriye'de istikrar istiyoruz” dedi.

Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan’ın diplomatik danışmanı ise “Suriye hükûmetinin hızlı çöküşü kısmen Esed rejiminin siyasi başarısızlığından kaynaklanıyor” açıklamasında bulundu.

Orta Doğu’da yaşanan gelişmeleri değerlendiren dış politika uzmanları, 13 yıl aradan sonra Suriye’de yeni bir döneme girildiğinin ve Türkiye’nin de önemli bir aktör olduğunun altını çizdi.

“Çürümüş yapının silindiğine şahit olduk”

Doç. Dr. Enes Bayraklı, Esed rejiminin 15-20 günde çökmediğini düşünüyor. Bayraklı, “60 yılı aşkın süredir bölgede hâkim olan bu rejimin çürümüşlüğü ve kokuşmuşluğu vardı. Yaptıkları katliamlar ve soykırımlar ortadaydı. Gelinen noktada çok önceden içeriden çürümüş bu yapının tam anlamıyla bölgeden de silindiğine şahit olduk. Esed’ın bundan sonraki yaşamı Rusya’nın yapacağı siyasi hesaplara göre şekillenecektir” görüşünü savundu.

Rusya, İran, Hizbullah ve İsrail’in darbe yediğini de belirten Bayraklı, “Rusya, Ukrayna ile savaşa girdiği için Suriye’den büyük oranda çekilmişti. Hizbullah’ın da üst düzey yetkililerinin öldürüldüğünü ve artık obez bir örgüt hâline geldiğini biliyoruz. Artık İran, Suriye’nin geleceğinde rol oynayamaz. İsrail’in 50 yılı aşkın süreden beri ilk kez Suriye hava üslerinin tümüne saldırı düzenlemesi de Suriye’de olup bitenden çok tedirgin olduğunu gösterir. Suriye’deki silahlar kendilerine dönmesin diye Suriye hava üslerine saldırı gerçekleştirmiştir. İsrail, Suriye’de demokratik yönetim kurulmasından rahatsız. Suriye’deki yeni yönetim; ileride İsrail’e, ‘Golon Tepelerini işgal ettiniz, çıkın’ diyebilir” ifadelerini kullandı.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasi ve diplomatik tecrübesiyle fark yarattı”

Suriye Millî Ordusu’nun, Esed rejimini bertaraf etmesi sonrası Türkiye’nin de haklı ve hak edilmiş bir zafer kazandığını ifade eden Bayraklı, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konusunda iç ve dış dünyada pek çok kişinin kendisinin aleyhinde olmasına rağmen mazlum halkı hiçbir zaman terk etmedi, hep yanlarında durdu. Gelinen noktada Erdoğan’ın siyasi ve diplomatik tecrübesiyle fark yarattığı ortaya çıkmıştır. Bundan sonra Türkiye, Suriye sahasını tecrübesiyle rahatlıkla yönetebilir” dedi.

Türkiye’de yaşayan Suriyeliler ile ilgili kopartılan fırtınanın suni olduğunu öne süren Bayraklı, “Türkiye’de 10 yılı aşkın süredir Suriyeli mülteciler konuşuldu. Hatta kimi zaman provokasyonlar bile yapıldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan bir an olsun geri adım atmadı. Ötekileştirme yoluna hiç gitmedi. Bundan sonraki süreçte dönmek isteyen Suriyeliler elbette yurtlarına gidecektir ama ülkemizde tarım, tekstil ve hayvancılık alanında yaptıkları katkılar göz ardı edilmemeli” yorumunu yaptı.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilkesel ve insanı duruşu hiçbir zaman unutulmayacak”

Akşam gazetesi yazarı Murat Özer, Esed’ın diktatörlüğünün kısa sürede son bulmasına şaşırmayanlardan. Özer, “Devrimler bu kadar kısa sürede olur. Esed, 2014 yılında da devrilmek üzereydi ama o dönem koltuğunu koruyabilmek için mezhep savaşını başlatarak ülkesini ateşe attı ve bugünlere gelindi. Süreç içerisinde dünyanın farklı yerlerindeki mezhepçi fanatik teröristleri kendi ordusuna dâhil etti. Ama gün sonunda Esed, Hizbullah, İran ve beraberindekiler kaybetmiştir. Esed’ın çöküşünde Rusya’nın askerî dar boğaza girmesi ve İran’daki molla rejiminin tıkanıklığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Ama her şeyden öte Allah’ın hikmeti ve lütfunu da kimse görmezden gelmemeli.  Bir örnek verecek olursam; Medine İslam Devleti, İslâm peygamberi Muhammed ve takipçileri tarafından 622 yılında kurulmuştu. Persler ve Romalılar arasında yaşanan ve çok fazla beklenmeyen bir savaş bu süreci hızlandırmıştı. Bugün de Ukrayna ve Rusya arasında savaş yaşandığını görüyoruz. Anlayacağınız yapılan hesapların üzerinde Allah’ın da bir hesabının olduğu unutulmamalı” dedi.

Suriye’de devrimin gerçekleşmesinde Türkiye’nin de rolü olduğunu vurgulayan Özer, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilkesel ve insanı duruşu hiçbir zaman unutulmayacaktır. TSK’nın, PKK ve DAEŞ ile mücadelesi de tabii… Türkiye, 61 yıldır Rusya ve İran’ın hegemonyası altında olan Suriye’nin kurtuluşa ermesinde ciddi katkı sağlamıştır. Artık ortada Suriye’nin bölünmesini isteyen hiçbir aktör kalmamıştır. PKK da sadece bir teferruata dönüşmüştür” yorumunu yaptı.

“Yakın gelecekte Türkiye ile Suriye arasında vizeler kalkabilir”

Türkiye’de yaşayan pek çok Suriyeli vatandaşın yurtlarına döneceğini vurgulayan Özer, “Ülkemizde evlenip barklanmış insanların bir ayağı Şam’da bir ayağı da Türkiye’de olacaktır. Artık Halep ve Gaziantep bir bütündür. Yakın gelecekte Türkiye ile Suriye arasında vizelerin kalkacağını ve iş ortaklıklarının da gelişeceğini düşünüyorum” dedi.

İran’ın Orta Doğu’da Irak, Lübnan ve Yemen üzerinden devam eden kirli projesinin Suriye’de duvara tosladığını ifade eden Özer, “İran’ın Bağdat projesi de çökecektir. Suriye Devrimi’nin rüzgârı Irak’a da sıçrarsa kimse şaşırmasın. Irak’ın gerçek sahiplerinin Sünni Araplar ve Sünni Türkmenler olduğu unutulmamalı” şeklinde konuştu.

“Suriye’nin sonu, Irak veya Libya gibi olmaz”

Doç. Dr. Halit Hamzaoğlu, Doç. Dr. Enes Bayraklı gibi Suriye Lideri Beşşar Esed’ın kendi sonunu hazırladığını düşünüyor. Hamzaoğlu, “Suriye’deki iç savaşa siyasi bir çözüm bulmayı hedefleyen Astana Süreci’ni Esed kendi lehine çeviremedi. Reformları da bir türlü hayata geçiremediği gibi siyasi noktada da herhangi bir çözüm üretemedi. Batı ülkelerine sırtını döndü. Rusya ve İran’a güvendi ama onlardan da istediği doğrultuda siyasi destek alamadı. Hâl böyle olunca 61 yıllık Baas rejimi çöktü, Esed da Rusya’ya sığınmak durumunda kaldı” ifadelerini kullandı.

Suriye halkına da özel bir parantez açan Hamzaoğlu, “Suriye halkı baskıcı rejimden kurtularak rahat bir nefes almıştır. Şu an pek çok Suriyeli vatandaşta “'rak’ta Saddam, Libya’da Kaddafi düştükten sonra yaşananların bir benzerini biz de yaşar mıyız?' korkusu olabilir ancak bu da zamanla geçecektir. Suriye’de, Irak veya Libya benzeri bir senaryonun yaşanacağını düşünmüyorum” dedi.

Beşşar Esed’ın devrilmesinin en çok İran’ı olumsuz etkileyeceğini ifade eden Hamzaoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Esed’ın düşmesiyle İran’ın bir nevi kolları kesildi. İran ile Hizbullah arasındaki lojistik hat da ortadan kalktı” ifadelerini kullandı. Rusya’nın ise bir süredir Esed’dan kurtulma planları yaptığını söyleyen Hamzaoğlu, “Rusya tüm enerjisini Ukrayna meselesine harcamak istiyor. Bu noktada Suriye mevzusu konusunda ABD ve Rusya arasında bir anlaşma zemini oluşabilir.”

Türkiye’nin Suriye meselesinde dik bir duruş sergilediğini belirten Hamzaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın duruşunu takdir etmemek elde değil” deyip şunları kaydetti: “Suriye meselesinde Türkiye için üç önemli unsur var. Birincisi, PKK-YPG unsurlarının Suriye’de toprak kazanmasını engellemek. İkincisi ise 10 yılı aşkın süredir ülkemizde bulunan Suriyeli vatandaşların gönüllü bir şekilde evlerine dönmelerine yardımcı olabilmek. Bir diğer konu ise Suriye’de kurulacak geçiş hükûmetinde Türkiye’nin aktif rol alması. Bu hükûmetin her türlü mozaiği temsil etmesi ve bilhassa Türkmenlerin de rol alması her yönden elzem…”

“Esed’ın çöküşü, İran’a darbe vurdu”

Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) başkent Şam’ı ele geçirmesini ve Esed’ı devirmesini tarihî bir olay olarak niteledi. Karaca, “Bundan sonraki süreçte Suriye’de Türkiye’nin onay vermediği hiçbir proje ve plan hayata geçmez” yorumunu yaptı.

Suriye’den kaçan Esed’ın Rusya’ya sığındığı yönündeki iddiaları da değerlendiren Karaca, “Suriye’deki gelişmelere Rusya’nın müdahil olmadığını görüyoruz. Gerek görseydi Rusya hava saldırıları yaparak Esed’ın ayakta kalmasını sağlayabilirdi. Ama bunu yapmadı. İşte burada benim aklıma Trump-Putin’in olası anlaşması geliyor. Neden diyecekseniz Trump’ın en önemli kozu hiç şüphesiz Rusya-Ukrayna krizini bitirmekti. ABD, bu sorunu bitirmek için Ukrayna topraklarında Rusya’nın taleplerini karşılayacak bir yapıya ‘evet’ diyebilir. Trump, ilk döneminde ‘ABD askerinin Suriye’de ne işi var? Orası Türkiye’nin kontrolüne verilmeli’ deyip duruyordu. İşte bütün bunları göz önüne getirdiğimizde Suriye’deki olaylara Rusya’nın müdahil olmaması yönünde Trump ve Putin arasında bir pazarlık yapılmış olabilir” görüşünü savundu.

Suriye’de Esed’ın çöküşünün İran’ın “direniş eksenine” darbe vurmasına da değinen Karaca, “İsrail ile girilen çatışma İran’ın para biriminin değer kaybına ve hisselerinin erimesine neden olmuştu. Gelinen noktada İran’ın Suriye’de destek verdiği Hizbullah’ın Suriye Millî Ordusu tarafından bozguna uğratılması, İran’a bir darbe daha vurmuştur. Bu durum İran’ın Orta Doğu’da diplomasiyi önceleyen bir ülke pozisyona gelmesine de neden olmuştur. Son yıllarda küresel ekonomide dışlanan İran, diplomasi kanallarını tıkama yönünde bir girişimde bulunmayacaktır” dedi.

“Türkiye’nin sahada elde ettiği kazanımları kimse görmezden gelemez”

Prof. Dr. Çağla Gül Yesevi de Suriye’de değişim rüzgârları estiğini ifade etti. Yesevi, “Esed’ın devrilmesi sonrası bölgede bulunan terör örgütleri kostüm değiştirmeye başlayacaktır. Devletler buna karşı tedbirli olmalı. Terör örgütleri bir anda ‘Esed devrildi, biz de silah bırakıyoruz’ demezler” görüşünü savundu.

Suriye’de yaşanan iç savaş esnasında Türkiye’nin duruşundan övgüyle bahseden Yesevi, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın süreci diplomatik dil kullanarak, temkinli ve kararlı bir şekilde sürdürmüşlerdir. Sahada Türkiye’nin elde ettiği kazanımları kimse görmezden gelemez. Bundan sonraki süreçte Suriyeli misafirlerimizin huzur içerisinde ülkelerine dönmeleri de önem arz eden konular arasındadır” yorumunu yaptı.

Şam’daki Emevi Meydanı’nda toplanan Suriyelilerin sevinç gösterilerinde bulunmasını doğal karşılayan Yesevi, “Suriye halkının neşe içerisinde olması pek tabii anlaşılabilir. Ancak bu noktada siyasi aktörlere ve bize düşen süreci ve sahayı daha temkinli bir şekilde izlemektir” diyerek sözlerini noktaladı.

Sonuç itibarıyla, 61 yıllık Baas rejiminin çöküşü ve Esed’ın devrilmesi, Suriye ve bölge ülkelerde politik, güvenlik, ekonomik ve askerî alanlarda ciddi ve gözle görülür bir değişiklik yaşanmasına sebebiyet verecek. Esed rejiminin devrilmesi, özellikle Suriye’yi destekleyen İran ve Rusya gibi ülkeler ile Esed’a karşı duran ABD ve Avrupa Birliği gibi ülkeler arasındaki ilişkilerde yeni bir döneme girileceğinin de işareti niteliğinde. Ancak Esed rejiminin devrilmesi, Suriye’deki savaşın sonlanması anlamına gelmeyebilir. Çatışmalar, yeni yönetimle de devam edebilir ve insani krizin derinleşmesi söz konusu olabilir.

Suriye halkı için Esed rejiminin devrilmesi, daha özgür bir toplum, insan hakları ve adalet arayışının önünü açabilirken; diğerleri için bu durum belirsizlik ve güvenlik tehditleri yaratabilir. Çatışmanın ve yönetim değişikliğinin toplumsal yapıyı nasıl etkileyeceği, 2011 yılından bu yana Türkiye başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine dağılan Suriyeli vatandaşların yurtlarına dönüp dönmeyeceği ise önümüzdeki aylarda netlik kazanacak.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...