
Fetih Kupası: Fatih Sultan Mehmet'in anısı yaşatılıyor
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Okçular Vakfı tarafından 26-29 Mayıs’ta bu yıl 13. kez düzenlenecek Uluslararası Fetih Kupası, tarih bilincinin gelişmesine vesile oluyor. Peki, Fetih Kupası hakkında kim ne düşünüyor? Gelin millî birlik duygusunu pekiştiren bu organizasyona yakından bakalım…
Türkiye'de uzun bir süre unutulmuş ya da sadece sembolik düzeyde anımsanmış bir spor dalı olan okçuluk, son yıllarda Dünya Etnospor Konfederasyonu’nun (DEK) katkılarıyla popülerleşti ve hem ulusal hem de uluslararası alanda dikkat çeken başarılarla gündeme geldi.
İlk olarak 2013 yılında düzenlenen Uluslararası Fetih Kupası, İstanbul’un Fethi’ni ve Okçular Tekkesi’nin kuruluşunu kutlamak, Türk kültüründeki hoşgörüyü uluslararası bir spor müsabakasıyla dünyaya yansıtmak amacıyla bu yıl 13. kez gerçekleştirilecek. Okmeydanı Okçular Vakfı Tesisleri’nde bir araya gelecek olan dünyanın en iyi okçuları büyük ödül için kıyasıya yarışacaklar. Dünyanın en büyük sivil okçuluk organizasyonu olan Uluslararası Fetih Kupası, onlarca ülkeden yüzlerce sporcunun katılımıyla, 3 farklı branşın (klasik yay, makaralı yay, geleneksel yay) mücadele ettiği tek okçuluk müsabakası olarak da ön plana çıkıyor.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Okçular Vakfı tarafından 26-29 Mayıs'ta düzenlenecek 13. Uluslararası Fetih Kupası'nın tanıtım toplantısı, Yedikule Hisarı Fatih Mescidi'nde yapıldı. Toplantıya Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, Dünya Etnospor Birliği Başkanı ve Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, Okçular Vakfı Başkanı Hüseyin Topbaş, Türkiye Geleneksel Türk Okçuluk Federasyonu Başkanı Cengiz Toksöz, THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Ahmet Bolat katıldı.
“Geçmişimizle geleceğimiz arasında köklü bir bağ kurduğumuz önemli bir etkinlik”
Toplantının açılış konuşmasını yapan Hüseyin Topbaş, Okçular Vakfının okçuluk sporuna ilk günden itibaren sahip çıktığını belirterek, şunları kaydetti:
"Son 10 yılda modern ve geleneksel olmak üzere 50 bin insanımız bu sporla buluştu. 30'u millî olmak üzere 250'den fazla sporcumuzla ülkemize şampiyonalarda madalyalar kazandık. Okmeydanı'ndaki tesisimiz, okçuluk talimleriyle Fatih Sultan Mehmet'in vakfiyesine uygun olarak yarışmalar ve turnuvalarla 365 gün yaşayan bir mekân oldu. Bu turnuvaların en önemlisi olan Uluslararası Fetih Kupası, kültür ve sporu bir araya getiren eşsiz bir organizasyon. Spor yönüyle bakınca modern, geleneksel ve makaralı olmak üzere 3 farklı disiplinde yüzlerce sporcunun katıldığı Dünya Okçuluk Federasyonu’nun takviminde bulunan ve sıralama puanı kazandıran, okçuluğa gönül veren herkesin yakından takip ettiği önemli bir turnuvadır. Kültür yönüyle İstanbul'un Fethi’ni, Fatih Sultan Mehmet'in anısını yaşattığımız gelenekselin zarafetiyle, modernin disiplinini harmanladığımız, milletimizin misafirperverliğini ve okçuluğa verdiği önemi tüm dünyaya gösterdiğimiz, geçmişimizle geleceğimiz arasında köklü bir bağ kurduğumuz önemli bir etkinliktir."
“Okullarda okçuluğa büyük talep var”
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Türkiye'nin okçuluk sporunda önemli bir merkez olduğunun altını çizdi. Bu sporda son yıllardaki gelişmelerin kendilerini mutlu ettiğini aktaran Bak, şöyle konuştu: "Okçular Tekkesi'nin ihya edilmesinde Cumhurbaşkanımızın büyük emekleri var. Yedikule Zindanları geçmişimize, geleneklerimize olan bağlılığımızın göstergesi. Okçuluk alanında ülkemiz 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda Mete Gazoz'la altın kazandı, Öznur Cüre paralimpikte madalya kazandı. Türkiye, dünya okçuluğunda çok önemli bir yerde. Dünya okçuluğunun merkezi durumundadır. Antalya'da yapılan turnuvalar olimpik okçuluk açısından çok önemli. Türkiye, spor organizasyonları yapma noktasında inanılmaz bir yol aldı. Türkiye, Cumhurbaşkanımız liderliğinde tesisleşme konusunda çok önemli bir süreç yaşamaktadır. Fetih Kupası, Dünya Okçuluk Federasyonu takviminde yer alan, birçok sporcunun ve ülkenin katılmak istediği bir organizasyon. Geleneksel spor dallarında federasyonlar kurduk, bu federasyonlarda lisanslı sporcu sayısı artıyor. Okullarda okçuluğa büyük talep var. Bu bizi gururlandırıyor.”
“Okçular Tekkesi, 50 bin üzerinde gencimizi okçulukla tanıştırdı”
Dünya Etnospor Birliği Başkanı ve Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan da Okçular Vakfı’nın kurulduğu günden bu yana Fatih Sultan Mehmet'in mirasına sahip çıkmanın sorumluluğuyla çalıştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Geleneksel okçuluğun yeniden ayağa kaldırılması ve Türkiye'nin okçulukta dünyada hak ettiği yere gelmesi tarihin bize yüklediği misyonun yeni nesillere aktarılması konusunda güzel katkılar sağlandı. Okçular Tekkesi, 50 bin üzerinde gencimizi okçulukla tanıştırdı. Şu anda gelenekselde ve olimpikte makaralıyla beraber 500'e yakın aktif lisanslı sporcumuz kulüp bünyesinde müsabakalara katılıyor. Sporcularımız 2020 ve 2024 Paralimpik Oyunları'nda ülkemize madalyalar kazandırdı. 2024 Paris'te olimpik yayda sporcumuz bronz madalya aldı. 13. Fetih Kupası'nda, 2024 Paralimpik Oyunları'nda altın madalya alan sporcumuz Öznur Cüre ile tarihteki menzil taşı dikme geleneğini tekrarlayacağız. Nasıl ki Mete Gazoz olimpiyatlarda altın madalya aldıktan sonra Okmeydanı'nda menzil taşı dikildiyse Öznur'un da menzil taşını dikmiş olacağız. Bu geleneği de canlandırmış olacağız. Öznur için dikilen menzil taşı aynı zamanda tarihte bir kadın okçu için dikilen ilk menzil taşı olma özelliğiyle de dikkat çekici. Devamındaki sporcularımız da olimpiyatlarda altın madalya alırlarsa onların da birer menzil taşı olacak.”
Okçular Vakfı Başkanı Hüseyin Topbaş, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ve Dünya Etnospor Birliği Başkanı ve Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan’ın yaptığı açıklamalardan hareketle, “Geleneksel Türk okçuluğu, sadece bir spor dalı değil; aynı zamanda Türk tarihinin, savaş kültürünün ve inanç sisteminin önemli bir parçasıdır” yorumunu rahatlıkla yapabiliriz. Uzun bir süre göz ardı edildikten sonra, son yıllarda yeniden ilgi görmesinin elbette çok katmanlı ve derin nedenleri var.
Geleneksel Türk okçuluğu neden yeniden gündeme geldi?
- Tarihî ve kültürel kimliğe dönüş: Son 15-20 yılda Osmanlı ve Selçuklu kültürüne artan ilgi, geleneksel sporların yeniden canlanmasına vesile oldu. Tirkeş, kabza, menzil taşı gibi terimlerle kültürel mirasa duyulan ilgi artınca, okçuluk da tekrar değer kazandı.
- Kurumsal destek ve vakıflar: Okçular Vakfı gibi kuruluşlar, geleneksel Türk okçuluğunu yeniden tanıtmak ve yaygınlaştırmak için ciddi çalışmalar yaptı. Bu vakıflar hem tarihî mirası yaşattı hem de gençler arasında bu sporu teşvik etti.
- Uluslararası başarılar: Türkiye, son yıllarda modern okçulukta büyük başarılar elde etti. Örneğin: Mete Gazoz, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda altın madalya kazandı (Türkiye’nin okçuluktaki ilk olimpiyat altını). Bu başarı, spora ilgiyi ve yatırımı ciddi şekilde artırdı.
- Medya ve dizilerin etkisi: Diriliş Ertuğrul ve benzeri dizilerde sıkça kullanılan okçuluk sahneleri, özellikle gençler arasında bu spora olan ilgiyi artırdı. Sosyal medyada da geleneksel kıyafetlerle ok atma gibi görseller ilgi çekici hâle geldi.
Okçuluk, bireylere fiziksel, zihinsel ve duygusal açıdan da birçok fayda sağlayan bir spor dalı. Bu yönleriyle sadece bir rekabet veya hobi alanı değil, aynı zamanda kişisel gelişim için de etkili bir araç:
Fiziksel faydaları
- Okçuluk, genellikle yoğun bir şekilde kasları çalıştıran bir spor dalıdır ve vücudu güçlendirir. Okçuluk, kolları, sırtı, karın kaslarını ve bacakları çalıştıran bir aktivitedir. Yay gerildiği için kollarda güç oluşturulurken, vücudun üst kısmı da sürekli gerilim altında olur. Okçuluk aynı zamanda denge gerektirdiği için bacak kaslarını güçlendirir. Özellikle yay ile ok atarken dengede kalma çabası, bacak kaslarını aktif tutar.
- Düzenli okçuluk, düzgün bir postür geliştirmeye yardımcı olur. Okçular, ok atarken sırtlarını düz tutmak zorundadırlar. Bu da doğru duruşu teşvik eder. Omuzlar, sırt ve kollar düzenli çalıştığı için eklem sağlığı da olumlu yönde etkilenir.
- Okçuluk, özellikle yay çekme sırasında esneklik gerektirir. Vücudun üst kısmının esnekliği artar ve omurga sağlığına katkıda bulunur. Düzenli antrenman, özellikle yaşlı bireylerde eklem sertliğini engelleyebilir.
Zihinsel faydaları
- Okçuluk, zihinsel olarak da insan sağlığına önemli katkılar sağlar. Zihni rahatlatıcı ve odaklanma gerektiren bir spor dalıdır.
- Okçuluk, dikkat ve odaklanma gerektiren bir spordur. Her ok atışı, doğru hedefe ulaşabilmek için yüksek düzeyde odaklanma gerektirir. Bu da zamanla beynin konsantrasyon yeteneğini geliştirir.
- Zihinsel olarak okçuluk, insanları sürekli olarak hedefe kilitlenmeye ve geçmişin ya da geleceğin kaygılarından uzaklaşmaya teşvik eder.
- Okçuluk, meditatif bir etki yaratabilir. Özellikle geleneksel Türk okçuluğu gibi ruhsal yönü olan okçuluk türlerinde, okçular her ok atışında nefes kontrolü yaparak ruhsal bir rahatlama yaşar.
- Hedefe odaklanmak ve bu süreçte dış dünyadan uzaklaşmak, stres seviyesini düşürür. Düzenli okçuluk, zihni dinlendirici bir etkiye sahip olabilir.
- Okçuluk, duygusal dengeyi sağlamaya yardımcı olur. Başarılı ok atışları, özgüveni artırırken, hata yapıldığında duygusal olarak soğukkanlı kalabilme yeteneği gelişir. Bireylerin sabırlı ve kararlı olmasını sağlar. Her atış bir hedefe odaklanma, sabırlı olma gerekliliği oluşturur.
Duygusal faydaları
- Okçuluk, bir hedefe odaklanmayı gerektirir ve her başarılı atış özgüvenin artmasına yardımcı olur. Hedefe ulaşmanın tatmini, bireyde başarı hissiyatı uyandırır.
- Okçular, küçük hedeflerden büyük hedeflere doğru ilerleyerek başarılarıyla kendilerine olan güvenlerini artırırlar.
- Okçuluk kulüpleri ve organizasyonlar, bireylerin sosyal becerilerini geliştirmesine yardımcı olabilir. Hem takım olarak yarışmalara katılmak hem de bireysel olarak başarılara imza atmak, duygusal açıdan bağlar kurmayı sağlar.
- Özellikle grup okçuluğu veya kulüp aktivitelerinde, bireyler sosyal bağlarını güçlendirir.
Ezcümle; Okçuluk, hem tarihî bir miras hem de modern bir spor olarak Türkiye’de yeniden doğdu. Özellikle İstanbul, Ankara, Bursa, Konya gibi büyük şehirlerde okçuluk kulüpleri ve eğitim merkezleri yoğunlaştı. Geleneksel kökenleri ile millî kimliği güçlendirirken, olimpik düzeydeki başarılarla gençleri spora yönlendiren güçlü bir araç hâline geldi.
Geleneksel Türk okçuluğunun, sadece fiziksel bir beceri değil; aynı zamanda sabır, nefis terbiyesi, iç huzur ve denge gibi kavramlarla da ilişkili olduğunu da unutmamak gerekiyor. Modern dünyada stres ve hızlı yaşamdan bunalan insanlar için bu yönleriyle bir tür manevi spor olarak da tekrar değer kazanması son derece anlamlı.

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.