31 July 2024

Cephenin yeni komutanı: Yapay zekâ ile güçlenen savunma teknolojileri

Dünyada ve Türkiye’de savunma sistemlerinde kullanılan yapay zekâ ne aşamada? Bu alanda gelecekte bizi neler bekliyor?

II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı, iletişimlerini şifrelemek için Enigma adlı bir cihaz kullanıyordu. Enigma, her mesajı son derece karmaşık bir şifreleme sistemiyle kodlayarak düşman kuvvetlerin bu mesajları deşifre etmesini imkânsız hâle getiriyordu. Müttefik devletler tarafından bu şifreleri kırmanın yolları ise İngiltere’deki Bletchley Park’ta bulunan bir grup matematikçiye verilmişti.

Alan Turing bu matematikçiler arasında en tanınmış isimlerden biriydi ve Enigma’nın şifreleme algoritmasını çözmeye çalışıyordu. Turing, Enigma’nın şifrelerini kırmak için çeşitli yöntemler geliştirdi ve özellikle “Bombe” adını verdiği elektromekanik cihaz, bu süreci hızlandırmak için tasarlandı. Bilgisayar ve yapay zekânın temelleri de 1943’te bu çalışmalarla atılmış oldu.

Günümüzde tanık olduğumuz birçok bilimsel gelişme, tarih boyunca güvenlik çalışmaları ve askerî ihtiyaçlar sayesinde ortaya çıktı. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, savaşın getirdiği teknolojik ilerlemeler modern dünyanın temelini oluşturdu. Savaş sonrası dönemde gelişen birçok teknoloji, kalkınma hamlesi yapan ülkeler için birer dinamo oldu. Özel sektör, doğası gereği yüksek maliyetli teknoloji yatırımlarına pek yönelmezken devletler güvenlik kaygıları nedeniyle teknolojiye ciddi yatırımlar yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.

Bu tarihsel perspektif, savunma sanayiine yapılan yatırımların sadece askerî amaçlarla sınırlı kalmayıp aynı zamanda ülkelerin genel teknoloji seviyesini yükselttiğini ve geniş çaplı kalkınma hamlelerine kapı araladığını gösteriyor. Benzer şekilde Türkiye’nin de savunma sanayiindeki atılımları, ülkenin genel teknolojik gelişimine ve ekonomik kalkınmasına büyük katkılar sağlayabilir. Ülkemizin savunma sanayindeki atılımları, potansiyel olarak bir kalkınma modelinin başlangıcı olabilir. Yapay zekâ da bu dönüşümün ve atılımın dışında kalmamalıdır.

Dünyada yapay zekâ ve savunma sistemleri nasıl gelişiyor?

Küresel düzenin ağır ağabeyleri ABD ve Çin, yapay zekâ temelli sistemler kurarak hava savunma sistemlerinin tehditleri algılama, sınıflandırma ve tepki verme kapasitesini artırmaya yönelik büyük adımlar atıyor. Fakat bu yarış sadece ABD-Çin ile sınırlı değil. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ordusunu ilk defa güçlendirme hamleleri ile öne çıkan Almanya’da kısa süre önce gerçekleştirilen bir düzenlemeyle, mevcut üç kuvvet komutanlığına ek olarak yeni bir kuvvet komutanlığı daha kuruldu. Siber ve Bilgi Alanı Kuvvet Komutanlığı (Cyber-und Informationsraum), bu alanda askerî operasyonlar yürütmek amacıyla Alman Silahlı Kuvvetleri Bundeswehr’in dördüncü kuvvet komutanlığı olarak görev yapacak. Yapay zekâ alanındaki uygulamaların potansiyelleri ve riskleri de bu birim altında yönetilecek, kontrol edilecek.

Askerî teçhizat alımında Avrupa’da öncü olan Avusturya’daki Theresian Askerî Akademisi (Theresianische Militärakademie), “Ar-Ge” bölümünde “Geleceğin Muharebe Resmi” (Gefechtsbild der Zukunft) başlığı altında son dönemde çeşitli makaleler yayımlıyor. Bu alanda kapsamlı araştırmalar yürüten akademi, geçmişte yarı-otonom sistemlerin kullanımı hakkında detaylı raporlar da yayımlayan Avusturya’nın bu konudaki hassasiyet ve önceliğini gözler önüne seriyor.

Yapay zekânın güvenlik ekosistemine eklemleme yarışı

Almanya Federal Silahlı Kuvvetler Üniversitesi’ndeki Savunma Yapay Zekâ Gözlemevi’nden (DAIO) bilim insanlarının dünya genelindeki silahlı kuvvetlerin yapay zekâ kullanımını inceleyen karşılaştırmalı çalışması bize kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Bu rapor, ülkelerin yapay zekânın askerî kullanımını üç ana motivasyon altında özetlemiş: İlk olarak, tehdit odaklı yaklaşımda bazı ülkeler doğrudan bir düşman tehdidi altında oldukları için yapay zekâyı savunma amaçlarıyla kullanıyorlar. Örneğin Ukrayna ve Güney Kore gibi ülkeler, bu teknolojiyi varoluşsal tehditlere karşı koymak için geliştiriyorlar ve kullanıyorlar.

Yetenek artırıcı yaklaşım bir diğer motivasyon. Bazı ülkelerin yapay zekâyı mevcut silah sistemlerini güçlendirmek ve yeteneklerini artırmak için kullanıldığı vurgulanmış. Türkiye, Almanya ve İngiltere gibi ülkeler; yapay zekâyı bir “kabiliyet çarpanı” olarak görüp savunma sistemlerini güçlendirmek amacıyla kullanıyor. Raporun Türkiye örneğinde, yapay zekânın askerî kullanımı, savunma sistemlerini güçlendirmek ve personel eksikliğini telafi etmek amacıyla ön plana çıktığı vurgulanıyor. Ayrıca raporda Türkiye'nin bu yaklaşımı en tutarlı şekilde sürdüren ülke olduğu belirtiliyor.

Son olarak, rekabet ve teknolojik gelişmeye yönelik yaklaşımda, diğer bazı ülkeler yapay zekâyı, diğer ülkelerle rekabet etmek ve teknolojik gelişmeleri kaçırmamak için kullanmakta olduğu belirtilmiş. Fransa gibi ülkelerin, ticari sektörden kaynaklanan yapay zekâ gelişmelerini takip ederek bu teknolojiyi askerî bağlamda kullanmakta olduğu raporda aktarılmış. Bu çeşitli yaklaşımlar, dünya genelinde yapay zekânın askerî kullanımının ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını gösteriyor (1).

Bu bilgiler ışığında, yapay zekâ teknolojisinin çeşitli ürünlerde kullanılmakta olduğunu gözlemleyebiliriz. Peki, yapay zekânın güvenlik ekosistemine entegre edilmesi ne anlama geliyor? Ülkemizde öne çıkan ürünler kendi operasyonları için yapay zekâ teknolojilerinden faydalanıyor ancak dünyadaki diğer ülkelerde bütüncül bir dönüşüm hedefleniyor. Bu dönüşüm çerçevesinde, yapay zekâ güvenlik perspektifinden ele alınıyor ve tüm savunma doktrini yapay zekâ ekseninde yeniden tasarlanıyor. Bu, sadece platformların ya da araçların (örneğin SİHA'lar) tek tek yapay zekâdan faydalanması yerine; savunma bakanlığının bir kurum olarak veri üretimi, veri analizi, politika yapımı, karar alma süreci ve hatta ordunun kendi kendine karar alabilmesi için yapay zekâdan faydalanması anlamına geliyor.

Aslında ekosistemden kastımız, güvenlik stratejilerinin bütünü. Güvenliği, deniz, kara ve hava gibi birkaç farklı bileşenden oluşan parçalı bir yapı olarak değil; tek bir merkezden yönetilebilecek bütüncül bir sistem olarak düşünüyoruz. Bu, yalnızca drone’lar veya kırsal güvenlik sistemi gibi tekil uygulamalarda yapay zekâdan faydalanmanın ötesinde, yapay zekânın ABD’deki AI Unit gibi savunma sisteminin tamamına entegre edilmesi anlamına geliyor. Böyle bir entegrasyon, doğrudan savunma bakanlığına bağlı bir komuta biriminin varlığını gerektiriyor. Örneğin ABD Savunma Bakanlığı, yapay zekâ komuta merkezi kurarak (CDAO, Center for Digital and Artificial Organization) yapay zekâ odaklı bir güvenlik vizyonu oluşturdu.

ABD’de ordunun dönüşümü

CDAO tarafından yayımlanan bir raporda, kurumun kendisine beş temel fonksiyon belirlediği ifade ediliyor: Kurum, ilk olarak Savunma Bakanlığı’nın yapay zekâ stratejilerini belirlemek ve oluşturulan vizyonu takip etmek görevini üstleniyor. Bununla birlikte Savunma Bakanlığı’nın yapay zekâyla entegrasyonunu sağlamak ve bu konudaki kurumsal ataleti ortadan kaldırmaya yönelik çalışıyor. Böylece yapay zekâya uygun bir altyapı oluşturarak Savunma Bakanlığı’nın dönüşümünü sağlamak için gerekli adımları atıyor. Ayrıca platformlar özelinde yapay zekâ teknolojileri geliştirmeyi hedefliyor.

Son olarak, yapay zekâ kaynaklı tehditlere ve krizlere müdahale etmek için stratejiler geliştiriyor ve uyguluyor. Bu temel fonksiyonlar, CDAO’nun Savunma Bakanlığı’na yapay zekâ konusunda liderlik etme rolünü net bir şekilde ortaya koyuyor. Ancak CDAO'nun temel hedefini tek bir cümleye indirgeyebiliriz: Yapay zekâyı mümkün olan en hızlı şekilde savunma ve güvenlik amaçlı kullanmak. Çünkü yapay zekâ, çağ değiştiren bir teknoloji olarak değerlendiriliyor. Özellikle Çin’e karşı, yapay zekânın çok kritik bir teknoloji olduğu raporda sık sık belirtiliyor.

Yapay zekânın güvenlik ekosistemine entegre etmenin somut çıktıları ise çok yönlü: Rutin fonksiyonların kolaylaştırılması daha ilk basamakta elde edilen fayda olarak karşımızı çıkıyor. Ekipman sayımı ve bakımı, yakıt ihtiyacı ve erzak yönetimi gibi rutin işlemlerin otomatikleştirilmesi operasyonel verimliliği fazlasıyla arttırıyor.

Makine öğrenmesinin daha derin bir şekilde güvenlik ekosistemine entegre edilmesiyle ikinci basamaktaki faydalar elde ediliyor. Helikopterlerin radar sistemleri ve yüz tanıma teknolojileri bu uygulamalara örnek olarak verilebilir. Üçüncü basamakta ise yapay zekânın hedef savaş simülasyonları yapabilen ve full otomasyonla çalışabilen savaş gemileri gibi kabiliyetlere eriştiğini görüyoruz.

Burada özellikle kritik olan ve klasik harp taktiklerinin ve mekanizmalarının ötesine geçen nokta, yapay zekânın imkân verdiği simülasyon olanakları. Savunma, taarruz ve harp senaryolarını test edebilen; taarruz ve savunma planlarını mekâna, coğrafyaya ve iklime göre hesaplayarak ülkelere projeksiyon sunan yeteneklere sahip yapay zekâlar; ülkelerin savunma ve saldırı doktrinlerini bütünüyle yeniden oluşturma imkânlarını doğuruyor.

Peki, Türkiye’de durum ne?

Türkiye’de geliştirilen KARGU’lar ile sürü drone operasyonları gerçekleştirdiğini medyadan takip edebiliyoruz. Bu operasyonlarda hedefler belirlenip önceliklendiriliyor ve sürü saldırıları düzenlenebiliyor. Tüm bu süreçler, drone’ların kendi aralarında otonom olarak iletişim kurmaları sayesinde mümkün olabiliyor (2). Baykar’a ait olan Akıncı isimli drone, yapay zekâ kullanarak kendi durum değerlendirmesini yapabiliyor ve bu sayede yeni durumlara otomatik olarak tepki vererek optimize edilmiş keşif bilgisi sunabiliyor (3). İç İşleri Bakanlığı kaynaklarından edinebildiğimiz bir diğer bilgiye göre de Aselsan tarafından geliştirilen Yapay Zekâ Destekli Kır Güvenlik Yönetim Sistemi, IP tabanlı 4K güvenlik kameraları ile video analitiği kullanarak anlık izleme ve geçmişe dönük sorgulamalar yapabiliyor (4).

2021’de yayımlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi incelendiğinde, savunma sanayi konularının neredeyse hiç gündeme gelmediği görülüyor. Bu belgede sadece Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde “Süreç Yönetimi ve Yapay Zekâ Uygulamaları Şube Müdürlüğü” kurulduğu belirtilmiş, yani bu konu yalnızca bir şube müdürlüğü çerçevesinde ele alınmış. Ayrıca TÜBİTAK’ın yapay zekâ proje desteklemelerine ilişkin verilerde, desteklerin sadece %7'sinin savunma ve güvenlik alanlarına ayrıldığı da yazılmış.

Bununla birlikte konuyla ilgili en önemli bilgi, Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından kurulan Veri Etiketleme Platformu’nun varlığıdır. Bu platform; kurum bünyesinde üretilen video, resim, ses ve metinler gibi tüm verilerin toplanmasını amaçlamaktadır. Ancak bu platformun daha fazla gelişmesi ve özel sektör ile kamu iktisadi teşebbüslerini de içerecek şekilde genişletilmesi gerekmektedir. Bilgi temerküzü, güç temerküzü anlamına gelmektedir ve bu yüzden verilerin etkin bir şekilde toplanması ve kullanılması büyük önem arz ediyor (5).

Mühendislik stratejisi perspektifinden bakıldığında, Türkiye'nin güvenlik ekosistemine yapay zekânın entegrasyonuna dair bazı konuların netleştirilmesi gerekmektedir. İlk olarak, Türkiye'nin ulusal güvenlik stratejisinde orta ve uzun vadeli yapay zekâ vizyonu olup olmadığı sorgulanmalıdır. Yapay zekânın Türkiye’nin savunma stratejisini nasıl etkileyeceğine dair bir vizyon belgesi mevcut mudur? Eğer böyle bir vizyon belirlenmişse savunma stratejimiz, bu vizyona uyumlu hâle getirilmiş midir?

Ayrıca Türkiye’nin jeopolitik risklerin arttığı bir coğrafyada, komşu ülkelerin yapay zekâyı güvenlik ekosistemlerine entegre ettiği bir ortamda, yapay zekâdan kaynaklanabilecek güvenlik risklerine karşı önlemler alacak mekanizmalar geliştirmesi gerekmektedir. Türkiye, komşularının ve diğer ülkelerin yapay zekâ adımlarını izlemekte midir? Savunma harcamalarında Ar-Ge ve yapay zekâ çalışmalarının payı nedir? Hangi şirketlerle ne kadarlık bir bütçeyle iş birliği yapılmaktadır?

Bu soruların cevaplanması, Türkiye’nin yapay zekayı güvenlik stratejisine entegre etme sürecini netleştirecek ve bu alandaki adımların daha etkili ve koordineli bir şekilde atılmasını sağlayacaktır. Yapay zekâ, Türkiye'nin savunma kapasitesini güçlendirmek ve geleceğin güvenlik tehditlerine karşı hazırlıklı olmak için kritik bir bileşen hâline gelmiştir.

Kaynaklar

1)     https://www.defenceturk.net/stmnin-suru-ihalari-haydar-aliyev-tatbikatinda-goz-doldurdu

2)     https://defence-network.com/tuerkei-stellt-neue-drohnen-vor/

3)     https://www.icisleri.gov.tr/jandarma-olaylari-yapay-zeka-destegiyle-aydinlatacak

4)    KI im Militär: Bedrohung, Wettbewerb, Soldatenmangel – was den Einsatz von KI im Militär antreibt (handelsblatt.com)

5)     https://cbddo.gov.tr/SharedFolderServer/Genel/File/TR-UlusalYZStratejisi2021-2025.pdf

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...