
18 Mart Çanakkale Zaferi’ni neden unutmamalıyız?
Çanakkale Zaferi, sadece askerî başarı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin önemli bir sembolü. 110. yıl dönümü kutlanan bu zafer neden Türkiye tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri? Çanakkale Zaferi sonrası yaşanan bir dizi önemli olay neydi?
Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1915 yılında Türk askerinin gösterdiği büyük direniş ve başarı ile elde edilen önemli bir zafer olarak tarih kitaplarındaki yerini almıştır. Hiç şüphesiz bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin nişanlarından biri olmuş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasında önemli bir rol oynamıştır.
110 yıl önce, Çanakkale’de yazılan bu büyük destan, yalnızca bir zafer değil; Türk milletinin birlik, cesaret, azim ve kararlılığının ebedî simgesi olarak bugünümüze de ışık tutmaya devam ediyor. Yerli ve yabancı pek çok tarihçi aradan 110 yıl geçmesine rağmen, “Yitirilen insanlar, sadece askerî bir kayıp değil, aynı zamanda ulusal bir hafızanın, kültürel mirasın ve özgürlük mücadelesinin birer sembolüdür” görüşünde birleşmesi de bunu kanıtlar nitelikte olsa gerek.
Mehmetçik'in hatırasının, manevi mirasının, millî birlik ve beraberliğin harcı olan Çanakkale Zaferi'ni kazandıran yüksek ruhun kuşaktan kuşağa yaşatılması gerektiğini savunan Doç. Dr. Mehmet Emin Helvacı, “Çanakkale Muharebeleri, Türk milletinin direncinin ve savaşma azminin simgesidir. Kara ve deniz savaşları hem Mustafa Kemal Atatürk'ün ön plana çıkması hem de onun Çanakkale’deki ve sonrasındaki Kurtuluş Savaşı'nda önemli bir lider olarak tanınmasını sağladı. Çanakkale’deki savunma, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgelerinden biri oldu. Bilhassa İngilizlerin yenilgiye uğratılması çok önemliydi. Ayrıca Çanakkale Zaferi, Atatürk’ün ‘Anafartalar Kahramanı’ olarak anılmasını da sağlamıştır. Eğer Çanakkale Zaferi kazanılmamış olsaydı ülke Kurtuluş Savaşı kazanılmasına rağmen yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirdi” değerlendirmesinde bulundu ve sözlerine şöyle devam etti:
“Çanakkale Savaşı'nda yitirdiklerimiz hem savaşın doğrudan sonuçları hem de Türk milletinin tarihsel ve kültürel hafızası açısından çok büyük bir öneme sahiptir” diyen Helvacı, sözlerine şöyle devam etti: “Bu kayıplar, yalnızca askerî anlamda değil; sosyal, psikolojik ve millî kimlik açısından da derin izler bırakmıştır. Çanakkale’de kaybettiğimiz askerler, aileler ve insanlar, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi için önemli bir sembol hâline gelmiştir.”
“Çanakkale Muharebeleri tamamen meşru bir savunma hareketidir”
Çanakkale Muharebelerinin önemine dair açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, şunları söyledi: “Türk tarihi pek çok zaferlere şahit olmuştur. Ancak Çanakkale Muharebeleri ve sonuçlarına sadece bir savaş veya Türk tarihindeki şanlı sahifelerden biri olarak bakılamaz. Zira bu savaş, o gün teknolojinin ulaştığı bütün imkânların birleştirilerek, masum ve kendi hâlinde yaşayan bir milleti yok etme savaşı olarak ortaya çıkmıştır. Teknolojide yaşanan gelişmelere paralel olarak geliştirilen savaş teknolojisinin denendiği bir savaş olması hasebi ile insanlığın da yüz karasıdır. Zira bu savaş, Osmanlı Devleti’ni ve Türk milletini yok olmakla karşı karşıya getiren bir savaştır. Tarih boyunca yaşanan savaşlar taraflara hep acılar yaşatmıştır ve genel kanaat savaşın kazananı olmadığı yönündedir. Ancak doğrudan vatanını, insanını ve canını savunma mecburiyeti bunun dışında tutulmuştur. Nitekim Çanakkale Muharebeleri tamamen meşru bir savunma hareketidir. Dolayısıyla alınan sonuç da başarıdır. Bu zafer, masumiyetin mağrur ve kaba gücün karşısında aldığı zaferdir.
Hatta bu zafer, teknoloji ile boğulmak istenen insanlığın sesidir. Çanakkale Savaşlarında alınan sonuç; ülkesini, namusunu, dinini ve değerlerini korumak isteyenlerin zaferi olduğu kadar, insanlık için barışı arzu edenlerin de zaferidir. Çanakkale Muharebeleri Esad Paşa, Cevad Paşa, Mustafa Kemal Paşa gibi bilinen ve yüz binlerce bilinmeyen asker, kadın-erkek, anne-baba ve çocukların haksız bir saldırı karşısında vatanını savunma duygusunu yansıtır. Bu yüzden bu zafer o sırada Osmanlı toplumunu oluşturan Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın, Çerkez’in, Müslüman’ın, Ermeni’nin, Rum’un zaferi olup esasında Türkiye’nin de mayasıdır. Savaşın dünyayı etkileyen sonuçlarını kısaca hatırlayacak olursak, İngiltere ve Fransa’dan yardım alamayan Çarlık Rusya’sında Bolşevik İhtilâli çıktığı ve Rusya’nın savaştan çekilmek zorunda kaldığı görülür. Ardından dünyada yeni bir yapılanmayı gerektiren Sovyetler Birliği kurulmuş ve doğal olarak bu durum da birinci dereceden Türkiye’nin geleceğine etki etmiştir. Bu savaş sırasında dünyaya meydan okuyan İngiliz ve Fransız donanmaları büyük ölçüde zarar görmüştür. Böylece sömürge çağı son dönemine girmiştir.”
“Türk milleti bu zaferi kazanırken eğitimli bir neslini de yitirmiştir”
Çanakkale Cephesi’nde çarpışarak deneyim kazanan ve muvaffak olan kumandanlar yeis ve ümitsizlik içindeki millet için umut ışığı olmuşlardır” diyen Kurşun, sözlerini şöyle noktaladı:
“Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere burada çarpışan Cevad Paşa, Kazım Karabekir, Fevzi Paşa, Selahattin Adil, Cafer Tayyar, Refet Bele, Şükrü Naili, Rauf Orbay, Mersinli Cemal Paşa gibi kumandanlar, yine birlikte Türk İstiklal Savaşı’nı kazanarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuracaklardır. Başka bir deyişle Çanakkale Zaferi, Türk İstiklal Harbi’nin moral kaynağını teşkil etmiş ve kuruluş yolunda öncü rol oynamıştır. Ancak bu savaş, aynı zamanda zaten yok olmakla yüz yüze gelmiş bir devletin ve milletin de kaynaklarının tükendiği bir savaş olmuştur. Bilindiği gibi, Çanakkale’de savaşan askerlerin arasında dönemin lise ve yüksek okullarının öğrencileri de yer aldı. Bunlardan on binlerce üniversiteli ve liseli şehit oldu. Bu sayı Çanakkale’de iki yüz bini aşan toplam kaybımız içinde önemli bir yer tutmaktadır. Yani Türk milleti bu zaferi kazanırken okumuş, eğitimli, aydın bir neslini, yani beşerî potansiyelini de yitirmiş ve esasında modern dünya ile yarışa oldukça geriden başlamak zorunda kalmıştır. Savaşın mağlubu olan İngiliz General Oglander ‘Çekildik... Çanakkale’yi geçemedik ama Türk milletinin genç neslini, eğitimli neslini, çiçeğini yok ettik. Dolayısıyla geleceğini yok ettik. Bellerini zor doğrulturlar’ diyerek bu acı hakikati bize hatırlatmaktadır. Ünlü İngiliz tarihçi Arnold Toynbee de anılarında; annesinin kahvaltılarda kendisine şöyle dediğini yazar: ‘Türkiye, Anadolu çok güzel bir ülke, Türklere layık değil.’ Bu yaklaşım sıradan bir İngiliz kadınının bile Çanakkale Muharebelerine bakışını göstermektedir.
Nitekim Anadolu’ya, Türkiye’ye bakışta İngiliz’in, Rus’un, Fransız’ın, hatta savaşta müttefiki olduğumuz Alman’ın da pek farkı yoktur. Birinci Dünya Savaşı yıllarında paylaşım anlaşmalarına ve işgal bölgelerine dikkat edilirse, bu durum çok net görülecektir. Osmanlı toprağı olan Kudüs, İngilizler tarafından ele geçirildiğinde Osmanlı müttefiki olan Avusturyalıların da şehirlerinde çanlar çaldırarak bunu kutlamaları, esasında Batı’nın Türkiye’ye bakışını göstermektedir. Bu yüzden Batı’nın bugün ve gelecekte Türkiye ile ilgili bütün politikalarında Çanakkale’yi hatırlayarak hareket edeceği muhakkaktır. Yani Çanakkale bugünkü Türkiye’nin de zırhıdır.”
“Zaferin sahibi Türkiye olmasına rağmen…”
Prof. Dr. Ali Satan, “Türkiye’de Çanakkale Savaşları unutulmuş mudur?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Zaferin sahibi olmasına rağmen Türkiye, cumhuriyet tarihimizde Türk-İngiliz dostluğu hasebiyle bazı dönemler büyük zaferin anlatımında sınırlamalara gitmiştir. Özellikle ikili ilişkilerin önem kazandığı zamanlarda Ankara bürokrasisinin aşırı titiz davranması ile Çanakkale Zaferi’ne dair yayınlara ve bu yayınlarda yer alan ve İngiltere’yi rencide edeceği düşünülen ifade ve resimleri incelemeye aldığı bilinmektedir. Mesela, Cemil Koçak’ın yaptığı etütlere göre; Kemal Samancıgil’in 1944 yılında yayımlanan ‘Çanakkale Başlarken’ adlı broşürü hakkında, Başbakanlık Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü İç Yayınlar Dairesi Vekili ve tarihî roman yazarı Feridun Fazıl Tülbentçi tarafından bir rapor düzenlemiştir. Raporda şu satırlar dönemin yaklaşımını göstermesi bakımından anlamlıdır: “Broşürde Çanakkale Harbi’nin malum olan tarihçesi, amiyane bir üslupla yapılmaktadır. Harbi İngilizlerin ve bilhassa Winston Churchill’in bize tahmil ettiği anlatılmak istenmekte ve İngiliz kumandan ve askerlerin kabiliyetsizliği tebarüz ettirilmektedir.
Broşüre saçma sapan temsili dokuz tablo ilave edilmiştir. Bunlardan 8, 16 ve 21’inci sahifedekiler, Türk neferlerini İngilizleri boğazlarken göstermektedir... Netice tarihe mâl olmuş bulunan bu Türk zaferleri hakkında çok değerli eserler neşredilmiş ve her iki taraf askerlerinin göstermiş olduğu kahramanlık ve liyakat zaman zaman takdirle yâd edilmiştir. Binâenaleyh, muharririn ne gibi bir gaye için bu broşürü yazdığı bir türlü anlaşılamıyor. Broşürün tarihî ve edebî kıymeti yoktur. Broşür münevver zümreye hitap etmekten uzaktır. Zayıf kültürlü vatandaşları ise mazinin acı hatıralarına sürükleyerek bugünkü Türk-İngiliz dostluğuna zararlı kanaate sevk edebilir.
Bu satırlar sadece bir yazar yorumu olarak ele alındığında fazla anlam ifade etmeyebilir ve şahsı bağlar. Ancak söz konusu raporu hazırlayan kişinin, bu konularda yetkilendirilmiş bir devlet görevlisi olması ve esasında devlet adına birtakım hassasiyet iddiaları ile sansür uygulaması meseleye resmî mahiyet kazandırmaktadır. Zaman zaman benzeri yaklaşımlar gündeme getirilip zaferlerin anılmasının düşmanlıkları beslediği iddiaları vurgulansa da esasında toplum daima bu zaferlere önem vermiştir. Toplumsal önem de zaman zaman resmî görüşü şekillendirmiştir.”
Çanakkale Deniz Zaferi'nin ardından bir dizi önemli olay ve gelişme yaşandı. İşte bu zaferin hemen ardından yaşanan önemli olaylar:
İtilaf kuvvetlerinin çekilmesi: Çanakkale Boğazı'nı geçemeyen itilaf kuvvetleri, 18 Mart 1915'teki başarısızlıklarının ardından geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu, Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir zafer anlamına geliyordu.
Çanakkale Kara Savaşları başlaması: Deniz zaferinin ardından İtilaf kuvvetleri, Çanakkale Boğazı'na kara yolu ile müdahale etmeye karar verdiler. 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak kara savaşlarını başlattılar. Ancak burada da Osmanlı askerleri büyük bir direniş gösterdi.
Mustafa Kemal'in liderliği: Çanakkale Kara Savaşları’nda, özellikle anafartalardaki başarılı savunmalarıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliği ön plana çıktı. Bu, Atatürk’ün askerî kariyerindeki önemli dönüm noktalarından biri oldu.
İtilafların büyük yenilgisi: Çanakkale’deki başarısızlık, İtilaf devletleri için büyük bir kayıp oldu. Hem askerî hem de moral açısından zor bir durumla karşılaştılar. İngiltere ve Fransa, savaşta önemli kayıplar verdi ve bu kayıplar, onların savaşın ilerleyen dönemlerinde daha temkinli olmalarına yol açtı.
Osmanlı'nın moral kazanması: Çanakkale Zaferi, Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir moral kaynağı oldu. Bu zafer, Osmanlı'nın savaşı sürdürmesine olanak tanıdı ve Türk halkı için bir umut ışığı doğurdu.
Türk milletinin güçlenmesi: Çanakkale Zaferi, Türk milletinin ulusal birliği ve bağımsızlık mücadelesi için önemli bir dönüm noktasıydı. Zafer, Türk halkının mücadeleye olan inancını pekiştirdi ve Kurtuluş Savaşı'na giden yolun açılmasına zemin hazırladı.
Diplomatik sonuçlar: Çanakkale Zaferi, İtilaf kuvvetlerinin Osmanlı İmparatorluğu'na karşı stratejilerini gözden geçirmelerine neden oldu. Ayrıca Rusya'nın da Çanakkale Boğazı'nı geçmek amacıyla destek almayı planlaması, savaşın diplomatik ve askerî seyrini etkiledi.
Türk milliyetçiliğinin tırmanışı: Bu zafer, özellikle Mustafa Kemal’in önderliğinde Türk milliyetçiliğinin güçlenmesine katkı sağladı. Türk halkı, Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinin ardından, Kurtuluş Savaşı’nda bağımsızlık mücadelesine yöneldi.
İngiltere ve Fransa'nın siyasi zorlukları: Çanakkale Zaferi, İngiltere ve Fransa’da iç politikada olumsuz etkilere yol açtı. Hükûmetler, halklarının büyük kayıplara ve başarısızlıklara uğramasından dolayı eleştirilerle karşılaştı.
Sonuç olarak Çanakkale Deniz Zaferi; sadece bir askerî zafer olmakla kalmadı, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin ve yeniden doğuşunun simgesi olmuştur. Türk milletinin hafızasında derin bir yer edinen bu zafer; sadece Osmanlı İmparatorluğu’nu değil, tüm Türk milletini derinden etkileyen bir dönüm noktasıdır. İtilaf Devletleri'nin bu cephede uğradığı başarısızlık, savaşın gidişatını değiştiren önemli bir faktör olmuştur. Ayrıca bu zafer, denizcilik tarihinin en zorlu ve büyük zaferlerinden biri olarak kayda geçmiştir.
Biz de bu aziz vatan uğruna canlarını hiç tereddüt etmeden feda eden aziz Çanakkale şehitlerimizi rahmet, özlem ve minnetle anıyor, onların kahramanlıkları ve fedakârlıkları sayesinde bugünlere ulaşabildiğimizi bir kez daha hatırlıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun…

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.