Batı ve Rusya arasında kalanlar: Gürcistan ve Moldova
İki eski Sovyetler Birliği Cumhuriyeti Gürcistan ve Moldova bir süredir çalkantılı günler geçiriyor. Rusya’nın tarihsel bağlara sahip olduğu için Batı ile yakınlaşmasını çok istemediği Gürcistan ve Moldova’nın geleceği nasıl şekillenecek? Bu iki ülke, Rusya ile savaşa girmeye cesaret edebilir mi?
Doğu ile Batı arasında dengeli bir politika izlemeye çalışan Gürcistan ve Moldova’nın geleceğine yönelik önemli gelişmelere şahit oluyoruz. Rusya ile ABD arasındaki mücadelenin önemli bir figürü olan Gürcistan, Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonra dengeli bir siyaset izlemeye önem veriyor. Rusya’nın bölge ülkeler üzerinde artan baskıcı faaliyetleri, ülkelerin Batı cephesine yönelmesine yol açtı. Gürcistan’ın 2008 yılında kalbine yönelik yapılan saldırı, Avrupa Birliği’ne üyeliği yeniden gündeme getirdi. ABD’nin Gürcistan’ın NATO’ya katılımına yönelik destekleyici girişimlerde bulunması da Batı yanlısı politikalara daha fazla yönelmeye başladı. Gürcistan ve Moldova, Batı cephesinde yer alma yönünde artan eğilimiyle hem askerî (NATO) hem ekonomik hem de kimliksel güvenliklerini (AB) yeniden inşa etmeyi amaçlıyor. NATO ile münasebetlerini derinleştirmeyi amaçlayan eski Sovyet ülkeleri, bir nevi askerî güvenlik şemsiyesi altında ulusal güvenliklerini Rusya karşısında garanti altına almayı amaçlıyor. Rusya tarihsel bağlara sahip olduğu her iki ülkeyi de kendi nüfus alanında tutmayı, bu ülkelerin Batı ile daha fazla yakınlaşmasını engellemeye yönelik adımlar atmaya devam ediyor.
Gürcistan ve Moldova seçimleri
Soğuk Savaş’ın son bulmasıyla Rusya yanlısı ve Batı yanlısı bir çizgi arasında mekik dokuyan Moldova, Rusya’nın Ukrayna işgalinden sonra tarafını daha belirgin bir şekilde ifade etmeye başladı. Moldova'nın Batı yanlısı Cumhurbaşkanı Maia Sandu, pazar günü yapılan ve kıyasıya mücadeleye sahne olan ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinden galip çıktı. Moldova, Rusya yörüngesinden çıkarak Avrupa Birliği’ne katılma yönünde kararlı bir çizgide ilerledi. Güçlü rakibi olan Stoianoglo ise Rusya ile ilişkilerini geliştirerek dengeli bir dış politika yürütmeyi hedefliyordu. Sandu'nun %51,2'lik oy oranına karşılık %48,8 farkla seçimi Stoianoglo'ya karşı kaybetti. Sandu ise Rusya’nın seçimlere müdahale ettiği yönünde suçlamalarda bulundu. Rusya, sosyal medya ve Rus yanlısı sivil toplum kuruluşları aracılığıyla muhalefete yönelik desteğini devam ettirdi.
Moldova’da 20 Ekim’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yanı sıra AB referandum seçimleri de yapılmıştır. Yapılan referandumda Moldova’nın AB üyeliği hedefinin anayasaya eklenmesi konu ediliyordu. Referandum sonuçlarına göre çok az bir farkla, %50,3 ile “evet” oyu kazandı. Avrupa Birliği’nin Moldova’ya yönelik açık kapı politikasının devamlılığı için hukuki süreci devreye sokup AB üyeliğini anayasaya ekleyerek geleceğe yönelik Moldova’yı AB yolundan geri döndürülmemesine dair önlem almaya çalışıyor. Referandumun bir diğer önemli çıktısı ise halkın desteğinin alınmasına yönelikti. AB üyeliğinin meşrulaşmasında önemli bir rol oynadığı aşikâr.
AB, Sandu'yu Moldova'da ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı kutladı. Avrupa liderleri ise Sandu'yu tebrik ederek bu sonucun “demokrasi için bir zafer” olduğunu dile getirdi. Batı ekseninde hareket eden bir diğer Sovyet uydusu ülke olan Ukrayna’nın Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski de dijital platformda yaptığı açıklamada “Moldovalılar net bir seçim yaptı, ekonomik büyüme ve sosyal istikrara giden yolu seçtiler” ifadelerine yer verdi.
Rusya daha saldırgan tavırlar almaya teşvik ediliyor
Moldova gibi üyelik isteyen eski Sovyet ülkesi olan Gürcistan’da 26 Ekim tarihinde parlamento seçimleri gerçekleştirildi. İrakli Kobahidze, Rusya’nın özel operasyonuna maruz kaldığını söyleyip, vatandaşları halk oylarını savunmak için sokakta seçim sonuçlarını protesto etmeye davet etti. Batı dünyasından ve Gürcistan halkından gelen tepkiler sonrası bu hafta oylar yeniden sayıldı ancak sonuç yine değişmedi. “Gürcistan Rüyası” birinci parti oldu ve meclis çoğunluğunu elde etti.
Gürcistan’a, 2023 yılında Avrupa Birliği’ne aday ülke olma statüsü verildi. Fakat seçimlerin şeffaf olmamasına yönelik artan güven sarsıcı açıklamaların artması ve seçim güvenliğine yönelik şüpheci yaklaşımların ön plana çıkması, AB üyelik görüşmelerinin durmasına yol açtı. Rusya ile derinleşen ilişkiler nedeniyle AB üyeliği bir süreliğine rafa kaldırılmış görünüyor. Moldova’nın ise AB yanlısı bir yola daha hızlı girdiği söylenebilir.
Eski Sovyet ülkeleri olan ve Batı destekli renkli devrim kuşağında yer alan bu ülkelerin Batılı güçlerin çıkarlarına hizmet ettiği yönünde eleştiriler de artmaya başladı. Örneğin bu ülkeler ekonomik zorluklar, ülke içinde bölünmeler ve toplumsal başkaldırılar ile karşı karşıya kalmanın yanında Rusya’yı karşılarına alarak Ukrayna gibi savaş riski olasılığı artmaktadır. NATO üssü hâline getirilme gibi risklerle karşı karşıya kalmanın yanında kimliksel olarak “AB’ci” veya “Rusya’cı” gibi tartışma yaratacak riskler almaktadır. Avrupa ülkeleri veya Batı Rusya’nın bölge nüfus üzerindeki etkisini azaltmasını Rusya’yı daha saldırgan tavırlar almaya teşvik etmektedir.
Rusya’nın bölge üzerindeki etkisi her geçen gün azalıyor
Soğuk Savaş sonrası dönemde güvenlik algısında yaşanan değişim, güvenlikleştirme politikalarının da önem kazanmasına, sorunların ulusal düzeyden çıkıp uluslararası bir sorun hâline gelmesine veya kolektif savunmaya olan gerekliliği ortaya koyuyor. Ukrayna’nın Batı yörüngesi altına girmesinden korkan Rusya, saldırgan bir dış politika izleyerek sert güç unsurlarını aktif hâle getiriyor. Ukrayna’ya savaş açan Putin’in Soğuk Savaş’ın bitiminde yaşananları “ülkesinin soyulması” olarak nitelemesi, kaybedilenlerin geri alınmasına yönelik irredantist motivasyonunu yansıtıyor. Her iki ülkede yaşanan son değişiklikler ülke içerisindeki kutuplaşmayı arttırmış, seçimlerin şaibesine yönelik söylemler hız kazandı. Batı ile Rusya arasında kalmış Gürcistan ve Moldova halkı ise Avrupa’ya yönelik desteğini açıkça ifade etti. Ukrayna’dan sonra diğer eski Sovyet ülkeleri olan Gürcistan ve Moldova üzerinde de etkisini göstermeye çalışan Rusya, bölge üzerindeki etkisinin her geçen gün azalmaya başladığının farkında.
Rusya’nın güvenlikleştirme, siyasal söylem inşa etme ve kontrol etme siyasetinde birer maşa görevi gören eski Sovyet ülkeleri ciddi bir sınavdan geçmiştir. Tarihsel geçmişlerini bertaraf etmeden geleceklerini yeniden inşa etme noktasında zor bir sürecin içerisinde yer alıyor. Batı entegrasyonu içerisinde yer alma hedefi doğrultusunda dış politikalarını yeniden revize eden her iki ülke, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki gibi yeni bir mücadele içerisine girme olasılıkları yüksek gözüküyor. Gürcistan ve Moldova geleceklerini Batı değerleri ile inşa etmeyi hedeflerken, geçmiş kalıntıların izlerinden kurtulmayı ve Rusya ile olan bağlarını ise her geçen gün zayıflatmayı amaçlıyor.
Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.