Fransa’da erken seçimden belirsizlik çıktı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 9 Haziran’da meclisi feshettiğini, ertesi gün de erken seçim kararı aldığını açıklamıştı. 30 Haziran’da ilk tur, 7 Temmuz’da da ikinci tur seçimleri gerçekleşti. Sonuçlardaki oy dağılımı siyasi atmosferi nasıl etkileyecek, gelin birlikte değerlendirelim.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 9 Haziran’da tamamlanan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonuçlanmasının ardından meclisi feshettiğini duyurması bütün dünyada şaşkınlıkla karşılanmıştı. Öyle ki ertesi gün Macron’un erken seçim kararı aldığı toplantıdan servis edilen görüntülerde Başbakan Gabriel Attal ve kabinesindeki bakanların hayal kırıklığı yüzlerinden okunuyordu. Peki kimsenin beklemediği bu erken seçim kararı neden alındı? Mecliste çoğunluk sağlayabilen bir grubun olmadığı seçim sonucunda Fransa’da siyaset nasıl şekillenecek? Seçimin ilk turunu ilk sırada bitiren Ulusal Birlik partisi ikinci turda nasıl üçüncü sıraya geriledi? Bu yazıda bu sorulara cevap verirken Fransa’da merkez siyasetin zayıflayışının ve uç sağ ve sol siyasetin güçlenişinin nedenlerini de irdeleyeceğiz.
Sürpriz seçim kararı
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Fransa’daki galibi Ulusal Birlik partisinin genç lideri Jordan Bardella 9 Haziran’da seçim zaferini kutlarken “Bu akşamdan itibaren Macron zayıflamış bir başkandır. Cumhurbaşkanı, Fransızların gönderdiği mesaja sağır kalamaz: Ondan bu yeni siyasi durumu dikkate almasını ve yeni milletvekili seçimleri düzenlemesini istiyoruz.” sözlerini sarf etmişti.[1] Gecenin ilerleyen saatlerinde Macron meclisi feshettiğini açıklamış ve erken seçim için 30 Haziran tarihini işaret etmişti.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Le Pen’in Ulusal Birlik hareketinin %32 civarında bir oyla Macron’un Rönesans hareketin iki katından fazla oy alması zaten popülerliğini yitirmiş olan hükümet için tarihi bir başarısızlık anlamına geliyordu. Yeniden seçildiği 2022 yılından beri popülerliği zayıflamaya devam eden Macron, 2024 yılının başında Başbakan Elisabeth Borne’u görevden alıp yerine Fransa’nın en genç başbakanı olacak Gabriel Attal’ı getirmişti. Fakat Attal hükümeti de 6 aylık görev süresince beklenen performansı gösterememiş ve emeklilik ve göç yasaları gibi tartışmaların yıpratıcılığından nasibini almıştı. Tüm bu gelişmeler, yıllardır büyümeye devam eden Ulusal Birlik partisine karşı Macron’u bir adım atmaya zorlamış gözüküyor.
Seçim ittifakları
Macron Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki Ulusal Birlik zaferini ülkedeki sol ve merkez seçmeni uyandıracak bir tokat olarak görüp bunu tersine çevirecek bir seçim süreci yaratmak istedi ve seçim boyunca Rönesans partisinin ana söylemi yükselen aşırı sağ tehdidine karşı direnmek oldu. Macron’un partisi Rönesans ve merkezde konumlanan ufak partiler bir araya gelerek “Ensemble pour la Republiqe” (Cumhuriyet İçin Birlik) ittifakını kurdular.
Ulusal Birlik partisi ise seçime giderken emeklilik yaşını 62’den 64’e yükselten yasanın iptali, Fransa’nın AB’ye yaptığı bütçe katkısının düşürülmesi, Ukrayna’nın AB üyeliğine veto gibi temel konularda Macron’la çelişen bir söyleme sahipti. Bu vaatlerin yanında uzun yıllardır sürdürülen göçmen karşıtlığı söylemi de hem parti lideri Jordan Bardella’nın hem de hareketin lideri Marine Le Pen’in siyasetinin gövdesini oluşturuyor.
Yeni Halk Cephesi adıyla ittifak yapan sol partilerin ise emekli yasasını iptal etmenin yanında asgari ücreti 1600€’ya çıkarma vaadi ön plana çıkıyordu. 2022 yılı meclis seçimine de Yeni Ekolojik ve Sosyal Halk Birliği (NUPES) ittifakıyla girmiş olan sol partilerin en büyüğü Jean Luc Melenchon liderliğindeki Boyun Eğmeyen Fransa partisi idi. İttifakın içinde ayrıca Sosyalist Parti ve Yeşiller gibi sol partiler de yer alıyordu. 2022 yılında beklentileri aşarak mecliste 131 sandalye kazanmıştı. Her ne kadar sol içerisinde merkeze daha yakın olan Sosyalist Parti ile daha popülist kabul edilen Boyun Eğmeyen Fransa partisi arasında anlaşmazlıklar olsa da seçim zamanı bu anlaşmazlıkları bir kenara koyup ittifak yapmak bu iki partiye de kazandırıyor.
Sürpriz olmayan sonuç
Bir aydan kısa bir süre içinde yeni bir seçim için sandığa giden Fransa’da Ulusal Birlik ve onunla ittifak yapan ufak partiler seçimin favorisi olarak öne çıkıyordu. Gerçekten de 30 Haziran’da gerçekleştirilen ilk turda oyların %33’ünü alarak Macron’un ittifakını ve sol ittifakı geride bırakmış oldular. İlk turda seçim bölgelerinde %50’nin üzerinde oy alan 76 aday seçilmiş oldu ve geriye kalan 501 vekilin seçimi için ikinci tur 7 Temmuz’da gerçekleşti. İkinci turda seçime devam etmeye karar veren adaylar arasında en çok oy alan isimler meclise giriyor.
Seçimin ilk turu üç ittifakın yarışına sahne olsa da Yeni Halk Cephesi ve Macron’un ittifakı olan Ensemble ikinci turda ilk ikiye girmedikleri bölgelerde adaylarını çektiler. Böylece seçmenlerine aşırı sağ karşısındaki en güçlü adaya oy verme çağrısında bulundular. “Aşırı sağa karşı Cumhuriyetçi Baraj” kurma stratejisi merkez ve soldaki seçmenleri birleştirerek Ulusal Birlik partisinin vekil çıkarmasını engelleme fikrine dayanıyordu. Sol ittifakın güçlü olduğu yerlerde merkez seçmen sol ittifaka oy verirken merkez ittifakın güçlü olduğu yerde sol seçmen merkez ittifaka oy verecekti.
7 Temmuz akşamı sonuçlar açıklanmaya başlandığında bu stratejinin işe yaradığı da görülmüş oldu. Yeni Halk Cephesi, 180 vekil ile mecliste birinci sırayı almayı başarırken Macron’un ittifakı olan Cumhuriyet İçin Birlik, 159 vekil ile ikinci sırayı aldı. İlk turda 38 vekili garantileyen Ulusal Birlik ve müttefikleri ise toplamda 142 vekil ile üçüncü sıraya gerilemiş oldu.
Solun zaferi kalıcı olabilir mi?
Her ne kadar vekil sayısını arttırmış olsa da Yeni Halk Cephesi’nin oy oranı ikinci turda %25,81 oldu. Sol ittifak 2022 meclis seçimlerine kıyasla vekil sayısını 49 arttırdı fakat meclis çoğunluğunu elde edemediği için tek başına hükümet kurma yeterliliği yok. Ayrıca Yeni Halk Cephesi seçime bir başbakan adayının liderliğinde de gitmemişti. Dolayısıyla hükümet kurma görevi verildiğinde solun kendi içinde uzlaşması için de ciddi bir efor gerekecek. Solun en büyük partisi olan Boyun Eğmeyen Fransa’nın lideri Jean Luc Melenchon, Macron ile iş birliğine açık olmadıklarını belirterek bir koalisyon ihtimaline de kapıları kapattı. Sol için görünen olası yol hükümet içerisinde soldan isimlere de bakanlık verilmesi olabilir. Bu da solun önemli bulduğu politikaların bir kısmında hükümete yön verme şansını arttırabilir. Fakat bir yandan hükümette sol siyasetçiler bulunurken bir yandan da solun muhalefet edeceği politikaların devam etmesi sol ve merkez siyasetin kendi aralarında kısır bir tartışmaya saplanmasına sebep olabilir.
Kimsenin tek başına hükümet kuramadığı bu denklemde Macron’un ikinci tercihi daha önce de olduğu gibi bir azınlık hükümeti kurmak olabilir. Bu azınlık hükümetinde öne çıkacak siyasi isimler yeni dönemde Fransa hükümetinin gideceği yolu tayin edecek. Azınlık hükümetine soldan ve merkez sağdan transferler yaparak mecliste güven oyu alması sağlanabilecek olsa bile farklı siyasi çizgilerden bakanların birlikte karar alması zorlaşacak ve mecliste bu yasaları geçirmek için verilmesi gereken tavizler de yüksek olacak.
Aşırı sağ anını bekliyor
Şu anda olası hükümet senaryoları için adı geçmeyen tek bir parti var: Jordan Bardella liderliğindeki Ulusal Birlik partisi. Parti ikinci turda sol ve merkez arasındaki ittifaktan ötürü vekil sayısı olarak üçüncü sıraya düşse de ikinci turda oy oranını %37’ye çıkarmıştı. Dolayısıyla solun zaferi diye sunulan seçimde aslında alternatif sağın tabanını ilk kez bu kadar genişletebildiğini görmüş olduk. Ulusal Birlik partisinin aldığı oya karşılık vekil sayısının düşüklüğü Batı’da Macron’un ve Fransa’daki liberal demokrasinin istikrarını isteyenlere derin bir oh çektirmiş oldu.
Fakat istikrarsız bir siyasi ortamda spot ışıkları altında olmamanın avantajları da var. Ulusal Birlik partisi sol ve merkez arasındaki çatışmanın yarattığı istikrarsızlık karşısında kendini seçmen için çıkış yolu olarak sunabilir. Mecliste çoğunluğa yaslanamayan hükümetlerin uzun ömürlü olamayacağını da varsayarsak istikrarsız ve belirsiz siyasi ortamda Ulusal Birlik partisi gücünü daha da arttırabilir. 2027’de gerçekleşecek bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan Marine Le Pen ve kendisini başbakanlığa hazırlayan Jordan Bardella bu süreyi muhalefette geçirmeyi kırılgan bir iktidarın parçası olmaya yeğleyebilir.
Peki şimdi ne olacak?
Eski Başbakan Gabriel Attal istifasını Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a sundu. Şimdi Fransa, Macron’un hükümet kurma görevini kime vereceğini tartışıyor. Fakat kim tarafından kurulursa kurulsun istikrarsız ve kısa ömürlü hükümetlerle Macron’un kendi istediği politikaları yürütebilmesi mümkün gözükmüyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın farklı partilerden olduğu bir “cohabitation” süreci veya Macron’un kendi partisinden bir isme kurduracağı bir azınlık hükümeti, çıkarmak istediği yasalar için meclisteki 3 büyük gruptan ikisini yanına almak zorunda.
Dipnot:
[1] https://x.com/J_Bardella/status/1799872537209270465
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.