01 November 2024

ABD seçimlerine farklı perspektiften bakış

Bugüne kadar ABD’nin en kafa kafaya sonuç veren seçim anketleriyle şimdiden tarihe geçen 2024 başkanlık seçiminde Harris ve Trump, ekonomiden dış politikaya kadar radikal bir şekilde farklı ve özgün vizyon oluşturacaklarının sözünü veriyor. Peki ABD seçimleri, dünya ölçeğinde ne anlam ifade ediyor?

Amerikalılar sandık başına giderken, seçimler tüm dünya için sonuçlar doğuruyor. Amerikan siyasetinin her zaman önemli bir bileşeni olan dış politika; seçmenlerin kararlarını ve uluslararası toplumun Amerikan liderliğine ilişkin algısını etkileyemeye devam ediyor. 2024 ABD başkanlık seçimleri, dikkat gerektiren çeşitli dış politika gündemleriyle küresel siyasetteki önemini sürdürüyor. Bu gündemler arasında; Çin ve Rusya ile devam eden jeopolitik gerginlikler, Rusya-Ukrayna çatışması, Gazze'deki (ve şimdi Lübnan’daki) savaş, Kuzey Kore ile ilişkiler, Tayvan'a yönelik tehditler, iklim değişikliği, enerji güvenliği ve NATO ittifakı yer alıyor.

Amerika’nın “ya hep ya hiç” anı

Öncelikle, birçok kişi bu seçimi, Amerika’nın “ya hep ya hiç” anı olarak tanımlıyor. Diğer ülke liderleri için süreklilik, bölgesel entegrasyon ve güvenlik başta olmak üzere küresel Amerika gücünün yetkinlikleri ve devamlılığını sorgulayacak kavramlar ajandalardaki yerini alıyor. Bir sonraki yönetimde sürekliliği teşvik etmenin önemli olduğunu vurgulayan Center for Strategic and International Studies’in (CSIS) yayımladığı “2024 Amerikan Başkanlık Seçimlerinin Küresel Etkisi” adlı rapordaki verilere göre:

  • Yeni ABD başkanı göreve geldiğinde yalnızca Avrupa ve Orta Doğu'daki iki savaşla değil, aynı zamanda küresel düzende yıkıcı bir güç olarak “diğer güçler” arasındaki artan iş birliğiyle de mücadele edecek. Harris'in dış politikadaki göreceli deneyimsizliği, Çin ve Rusya karşında güvenlik ve ekonomi alanlarında zorlanmasına neden olabilir. Trump’ın ise “Önce Amerika” söyleminin ABD müttefikleri arasında nasıl bir karşılık bulacağı belirsiz.  Bu, Pekin ve Moskova'nın elini güçlendirebilir.
  • ABD müttefikleri ve dünya çapındaki ortakları, yeni ABD başkanıyla değişime hazırlanıyorlar. ABD'den kopma anlamında değil ama kesinlikle güvenlik meselelerinde daha fazla öz güven geliştirerek, daha az baskın ve üstün bir ABD beklentisiyle kendi komşuları doğrultusunda daha fazla bölgesel entegrasyon sağlayarak yollarına devam etmek istiyorlar.
  • Trump’ın veya Harris’in Beyaz Saray'a çıkmalarından bağımsız olarak Amerika’nın, Asya veya Avrupa’daki müttefiklerine güvenlik sağlamada yetersiz olduğu konusunda endişeler bulunuyor. Bu endişelerin gerçekliği Ukrayna'daki savaşla açıkça ortaya çıktı. Trump'ın savaşı “birinci gün” bitirme vaadi, ABD müttefiklerinin hızlı ancak eksik ayarlamalar yapmasına yol açabilir. Öte yandan, yeni başkan Harris olursa ittifaklara olan bağlılık yadsınamaz derecede güçlü olacak.
  • ABD'nin NATO ile ilişkisi, önümüzdeki Ocak ayında Beyaz Saray kimin olursa olsun muhtemelen yeni bir döneme girecek. Eski Başkan Trump Beyaz Saray'a dönerse NATO'nun ABD'nin katılımında önemli bir geri çekilme görmesi muhtemel ve bu da ittifak içinde derin bir krize yol neden olabilir. Harris'in ulusal güvenlik danışmanı Phil Gordon, saygın bir Avrupa uzmanı. Ayrıca Harris, ABD'nin NATO Büyükelçisi Julianne Smith'i Dış İşleri Bakanlığı'nda kıdemli bir pozisyon için yanına çekmeyi başardı. Harris’in bu hamleleri, Avrupa'ya önemli bir süreklilik ve güvence sağlıyor.

Trump ve Harris: Çarpışan vaatler

Harris’in dış politika vizyonu

  • Ukrayna'yı “gerektiği kadar uzun süre” destekleyeceğini açıkladı. Harris, Demokrat Parti Ulusal Kongresi'nde yaptığı konuşmada, şartlar veya sınırlamalar hakkında ayrıntı vermeden, başkanlığı kazanması hâlinde Ukrayna'nın yanında durmaya devam edeceğini söyledi.
  • Harris, Çin politikasında ise Biden'ın sert yaklaşımının devam edeceğinin sinyallerini veriyor. Demokrat aday bu konuda temkinli davranıyor. Çin hakkındaki açıklamaları, çıkarları korumanın mutlaka geri çekilmek anlamına gelmediğinin belirtildiği önceki Demokrat yönetimlerinin açıklamalarıyla ve ABD'nin uzun süredir devam eden stratejik belirsizlik politikasıyla uyumlu.
  •  Öte yandan, ABD'nin Tayvan'a olan taahhütlerine saygı göstereceğini söylüyor.
  • Özellikle NATO olmak üzere ABD'nin küresel ittifaklarının sürdürülmesine yönelik politikalar izlemeyi hedefliyor.
  • Harris, sık sık İsrail-Filistin Savaşı’nın sona ermesi yönündeki arzusunu yineliyor. Zaman zaman söylemeni yumuşatıp Filistinlilerin çektiği acılardan daha empatik terimlerle bahsetse bile Biden yönetiminin politikalarına sadık kalacağı ve değişiklik yapmaya hazır olmadığını belirtiyor. Geçtiğimiz günlerde, Gazze'de ateşkes çağrısı yapan ilk siyasetçilerden olan Senatör Bernie Sanders, “Gazze'deki korkunç savaş konusunda Başkan Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile aynı fikirde olmayan milyonlarca Amerikalı olduğunu anlıyorum. Ben de onlardan biriyim" diyerek Harris’in seçim sonrası politika değişimine gitmesinin gerekliliğini vurguladı.

Trump’ın dış politika vizyonu

  • Trump, 2017’deki açılış konuşmasında “Ülkemizin unutulmuş erkekleri ve kadınları artık unutulmayacak” diye söz verdi ve ekledi: “Bu andan itibaren, önce Amerika olacak. Ticaret, vergiler, göç ve dış ilişkilerle ilgili her karar, Amerikan işçileri ve Amerikan aileleri yararına alınacak.” Halkın içe dönüş çağrısına direnmek yerine, bunu daha da güçlendirdi. Ayrıca ABD hükûmetini dış yüklerinden kurtarmaya ve dikkatini ve kaynaklarını iç cepheye odaklamaya sözü verdi. Anlaşılacağı üzere, uzun zamandır küresel ittifaklara şüpheyle yaklaşan Trump, izolasyonist bir dış politika izliyor. ABD'nin dünyanın diğer yerlerindeki çatışmalardan uzaklaşmasını istiyor.
  • Kendi döneminde Çin'e karşı ticaret savaşı başlatan Trump’ın öfkesiyle başa çıkmak zorunda kalan Pekin, Biden döneminde de korumacılıktan ilham alan çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya geldi. Trump, ikinci döneminde Çin'e karşı daha da güçlü bir duruş sergileyeceğini vurguluyor. Ancak Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'i de övüyor.
  • Trump, Çin'in saldırması hâlinde ABD’nin Tayvan’ı savunacağını en az üç kez dile getiren ve bu sözleriyle Pekin’i çileden çıkaran eski Başkan Biden’in aksine, Çin'in Tayvan'ı işgal etmesi hâlinde asker gönderip göndermeyeceği konusunda yorum yapmıyor. Ancak öncesinde Trump, radyo sunucusu (ve Washington Post’a katkıda bulunan köşe yazarı) Hugh Hewitt ile yaptığı söyleşide, tekrar başkan olursa Çin'in Tayvan'ı işgal etme ihtimalinin “sıfır” olduğunu söyledi ve ekledi: “Nükleer bir felakete girmeden yapabileceğiniz başka şeyler de var.”
  • Rusya ile müzakereci bir anlaşma yoluyla Ukrayna'daki savaşı 24 saat içinde bitireceğini söylüyor. Demokratlar ise bunun Vladimir Putin'i cesaretlendireceğinin altını çiziyor.
  • Trump kendini İsrail'in sadık bir destekçisi olarak konumlandırıyor. Washington Post’ta yer alana habere göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde, İsrail'in Hamas ve Hizbullah'a yönelik saldırılarına destek verdiğini, “Yapman gerekeni yap!” diyerek belirtti.

Harris’in ticarete yaklaşımı

  • Harris, çok taraflı bir yaklaşımın öncüsü olarak yerel üretimi teşvik etmek için vergi teşviklerini savunurken, ticaret dengesizliklerini gidermek ve adil ticaret uygulamalarını teşvik etmek için ittifakların ve uluslararası iş birliğinin önemini vurguluyor.
  • Harris'in başkanlığı, Rus ekonomisini yavaşlatmayı amaçlayan mevcut yaptırımların devamına ve olası bir tırmanışına tanıklık edebilir. Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından ABD, 4.000'den fazla Rus kuruluşuna yaptırım uyguladı.
  • Harris, Biden yönetimi uygulamalarının devamı olarak vergi ve ihracat kontrolüne yönelerek, Çin ile rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. İthalata daha hedefli bir vergi yaklaşımı benimsemesi ve Biden-Harris yönetiminin elektrikli araçlar gibi bazı Çin ithalatlarına uyguladığı gümrük vergilerini sürdürmesi bekleniyor.

Trump’un ticarete yaklaşımı

  • Trump, kendisini “gümrük vergisi adamı” olarak tanımlıyor. Bu yaklaşımını, gerileyen otomotiv endüstrisini canlandırmaktan, çocuk bakımı maliyetlerini düşürmeye kadar ülkenin sayısız ekonomik sorununa bir çözüm olarak sunuyor.
  • Trump, ABD'nin Çin'den “kopması” gerektiğine inandığını ifade ediyor. Şubat 2024'te Trump, ikinci kez seçilirse tüm Çin mallarına %60 veya potansiyel olarak daha yüksek oranda gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.
  • Harris'in ticaret anlaşmalarına yaklaşımının aksine, Trump çok taraflı ticaret anlaşmaları yerine ikili ticaret anlaşmalarına geri dönme niyetini işaret etti. Örneğin, Trump daha önce ABD’yi Trans-Pasifik Ortaklığı'ndan çekmiş, Kore-ABD Serbest Ticaret Anlaşması'nın kısmi bir reformunu zorlamış, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı ABD-Meksika-Kanada Serbest Ticaret Anlaşması için yeniden müzakere etmiş, Japonya ile bir “mini ticaret anlaşması” imzalamış, Filipinler ile Serbest Ticaret Anlaşması görüşmelerini başlatmayı kabul etmiştir. Başkan olarak, benzer bir strateji izlemeye devam etmesi bekleniyor.

Harris’in göç politikası

  • Harris sınır güvenliğine odaklanıyor.
  • Harris, ayrıca Trump'ın ikinci başkanlığının kaos ortamı yaratacağını belirterek, seçilmesi hâlinde Kongre ile göç reformu konusunda çalışacaklarına sözü veriyor.
  • Ağustos ayındaki Demokrat Ulusal Kongresi'nde “Vatandaşlığa giden kazanılmış bir yol yaratabilir ve sınırlarımızı güvence altına alabiliriz” diyen Harris, “Trump’ın öldürdüğü iki partili sınır güvenliği tasarısını geri getireceğim ve yasalaştıracağım” ifadelerini kullandı. Mevcut göç sistemini defalarca “bozuk” olarak nitelendirdi. Vatandaşlığa giden yolda “reform” çağrısında bulunuyor.
  • Ülkeye bir milyondan fazla göçmenin girmesine izin veren Biden yönetiminin temel programlarını sürdürüp sürdürmeyeceği konusunda bir görüş belirtmiyor.

Trump’un göç politikası

  • Trump'ın yeniden seçilmesi hâlinde verdiği en önemli vaatlerden biri ABD tarihindeki en büyük sınır dışı etme hareketini gerçekleştirmek. İlk kez göreve geldiğinde de benzer vaatlerde bulunmuştu ancak yönetimi boyunca sınır dışı edilen düzensiz göçmenlerin sayısı 350 bini geçemedi.
  • Bu sefer göçmenleri toplamak için Ulusal Muhafızları kullanacağını söyleyen Trump, ayrıca ABD'nin savaş hâlinde olduğu bir ülkeden herhangi bir vatandaş olmayan kişiyi sınır dışı etmesine izin veren 1798 tarihli bir yasa olan Yabancı Düşmanlar Yasası'nı devreye sokacağını bildiriyor.
  • Yeniden seçilirse Biden yönetiminin iki önemli programı kapsamında ülkeye giren yüz binlerce göçmeni sınır dışı edeceğinin sözünü veriyor.
  • Trump ayrıca ilk döneminde uygulamaya koyduğu “Meksika'da Kalma” programı ve 42. Madde gibi politikaları geri getireceğini söylüyor. “Meksika'da Kalma”, göçmenlerin sığınma davaları görülene kadar Meksika'da beklemelerini sağlıyor, 42. Madde ise halk sağlığı gerekçesiyle göçü kısıtlıyor.
  • Trump, aynı zamanda ABD’de doğan ve ebeveynleri ülkede yasa dışı olarak bulunan kişiler için doğum hakkı vatandaşlığını sona erdirmeyi amaçlıyor.

Harris’in iklim değişikliği üzerine düşünceleri

  • Kamala Harris, küresel ısınmayı “varoluşsal bir tehdit” olarak adlandırıyor.
  • Başkan yardımcısı olarak Harris, Biden-Harris yönetiminin imzası olan Enflasyon Azaltma Yasası'nı geçirmek için eşitliği bozan oyu kullandı; bu yasa, ülkenin iklim kriziyle mücadele için bugüne kadarki en önemli çabasını temsil ediyordu. Yasa, yönetimin on yılın sonuna kadar ABD’nin gezegeni ısıtan emisyonlarını önemli ölçüde azaltma genel amacının bir parçası olarak yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yaptı.
  • Temiz enerji üretimini Amerikan kıyılarına getirirken ekonomiyi fosil yakıtlardan uzaklaştırmak amacıyla elektrikli araçların yanı sıra rüzgâr, güneş ve diğer temiz enerji biçimlerine federal desteğini sürdürmesi bekleniyor.
  • Kampanyası ayrıca, Amerika’nın iklim değişikliğindeki ve sürdürülebilir kaynaklar liderliğinde gerçekleşecek ekonomik büyümedeki rolünü vurguluyor.

Trump’ın iklim değişikliği üzerine düşünceleri:

  • Eski Başkan Donald J. Trump, iklim değişikliğini “tüm zamanların en büyük dolandırıcılıklarından biri” olarak nitelendiriyor.
  • Beyaz Saray'a dönerse ABD'yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekmeyi ve 100'den fazla çevre düzenlemesini kaldırmayı planlıyor. Trump, yakın zamanda anlaşmayı “hırsızlık” olarak yorumladı ve anlaşmanın dayandığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nden (UNFCCC) ABD'yi çıkarmayı bile düşünebileceği yönünde bazı iddialar ortaya atıldı.
  • İkinci döneminde, temiz enerji geçişine yönelik federal desteği sonlandırma, petrol ve gaz üretimini genişletirken rüzgâr ve güneş enerjisi gelişimini engelleme sözü veriyor.

Joe Biden’ın ayak izlerini takip eden Harris mi, yoksa Trump mı?

Dünya şimdi, 5 Kasım Salı günü Amerika’daki sandıklardan çıkacak sonuca odaklandı. Biden’ın ayak izlerini takip eden Harris mi, yoksa “Önce Amerika” diyen Trump mı kazanacak bilinmez. Ama küresel bağlam göz önüne alındığında, ABD'nin bir sonraki liderini seçmesi açısından bundan daha tarihsel bir an olamazdı. Diğer ülke liderlerinin Amerikan bürokrasisini ve diplomasini sorguladığı, İsrail'in Gazze ve Lübnan'da yürüttüğü savaşın İran'ın dâhil olmasıyla birlikte tam ölçekli bir bölgesel çatışmaya dönüşme riski taşıdığı, Çin’in artan ticari ve askerî gücünün artık apaçık ortada olduğu, Rusya’nın bölgesel iş birliklerini öne çıkardığı böylesi bir küresel konjonktürde, Amerika gerçekten “kadersel” bir seçime doğru gidiyor.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...