13 June 2024

BRICS ve çok kutuplu uluslararası sistem

Uluslararası ilişkilerde BRICS mekanizmasının politik açıdan rasyonel gereksinimleri nasıl karşıladığına, esnek ve çok kutuplu yapısıyla ne gibi fırsatlar sunabileceğine mercek tutuyoruz.

2006’da Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in bir araya gelmesiyle ortaya çıkan BRIC, 2011’de Güney Afrika Cumhuriyeti’nin katılımıyla BRICS’e dönüşmüştü. 2024’te ise Mısır, İran, Etiyopya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri BRICS’e üye oldular. Üyelerin artmasıyla birlikte BRICS+ tanımlaması yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

BRICS mekanizması ekonomisi dinamik bir şekilde gelişen ve bu bağlamda yüksek potansiyel arz eden ülkelerin koordinasyonunu önceleyen bir çerçeveye sahiptir. İlk başlarda ağırlıklı olarak iktisadi bir koordinasyon mekanizması olarak teşekkül eden BRICS, ilerleyen süreçlerde uluslararası siyasi konularda da söz sahibi olmaya çalışan bir muhtevaya kavuşmaya başlamıştı. Bu yönüyle BRICS, çok kutupluluğa geçişte etkin bir mekanizma ve platform olarak karşımıza çıkıyor.

BRICS özellikle son dönemlerde Batı dışı yükselen güç merkezlerini tarif etmek için kullanılan Küresel Güney’in önemli bir istişare platformu hâline geldi. BRICS’i uluslararası bir örgüt olarak tanımlamak mümkün değil. Çünkü herhangi bir tüzüğü veya kurucu bir belgesi yok. Mamafih BRICS, uluslararası ilişkilerde dikkatle izlenen ve devletlerarası niteliği olan alternatif bir yapıya dönüşmeyi başardı. 

BRICS üyelerinin uluslararası ilişkilere dair tasavvurları nelerdir?

BRICS üyelerinden özellikle Çin ve Rusya’nın tutumunun uluslararası sistemin işleyişi açısından önemli olduğunun altını çizmek gerekiyor. Bu iki ülke Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri. Çin ve Rusya aynı zamanda uluslararası sistemin denge unsurlarından biri olan nükleer silahlara sahipler. Çin, günümüz itibariyle ekonomik bir güç olarak dünya siyasi haritasında belirleyici bir konumda yer alıyor. Ayrıca Çin’in sahip olduğu demografik güç, bu ülkenin stratejik rolünün pekişmesinde önemli bir rol oynuyor.

Hem Çin hem de Rusya uluslararası konularda daha fazla söz hakkına sahip olmak için muhtelif düzeyli bölgesel ve uluslararası mekanizmalara öncülük ediyorlar. Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) bu mekanizmalar içerisinde öne çıkıyor. Ayrıca Çin’in Tek Kuşak Tek Yol girişimi ve bu bağlamda Avrasya’ya atfedilen özel önem, iki devletin ekonomi ve ulaşım alanlardaki iş birliğini derinleştiriyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte çok kutupluluk tartışmaları daha fazla gündeme gelmeye başladı. Çin’in Rusya’nın tezlerine daha yakın durması, Batı’ya karşı önceden de var olan direnç noktasının olgunlaşmasına yol açtı. Çin’in Rusya’ya sağladığı desteğin ana odak noktası, Batı hegemonyasına karşı ortak hareket etme gereksinimidir. Söz konusu gereksinim, çıkarların örtüşmesiyle daha açık bir hâle geldi. Çin bu süreçte sanayisi açısından kilit öneme sahip olan doğal kaynaklara daha sorunsuz bir şekilde ulaşmaya başladı. Diğer taraftan ise Rusya’nın özellikle son iki yılda ekonomi politikalarında kendini gösteren “askerî Keynesyen” yaklaşımın muktedir bir biçimde uygulanması için Çin’in tutumu önem taşıyor. Pekin ve Moskova’nın çıkarlarının örtüşmesi ve bu örtüşmenin giderek stratejik bir içerik kazanması, BRICS’in uluslararası konulardaki görünürlüğünü artıran temel etkenlerdendir. Bu çerçevede BRICS aracılığıyla çok kutuplu uluslararası ilişkiler söylemi daha fazla dile getiriliyor. Böylece, Rusya’nın Primakov’dan beri fazlaca kullandığı çok kutupluluk söylemi ile Çin’in “barışçıl yükseliş” söylemi arasında dinamik ve aynı zamanda öngörülebilir bir uyum sağlanılır. Bu uyumun sürdürülebilirliği, kuşkusuz uluslararası sistemin hangi ölçüler ve temeller çerçevesinde şekilleneceğine bağlıdır.

Küresel Güney Yaklaşımı ve BRICS

Küresel Güney tanımı esasında hem Batı dışı yükselen güç merkezlerini hem de yeni uluslararası koşullarda kendini yenileyen ve tekrar göstermeye başlayan Bağlantısızlar Hareketi’nin içerisinde dâhil olan Asya, Afrika ve Latin Amerika’sı ülkelerini kapsamaktadır. Küresel Güney yaklaşımı ülkelere jeoekonomik ve jeostratejik yeni manevra alanları sunuyor. Özellikle denge politikalarının uygulanması bağlamında söz konusu manevra alanlarının önemi haizdir.

Küresel Güney’e dâhil olan ülkeler, uluslararası ekonomide daha eşit ve adil bir dağıtımı savunuyorlar. Küresel Kuzey’in tarihsel üstünlüğünü sorgulayan Asya, Afrika ve Latin Amerika’sı ülkeleri karşı karşıya kaldıkları sorunlar bağlamında seslerini duyurmak adına BRICS ve benzeri mekanizmaları alternatif bir platform olarak ele alıyorlar. Küresel Güney ülkelerinin sömürge geçmişi nedeniyle sosyo-ekonomik geri kalmışlığı giderek daha fazla sorgulanıyor. Bu kapsamda Kuzey’in sömürgeci yapısına dair şiddetli eleştiriler getiriliyor. Elbette Küresel Güney’i tek bir blok olarak ele almak mümkün değil. Mamafih homojen bir kimliğe sahip olmayan Küresel Güney’i bir araya getiren temel unsur ve âdeta bir tutkal rolünü oynayan etken, Küresel Kuzey’in politik ve ekonomik uygulamalardaki tek taraflılığına karşı yükselen tepkilerdir.

Küresel Güney ülkelerinin BRICS’e dair beklentileri söz konusu mekanizmanın Batı merkezli uluslararası siyasete alternatif olarak gelişmesine zemin hazırlamaktadır. Son dönemde Venezuela’nın BRICS’ e katılma arzusunu dile getirmesi, Latin Amerika yönlü genişleme açısından fevkalade önem arz ediyor.

Küresel Güney tanımında son dönemde politik motifin iktisadi eşitlik talebine göre daha ön plana çıkmasını gözlemlemek mümkün.  Bu durum BRICS’in jeopolitik bir muhtevaya evirilmesine yol açmaktadır. Uluslararası sistemde yaşanan dönüşümlere paralel olarak BRICS sadece iktisadi bir platform olarak görülmüyor. Bu bağlamda siyasi görünümü giderek artıyor. Bu husus BRICS’in alternatif bir bloka dönüşmesini hızlandırıyor. Buna rağmen BRICS’e duyulan rağbetin temelinde ekonomik iş birliğinin çeşitlendirilmesi ve bu çeşitlendirmenin jeoekonomik bir boyuta taşınması hâlâ güncelliğini koruyor.

Türkiye ve BRICS

Türkiye, jeostratejik konumu ve proaktif gücüyle hem BRICS ülkeleriyle hem de Küresel Güney’le yapıcı bir iş birliğine sahiptir. Bu husus, Türkiye’nin BRICS’e dair perspektifinde önemli bir yer tutuyor. BRICS perspektifi, Türk dış politikasında ekonomi ve dış politikanın eşgüdümlü icra edilmesi açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Çin Dış İşleri Bakanı Vang Yi'nin daveti üzerine gittiği Pekin’deki temaslarında Türkiye’nin BRICS’e katılımı gündemin önemli maddelerinden biri oldu.  Fidan, Pekin’deki Çin ve Globalleşme Merkezi" adlı düşünce kuruluşunda "Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri" konulu konuşmasında “AB ile Gümrük Birliği'ne sahip Türkiye'nin BRICS gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni iş birliği fırsatlarını aramaya devam ettiğini kaydederek, gelecek hafta Rusya'da düzenlenmesi planlanan BRICS toplantısına katılacağını belirtti.” (*) Türkiye’nin ekonomi ve dış politika arasındaki eşgüdümü güçlendirmek için esnek bir yapıya sahip olan BRICS’e katılımı önem ihtiva ediyor. Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin ziyaretinde söz konusu eşgüdüm ön plana çıkmaktaydı.

Türkiye’nin Asya’da, Afrika’da ve Latin Amerika’sında izlediği proaktif bir dış politika, Küresel Güney’le ilişkilerin jeostratejik ve jeoekonomik boyut kazanmasına zemin hazırlamaktadır. Bu bağlamda Türkiye farklı platformlar vasıtasıyla söz konusu bölgelerde varlığını pekiştiriyor. Bu durum Türkiye’nin bölgesel bağlantısallık çabalarına katkı sağlamaktadır.  BRICS üyeliği Türkiye’nin çok yönlü etkin dış politikasının yeni ve kapsamlı bir boyut katacaktır. Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın Rusya’nın Nijniy Novogord kentinde yapılacak olan BRICS+ Oturumu’na katılımı, bu sürece yeni bir ivme kazandırabilir. Nijniy Novgorod’daki BRICS+ Oturumu’nun ana teması, "Adil Küresel Kalkınma ve Güvenlik İçin Çok Taraflılığın Güçlendirilmesi" olarak belirlendi. Çok kutupluluğa geçiş sürecinde çok taraflılık, dış politikanın rasyonel gereksinimlerini karşılayan bir niteliğe sahip. Bu bağlamda BRICS mekanizması esnek yapısıyla çok taraflılık açısından önemli fırsatlar sunuyor.

Notlar:

(*) Can Efesoy, Ecem Şahinli Ögüç ve Sümeyye Dilara Dinçer,  “Dışişleri Bakanı Fidan, Çin'de "Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri"ni Anlattı” - 03.06.2024 - Güncelleme : 03.06.2024https://www.aa.com.tr/tr/politika/disisleri-bakani-fidan-cinde-degisen-dunya-duzeninde-turkiye-cin-iliskilerini-anlatti/3238595

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...